09-17-2008, Saat: 10:29 AM
[SIZE=5]Bende Unuttuğun Ne Varsa
[/SIZE]Sarıl bana..
Bende unuttuğun ne varsa, getirdim sana..
Saçlarıma göç etmiş şu martılar
ne kadar da beyazlar.,
Ne kadar narin..
Dokunsan uçacaklar
Dokun bana..
İçimin özgürlüğüne göz koymuş sesini
çığlığımda bayrak yapayım sana..
Eli fenerli gardiyan ruhum;
kendi hapishanesinde mahkum..
Sor..!
Saçlarında pas tutmuş;
parmaklıklar ardını anlatayım sana.
Öp beni..
Tutuşmuş dudaklarımın kevgiri dişlerimi.,
kanla kardeş titremeyi.,
hırsıma ortak duvarları.,
dölüme mikrop bulaştıran bu mendebur sancıyı.,
kasıklarımda izi kalmış son sevişmeyi
geri vereyim sana.
Çamura bağrını açmış bu bitmişlik;
infiali kendini göçerten dağ.
Yamaçlarımda birleşmez hiçbir kök;
Yeşile durmaz umudum..
Dallarım yenik gidişine.
Gövdeme saklı tek damla can suyu;
Bedevi aşkların hedefi.
Ucuza gitmiş bir kölenin;
son bakışına yelken açar kirpiklerim.
Sor bana.!
Retinamda kuruttuğun okyanusları;
anlatayım sana.
Hakkı kursağında kalmış bir bebek
mor küfürler savuruyor dünyaya
duyuyor musun?
Kaçak aşklara hamile genç kız
kısık bir sancıda doğuruyor yavrusunu.,
Banyo köşelerinde kalmış utanç
ceset torbasında gösteriyor yüzünü;
Sen de görüyor musun?
Bu mezbele,
bu iki dakikaya satılmış umut,
gazete sayfalarını süsleyen talih,
erkek olma mezaliminin eksik dişli gülüşü,
ekmek dilenen, kirli ellerin gururuna eş midir?
Etme tek kelam..
Gidişinin hikayesini anlatıyorum sana.
Muhakkak ki bir fıtratın ürünüyüz.
Etimize ortak ucube bir geçmiş var..
Tenine rüzgar değen
******ler kadar örtülüdür ar-ımız..
Onuru kadehlerde unutmuş
devrik bir şişenin gölgesinde yaşamışız sevdayı..
İhtirasın göbeğine yasladığımız yüz,
mor memede dudağı gıdıklayan şehvet,
saçlarda kurumayan pişmanlık,
kirimize yetmeyen su..
Şaşkınlıktan büyümesin gözlerin
bıraktığın emaneti anlatıyorum sana..
Dokun bana.,
Eşleşmiş dürtülerimde saklı bir sen
tüyleri utanç., dikeni ten,
aklını sende unutmuş beni..
kurban edeyim sana
Etme tek kelam..
Bende unuttuğun ne varsa
geri getirdim sana.
[/SIZE]Sarıl bana..
Bende unuttuğun ne varsa, getirdim sana..
Saçlarıma göç etmiş şu martılar
ne kadar da beyazlar.,
Ne kadar narin..
Dokunsan uçacaklar
Dokun bana..
İçimin özgürlüğüne göz koymuş sesini
çığlığımda bayrak yapayım sana..
Eli fenerli gardiyan ruhum;
kendi hapishanesinde mahkum..
Sor..!
Saçlarında pas tutmuş;
parmaklıklar ardını anlatayım sana.
Öp beni..
Tutuşmuş dudaklarımın kevgiri dişlerimi.,
kanla kardeş titremeyi.,
hırsıma ortak duvarları.,
dölüme mikrop bulaştıran bu mendebur sancıyı.,
kasıklarımda izi kalmış son sevişmeyi
geri vereyim sana.
Çamura bağrını açmış bu bitmişlik;
infiali kendini göçerten dağ.
Yamaçlarımda birleşmez hiçbir kök;
Yeşile durmaz umudum..
Dallarım yenik gidişine.
Gövdeme saklı tek damla can suyu;
Bedevi aşkların hedefi.
Ucuza gitmiş bir kölenin;
son bakışına yelken açar kirpiklerim.
Sor bana.!
Retinamda kuruttuğun okyanusları;
anlatayım sana.
Hakkı kursağında kalmış bir bebek
mor küfürler savuruyor dünyaya
duyuyor musun?
Kaçak aşklara hamile genç kız
kısık bir sancıda doğuruyor yavrusunu.,
Banyo köşelerinde kalmış utanç
ceset torbasında gösteriyor yüzünü;
Sen de görüyor musun?
Bu mezbele,
bu iki dakikaya satılmış umut,
gazete sayfalarını süsleyen talih,
erkek olma mezaliminin eksik dişli gülüşü,
ekmek dilenen, kirli ellerin gururuna eş midir?
Etme tek kelam..
Gidişinin hikayesini anlatıyorum sana.
Muhakkak ki bir fıtratın ürünüyüz.
Etimize ortak ucube bir geçmiş var..
Tenine rüzgar değen
******ler kadar örtülüdür ar-ımız..
Onuru kadehlerde unutmuş
devrik bir şişenin gölgesinde yaşamışız sevdayı..
İhtirasın göbeğine yasladığımız yüz,
mor memede dudağı gıdıklayan şehvet,
saçlarda kurumayan pişmanlık,
kirimize yetmeyen su..
Şaşkınlıktan büyümesin gözlerin
bıraktığın emaneti anlatıyorum sana..
Dokun bana.,
Eşleşmiş dürtülerimde saklı bir sen
tüyleri utanç., dikeni ten,
aklını sende unutmuş beni..
kurban edeyim sana
Etme tek kelam..
Bende unuttuğun ne varsa
geri getirdim sana.