12-11-2008, Saat: 06:55 PM
''...Yalnızlığın gövdesinde en çok parçalanmış 'o' parça,suskun bir hecede takılı(kala)kalmış olsa da apansızlık;yüzünden ilmek ilmek geçirdiğim haykırışlar,ne kadar azalırsa o kadar çok artan.."
Çırpınışların masum ellerine,lirik bir şiirin teninde yazılmış...
''Bir'' benden başka,hiç kimsenin okumayı beceremeyeceği bir lisan hüzmesinde...Zamanın ve mekanın nice zarflarını hatırlayamadığım fakat sadece ikimizin sahip olduğu bir evrenden yaratılmış,lavanta kokulu bir alfabede...
Ve...
''Yürek Dili''nde...
"...sen varken,gücüm olurdu,zaman akmadan dururdu,hatırlasana(!)..."
Bildiğini,adımla ''bir'' biliyorum...Biz'den geriye kalan ve payımıza sözüm ona düşen birer adet yalnızlık değil(di)...Yalnızlık;seni ilk gördüğüm an'da da yanıbaşımdaydı,gözlerinin ellerinden sıkıca tutmaktan vazgeçtiğim an'da da...
Yalnızlık;ne ben'den bir avuç eksik(ti),ne de sen'den bir avuç fazla...Kıvamı Tanrısal bir gücün kusursuz ellerinden çıkma...Aynadaki suretimin,ruhumun aslına kadar uzanmış her bir arşınında...
"...hani aşk seni yormuştu,yolun sonuna koymuştu,dokunma bana(!)..."
Vaadedilmemiş,kuraklığına çoraklanmış,sinsice,her bir metre kareme bulaşan hastalıklı bir toprak parçası var içimde...Yaşam(ak)ları teker teker takvim sayfalarında doldurduğum...''Yağmur''un ağlamaktan vazgeçmişlik kokularını sürmüş bir buhran...Kendi tenhalığı içinde kıvranan...
"...şimdi,eskiye döner mi,dönse de buna değer mi,cevaplasana(!)..."
Zamanın asla doymak bilmeyen,cani miğdesinde öğütülmüş ve dumanına dağılmış hayat(lar)...Bir film afişinin;son satırlarına düşmüş başrol oyuncuları...
''Önce bir 'sen' ve sonra bir 'ben'...'
'
"...insan aynı durur mu,ayrılık kolay oyun mu,dokunma bana(!)..."
Acımtrak bir gecenin koynundan,boynuma sarılmış kördüğüm(ler)...Lacivert bir hüznü,fondip yapmış ve dolmuş ve boşalmış ve bir kez daha boşalmaya dolmuş sarhoş kadehler...
''Gitsem,geri dönüş yasaklısı,kalsam 'aşk'a firari giyinmiş müebbet zanlısı...''
"...artık ben vazgeçtim,(yalnızlığı) seçtim,herşey bitti,anlasana(!)..."
Bazı artık sabahların,en nef(es) alınılası sebepsizliklerinde,ayrılığı ''ortak bölen'' saymış yazgıların,aynı bedende hecelenmiş heceleri...
Ve...
Hep ''o'' son'a lal olmuş sevgilileri...
Çıkardım yüreğimden ''o''na dair dikilmiş en şeffaf kıyafetleri...
Ve...
Tek celsede kırdım bedelsizce hükmedilmiş ruhların boynu bükük kalemlerini...
"...dokunma bana(!)
''aşk''
bir kez daha
dokunma bana(!)..
Çırpınışların masum ellerine,lirik bir şiirin teninde yazılmış...
''Bir'' benden başka,hiç kimsenin okumayı beceremeyeceği bir lisan hüzmesinde...Zamanın ve mekanın nice zarflarını hatırlayamadığım fakat sadece ikimizin sahip olduğu bir evrenden yaratılmış,lavanta kokulu bir alfabede...
Ve...
''Yürek Dili''nde...
"...sen varken,gücüm olurdu,zaman akmadan dururdu,hatırlasana(!)..."
Bildiğini,adımla ''bir'' biliyorum...Biz'den geriye kalan ve payımıza sözüm ona düşen birer adet yalnızlık değil(di)...Yalnızlık;seni ilk gördüğüm an'da da yanıbaşımdaydı,gözlerinin ellerinden sıkıca tutmaktan vazgeçtiğim an'da da...
Yalnızlık;ne ben'den bir avuç eksik(ti),ne de sen'den bir avuç fazla...Kıvamı Tanrısal bir gücün kusursuz ellerinden çıkma...Aynadaki suretimin,ruhumun aslına kadar uzanmış her bir arşınında...
"...hani aşk seni yormuştu,yolun sonuna koymuştu,dokunma bana(!)..."
Vaadedilmemiş,kuraklığına çoraklanmış,sinsice,her bir metre kareme bulaşan hastalıklı bir toprak parçası var içimde...Yaşam(ak)ları teker teker takvim sayfalarında doldurduğum...''Yağmur''un ağlamaktan vazgeçmişlik kokularını sürmüş bir buhran...Kendi tenhalığı içinde kıvranan...
"...şimdi,eskiye döner mi,dönse de buna değer mi,cevaplasana(!)..."
Zamanın asla doymak bilmeyen,cani miğdesinde öğütülmüş ve dumanına dağılmış hayat(lar)...Bir film afişinin;son satırlarına düşmüş başrol oyuncuları...
''Önce bir 'sen' ve sonra bir 'ben'...'
'
"...insan aynı durur mu,ayrılık kolay oyun mu,dokunma bana(!)..."
Acımtrak bir gecenin koynundan,boynuma sarılmış kördüğüm(ler)...Lacivert bir hüznü,fondip yapmış ve dolmuş ve boşalmış ve bir kez daha boşalmaya dolmuş sarhoş kadehler...
''Gitsem,geri dönüş yasaklısı,kalsam 'aşk'a firari giyinmiş müebbet zanlısı...''
"...artık ben vazgeçtim,(yalnızlığı) seçtim,herşey bitti,anlasana(!)..."
Bazı artık sabahların,en nef(es) alınılası sebepsizliklerinde,ayrılığı ''ortak bölen'' saymış yazgıların,aynı bedende hecelenmiş heceleri...
Ve...
Hep ''o'' son'a lal olmuş sevgilileri...
Çıkardım yüreğimden ''o''na dair dikilmiş en şeffaf kıyafetleri...
Ve...
Tek celsede kırdım bedelsizce hükmedilmiş ruhların boynu bükük kalemlerini...
"...dokunma bana(!)
''aşk''
bir kez daha
dokunma bana(!)..