09-17-2008, Saat: 06:24 AM

Radyoda yine bir günahsız çalıyordu ve ben yine ağlıyordum. Öyle özledim ki papatya uzatan ellerini.
Ellerin boş da gelsen
seveceğim seni.Şarkıların günahı yok
Acıtan sensin içini
Hangimiz istedi söyle bu adaletsiz seçimi
Dostlar muhabbette
içime sinmeyi denemekte. Avuntular dirense de ben daha inat
ben hala sensiz
tabi ki sessiz:Taze karanfil getirdim sana. Bak tomurcuk
tomurcuklar. Dilersen eğer
inanıp da yüreğine serersen
kocaman olurlar. Bak ne güzel kokuyorlar. Çek içine kokusunu. Unut artık papatyaları. Beyazı
masumluğu
saflığı
sıradan ama vazgeçilmez olmayı.Taze karanfil getirdim
istersen çayını da yaparım. İçersin
kendine gelirsin. Bırak artık yaşamıyor gibi yaşamayı. Asırlara malolmuş hissediyorum varlığımı.Ölmek üzere uyandığım sabahların geceleri
hala sancılı. Ne güne uyanasım var
ne gece uykularına dalasım.Biraz daha kara olsam
Afirakalılardan farkım kalmazmış. Gözlerimdeki mor halkalar her geçen gün çoğalıyormuş.
Bir doktora görünsem benim için iyi olabilirmiş. Saçlarım da nedense son zamanlarda çok dökülür olmuş. Biraz aralansa odamın perdeleri iyi olabilirmiş aslında.
Ya da korkularımı yenip
çekmede duran aynayla yüzleşmek de beni kendime getirebilirmiş. Aynadaki suretimden korkup
yaşayarak yaşamayı denermişim.-mış...
-muş...
-miş...
vs.
Hiçbir fikrim yok
hiçbir fikre dair. Hep söylenti bunlar.Yaşamayı denesem gelecek misin?
Öyle ani
öyle apar topar gittin. Gelip de
beni biraz daha sevecek misin? Umutların ellerinden tutup
onlara yeniden yürümeyi öğretecek misin?Konuş!
Gel!
Gel de konuş!
Gel de gör!
Yüreğim sancılarda
darda... Fenalarda. İçim acıyor...Hani bir de bir damlama kıyamazdın...Gözlerim yaş dolu;
Kurumuyor...
Sensizlik işte
kurutmuyor...Hayalin kırılınca
İmkansızı umunca
Korkular gerçek olunca
Göz yaşım ahh... kurumuyor
Alıntı...


