01-07-2009, Saat: 10:56 PM
"Soru: Genel olarak, “ruhî bunalım” da denilen psikolojik rahatsızlıkların her geçen gün daha da arttığı görülüyor. Depresyon ilaçları kullanan kimselerin sayısında sürekli artış müşahede ediliyor. Bu durumun, dinî hayatımıza bakan sebepleri nelerdir? Kalbin itminana ermesini sağlayacak faaliyetlerin eksikliği, bunalımların sebepleri arasında sayılabilir mi?
[INDENT]-Bugün adeta toplumsal şizofreni yaşanıyor; insanların çoğunda cinnet eserleri görmek mümkün. Ne var ki, sadece belli bir çizginin altında kalanlara delilik isnat ediliyor. (01.11)
-İkinci Dünya Savaşı sonrasında görünen umumî cinnet ve Henry C. Link’in “Dine Dönüş” kitabının muhtevası... (03.47)
-Ziya Paşa’nın, “Bil illeti kıl sonra mudavata tasaddi / Her merhemi her yaraya derman mı sanırsın!” dediği gibi, evvela hastalığın keşfi ve teşhisi lazımdır ki uygun tedavi yoluna girilebilsin. (05.42)
-Milletin bir huzur toplumuna dönüşebilmesi için fertleri rehabilite etmeyi düşünüyorsanız, buna daha ilk mektepteki çocuklardan başlamalı; hatta 0-5 yaş arası sabilerin şuuraltı müktesebatına da ehemmiyet vermeli ve herkese idrak ufkuna göre fazilet hisleri kazandırmaya çalışmalısınız. (06.22)
-İslâm’ın koruyucu zırhı hükmünde olan ve dinin ayakta durabilmesi için insanlar arasında daima canlı tutulması gereken “müeyyidât” dediğimiz esaslar vardır. Bu esasların en önemlilerinden biri, “emr-i bi’l-ma’ruf nehy-i ani’l-münker”; diğeri ise, “rekâik”tir. İmanı kuvvetlendiren, güzel ahlâka teşvik eden, kalbde Allah sevgisini ve rikkati arttıran, gönlü yumuşatan ve gözün yaşarmasına vesile olan öldükten sonra dirilme, insanın Cenâb-ı Hak’la münasebeti ve zühd mülahazası ile ilgili konulara “rekâik” denir. (07.27)
-Gençlik yıllarına ait bir hatıra ve selef-i sâlihinin rekâik karşısındaki hassasiyeti... (08.04)
-Psikiyatristler ve psikologlar ne derler bilemiyorum ama şahsen tedavi edilemeyecek hiçbir rahatsızlık olmadığı kanaatini taşıyorum. Tedavi adına ortaya konulan plan ve projeler uygulanabilse hemen herkesin psikolojik rahatsızlıklardan kurtulabileceğine inanıyorum. (11.15)
-Hakk’ı anlatmak ve î’lâ-yı kelimetullah mülahazası içinde yaşamak gibi bir mefkûre ve gâye-i hayal, insanın kendi benliğinden uzaklaşması, bencilliğinden sıyrılması ve kendine takılmaktan kurtulması için çok önemli bir vesiledir. (11.57)
-Alvar İmamı der ki:
“Sen Mevlayı seven de Mevla seni sevmez mi?
Rızasına iven de Hak rızasın vermez mi?
Sen Hakk’ın kapısında canlar feda eylesen,
Emrince hizmet etsen Allah ecrin vermez mi?”
Evet, sen Allah kapısında olursan, O seni yalnız bırakmaz ve buhranlar ağında kıvranmana fırsat tanımaz. (15.09)
-Sâlih amellerle meşgul olmayanları şeytan çirkinliklerle oyalar. Dolayısıyla, herkes bir vazife almalı ve mâlâyânî işlerden uzak kalmalıdır. (16.46)
-“Kim Benim zikrimden yüz çevirirse kitabımı dinlemez ve Beni anmaktan gaflet ederse, ona dar bir geçim vardır ve Biz onu kıyamet günü kör olarak diriltir, duruşmaya getiririz. ‘Ya Rabbî,’ der, ‘ben gözleri gören biri olduğum halde neden beni kör olarak haşrettin?’ (Cenâb-ı Hak buyurur ki) Bu böyledir. Nasıl âyetlerimiz sana geldiğinde sen onları unuttuysan, bu gün de sen öyle unutulur, bir kenara atılırsın.” (Tâhâ, 20/124-126) mealindeki ayet-i kerimelerin psikolojik rahatsızlıklara bakan yanları... (18.15)
-Bayanlar arasında depresyonun daha fazla görülmesinin sebepleri... (21.51)
-Günümüzde evler aşhane, ev erkeği kavas, kadın aşçı.. her tarafta sitem ve serzeniş, her yanda öfke, kin ve nefret tülleniyor; böyle bir atmosferde ne akıl kalır, ne mantık, ne muhakeme ve ne de denge!.. (24.40)"
ALINTI
[/INDENT]
[INDENT]-Bugün adeta toplumsal şizofreni yaşanıyor; insanların çoğunda cinnet eserleri görmek mümkün. Ne var ki, sadece belli bir çizginin altında kalanlara delilik isnat ediliyor. (01.11)
-İkinci Dünya Savaşı sonrasında görünen umumî cinnet ve Henry C. Link’in “Dine Dönüş” kitabının muhtevası... (03.47)
-Ziya Paşa’nın, “Bil illeti kıl sonra mudavata tasaddi / Her merhemi her yaraya derman mı sanırsın!” dediği gibi, evvela hastalığın keşfi ve teşhisi lazımdır ki uygun tedavi yoluna girilebilsin. (05.42)
-Milletin bir huzur toplumuna dönüşebilmesi için fertleri rehabilite etmeyi düşünüyorsanız, buna daha ilk mektepteki çocuklardan başlamalı; hatta 0-5 yaş arası sabilerin şuuraltı müktesebatına da ehemmiyet vermeli ve herkese idrak ufkuna göre fazilet hisleri kazandırmaya çalışmalısınız. (06.22)
-İslâm’ın koruyucu zırhı hükmünde olan ve dinin ayakta durabilmesi için insanlar arasında daima canlı tutulması gereken “müeyyidât” dediğimiz esaslar vardır. Bu esasların en önemlilerinden biri, “emr-i bi’l-ma’ruf nehy-i ani’l-münker”; diğeri ise, “rekâik”tir. İmanı kuvvetlendiren, güzel ahlâka teşvik eden, kalbde Allah sevgisini ve rikkati arttıran, gönlü yumuşatan ve gözün yaşarmasına vesile olan öldükten sonra dirilme, insanın Cenâb-ı Hak’la münasebeti ve zühd mülahazası ile ilgili konulara “rekâik” denir. (07.27)
-Gençlik yıllarına ait bir hatıra ve selef-i sâlihinin rekâik karşısındaki hassasiyeti... (08.04)
-Psikiyatristler ve psikologlar ne derler bilemiyorum ama şahsen tedavi edilemeyecek hiçbir rahatsızlık olmadığı kanaatini taşıyorum. Tedavi adına ortaya konulan plan ve projeler uygulanabilse hemen herkesin psikolojik rahatsızlıklardan kurtulabileceğine inanıyorum. (11.15)
-Hakk’ı anlatmak ve î’lâ-yı kelimetullah mülahazası içinde yaşamak gibi bir mefkûre ve gâye-i hayal, insanın kendi benliğinden uzaklaşması, bencilliğinden sıyrılması ve kendine takılmaktan kurtulması için çok önemli bir vesiledir. (11.57)
-Alvar İmamı der ki:
“Sen Mevlayı seven de Mevla seni sevmez mi?
Rızasına iven de Hak rızasın vermez mi?
Sen Hakk’ın kapısında canlar feda eylesen,
Emrince hizmet etsen Allah ecrin vermez mi?”
Evet, sen Allah kapısında olursan, O seni yalnız bırakmaz ve buhranlar ağında kıvranmana fırsat tanımaz. (15.09)
-Sâlih amellerle meşgul olmayanları şeytan çirkinliklerle oyalar. Dolayısıyla, herkes bir vazife almalı ve mâlâyânî işlerden uzak kalmalıdır. (16.46)
-“Kim Benim zikrimden yüz çevirirse kitabımı dinlemez ve Beni anmaktan gaflet ederse, ona dar bir geçim vardır ve Biz onu kıyamet günü kör olarak diriltir, duruşmaya getiririz. ‘Ya Rabbî,’ der, ‘ben gözleri gören biri olduğum halde neden beni kör olarak haşrettin?’ (Cenâb-ı Hak buyurur ki) Bu böyledir. Nasıl âyetlerimiz sana geldiğinde sen onları unuttuysan, bu gün de sen öyle unutulur, bir kenara atılırsın.” (Tâhâ, 20/124-126) mealindeki ayet-i kerimelerin psikolojik rahatsızlıklara bakan yanları... (18.15)
-Bayanlar arasında depresyonun daha fazla görülmesinin sebepleri... (21.51)
-Günümüzde evler aşhane, ev erkeği kavas, kadın aşçı.. her tarafta sitem ve serzeniş, her yanda öfke, kin ve nefret tülleniyor; böyle bir atmosferde ne akıl kalır, ne mantık, ne muhakeme ve ne de denge!.. (24.40)"
ALINTI
[/INDENT]