Linç yüklü karanlık vakitlerde yaka paça dışarı atılır kıldığın gölgensiz yarınları. Karanlığının girdabında tek gözlerimin eylemine muntazır kaldı ki aciz yüreğim susturulmuşluğunda tüm bedenimin…
Bir yanım işgalindedir bir yanım tahliyende olsa da, ince ince sızlarım kalbimin kalem sapladığın yerinden ince ince sızışına, mavisini çekip aldığın kentin bulanık yağmurlu havalarında kendimi hapsederim içimdeki sensiz kente, kara bulutlara yüklenmiş farzederim silüetini ve kaynar yağmurlar altında yüzleşmekten korkarım her bir yağmur tanesi gözlerinle, kan kusturduğuna kin kusacaksın sanırım …
Ayaza kesmiş gün ardı karanlık bidayeti evvelinde gül denilebilirmi bana, sevinebilir miyim gayri mevsim hüznü terk edecek diye ki sararan ne bir yaprak kaldı, yağan ne bir tek damla yağmur, hüzün sonrası hep neşe midir, bir baharın sonu geldiğinde hemen ilki mi başlar ..
ya "kış"…
En ‘kara’ bir kenti mavi düşlere düşürme düşünde takılı kalmışsa ibre, mavisi en bol kente sürgünlük karanlık bir ana çatmışsa, uğurlanışların vuslatsız aşklar akıntısınaysa, ‘A’şka düşmüş. Düşten düşe ‘R’üzgar savurmuş… ‘A’yrılık.kavurmuşsa , ‘Z’amanla basamak basamak erdiğin mertebelerin nihayeti ‘susacak var’ olmuşsa, ve 29 harfin her biriyle hüzünlenmeyi öğrenmişse her zerre, hiç söyleyebilir mi artık dil, diyebilir mi kuşat artık bir kez daha beni kapındayım aç ne olur karanlık olmasın ne ardım ne ardın..
Oysa ardımdaki ayak seslerin gelmeye olsaydı…
Mavisi sızıntılı bir kentin terkinde geldiğim yalanı masallarda ki on milyon yalnızı şehri İstanbul’da gün ağaracak ve mavi bir infaz sunulacaktı hüznümün siyahına..
Şimdi
‘Mavi‘si meşhur bir kente akıttığım gözyaşlarımı ‘Kara’ bir kente sunuşumun ardı; çaresiz, saçlarını elleri arasına almış hırpani kılıklı bir ben, milyonlarca yalnız yüklü bir kentte, sensiz hüzne, sessiz usulca emanet bırakılıştadır
[b]
[/b]
[b][/b]
[b][/b]
[b]Bata çıka çamurlara,aldırmadan yalınayaklığıma,[/b]
[b]atıldım yittiğin denizlere… [/b]
[b]Gözlerim mi görmez olmuştu seni,[/b]
[b]yoksa gerçekten gitmiş miydin denizaşırı başka başka şehirlere? [/b]
[b]Ayırt edemedim ilk düştüğümde… [/b]
[b][/b]
[b]Dalgalara kafa tuttum,attım kulaçları bedenim boyu…[/b]
[b]Ufuktaki sen miydin? [/b]
[b][/b]
[b]Sana sarhoşluğumla yuttum suları,[/b]
[b]boğazımı yaktığını hiç önemsemeden.[/b]
[b]Asıl yanan sol yanımken,[/b]
[b]asıl yutkunduğum yalnız gecelerden kalma iç çekişlerimken…[/b]
[b]tek önemsediğimdin [/b]
[b][/b]
[b]Göz alabildiğine mavilikler içinde,tepemde uçuşan martılar,[/b]
[b]gün ışığı alnıma vururken, [/b]
[b]Sular ardında bıraktığın köpüklere tam da yetişmişken ben… [/b]
[b]Vurgun yedim en zayıf yerimden!!! [/b]
[b][/b]
[b]Kaç deniz ötedeydin,kaç mil uzaklıkta…[/b]
[b]Kim bilir bakarken kaybolduğum gözlerin [/b]
[b]şimdi hangi maviye dalmakta… [/b]
[b][/b]
[b]Sularını aşmaya mecalim kalmamış,[/b]
[b]tıkanıp kalmışım orta yerinde maviliklerin [/b]
[b]Kimse kurtarmaya bile gelmemiş… [/b]
[b][/b]
[b]Aylar önce götürmüş seni bu derinlikler, [/b]
[b]Bense kulaçlar önce yitirmişim nefesimi… [/b]
[b]Gözlerin deniz,yüreğin derinmiş meğer [/b]
[b]Nicedir renkten saymıyorum maviyi,[/b]
[b]anlamsız sen yoksan eğer…[/b]
Tutkuydu mavi
Özgürlüktü
Barıştı
Uçsuz bucaksız enginlikti
Akdeniz`di Karadeniz`di Ege’ydi
Denizler bu kadar mı maviydi
Bu kadar mı sakin
Tutkuydu mavi
Bir martı kanadında
Uçuyordu alabildiğince
Ey özgürlük diye
Uçsuz bucaksız enginlikti
Güvercinler oynaşırdı bulutlarla
Dansıydı gökyüzünün tutkuydu mavi
Bulutların gölgesinde bir adam vardı
Koşuyordu alabildiğince
Seviyorum diyordu seviyorum
Barış diyordu adam özgürlük diyordu halkım diyordu
Uçsuz bucaksız enginlikti mavi
Gökler ve denizler sinmişti dağlara
Dağlar dağlar da maviydi ağaçlar kadar
Uçsuz bucaksız enginlikti
Umuttu barıştı yurdum du mavi
Koştu adam yıllarca yettiğince gücünün
Koştu koştu koştu
Seviyordu adam nedensiz niçinsiz seviyordu koşulsuz
Uçsuz bucaksız enginlikti
Ve maviydi insanım yurdum maviydi
Özgürlük barış maviydi
Adamın gömleği
Pınar Atay 19.9.2008
*.-*.-*.-*.-*.-Prangalar Ve Mavi*.-*.-*.-*.-*.-
Dilim bağlanmıştı ama
Kalbim seni anıyordu,
Sen bana ümit vermiştin ama
İçimden bir ses ümitlenme diyordu
Sen bilmiyordun ama
Gözlerimden ince ince yaşlar akıyordu,
Sen beni ne kadar sevmiştin bilmem ama
Bu yürek seni gökyüzü kadar çok seviyordu..
Neden gökyüzü dedim anladınmı bilmiyorum ama
Sevdam gökyüzü kadar mavi kokuyordu.
Mavi sen kadar özgürlük oluyor
Özgürlük aşka kadar sürüyor
Aşk olunca insan esaret altında oluyordu,
Şimdi ben sana hem aşık
Hemde sende tutsağım,
Sana hala gökyüzü kadar aşığım
Ve bir o kadarda tutsağım sevdana,
Ben anlatamadıysam sen anla artık
Ben seni prangaların maviyi sevdiği kadar
Çok seviyorum........!
Onur Şevik
Usandım güzelim, seni sevmekten
Geceyi üstüme, giymekten bıktım
Uzattığım elim, boşta kalınca
Yalnızlığıma yalnızlık, giymekten bıktım
Hani sevgileri ölçüşün varya
Doldur boşalt yüreğinde, ölçmenden bıktım
Sevgine uzanıp, boşta kalınca
Yüreğime karalar, giymekten bıktım
Hanımeli, lâle, papatya gülde
Hepsinin renginde, ayrılık bıktım
Sen gönül bağını ele verince
Sonunda ayrılık, sevmekten bıktım. . . . . .
Denizi seyrettim bugün biraz...
sen hiç rüzgarlıyken hava izledinmi denizi!
o hep bildiğin mavinin,o hep aynı rengin,
aslında içinde daha neleri sakladığını farkettinmi hiç...
yoksa hep görünen yüzüylemi ilgilendin madalyonun!
işine geldiği içinmi yaptın bunu,hani nasıl olsa biliyorum diyerek,
yada korktunmu aslında bilmediklerinin senden götüreceklerini düşünerek...
sakinken,hareketsizken esen bir rüzgarın
nasılda çırpındırdığını denizi bilseydin keşke!
herşeyin bir anda tepetaklak olduğunu,
mavinin hemen üstünde kopan fırtınayla nasıl başedemediğini görseydin keşke!
çok iyi bildiğini sandıklarından böyle emin olmasaydın keşke...
şimdi yine fırtınalar kopuyor mavinin tonlarında,
mavi,laciver,gri ve yine mavi gizliden yeşile çalan...
hani senin hiç bilmediğin,senin hiç görmediğin!
epeydir durgundu hava,dingindi deniz....
aniden esmeye başlayan rüzgar,fırtınaya doğru yol alıyor şimdi!
ben her tonunu bilirim mavinin,
yada aniden esen bir rüzgarın nasılda çırpındırdığını denizi...
bildiklerim,benim gerçeklerim yeter bana!
öğrenmeden senin gerçek sandıklarını,
kıyıya vurmalıyım kendimi şu saniye!
sevdiğim...!!! mavi sevdam....!!!
]hoşçakal öyleyse!!!
hani olur ya içinden ağlamak geçer...
gözlerin dolar ama yediremezsin kendine...
ağlamaz- ağlayamazsın ya...
işte o duyguyu yaşattın hilal...
mavilerden hiç bahsetmiyorum bile...
söylenecek birşeyim yok...
yüreğine dolanlar mutluluk ve güzellikler olsun...
en güzel güller yüreğinde açsın...