10-09-2006, Saat: 03:50 PM
Can Bey öylece oturmuş mehtabı izlemekteydi.Deniz üstünde yakamozların ahenkle dansı ve o tarif edilmez renk cümbüşü ona fazlasıyla keyif vermekteydi.Aslında onu ilk görenler bundan farklı bir şey düşünmezlerdi ama gerçek hiçte öyle değildi işte.İçini tuhaf bir ürperti kapladı aniden,yüz hatları gerildi,sıcacık hava içini üşütüyordu şimdi.
Sanki yazlıkta değilde kutupta bir yerde gibiydi.İçindeki hissin ne olduğuna da bir anlam veremiyordu.Ne içeri girebiliyordu nede üstüne birşey alabiliyordu içeriden.Odaya girmeyi zerre kadar istemiyordu hayatında ilk kez böyle birşey yapıyordu ve bu da onu kendinden yeterince tiksindiriyordu.Balkon kenarında duran tabakasına baktı;hala şanslıyım diye geçirdi içinden içinde hala bir kaç sigara kalmış.Bir sigara yaktı ve uzun uzun düşünmeye başladı.Şimdi hayatı bir film şeridi gibi geçiyordu gözlerinden.....
Beyoğlu'nun arka sokaklarında otururlardı eskiden.Daha küçücük bir çocuktu o zamanlar.Beyoğlu'nun o daracık neredeyse evlerin birbirne gireceği en fazla iki yada üç metre aralıkların olduğu dar sokaklardan birinde otururlardı.Babası sütçülük yapardı o zamanlar.Annesi ise ev hanımı.Kendi hallerinde geçinip giden bir aileydiler işte.Fakat Can büyüdükçe babası için sorunlar dahada artıyordu.Beyoğlu bu genç adam için çok tehlikeli olabilirdi artık.Babası bundan korktuğu için aralarındaki sürtüşme giderek artıyor zaman zaman karşılıklı bağırışmalara dönüyordu.Annesinin ağlamaya başlamasıyla beraber ikiside kavgayı bırakır zavallı kadıncazı sakinleştirmek için uğraşırlardı.Can okumak istiyordu.Aslında okuma kararını nasıl verdiğini kendisi bile bilmiyordu ama okuyacak kariyer yapacaktı bunu takmıştı kafasına,babası sonuna kadar arkasındaydı.Tek evladıydı Can ve elindeki kısıtlı imkanlarla onu yetiştirebileceği en iyi şartlarda yetiştirmek istiyordu.
Babası onun en iyi şartlar içerisinde okumasını istiyordu.Lise son sınıfa gelmişti.Altında arabası olan arkadaşlarına imrenerek bakıyordu.Ama uymamalıyım diyordu kendisinin tek çıkar yolunun okumak olduğunun bilincindeydi genç yaşına rağmen.Sınavlara çok iyi hazırlandı.Kafasını kaldırmadan ders çalışıyor geceleri neredeyse sabahlıyordu.Babası oğlunun bu kadar yorulmasına hem üzülüyor hemde oğlundaki bu azim onu fazlasıyla mutlu ediyordu.Sınavlar sonuçlanıncaya kadar heyecanla bekliyorlardı.Sınav sonuçlarının açıklandığı gün evde bayram havası vardı adeta.Can sınavlarda ikinci olmuş çok iyi bir derece yapmıştı.İstanbul da bir Yüksek Okula başladı.Hukuk seçmişti.Yıllardır süregelen sefaletinide bitirmek istiyordu,zor durumda olan insanlarında zorluklarını da.Okulun ilk yıllarından belli etmişti zaten nerelere gidebileceğini.Okul birincilikle bitirdi Can. Babası onunla ne kadar iftihar etse azdı çok mutlu etmişti ailedeki herkesi.Amcaları,dayıları,halası,eyzesi tanıdık herkes boynuna sarılıp onu tebrik etmek için adeta birbirleri ile yarışıyorlardı. İstanbul barosunda göreve başladığı ilk yılda göze batmaya başladı daha.Baronun en zehir avukatı diye tabir ediliyordu.Adeta ipten adam alır dedikleri cinsten bir avukattı.Başarıyı ucundan tuttu bir kere,bırakmaya hiç niyeti yoktu.
Ancak bütün bu başarı ve kariyer arasında kendi yuvasının özlemini hissetmekteydi.Artık yuva kurmak istiyordu.Ancak bu yaşına kadar kimseyi sevememişti.Babası ve annesi görücü usulü bir kız buldular Can Beye.Tanıyınca birbirlerini çok çabuk ısındılar.Serpil ile birbirlerine.Serpil uzun boylu,esmer,alımlı,zayıf çok güzel bir kızdı.Liseyi bitirdikten sonra okula devam etmemiş ancak kendisini fazlasıyla kitaplara vermişti.Evlendiler evlilikleri çok huzurluydu.Can Beyin başarıları gittikçe artmaya başlamış bununla beraber daha çok para kazanmaya başlamıştı.Kendisine oturduğu evini,arabasını ve yazlığını almıştı.Çok mutlu bir evlilikleri vardı.İki yıl sonra bir çocukları oldu.Çocuk erkekti.Adını Murat koydular.Murat daha sekiz aylıkken şiddetli bir hastalık geçridi çok zayıf düşmüştü ve kuvvetli bakıma ihtiyacı vardı.Doktorlar özellikle huzur ve mutluluğun çocuğun ileriki hayatında onun için çok önemli bir yer tuttuğunu anlatmışlardı.Çocuk sürekli anne,baba sevgisi ile yoğrulmalıydı.Çocuğunun bu rahatsızlığı Can Beyi oldukça tedirgin etmeye başlamıştı.Ancak aradan geçen yıllar çocuğun hastalığını hem annesine hemde babasına unutturmaya başladı.Doktorun hiçbirzaman huzuru bozulmamalı hastalık tekrarlayabilir uyarısı unutulmuştu.Murat 13 yaşına basmştı.Can Bey o zamana kadar sadakatle ailesine eşi ve çocuğuna bağlı kalmıştı.İşi ve ailesinden başka hiçbirşeyi gözü görmüyordu.
Ancak son dönemlerde kendisinde büyük değişiklikler sezinlemeye başladı.İş yerine yeni aldığı stajyer avukat Eda'nın güzelliği onu etkiliyor gibiydi.Eda da bunun farkındaydı ve her fırsatta onun başını döndürmek için elinden geleni yapıyordu.Can kaçmaya çalışsada nafileydi,artık neredeyse heryerde Eda'yı görür olmuştu.Eda iş yerinde dekolte kıyafetler iç gıcıklayan parfümler ve o tarifi imkansız güzelliğiyle Can'ı kendinden geçiriyordu.Gittikçe iş yerinde daha çok kalmaya başladılar.Aslında yapacak fazla bir işleri yoktu ama Can onunla daha fazla zaman geçirebilmek için uyduruktan işler çıkartıyordu.Eda bunun farkındaydı ve bu durum fazlasıyla hoşuna gidiyordu.Artık nerdeyse günü 18 saati beraberdiler.Karısı ve oğlu gittikçe merak ediyorlar ancak ikiside birbirine belli etmemek için ellerinden geleni yapıyorlardı.Babasının bu ilgisizliği oğlu Murat ın gittikçe dahada zayıflayıp hastalığın pençesine düşmesi için zemin hazırlamaktaydı.....
İşte o gece herşey kopmuştu.İş çıkışı Can dayanamamış Eda yı arabasına aldığı gibi yazlığa gitmişti.Birlikte saatlerce oturmuş konuşmuş gece yarısına kadar durmaksızın birlikte olmuşlardı.Şimdi içeride yatıyordu Eda.Can ise sigarsını yakmış bütün bu soru işaretleri ile karısına ilk ihanetinin acısını yaşamaktaydı.İçi yanıyordu sabah olmasını dört gözle bekliyordu.Sabahı zor etti.Eda yı da aldığı gibi iş yerinin yolunu tuttu.İşyerinde arbadan indiklerinde karısını gördü.Orada işyerinin önünde onu bekliyordu karısı onları aynı arabada gördüğüne pek şaşırmış gibi görünmüyordu.Karısı herşeyin farkındaydı.Hemen boşanma davası açtı karısı ilk celsede boşandılar ve ayrıldılar.Can'ın bütün çabası boşa gitmişti.aartı hiçbir anlamı yoktu.Karısından boşanmıştı.İhanetin bedeli sadece bu mu acaba diye düşündü.
Ancak bu ayrılık bir kişiyi çok sarsmıştı.Oğlu Murat'ı hastalığı gittikçe ilerlemiş akciğerlerinden biri faaliyetini yitirmişti.Doktorların ilgisiz büyümeyecek dedikleri çocuk şimdi boşanmış bir ailenin çocuğuydu.Doktorlar endişeli bir halde çabalamaktaydı ama fazydasız.Murat ın direnci kalmamış ve ciğerlerinin ikinciside hastalığın pençesine düşmüştü.Yaşlı gözlerle izliyordu Can ailesinin parça parça oluşunu.Ayrılık kaybettikleri ve şimdide en son olan hepsinden dayanılmazdı oğlu gün geçtikçe eriyordu gözünün önünde.Bir sabah elinde bir demet çiçekle karısı ve oğlundan af dilemek için hastaneye koştu.Hastanede oğlunun odasının olduğu koridora çıktığında karısının haykırışları hastaneyi yıkmaya başladı.İçeriye girdiğinde gördüğü manzara bitirmişti onu.Oğlunun gencecik bedeni üzerinde bembeyaz bir çarşaf örtülüydü şimdi ve yanı başında eski karısı ağlayıp feryat etmekteydi.Amaçsız ve bomboş gözlerle oğlunun cesedine doğru yaklaştı.Çarşafı kaldırdı son kez sarıldı oğluna af dilercesine anlından öptü onu ve belinden çıkardığı ruhsatlı silahını herkesin şaşkın bakışları arasında şakağına dayayıp tetiği çekti.....
Sanki yazlıkta değilde kutupta bir yerde gibiydi.İçindeki hissin ne olduğuna da bir anlam veremiyordu.Ne içeri girebiliyordu nede üstüne birşey alabiliyordu içeriden.Odaya girmeyi zerre kadar istemiyordu hayatında ilk kez böyle birşey yapıyordu ve bu da onu kendinden yeterince tiksindiriyordu.Balkon kenarında duran tabakasına baktı;hala şanslıyım diye geçirdi içinden içinde hala bir kaç sigara kalmış.Bir sigara yaktı ve uzun uzun düşünmeye başladı.Şimdi hayatı bir film şeridi gibi geçiyordu gözlerinden.....
Beyoğlu'nun arka sokaklarında otururlardı eskiden.Daha küçücük bir çocuktu o zamanlar.Beyoğlu'nun o daracık neredeyse evlerin birbirne gireceği en fazla iki yada üç metre aralıkların olduğu dar sokaklardan birinde otururlardı.Babası sütçülük yapardı o zamanlar.Annesi ise ev hanımı.Kendi hallerinde geçinip giden bir aileydiler işte.Fakat Can büyüdükçe babası için sorunlar dahada artıyordu.Beyoğlu bu genç adam için çok tehlikeli olabilirdi artık.Babası bundan korktuğu için aralarındaki sürtüşme giderek artıyor zaman zaman karşılıklı bağırışmalara dönüyordu.Annesinin ağlamaya başlamasıyla beraber ikiside kavgayı bırakır zavallı kadıncazı sakinleştirmek için uğraşırlardı.Can okumak istiyordu.Aslında okuma kararını nasıl verdiğini kendisi bile bilmiyordu ama okuyacak kariyer yapacaktı bunu takmıştı kafasına,babası sonuna kadar arkasındaydı.Tek evladıydı Can ve elindeki kısıtlı imkanlarla onu yetiştirebileceği en iyi şartlarda yetiştirmek istiyordu.
Babası onun en iyi şartlar içerisinde okumasını istiyordu.Lise son sınıfa gelmişti.Altında arabası olan arkadaşlarına imrenerek bakıyordu.Ama uymamalıyım diyordu kendisinin tek çıkar yolunun okumak olduğunun bilincindeydi genç yaşına rağmen.Sınavlara çok iyi hazırlandı.Kafasını kaldırmadan ders çalışıyor geceleri neredeyse sabahlıyordu.Babası oğlunun bu kadar yorulmasına hem üzülüyor hemde oğlundaki bu azim onu fazlasıyla mutlu ediyordu.Sınavlar sonuçlanıncaya kadar heyecanla bekliyorlardı.Sınav sonuçlarının açıklandığı gün evde bayram havası vardı adeta.Can sınavlarda ikinci olmuş çok iyi bir derece yapmıştı.İstanbul da bir Yüksek Okula başladı.Hukuk seçmişti.Yıllardır süregelen sefaletinide bitirmek istiyordu,zor durumda olan insanlarında zorluklarını da.Okulun ilk yıllarından belli etmişti zaten nerelere gidebileceğini.Okul birincilikle bitirdi Can. Babası onunla ne kadar iftihar etse azdı çok mutlu etmişti ailedeki herkesi.Amcaları,dayıları,halası,eyzesi tanıdık herkes boynuna sarılıp onu tebrik etmek için adeta birbirleri ile yarışıyorlardı. İstanbul barosunda göreve başladığı ilk yılda göze batmaya başladı daha.Baronun en zehir avukatı diye tabir ediliyordu.Adeta ipten adam alır dedikleri cinsten bir avukattı.Başarıyı ucundan tuttu bir kere,bırakmaya hiç niyeti yoktu.
Ancak bütün bu başarı ve kariyer arasında kendi yuvasının özlemini hissetmekteydi.Artık yuva kurmak istiyordu.Ancak bu yaşına kadar kimseyi sevememişti.Babası ve annesi görücü usulü bir kız buldular Can Beye.Tanıyınca birbirlerini çok çabuk ısındılar.Serpil ile birbirlerine.Serpil uzun boylu,esmer,alımlı,zayıf çok güzel bir kızdı.Liseyi bitirdikten sonra okula devam etmemiş ancak kendisini fazlasıyla kitaplara vermişti.Evlendiler evlilikleri çok huzurluydu.Can Beyin başarıları gittikçe artmaya başlamış bununla beraber daha çok para kazanmaya başlamıştı.Kendisine oturduğu evini,arabasını ve yazlığını almıştı.Çok mutlu bir evlilikleri vardı.İki yıl sonra bir çocukları oldu.Çocuk erkekti.Adını Murat koydular.Murat daha sekiz aylıkken şiddetli bir hastalık geçridi çok zayıf düşmüştü ve kuvvetli bakıma ihtiyacı vardı.Doktorlar özellikle huzur ve mutluluğun çocuğun ileriki hayatında onun için çok önemli bir yer tuttuğunu anlatmışlardı.Çocuk sürekli anne,baba sevgisi ile yoğrulmalıydı.Çocuğunun bu rahatsızlığı Can Beyi oldukça tedirgin etmeye başlamıştı.Ancak aradan geçen yıllar çocuğun hastalığını hem annesine hemde babasına unutturmaya başladı.Doktorun hiçbirzaman huzuru bozulmamalı hastalık tekrarlayabilir uyarısı unutulmuştu.Murat 13 yaşına basmştı.Can Bey o zamana kadar sadakatle ailesine eşi ve çocuğuna bağlı kalmıştı.İşi ve ailesinden başka hiçbirşeyi gözü görmüyordu.
Ancak son dönemlerde kendisinde büyük değişiklikler sezinlemeye başladı.İş yerine yeni aldığı stajyer avukat Eda'nın güzelliği onu etkiliyor gibiydi.Eda da bunun farkındaydı ve her fırsatta onun başını döndürmek için elinden geleni yapıyordu.Can kaçmaya çalışsada nafileydi,artık neredeyse heryerde Eda'yı görür olmuştu.Eda iş yerinde dekolte kıyafetler iç gıcıklayan parfümler ve o tarifi imkansız güzelliğiyle Can'ı kendinden geçiriyordu.Gittikçe iş yerinde daha çok kalmaya başladılar.Aslında yapacak fazla bir işleri yoktu ama Can onunla daha fazla zaman geçirebilmek için uyduruktan işler çıkartıyordu.Eda bunun farkındaydı ve bu durum fazlasıyla hoşuna gidiyordu.Artık nerdeyse günü 18 saati beraberdiler.Karısı ve oğlu gittikçe merak ediyorlar ancak ikiside birbirine belli etmemek için ellerinden geleni yapıyorlardı.Babasının bu ilgisizliği oğlu Murat ın gittikçe dahada zayıflayıp hastalığın pençesine düşmesi için zemin hazırlamaktaydı.....
İşte o gece herşey kopmuştu.İş çıkışı Can dayanamamış Eda yı arabasına aldığı gibi yazlığa gitmişti.Birlikte saatlerce oturmuş konuşmuş gece yarısına kadar durmaksızın birlikte olmuşlardı.Şimdi içeride yatıyordu Eda.Can ise sigarsını yakmış bütün bu soru işaretleri ile karısına ilk ihanetinin acısını yaşamaktaydı.İçi yanıyordu sabah olmasını dört gözle bekliyordu.Sabahı zor etti.Eda yı da aldığı gibi iş yerinin yolunu tuttu.İşyerinde arbadan indiklerinde karısını gördü.Orada işyerinin önünde onu bekliyordu karısı onları aynı arabada gördüğüne pek şaşırmış gibi görünmüyordu.Karısı herşeyin farkındaydı.Hemen boşanma davası açtı karısı ilk celsede boşandılar ve ayrıldılar.Can'ın bütün çabası boşa gitmişti.aartı hiçbir anlamı yoktu.Karısından boşanmıştı.İhanetin bedeli sadece bu mu acaba diye düşündü.
Ancak bu ayrılık bir kişiyi çok sarsmıştı.Oğlu Murat'ı hastalığı gittikçe ilerlemiş akciğerlerinden biri faaliyetini yitirmişti.Doktorların ilgisiz büyümeyecek dedikleri çocuk şimdi boşanmış bir ailenin çocuğuydu.Doktorlar endişeli bir halde çabalamaktaydı ama fazydasız.Murat ın direnci kalmamış ve ciğerlerinin ikinciside hastalığın pençesine düşmüştü.Yaşlı gözlerle izliyordu Can ailesinin parça parça oluşunu.Ayrılık kaybettikleri ve şimdide en son olan hepsinden dayanılmazdı oğlu gün geçtikçe eriyordu gözünün önünde.Bir sabah elinde bir demet çiçekle karısı ve oğlundan af dilemek için hastaneye koştu.Hastanede oğlunun odasının olduğu koridora çıktığında karısının haykırışları hastaneyi yıkmaya başladı.İçeriye girdiğinde gördüğü manzara bitirmişti onu.Oğlunun gencecik bedeni üzerinde bembeyaz bir çarşaf örtülüydü şimdi ve yanı başında eski karısı ağlayıp feryat etmekteydi.Amaçsız ve bomboş gözlerle oğlunun cesedine doğru yaklaştı.Çarşafı kaldırdı son kez sarıldı oğluna af dilercesine anlından öptü onu ve belinden çıkardığı ruhsatlı silahını herkesin şaşkın bakışları arasında şakağına dayayıp tetiği çekti.....