12-24-2008, Saat: 12:13 AM
Peygambere Sevgi ve Saygı
Allah'a giden yolların rehberi, dünyada ve âhirette mutluluk yollarının göstericisi Peygamberimiz Hz.Muhammed'i (s.a.) sevmek, her mümine farzdır. Peygamberimiz'e sevgi ve saygı duymak, onu önder ve örnek alıp bağlanmak, Müslümanların dinî ahlâkının bir gereğidir. Bu sevgi ve saygı, diğer peygamberler için de geçerlidir. Peygamberimiz'i sevmek için sebep çoktur. Ama her şeyden önce, peygamber sevgisinin ilk kaynağı, yüklenmiş olduğu ilâhî görevden kaynaklanmaktadır.
Allah'ın Sevgili Peygamberini Sevmek ve Saymak
Hz.Peygamber (s.a.), Allah'ın sevgili (habîbullah) kuludur. Bunun için Müslümanlar, Peygamberimiz'i andıklarında, onun pekçok niteliği arasında bu durumundan esinle Habîb-i Ekrem (en sevgili kul) sanını da kullanırlar. Kur'an-ı Kerim'in âyetlerinde, Yüce Allah'ın doğrudan Peygamber'e seslendiği, özellikle âyet başı bölümlerinde, "Habîbim" hitabını kullanarak çeviri/meal yaparlar. Ona duyulan sevgiyi, en sevilen çiçeklerden olan gül ile simgeleştirirler. Böylece, Yüce Allah'ın sevdiğini sevmiş oluruz. Çünkü, Allah'ın sevdiğini sevmek, doğrudan Allah'a sevginin bir uzantısıdır. Peygamberimiz, o mükemmel sevgi duasında, şöyle derdi: "Allahım! Sana duyduğum sevgiyi, kendi canımdan, aile bireylerimden ve serin sudan daha sevimli yap." (Tirmizî, daavât, 72)
Yüce Allah'ı seven, Hz.Muhammed'i (s.a.) de sever: "De ki: Allah'ı seviyorsanız, bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah, çok bağışlayıcı ve merhametlidir." (Ali İmran, 3/31. Ayet mealleri için bk.
Peygamber'e duyulan sevgi, her şeyden ve her türlü sevgiden çok olmalıdır. Bu, her şeyden önce Yüce Allah'ın bir emridir: "Müminlerin, Peygamber'i kendi nefislerinden çok sevmeleri gerekir." (Ahzâb, 33/6) Bu durumu, Sevgili Peygamberimiz de şöyle belirtiyor: "Sizden biriniz, beni atasından babasından, evlatlarından ve bütün insanlardan daha fazla sevmedikçe, tam anlamıyla iman etmiş olmazsınız." (Buharî, iman, 8; Müslim, iman, 70) Yine Hz.Peygamber'in (s.a.) belirttiğine göre, Allah'ı ve Peygamberini her şeyden çok sevmedikçe tam mü'min olunmaz. (Buharî, iman, 9, 14, edeb, 42; Müslim, iman, 67) "Canımız sana feda olsun Ya Rasûlallah" ifadesi, işte bu anlayışın bir yansımasıdır.
Alemlere Rahmet
Hz.Muhammed'i (s.a.) sevme sebeplerinden birisi de, âlemlere rahmet oluşudur: "Doğrusu bu Kur'an'da, kulluk eden kimselere bildiri vardır. Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik." (Enbiya, 21/106-7); "Biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarıcı olarak göndermişizdir; fakat insanların çoğu bilmez." (Sebe, 34/28); "De ki: Ey insanlar! Doğrusu ben, göklerin ve yerin hükümranı, O'ndan başka tanrı bulunmayan, dirilten ve öldüren Allah'ın, hepiniz için gönderdiği peygamberiyim. Allah'a ve okuyup yazması olmayan, haber getiren peygamberine -ki o da Allah'a ve sözlerine inanmıştır- inanın; ona uyun ki doğru yolu bulasınız." (A'râf, 7/158) O, bu niteliklerinin bir gereği olarak, insanlara Yüce Allah'ın buyruklarını ve yasaklarını iletti, hak dini öğretti, ebedî kurtuluş yolunu gösterdi. Bütün bu iyiliklere, ancak şükran, minnet ve sevgi duyulabilir.
Yüce Ahlâk Sahibi ve Güzel Örnek
Hz.Muhammed'i (s.a.) sevme sebeplerinden bir başkası, onun üstün ahlâk sahibi ve uyulacak güzel örnek oluşudur: "Şüphesiz sen büyük bir ahlâka sahipsindir." (Kalem, 68/4) "Ey inananlar! And olsun ki, sizin için, Allah'a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok anan kimseler için Rasûlullah (Allah'ın Elçisi) en güzel örnektir."(Ahzâb, 33/21) Bu yönüyle Peygamberimiz, bütün Müslümanlar için "gaye insan, ufuk Peygamber"dir. Süleyman Çelebi, bunu şöyle belirtir:
Zâtıma mir'ât edindim zâtını,
Bileyazdım âdım ile âdını. (mir'ât: ayna, örnek)
Ümmetine Düşkünlüğü
Hz.Muhammed (s.a.) ümmetine çok düşkündür, çok şefkatli ve merhametlidir: "Ey inananlar! And olsun ki, içinizden size, sıkıntıya uğramanız kendisine ağır gelen, size düşkün, inananlara şefkatli ve merhametli bir peygamber gelmiştir." (Tevbe, 9/128) Bu sevgi, şefkat ve merhametin karşılığı da, ancak Peygamber'i sevmek ve saymak olabilir
saadet-i embiya
Allah'a giden yolların rehberi, dünyada ve âhirette mutluluk yollarının göstericisi Peygamberimiz Hz.Muhammed'i (s.a.) sevmek, her mümine farzdır. Peygamberimiz'e sevgi ve saygı duymak, onu önder ve örnek alıp bağlanmak, Müslümanların dinî ahlâkının bir gereğidir. Bu sevgi ve saygı, diğer peygamberler için de geçerlidir. Peygamberimiz'i sevmek için sebep çoktur. Ama her şeyden önce, peygamber sevgisinin ilk kaynağı, yüklenmiş olduğu ilâhî görevden kaynaklanmaktadır.
Allah'ın Sevgili Peygamberini Sevmek ve Saymak
Hz.Peygamber (s.a.), Allah'ın sevgili (habîbullah) kuludur. Bunun için Müslümanlar, Peygamberimiz'i andıklarında, onun pekçok niteliği arasında bu durumundan esinle Habîb-i Ekrem (en sevgili kul) sanını da kullanırlar. Kur'an-ı Kerim'in âyetlerinde, Yüce Allah'ın doğrudan Peygamber'e seslendiği, özellikle âyet başı bölümlerinde, "Habîbim" hitabını kullanarak çeviri/meal yaparlar. Ona duyulan sevgiyi, en sevilen çiçeklerden olan gül ile simgeleştirirler. Böylece, Yüce Allah'ın sevdiğini sevmiş oluruz. Çünkü, Allah'ın sevdiğini sevmek, doğrudan Allah'a sevginin bir uzantısıdır. Peygamberimiz, o mükemmel sevgi duasında, şöyle derdi: "Allahım! Sana duyduğum sevgiyi, kendi canımdan, aile bireylerimden ve serin sudan daha sevimli yap." (Tirmizî, daavât, 72)
Yüce Allah'ı seven, Hz.Muhammed'i (s.a.) de sever: "De ki: Allah'ı seviyorsanız, bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah, çok bağışlayıcı ve merhametlidir." (Ali İmran, 3/31. Ayet mealleri için bk.
Peygamber'e duyulan sevgi, her şeyden ve her türlü sevgiden çok olmalıdır. Bu, her şeyden önce Yüce Allah'ın bir emridir: "Müminlerin, Peygamber'i kendi nefislerinden çok sevmeleri gerekir." (Ahzâb, 33/6) Bu durumu, Sevgili Peygamberimiz de şöyle belirtiyor: "Sizden biriniz, beni atasından babasından, evlatlarından ve bütün insanlardan daha fazla sevmedikçe, tam anlamıyla iman etmiş olmazsınız." (Buharî, iman, 8; Müslim, iman, 70) Yine Hz.Peygamber'in (s.a.) belirttiğine göre, Allah'ı ve Peygamberini her şeyden çok sevmedikçe tam mü'min olunmaz. (Buharî, iman, 9, 14, edeb, 42; Müslim, iman, 67) "Canımız sana feda olsun Ya Rasûlallah" ifadesi, işte bu anlayışın bir yansımasıdır.
Alemlere Rahmet
Hz.Muhammed'i (s.a.) sevme sebeplerinden birisi de, âlemlere rahmet oluşudur: "Doğrusu bu Kur'an'da, kulluk eden kimselere bildiri vardır. Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik." (Enbiya, 21/106-7); "Biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarıcı olarak göndermişizdir; fakat insanların çoğu bilmez." (Sebe, 34/28); "De ki: Ey insanlar! Doğrusu ben, göklerin ve yerin hükümranı, O'ndan başka tanrı bulunmayan, dirilten ve öldüren Allah'ın, hepiniz için gönderdiği peygamberiyim. Allah'a ve okuyup yazması olmayan, haber getiren peygamberine -ki o da Allah'a ve sözlerine inanmıştır- inanın; ona uyun ki doğru yolu bulasınız." (A'râf, 7/158) O, bu niteliklerinin bir gereği olarak, insanlara Yüce Allah'ın buyruklarını ve yasaklarını iletti, hak dini öğretti, ebedî kurtuluş yolunu gösterdi. Bütün bu iyiliklere, ancak şükran, minnet ve sevgi duyulabilir.
Yüce Ahlâk Sahibi ve Güzel Örnek
Hz.Muhammed'i (s.a.) sevme sebeplerinden bir başkası, onun üstün ahlâk sahibi ve uyulacak güzel örnek oluşudur: "Şüphesiz sen büyük bir ahlâka sahipsindir." (Kalem, 68/4) "Ey inananlar! And olsun ki, sizin için, Allah'a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok anan kimseler için Rasûlullah (Allah'ın Elçisi) en güzel örnektir."(Ahzâb, 33/21) Bu yönüyle Peygamberimiz, bütün Müslümanlar için "gaye insan, ufuk Peygamber"dir. Süleyman Çelebi, bunu şöyle belirtir:
Zâtıma mir'ât edindim zâtını,
Bileyazdım âdım ile âdını. (mir'ât: ayna, örnek)
Ümmetine Düşkünlüğü
Hz.Muhammed (s.a.) ümmetine çok düşkündür, çok şefkatli ve merhametlidir: "Ey inananlar! And olsun ki, içinizden size, sıkıntıya uğramanız kendisine ağır gelen, size düşkün, inananlara şefkatli ve merhametli bir peygamber gelmiştir." (Tevbe, 9/128) Bu sevgi, şefkat ve merhametin karşılığı da, ancak Peygamber'i sevmek ve saymak olabilir
saadet-i embiya