09-24-2008, Saat: 09:25 AM
“Ramazan” isminin lugat manasında; temizlik, yakmak ve keskinlik manaları mevcuttur.
“Ramazan”; yaz sonunda yağıp, yer yüzünü tozdan temizleyen yağmur manasına gelir. Bu yağmur yeryüzünu temizlediği gibi, Şehr-i Ramazan da, ehli imanı günahlardan yıkayıp, kalplerini temizler.
Yine; kızgın yerde, yalın ayak yürümek sebebiyle, yanmak manasına gelir. Bu ayda çekilen açlık, susuzluk ve ızdırap sebebiyle Cenab-ı Hak, kulunun günahlarını yakar.
Diğer bir manası da, kılıcı inceltip keskinleştirmek için, iki taş arasına koyup dövmektir. Her türlü kötülük ile bezenmiş olan nefis, bu ayda tutulan oruç ve yapılan diğer ibadetler ile terbiye edilir.
“Ramazan” isminin Cenab-ı Hakk’ın güzel isimlerinden biri olduğu rivayeti de mevcuttur. 1
Ramazan-ı Şerif ayı bütün hayır ve bereketini, kendisinde nazil olan Kur’an-ı Kerim’den almıştır. Cenab-ı Hak ayet-i kerimesinde:
“O şehri Ramazan ki, insanları irşad için hak fürkânı, hidayet delili beyineler halinde, Kur’an onda indirildi. Onun için, sizden her kim bu aya hazır olursa, onda oruç tutsun...” 2, buyurmaktadır.
Peygamber Efendimiz Ramazan-ı Şerif ayının yaklaştığı bir sırada Ashabına bir hutbe irad ederek şöyle buyurdular:
“Ey insanlar! İçinde, bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesinin bulunduğu bir ay, sizi gölgeledi. Cenab-ı Hak, onun orucunu farz, namazını da nafile kıldı. Bu ayda bir farz eda eden kimse, bir köle azat eden ve yetmiş farz edan eden kimse gibidir. Bu öyle bir aydır ki, onda müminin rızkı ziyadeleştirilir. Kim bir oruçluya iftar ettirirse, bir köle azat etmiş gibi sevap alır. Bu ay, sabır ayıdır. Sabrın sevabı ise cennettir. Karşılıklı hoşgörü ayıdır.”
Bu müjdeleri dinleyen Sahabe-i Kiram: “Ya Rasülellah! Hepimizin elinde oruçluya iftar ettirecek bir şey yok.”, buyurunca, Peygamber Efendimiz:
Hz. bu sevabı oruçluya, bir hurma, bir yudum su ve süt ile iftar ettirene de verir. Bu öyle bir aydır ki, evveli rahmet, ortası mağfiret ve ahiri cehennemden azattır.3 , buyurdular.
Enes R.A anlatıyor. Bir defasında Rasülüllah (S.A.V) ile beraber iftar etmiştik. Rasülüllah’a kuru üzüm ikram edildi. Ondan yedi. Biz de yedik. Yemeği bitirince şöyle buyurdular: “Yemeğinizden ebrâr yedi. ler sizin için istiğfarda bulundu ve yanınızda oruç tutanlar iftar etti.4
“Kim Ramazan-ı Şerif ayında zikir meclislerinden bir mecliste bulunursa, Cenab-ı Hak o kimse için attığı her adıma mukabil bir senelik ibadet sevabı yazar ve kıyamet gününde, arşın gölgesi altında benimle beraber olur. Kim ki Ramazan ayında cemaate devam ederse, Hz. , kıldığı her rek’ate mukabil o kimseye Cennet-i A’lada nurdan bir şehir verir. Kim de bu ayda anne babasına, elinden geldiği kadar iyilik yaparsa, Rabbül alemin ona rahmet nazarıyla nazar eder. Ben deonun kefili olurum. Ramazan-ı şerif ayında, efendisini râzı etmeyi isteyen hiçbir hanım yoktur ki, onun için -ü Teala indinde Meryem ve Asiye’nin sevabı olmasın. Bu ayda kim bir müslümanın ihtiyacını giderirse Hz. da onun binlerce ihtiyacını giderir. Kim de ehl-ü ıyali bulunan bir fakire tasaddukta bulunursa, Cenab-ı Hak ona binlerce hasene yazar, binlerce günahını siler, ve derecesini binlerce kat yükseltir. 5,
“Ramazan-ı Şerif ayındaki Cum’a gününün, ayın diğer günleri üzerine fazileti, Ramazan ayının diğer aylar üzerine fazileti gibidir.” 6
“Cum’a sağlam olursa günler; Ramazan-ı şerif ayı sağlam olursa sene sağlam olur.” 7
Musa AS Cenab-ı Hak ile mükâleme ederken buyurdular: Ya Rabbi! Bana, seninle konuşma nimetini bahşettin. Acaba bana verdiğin bu nimetin benzerini, başka bir kuluna verdin mi? Bunun üzerine Cenab-ı Hak: Ya Musa Benim öyle kullarım var ki, ben onları ahır zamanda göndereceğim. Ve onlara Ramazan-ı Şerif ayını ikram edeceğim. İşte o kullarıma, senden daha yakın olacağım. Çünkü sen, benimle, aramızda yetmiş bin perde olduğu halde konuşuyorsun. Ümmet-i Muhammed, oruç tuttuğu, dudakları beyazlayıp, renkleri sarardığı zaman, iftar edecekleri vakit, benimle onlar arasındaki olan bütün perdeleri kaldırırım. Ya Musa müjdeler olsun Ramazan-ı Şerif ayında susuzluktan ciğeri yanana ve karnı acıkana.
Hz. Ali (R.A) şöyle buyurdu: “Şayet Cenab-ı Hak, Ümmet-i Muhammede azap etmeyi murad etseydi, Ramazan-ı Şerif ayını ve “Kul hüvellahü ehad” süresini onlara vermezdi. 8
Peygamber Efendimiz: “Kim Ramazan-ı Şerif ayının girmesiyle sevinirse, Cenab-ı Hak o kimsenin cesedini cehennem ateşine haram kılar.” 9
“Ramazan-ı Şerif ayında bir mümin, yatağındayken uyanıp, ’ı zikrederek, bir taraftan diğer tarafa dönerse, onun için bir melek: “Ayağa kalk, sana rahmet etsin.”, der. Ayağa kalktığı zaman yatağı kendisi için: “ım. Bu kuluna Cennette en yüce yataklardan ver.”; elbisesini giydiği zaman, elbisesi: “ım. Bu kuluna cennet elbiselerinden ver.”; ayakkabılarını giydiği zaman ayakkabıları: “ım. Bu kulunun ayaklarını sırat üzerinde sabit eyle.”; Abdest almak için, su kabını aldığı zaman, su kapı: “’ım! Bu kuluna cennet kaplarından ver.”; Abdest alırken kullandığı su: “Ey ’ım! Bu kulunun, günah ve hatalarını temizle.”, diye dua eder. Eğer ’ın huzuruna varıp, namaz kılarsa, bu sefer Ka’be-i Muazzama: “ım! Bu kulunun lahdini nurlardır ve kabrini kendisi üzerine geniş kıl.”, diye dua eder. Neticede Cenab-ı Hak o kuluna rahmet nazarıyla nazar eder ve buyurur ki: “Ey benim kulum! Senden dua, benden icabet.” 10
1 Elmalılı, Hak Dini Kur’an Dili c. 1 s. 643-44
2 Bakara süresi 185
3 Nüzhetül Mecalis c.1
4 Zavü’ş-Şems c.2 s. 137
5 Nuzhetül Mecalis c.1
6 Nüzhetül Mecalis c.1
7 Zavü’ş-Şems c.2 s. 13
8 Zavü’ş-Şems c.2 s. 146
10 Nüzhetül Mecalis c1
“Ramazan”; yaz sonunda yağıp, yer yüzünü tozdan temizleyen yağmur manasına gelir. Bu yağmur yeryüzünu temizlediği gibi, Şehr-i Ramazan da, ehli imanı günahlardan yıkayıp, kalplerini temizler.
Yine; kızgın yerde, yalın ayak yürümek sebebiyle, yanmak manasına gelir. Bu ayda çekilen açlık, susuzluk ve ızdırap sebebiyle Cenab-ı Hak, kulunun günahlarını yakar.
Diğer bir manası da, kılıcı inceltip keskinleştirmek için, iki taş arasına koyup dövmektir. Her türlü kötülük ile bezenmiş olan nefis, bu ayda tutulan oruç ve yapılan diğer ibadetler ile terbiye edilir.
“Ramazan” isminin Cenab-ı Hakk’ın güzel isimlerinden biri olduğu rivayeti de mevcuttur. 1
Ramazan-ı Şerif ayı bütün hayır ve bereketini, kendisinde nazil olan Kur’an-ı Kerim’den almıştır. Cenab-ı Hak ayet-i kerimesinde:
“O şehri Ramazan ki, insanları irşad için hak fürkânı, hidayet delili beyineler halinde, Kur’an onda indirildi. Onun için, sizden her kim bu aya hazır olursa, onda oruç tutsun...” 2, buyurmaktadır.
Peygamber Efendimiz Ramazan-ı Şerif ayının yaklaştığı bir sırada Ashabına bir hutbe irad ederek şöyle buyurdular:
“Ey insanlar! İçinde, bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesinin bulunduğu bir ay, sizi gölgeledi. Cenab-ı Hak, onun orucunu farz, namazını da nafile kıldı. Bu ayda bir farz eda eden kimse, bir köle azat eden ve yetmiş farz edan eden kimse gibidir. Bu öyle bir aydır ki, onda müminin rızkı ziyadeleştirilir. Kim bir oruçluya iftar ettirirse, bir köle azat etmiş gibi sevap alır. Bu ay, sabır ayıdır. Sabrın sevabı ise cennettir. Karşılıklı hoşgörü ayıdır.”
Bu müjdeleri dinleyen Sahabe-i Kiram: “Ya Rasülellah! Hepimizin elinde oruçluya iftar ettirecek bir şey yok.”, buyurunca, Peygamber Efendimiz:
Hz. bu sevabı oruçluya, bir hurma, bir yudum su ve süt ile iftar ettirene de verir. Bu öyle bir aydır ki, evveli rahmet, ortası mağfiret ve ahiri cehennemden azattır.3 , buyurdular.
Enes R.A anlatıyor. Bir defasında Rasülüllah (S.A.V) ile beraber iftar etmiştik. Rasülüllah’a kuru üzüm ikram edildi. Ondan yedi. Biz de yedik. Yemeği bitirince şöyle buyurdular: “Yemeğinizden ebrâr yedi. ler sizin için istiğfarda bulundu ve yanınızda oruç tutanlar iftar etti.4
“Kim Ramazan-ı Şerif ayında zikir meclislerinden bir mecliste bulunursa, Cenab-ı Hak o kimse için attığı her adıma mukabil bir senelik ibadet sevabı yazar ve kıyamet gününde, arşın gölgesi altında benimle beraber olur. Kim ki Ramazan ayında cemaate devam ederse, Hz. , kıldığı her rek’ate mukabil o kimseye Cennet-i A’lada nurdan bir şehir verir. Kim de bu ayda anne babasına, elinden geldiği kadar iyilik yaparsa, Rabbül alemin ona rahmet nazarıyla nazar eder. Ben deonun kefili olurum. Ramazan-ı şerif ayında, efendisini râzı etmeyi isteyen hiçbir hanım yoktur ki, onun için -ü Teala indinde Meryem ve Asiye’nin sevabı olmasın. Bu ayda kim bir müslümanın ihtiyacını giderirse Hz. da onun binlerce ihtiyacını giderir. Kim de ehl-ü ıyali bulunan bir fakire tasaddukta bulunursa, Cenab-ı Hak ona binlerce hasene yazar, binlerce günahını siler, ve derecesini binlerce kat yükseltir. 5,
“Ramazan-ı Şerif ayındaki Cum’a gününün, ayın diğer günleri üzerine fazileti, Ramazan ayının diğer aylar üzerine fazileti gibidir.” 6
“Cum’a sağlam olursa günler; Ramazan-ı şerif ayı sağlam olursa sene sağlam olur.” 7
Musa AS Cenab-ı Hak ile mükâleme ederken buyurdular: Ya Rabbi! Bana, seninle konuşma nimetini bahşettin. Acaba bana verdiğin bu nimetin benzerini, başka bir kuluna verdin mi? Bunun üzerine Cenab-ı Hak: Ya Musa Benim öyle kullarım var ki, ben onları ahır zamanda göndereceğim. Ve onlara Ramazan-ı Şerif ayını ikram edeceğim. İşte o kullarıma, senden daha yakın olacağım. Çünkü sen, benimle, aramızda yetmiş bin perde olduğu halde konuşuyorsun. Ümmet-i Muhammed, oruç tuttuğu, dudakları beyazlayıp, renkleri sarardığı zaman, iftar edecekleri vakit, benimle onlar arasındaki olan bütün perdeleri kaldırırım. Ya Musa müjdeler olsun Ramazan-ı Şerif ayında susuzluktan ciğeri yanana ve karnı acıkana.
Hz. Ali (R.A) şöyle buyurdu: “Şayet Cenab-ı Hak, Ümmet-i Muhammede azap etmeyi murad etseydi, Ramazan-ı Şerif ayını ve “Kul hüvellahü ehad” süresini onlara vermezdi. 8
Peygamber Efendimiz: “Kim Ramazan-ı Şerif ayının girmesiyle sevinirse, Cenab-ı Hak o kimsenin cesedini cehennem ateşine haram kılar.” 9
“Ramazan-ı Şerif ayında bir mümin, yatağındayken uyanıp, ’ı zikrederek, bir taraftan diğer tarafa dönerse, onun için bir melek: “Ayağa kalk, sana rahmet etsin.”, der. Ayağa kalktığı zaman yatağı kendisi için: “ım. Bu kuluna Cennette en yüce yataklardan ver.”; elbisesini giydiği zaman, elbisesi: “ım. Bu kuluna cennet elbiselerinden ver.”; ayakkabılarını giydiği zaman ayakkabıları: “ım. Bu kulunun ayaklarını sırat üzerinde sabit eyle.”; Abdest almak için, su kabını aldığı zaman, su kapı: “’ım! Bu kuluna cennet kaplarından ver.”; Abdest alırken kullandığı su: “Ey ’ım! Bu kulunun, günah ve hatalarını temizle.”, diye dua eder. Eğer ’ın huzuruna varıp, namaz kılarsa, bu sefer Ka’be-i Muazzama: “ım! Bu kulunun lahdini nurlardır ve kabrini kendisi üzerine geniş kıl.”, diye dua eder. Neticede Cenab-ı Hak o kuluna rahmet nazarıyla nazar eder ve buyurur ki: “Ey benim kulum! Senden dua, benden icabet.” 10
1 Elmalılı, Hak Dini Kur’an Dili c. 1 s. 643-44
2 Bakara süresi 185
3 Nüzhetül Mecalis c.1
4 Zavü’ş-Şems c.2 s. 137
5 Nuzhetül Mecalis c.1
6 Nüzhetül Mecalis c.1
7 Zavü’ş-Şems c.2 s. 13
8 Zavü’ş-Şems c.2 s. 146
10 Nüzhetül Mecalis c1