10-15-2008, Saat: 07:24 PM

Yaktığım bütün gemiler küllerini savurdu yüzüme... Hesapsız öfkelerle kırdığım günahsız umutlarım


Kalemim en çokta sus kelimelerimi yazıyor
... Ne yazsam hüznümü harcıyorum

Öyle kırgın... Öyle masum... Dalıp dalıp gittiğim uzaklarda nisan oluyorsun...
Sensizliği haykırdığım meydanlarda isyan..
. En çokda kendimsizliğime isyan oluyorsun... Ne çok gidiyorsun yar


Kendime bulut olmak yordu beni en çokda... Işığıma set olup




Bulamadıklarımda kaybediyorum kendimi... Orijinal acılar bırakıyor heybesini toplayıp gitmeye hazırlanırken zaman... Kanadıkça düş topluyor yaralarım... Varsın kocaman bir anı(t) olsun yokluğun sahipsiz güncemde... Varsın taşra hüzünleri cizsin yokuma çıkan bütün yolları... Yokunu kaybettikçe yolundan şaşan varlığım


Seni takvimlerden sormak ahmaklıkmış... Yıllar üstüme devrildiğinde anladım... Dilimde






Söylesene sizin oralarda kuşlar hangi dilde öter? Hangi tabip deva bulur

Terkedilmiş şehirlerin ıssızlığını taşıyorsa gözlerim


Üstüme sinen hüznün o iç burkan kokusu... Başımda ağır başlı yalnızlık



Kapanına sıkışıyor kalbim


Kapımda biriken yalnızlıklar



İşte şimdi o kimsesiz kaldırımlarda seni bekliyor gellerim... Gel ey yar! Gitmeden şehrimden bu neşeli bahar.... Gel yar... Gel'lerimi harcamadan bu hercai zamanlar...
Adını şerh düşsemde acıya

Adını şerh düşsemde acıma


Gel ki
