02-04-2009, Saat: 04:02 AM
Abdal düğünden, çocuk oyundan usanmaz; Herkes kendine uygun işlerden hoşlanır.
Abdal tekkede, hacı mekkede bulunur; Her insan kendine uygun bir yerde oturur.
Abdalın karnı doyunca gözü papucundadır; Misafirliğe yalnız yemek için giden görgüsüz kimseler için söylenir.
Abdalın yağı çok olursa gah borusuna çalar, gah gerisine; Görgüsüz kimsenin eline fazla mal veya para geçince, olur olmaz işlere sarf eder.
Acele işe şeytan karışır; Acele yapılan işten hayır gelmez.
Acemi katır kapı önünde yük indirir; İşi münasip şekilde yapmayanlarla alay etmek için söylenir.
Acemi nalbant kürt eşeğinde dener kendini; Acemi tecrübesiz kimseler fakir fukarada tatbikat görürler.
Acı acıyı bastırır, su sancıyı; Yeni felekatler eskilerinin acısını unutturur.
Acı patlicanı kırağı çalmaz; Cefakeş kimselerin ufak tefek rahatsızlıklardan, sıkıntılardan mütessir olmadığını ifade eder.
Acı söz insanı dininden, tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır; Onuru yaralanan insan şiddetli olarak karşı koyar.
Acıkan doymam, susayan kanmam sanır; İhtiyaçları tatmin edilmeden önce insan onlar hakkında mübalağalı düşünür.
Acıklı başta akıl olmaz; Müstarip insan makul bir şekilde düşünemez.
Acındırırsan arsız olur, acıktırırsan hırsız olur; Anneler ve babalar çocuklarının maddi ve manevi ihtiyaçları karşısında makul davranmazlarsa onların ahlakını bozarlar.
Aç ile yatınca arada dilenci doğar; Evlenenlerin maddi şartları hesaba katmaları lazımdır.
Aç aman bilmez, çocuk zaman bilmez; Aç da çocuk da akla göre hareketler etmez.
Aç ayı oynamaz; İnsan ve hayvan, her şeyden önce karnını doyurmayı düşünür.
Aç doymam tok acıkmam sanır; İnsan içinde bulunduğu halin değişmeyeceğini sanır.
Aç tavuk kendini arpa ambarında sanır; İhtiyacı olanlar kendilerini o iğtiyaca cevap veren hayallere kaptırırlar.
Aç gözünü açarlar gözünü; Dikkatli olmayan hayatta acı tecrübelerle karşılaşır.
Aç köpek fırın deler; Aç insan ahlak ve kanun tanımaz.
Aç kurt arslana saldırır; Açlar hiç bir şeyden korkmaz.
Aç kurt yavrusunu yer; Açlık insanı en yakınlarına karşı bile vahşice davranmağa sevk eder. Açlık, hiç bir şeye karşı saygılı değildir.
Aç ne yemez, tok ne demez; İhtiyacı olan bir insan müşkülpesent değildir, tatmin edilmiş olan bir kimse hiç bir şeyi bağenmez.
Aç ölmez gözü kararır, susuz ölmez benzi sararır; İnsan açlıkla susuzlukla hemen ölmez (zarurete bir müddet dayanır).
Aç insanın yanından kaç; Aç insan tehlikelidir.
Açık ağız aç kalmaz; Bir şeyi ısrarla isteyenler onu elde ederler.
Açık kaba it eder; Muhafaza edilmeyen şey kaybolur.
Açık yaraya tuz ekilmez; Mustarip insanlara daha fazla acı vermemelidir.
Açılan solar, ağlayan güler; Hayatta hiç bir şey aynı şekilde devam etmez.
Açın gözü ekmek teknesinde olur; Aç insan yalnız karnını doyurmayı düşünür.
Açın imanı olmaz; Aç insan yükset kıymetlere değer vermez.
Açın karnında ekmek durmaz; İhtiyacı çok olan kimse elinde bir şey saklayamaz.
Açlık ile tokluğun arası yarım yufka; Maddi ihtiyaçların giderilmesi sanıldığı kadar güç değildir. İnsanın karnı az bir şeyle doyar.
Ada bana adayım sana; Her şey karşılıklı olur.
Adam adama yük değil, can gövdeye mülk değil; Ölümü düşünerek insanlara katlanmalıdır.
Adam adamdan korkmaz, utanır; İnsanları ahlaklı davranmağa sevk eden korku değil küçük görülme duygusudur.
Adam adamdır, olmasa da pulu, eşek eşektir olmasa da çulu; Maddi şeyler değer ölçüsü değildir. Asıl olan şahsiyettir.
Adam olana bir söz yeter; Anlayışlı ve havsiyetli olan bir kimseye bir kere söylemek.
Adamakla mal tükenmez; Vaatte bulunmakla hiç bir kayıp söz konusu olmayacağı için insan vaat ederken korkusuzdur.
Adamın kötüsü olmaz meğer züğürt ola; Servet ve para insan itibar kazandırır.
Adamın yere bakanından suyun sessiz akanından kork; Korkak ve çekingen görünen insanlar işlerini gizli yürütürler.
Ağaç ne kadar uzasa göğe ermez; Her insan, kendinden çok yüksek varlıklar olduğunu bilerek böbürlenmemelidir.
Ağaç yaş iken eğilir; Çocuk küçük yaşta iken terbiye edilmelidi. Alışkanlıklar küçük yaşta kazanılır.
Ağaca balta vurmuşlar (neyleyim? sapı bendedir) demiş; İnsana en yakını bile kötülük edebilir.
Ağaca çıkan keçinin dala bakan oğlağı olur; Anne ve baba her hareketlerinde çocuklara örnek olurlar.
Ağacı kurt, insanı dert yer; Teselli için her şeyi kendine dert etme manasında kulanılır.
Ağacın kurdu içinde olur; Hastalık sebepleri dışardan belli olmaz.
Ağacın meyvesi olunca, başını aşağı sallar; Olgun insanlar mütevazı olur.
Ağaçtan maşa, abdaldan paşa olmaz; Herşey (herkes) her işe kullanılmaz.
Ağalık vermekle, yiğitlik vurmakla; Ağa cömert, yiğit cesur olmalıdır.
Ağanın gözü ata tımardır; Ağanın ilgilenmesi işleri işleri yoluna koyar.
Ağanın gözü öküzü semiz eder; iyi kontrol işte başarı sağlar.
Ağanın gözü yiğidin sözü; Ağa çevresinde bulunan insanların halini bilmeli, yiğit sözünde durmalıdır.
Ağanın malı çıkar uşağın canı; Zenginler sıkıntılı durumdan paraları ve malları ile kurtulabilirler, fakirler ise canlarını feda etmekle.
Ağası güçlü olanın, kulu suçlu olur; Kuvvetli kimselerin suçları maiyetindekilere yüklenir.
Ağılda oğlak doğsa, ovada otu biter; Tanrı herkesin nasibini verir inancını ifade eder.
Ağır kazan geç kaynar; Olgun adam geç hiddetlenir.
Ağır ol batman gelesin; Kendilerine güven duygusu verecek şekilde hareket edenler itibarlı olurlar. Hafif meşrep olmayanlara itibar edilir.
Ağır ol da molla desinler; Ağır başlı davranan itibarlı olur.
Ağır taş yerinden oynamaz; Ağırbaşlı olanlar kararlarını kolay kolay değiştirmezler.
Ağır yongayı yel kaldırmaz; Kendine güvenenler dış tesirlere kolay kapılmazlar.
Ağlama ölü için, ağla diri için; Ölen için ağlamak meyhudedir, asıl acıyı çekenler geride kalanlardır.
Ağlamakla yar ele girmez; Aşk konusunda gözyaşının fazla tesiri yoktur.
Ağlamayan çocuğa meme vermezler; Sesini çıkarmayanın işini görmezler.
Ağlarsa anam ağlar, gayrısı yalan ağlar; Annemizin dışında, kimse bizim için gerçekten üzülmez.
Ağlatan gülmez; Zulmedenin kendisi de rahat etmez, huzur içinde yaşayamaz.
Ağrılardan göz ağrısı, her kişinin öz ağrısı; Herkesi en çok ilgilendiren kendi derdidir.
Ağrısız baş mezarda olur; Dünyada dertsiz insan yoktur. İnsan ölünce huzura kavuşur.
Ağustosta gölge kovan, zemheride karnını ovar; Zamanında tebdir almayan sonra sıkıntı çeker.
Ah alan onmaz; Kötülük edenin kendi de iflah olmaz.
Ahladın (armudun) iyisini ayılar yer; Dünya nimetleri ekseriya layık olmayanlara kısmet olur.
Ahmağa yüz, abdala söz vermeğe gelmez; Akılsız veya muvazenesiz kimselerle fazla samimi olmak, vaatte bulunmak insanın başına iş açar.
Ahmak gelin yengeyi halayığı sanır; Akılsız insan kime iş buyuracağını bilmez.
Ak akçe kara gün içindir; Sıkıntılı günler için para biriktirmelidir.
Ak don kara don geçit başında belli olur; Bir şeyin iyisi kötüsü deneme ile (yerinde) belli olur.
Ak gün ağartır, kara gün karartır; Neşeli günler insanı canlandırır, kederli günler çökertir.
Ak koyunu gören içi dolu yağ sanır; Görünüş insanı aldatır.
Ak koyunun kara kuzusu da olur; İyi insanın kötü işi de olur. İyi kimsenin çocuğu kendine benzemeyebilir.
Akacak kan damarda durmaz; Bazı felaketlerin önüne geçmek imkansızdır.
Akar su pislik tutmaz; Hareket, kötü şeyleri de alır götürür.
Akar suya inanma el oğluna dayanma; Başkalarına fazla güvenmemek lazımdır, dostlukları geçici olabilir.
Akara kokara bakma çuvala girene bak; iyiye kötüye değil elde edilene önem ver.
Akçe akıl öğretir, don yürüyüş; Zengin olan mevkiinin gerektirdiği muhitlere gire çıka yol yordam öğrenir. Yeni elbise giyen de oturup kalkışına dikkat eder.
Akçesi uzun olanın kendisi kıymetli olur; Parayı esirgemeyen hürmet kazanır.
Akıl akıldan üstündür; Danışmağa önem vermek gerekir, birinin bilmediğini bir başkası bilebilir.
Akıl için tarik birdir; Normal düşünenler için yapılacak şeyler, herhangi bir meselede alınacak tedbirler birdir.
Akıl isen açma sırrın dostuna, çünkü dostun dostu vardır, o da söyler dostuna; Bir sırrı en yakınına bile açsan, artık gizli kalmaz.
Akıl kişiye sermayedir; Muhim olan para değil akıldır. Akıllı olan para kazanır.
Akıl para ile satılmaz; Akıl doğuştandır, sonradan elde edilmez.
Akıl yaşta değil baştadır; Kabiliyet ve bilgi yaşa bağlı değildir. Genç bir insan yaşlı bir insandan daha akıllı olabilir.
Akılları pazara çıkarmışlar, herkes yine kendi aklını beğenmiş (almış); Herkes kendi aklını (düşüncesini) beğenir.
Akıllı düşman, akılsız dosttan yeğdir (hayırlıdır); Akıllı düşmanın ne yapacağı bellidir, ona göre tebdir alınır. Akılsız dostun beklenmedik bir hareketi daha kötü netice verebilir.
Akıllı düşününceye kadar deli oğlunu everir; İhtiyatlı kimse karar vermek için fazla düşünür, ilerisini gerisini düşünmeyen o arada aynı işi yapıp bitirir.
Akılsız başın zahmetini (cezasını) ayak çeker; Düşünmeden yapılan bir işin neticesi insanı yorar. (Daha ziyade unutkanlık için kullanılmaktadır.)
Akılsız köpeği yol kocaltır; Düşüncesiz hareket eden boş yere kendini yorar.
Akşam ise yat sabah ise git; Her işi zamanına uygun olarak yap! Zamanına göre hareket et.
Akşam kavil, sabah savul; Sözünde durmayan için söylenir.
Akşamın hayrından sabahın şerri yeğdir; Bir işe sabah başlanılmasının daha uygun olacağını belirtmek için kullanılır.
Al elmaya taş atan çok olur; Gösterişli bir şeyin üstüne düşen çok olur. Değerli kimseler çok tenkit edilir.
Al giyen alınır; Gösterişli olan kendini satar.
Al ile satan tutulur; Hile ile en kuvvetli bile yakalanır. Hesaplanarak (planlı bir şekilde) en güç işler başarılır.
Al kaşağıyı gir ahıra, yarası olan gocunsun; Bir işi umimi yerde konuşan o kalabalıktaki muhtemel suçludan korkmamalı.
Al malın iyisin çekme kaygısın; İyi mal al rahat kullan.
Ala keçi her vakit püsküllü oğlak doğurmaz; Her zaman (her işten) beklenilen netice elde edilmez.
Alacakla verecek ödenmez; Alacağa fazla güvenilmez. Borçlu borcunu vermeyebilir.
Alçak eşek binmeğe kolay, öksüz çocuk dövmeğe kolay; İnsanların küçüklere, acizlere gücü kolay yeter.
Alçak yer yiğidi hor gösterir; Bulunduğu mevki kötü ise, bir insanın değerini yalnış gösterir, bir insanın değeri yerini bulunca belli olur.
Alçak yerde tepecik kendini dağ sanır; Gerçek büyüklerin olmadığı yerde biraz sivrilenler kendini bir şey sanır.
Alçak yerde yatma sel alır, yüksek yerde yatma yel alır; Her işte orta yol hayırlıdır. Çok yüksekte olmanın da, çok aşağıda bulunmasının da ayrı ayrı mahzunları vardır.
Alet işler el övünür; Çokluk, şeref, övünme, işi yapandan başkasına ait olur.
Alışmış kudurmuştan beterdir; Kötü alışkanlıklarından çok zor vaz geçildiğini belirtmek için söylenir.
Alim unutmuş, kelem unutmamış; Yazılmayan (yazı ile tesbit edilmeyen şeyler) unutulmağa mahkumdur.
Allah balmumu yakana balmumu, yağmumu yakana yağmumu verir; Allah herkese iğtiyacına göre verir.
Allah dağına göre kar verir; Allah herkese yeteneğine, vaziyetine göre sorumluluk yükler. Allah her şeyi ölçülü yaratmıştır.
Allah dokuzda verdiğini sekizde almaz; Ömrün ne kadarsa o kadardır.
Allah gümüş kapıyı kaparsa altın kapıyı açar; Allah insanı bir şeyde mahrum ederse, daha iyi başka bir şeyle memnun eder.
Allah kardeşi kardeş yaratmış kesesini ayrı yaratmış; En yakınların bile hesabı (bütçesi) ayrıdır.
Allah verince kimin oğlu kimin demez; Allah kulları arasında asalet, mevki veya zenginlik gibi bakımlardan bir ayrım yapmaz.
Allahın bildiği kuldan saklanmaz; Malum olan (vaki olan) bir şey gizli kalmaz.
Alma mazlun ahını çıkar aheste aheste; Aciz kimselere eziyet etme, yavaş yavaş acısını çekersin.
Almadan vermek Allah'a mahsustur; Kullar arasında karşılık esastır. Karşılıksız ihsanda bulunmak Allah'a mahsustur.
Alt değirmen güçlü akar; En aşağıdaki (sondaki) en güçlüdür.
Ateş tüştüğü yeri yakar; Bir ıstırap bir acı ençok onunla alakalı olanı üzer.
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz; Bir söz yayılmışsa, onun muhakkak bir aslı vardır.
Av avlayanın, kemer bağlayanın; Mahareti olan başarıya ulaşır.
Ava gelmez kuş olmaz, başa gelmez iş olmaz; Herkes tuzağa düşebilir, her insanın başına çeşitli işler gelebilir.
Ava giden avlanır; Başkasına tuzak kuran o tuzağa kendi düşerr.
Avcı ne kadar av bilse, ayı o kadar yol bilir; Avlanacak olanın da avlayan kadar aklı vardır, kurtulmanın yolunu bilir, yalnız kendi aklımıza güvenmemeliyiz.
Avrat var ev yapar, avrat var ev yıkar; Bir ailenin saadeti de felaketi de kadının tutumuna bağlıdır.
Ay görmüşün yıldıza minneti yoktur; Her şeyin en iyisini gören, daha kötüsüne iltifat etmez.
Ayak almadık taş olmaz, başa gelmedik iş olmaz; İnsan yaşadıkça her türlü zorluğa ve derde uğrar.
Ayağını yorganına göre uzat; İnsan daima kendi gücüne, imkanları göre hareket etmelidir.
Ayıpsız yar arayan yarsız kalır; Herkesin kusuru vardır, kusursuz insan arayan hiç bir zaman dost bulamaz.
Ayyar tilki art ayağından tutulur; Kendisini kurnaz zanneden hilekarlar, ne kadar çabalasalar sonunda yakayı ele verirler.
Az eli aşta gör, çok eli işte gör; yemekte az el, işte ise çok el müteberdir.
Az olsun öz olsun; Sonu olmayan değersiz çalışmalar yerine, az fakat verimli, değerli işler yapmalıdır.
Az tamah çok ziyan getirir; Hırslı insan daima zarara uğrar.
Az veren candan, çok veren maldan; Geliri çok olmayanın yardımı içtendir. Geliri çok olan için malın kıymeti yoktur. Onun verdiği, içten yardım yapanınki kadar değerli değildir.
Az yiyen az uyur, çok yiyen güç uyur; Az yiyen dinç ve rahattır, çok yiyen rahatsızlık hisseder.
Aza demişler(nereye?) (çoğun yanına) demiş; Her şeyin azı birike birike çoğalır.
Azan kurda kızan köpek; Kızmış hiddetlenmiş bir varlığı, ondan daha saldırgan olan sindirebilir.
Azıcık aşım, kaygısız başım; Gözü yüksekte olmayan insan rahat yaşar.
Başa gelen çekilir; Mecbur olunca her zorluğa katlanılır.
Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur; Birinin beceriksizliğini belirtmek için kullanılır.
Besledik büyüttük danayı, (şimdi) tanımaz oldu anayı; Nankörlü belirtmek maksadıyla kullanılır.
Bir buldu iki ister, akça buldu çıkın ister; Hırslı insanlar, hiç bir zaman ellerindeki ile yetinmez, daima daha fazlasını ister.
Bir tutam ot deveye hendek atlatır; Ufak bir para veya iyilik insana güç işler yaptırır.
Boşa koydum dolmadı, doluya koydum almadı; İşin içinden çıkılmadığını, uygun bir çare bulunmadığını belirtmek için kullanılır.
Can boğazdan gelir; Yemeğin hayat bakımından önemini belirtmek için kullanılır.
Can canın yoldaşıdır; İnsanlar tek başına yaşayamazlar, muhakkak bir kimseya muhtaçtırlar.
Can cümleden aziz; İnsan ilk önce kendini düşünür.
Can çıkmadan huy çıkmaz; İnsanları huylarından vaz geçirmek zordur.
Cefayı çekmeyen aşık, safanın kadrini bilmez; İnsan her şeyi elde etmenin zorluluğunu bilirse, o şeyin kıymetini anlar.
Cömert derler maldan ederler, yiğit derler candan ederler; İnsanlar öğülerek zarara sokulabilir.
Çıkmadık canda ümit var (dır); İnsan hayatta bir şeyden tamamıyla ümidini kesmemelidir.
Çirkefe taş atma, üstüne sıçrar; Kötü insanlara sataşırsan, o seviyeye inmiş olursun.
Çivi çiviyi söker; Bir şeyi ancak kendi cinsinden olan bir şey düzelttebilir veya acı bir şeyi daha acı başka bir şey giderir.
Çok bilen (söyleyen) çok yanılır; Bilgi, ihtisas alanı genişledikçe yanılma da o nispette artar.
Çok naz aşık usandırır; Fazla naz bıktırır.
Çok söyleme arsız edersin, aç bırakma (parasız koyma, çok saklama) hırsız edersin; Fazla ceza vermek, mahrumiyete sokmak, zamanla tesirsiz olur, çocuğun ahlakı bozulur.
Çok yaşayan bilmez, çok gezen bilir; Çok gezen, görgüsü sayesinde çok yaşayan ve duyandan daha çok bilgi sahibi olur.
Dağ dağ üstüne olur, ev ev üstüne olmaz; Bir evde iki ailenin bir arada yaşaması güçtür.
Dağ daha kavuşmaz, insan insana kavuşur; İnsanlar, birbirlerinden ne kadar uzakta olsalar, yaşadıkları müddetçe kavuşma ümitleri vardır.
Dağ yürümezse abdal yürür; Dervişler alçak gönüllü olur, bir şeyi gurur meselesi yapmazlar.
Dam üstünde saksağan, vur beline kazmaylan; Söylenen sözün manasızlığını, saçmalığını belirtmek için kullanılır.
Damdan düşen, halden bilir; Başına bir felaket gelen, kendi durumuna düşenlerin halini anlar.
Damlaya damlaya göl olur, (aka aka sel olur); Küçük şeyler birikince büyük şeyler meydana gelir.
Darı unundan baklava, incir ağacından oklava olmaz; Her şeyi ancak kendisine en uygun malzemeden yapabilirsiniz.
Davacısı kadı olanın yardımcısı Allah olsun; Kudret sahiplerinin eline düşenler haklarını kolay kolay alamaz.
Davetsiz gelen döşeksiz oturur; Bir yere çağrılmadan giden, her türlü muameleyi kabule hazır olmalıdır.
Davul dengi dengine diye çalar; Herkes kendi ayarında olanlarla münasebet kurmalıdır.
Davulu biz çaldık, parsayı el (başkası) topladı; İşi yapanla kazanç sağlayanın ayrı ayrı olduğunu belirtir.
Davulun sesi uzaktan hoş gelir; Dıştan cazip gibi görünen bir şeyin içine girdikten sonra ne olduğunun anlaşılması.
Deli kız düğün etmiş, kendi baş sedire geçmiş; Bir kimsenin usul erkan bilmediğini anlatmak için kullanılır.
Deliye hergün bayram; Hayatın ciddi tarafları üzerinde düşünmeyen, her şeyi eğlenceli tarafından alanlar için söylenir.
Demir nemden çürür, insan gamdan; İnsanı yıkan sıkıntı ve üzüntüleridir.
Demir tavında dövülür; Her işi vaktinde yapmalıdır.
Denize düşen yılana sarılır; Güçlük içinde kalan, iyi kötü herkesten yardım umar.
Derdini saklıyan (söylemeyen) derman bulamaz; Derdini açmayan başkalarının yardımını görmez. Tek başın da çaresini bulamaz.
Dervişin fikri ne ise zikri de odur; İnsanın zihni ne ile meşgulse, hep ondan bahseder.
Deve boynuz ararken kulaktan olmuş; Hakkından fazlasına tamah edenler ellerindekini de kaybederler.
Deveden büyük fil var; Her büyüğün daha büyüğü vardır. Onun için yersiz gurura kapılmamalıdır.
Devlet adama ayağı ile gelmez; Saadeti elde etmek içinaramak, çarelerini bulmak gerekir.
Dilin cirmi küçük, cürmü büyük; İnsan dili ile birçok kusur işler.
Dilin kemiği yok; Araştırma zahmetine katlanmadan konuşanlar için söylenir.
Dinsizin hakkından imansız gelir; Bir kötüyü, daha olan bir başkası sindirir.
Dişi köpek kuyruğunu sallamayınca, erkek köpek ardına düşmez; Kadın fırsat vermezse, erkek onun için kötü emeller beslemez.
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar; Doğru sözden kimse hoşlanmaz.
Dost acı söyler; Hakiki dost, yalandan yüze gülmez, dostunun kusurunu söyler, gerçeği belirtir.
Dost dostun ayıbını yüzüne söyler; Dost, dostuna, düzeltmesi için kusurunu açıkça söyler.
Düğün olur iki kişiye, kaygısı düşer deli komşuya; İki kişi için yapılan düğünün dedikosunu başkaları yapar.
Düğüne gider zurna beğenmez, hamama gider kurna beğenmez; Herşeyden şikayet edip bir şey beğenmeyenler için kullanılır.
Dünya malı dünyada kalır; İnsan ölünce, her şeyi bu dünyada kalır, onun için mala bağlanmamalıdır.
Dünyanın ucu uzundur; İnsan insana muğtaç olur.
Düşmanın karınca olsa kendini merdane tut; Düşmen ne kadar zayıf görünse küçümsememelidir.
Düşmez kalkmaz bir Allah; Her insanın kötü ve iyi zamanı olur, kötü duruma düşmeyen yalnız Allah'tır.
Abdal tekkede, hacı mekkede bulunur; Her insan kendine uygun bir yerde oturur.
Abdalın karnı doyunca gözü papucundadır; Misafirliğe yalnız yemek için giden görgüsüz kimseler için söylenir.
Abdalın yağı çok olursa gah borusuna çalar, gah gerisine; Görgüsüz kimsenin eline fazla mal veya para geçince, olur olmaz işlere sarf eder.
Acele işe şeytan karışır; Acele yapılan işten hayır gelmez.
Acemi katır kapı önünde yük indirir; İşi münasip şekilde yapmayanlarla alay etmek için söylenir.
Acemi nalbant kürt eşeğinde dener kendini; Acemi tecrübesiz kimseler fakir fukarada tatbikat görürler.
Acı acıyı bastırır, su sancıyı; Yeni felekatler eskilerinin acısını unutturur.
Acı patlicanı kırağı çalmaz; Cefakeş kimselerin ufak tefek rahatsızlıklardan, sıkıntılardan mütessir olmadığını ifade eder.
Acı söz insanı dininden, tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır; Onuru yaralanan insan şiddetli olarak karşı koyar.
Acıkan doymam, susayan kanmam sanır; İhtiyaçları tatmin edilmeden önce insan onlar hakkında mübalağalı düşünür.
Acıklı başta akıl olmaz; Müstarip insan makul bir şekilde düşünemez.
Acındırırsan arsız olur, acıktırırsan hırsız olur; Anneler ve babalar çocuklarının maddi ve manevi ihtiyaçları karşısında makul davranmazlarsa onların ahlakını bozarlar.
Aç ile yatınca arada dilenci doğar; Evlenenlerin maddi şartları hesaba katmaları lazımdır.
Aç aman bilmez, çocuk zaman bilmez; Aç da çocuk da akla göre hareketler etmez.
Aç ayı oynamaz; İnsan ve hayvan, her şeyden önce karnını doyurmayı düşünür.
Aç doymam tok acıkmam sanır; İnsan içinde bulunduğu halin değişmeyeceğini sanır.
Aç tavuk kendini arpa ambarında sanır; İhtiyacı olanlar kendilerini o iğtiyaca cevap veren hayallere kaptırırlar.
Aç gözünü açarlar gözünü; Dikkatli olmayan hayatta acı tecrübelerle karşılaşır.
Aç köpek fırın deler; Aç insan ahlak ve kanun tanımaz.
Aç kurt arslana saldırır; Açlar hiç bir şeyden korkmaz.
Aç kurt yavrusunu yer; Açlık insanı en yakınlarına karşı bile vahşice davranmağa sevk eder. Açlık, hiç bir şeye karşı saygılı değildir.
Aç ne yemez, tok ne demez; İhtiyacı olan bir insan müşkülpesent değildir, tatmin edilmiş olan bir kimse hiç bir şeyi bağenmez.
Aç ölmez gözü kararır, susuz ölmez benzi sararır; İnsan açlıkla susuzlukla hemen ölmez (zarurete bir müddet dayanır).
Aç insanın yanından kaç; Aç insan tehlikelidir.
Açık ağız aç kalmaz; Bir şeyi ısrarla isteyenler onu elde ederler.
Açık kaba it eder; Muhafaza edilmeyen şey kaybolur.
Açık yaraya tuz ekilmez; Mustarip insanlara daha fazla acı vermemelidir.
Açılan solar, ağlayan güler; Hayatta hiç bir şey aynı şekilde devam etmez.
Açın gözü ekmek teknesinde olur; Aç insan yalnız karnını doyurmayı düşünür.
Açın imanı olmaz; Aç insan yükset kıymetlere değer vermez.
Açın karnında ekmek durmaz; İhtiyacı çok olan kimse elinde bir şey saklayamaz.
Açlık ile tokluğun arası yarım yufka; Maddi ihtiyaçların giderilmesi sanıldığı kadar güç değildir. İnsanın karnı az bir şeyle doyar.
Ada bana adayım sana; Her şey karşılıklı olur.
Adam adama yük değil, can gövdeye mülk değil; Ölümü düşünerek insanlara katlanmalıdır.
Adam adamdan korkmaz, utanır; İnsanları ahlaklı davranmağa sevk eden korku değil küçük görülme duygusudur.
Adam adamdır, olmasa da pulu, eşek eşektir olmasa da çulu; Maddi şeyler değer ölçüsü değildir. Asıl olan şahsiyettir.
Adam olana bir söz yeter; Anlayışlı ve havsiyetli olan bir kimseye bir kere söylemek.
Adamakla mal tükenmez; Vaatte bulunmakla hiç bir kayıp söz konusu olmayacağı için insan vaat ederken korkusuzdur.
Adamın kötüsü olmaz meğer züğürt ola; Servet ve para insan itibar kazandırır.
Adamın yere bakanından suyun sessiz akanından kork; Korkak ve çekingen görünen insanlar işlerini gizli yürütürler.
Ağaç ne kadar uzasa göğe ermez; Her insan, kendinden çok yüksek varlıklar olduğunu bilerek böbürlenmemelidir.
Ağaç yaş iken eğilir; Çocuk küçük yaşta iken terbiye edilmelidi. Alışkanlıklar küçük yaşta kazanılır.
Ağaca balta vurmuşlar (neyleyim? sapı bendedir) demiş; İnsana en yakını bile kötülük edebilir.
Ağaca çıkan keçinin dala bakan oğlağı olur; Anne ve baba her hareketlerinde çocuklara örnek olurlar.
Ağacı kurt, insanı dert yer; Teselli için her şeyi kendine dert etme manasında kulanılır.
Ağacın kurdu içinde olur; Hastalık sebepleri dışardan belli olmaz.
Ağacın meyvesi olunca, başını aşağı sallar; Olgun insanlar mütevazı olur.
Ağaçtan maşa, abdaldan paşa olmaz; Herşey (herkes) her işe kullanılmaz.
Ağalık vermekle, yiğitlik vurmakla; Ağa cömert, yiğit cesur olmalıdır.
Ağanın gözü ata tımardır; Ağanın ilgilenmesi işleri işleri yoluna koyar.
Ağanın gözü öküzü semiz eder; iyi kontrol işte başarı sağlar.
Ağanın gözü yiğidin sözü; Ağa çevresinde bulunan insanların halini bilmeli, yiğit sözünde durmalıdır.
Ağanın malı çıkar uşağın canı; Zenginler sıkıntılı durumdan paraları ve malları ile kurtulabilirler, fakirler ise canlarını feda etmekle.
Ağası güçlü olanın, kulu suçlu olur; Kuvvetli kimselerin suçları maiyetindekilere yüklenir.
Ağılda oğlak doğsa, ovada otu biter; Tanrı herkesin nasibini verir inancını ifade eder.
Ağır kazan geç kaynar; Olgun adam geç hiddetlenir.
Ağır ol batman gelesin; Kendilerine güven duygusu verecek şekilde hareket edenler itibarlı olurlar. Hafif meşrep olmayanlara itibar edilir.
Ağır ol da molla desinler; Ağır başlı davranan itibarlı olur.
Ağır taş yerinden oynamaz; Ağırbaşlı olanlar kararlarını kolay kolay değiştirmezler.
Ağır yongayı yel kaldırmaz; Kendine güvenenler dış tesirlere kolay kapılmazlar.
Ağlama ölü için, ağla diri için; Ölen için ağlamak meyhudedir, asıl acıyı çekenler geride kalanlardır.
Ağlamakla yar ele girmez; Aşk konusunda gözyaşının fazla tesiri yoktur.
Ağlamayan çocuğa meme vermezler; Sesini çıkarmayanın işini görmezler.
Ağlarsa anam ağlar, gayrısı yalan ağlar; Annemizin dışında, kimse bizim için gerçekten üzülmez.
Ağlatan gülmez; Zulmedenin kendisi de rahat etmez, huzur içinde yaşayamaz.
Ağrılardan göz ağrısı, her kişinin öz ağrısı; Herkesi en çok ilgilendiren kendi derdidir.
Ağrısız baş mezarda olur; Dünyada dertsiz insan yoktur. İnsan ölünce huzura kavuşur.
Ağustosta gölge kovan, zemheride karnını ovar; Zamanında tebdir almayan sonra sıkıntı çeker.
Ah alan onmaz; Kötülük edenin kendi de iflah olmaz.
Ahladın (armudun) iyisini ayılar yer; Dünya nimetleri ekseriya layık olmayanlara kısmet olur.
Ahmağa yüz, abdala söz vermeğe gelmez; Akılsız veya muvazenesiz kimselerle fazla samimi olmak, vaatte bulunmak insanın başına iş açar.
Ahmak gelin yengeyi halayığı sanır; Akılsız insan kime iş buyuracağını bilmez.
Ak akçe kara gün içindir; Sıkıntılı günler için para biriktirmelidir.
Ak don kara don geçit başında belli olur; Bir şeyin iyisi kötüsü deneme ile (yerinde) belli olur.
Ak gün ağartır, kara gün karartır; Neşeli günler insanı canlandırır, kederli günler çökertir.
Ak koyunu gören içi dolu yağ sanır; Görünüş insanı aldatır.
Ak koyunun kara kuzusu da olur; İyi insanın kötü işi de olur. İyi kimsenin çocuğu kendine benzemeyebilir.
Akacak kan damarda durmaz; Bazı felaketlerin önüne geçmek imkansızdır.
Akar su pislik tutmaz; Hareket, kötü şeyleri de alır götürür.
Akar suya inanma el oğluna dayanma; Başkalarına fazla güvenmemek lazımdır, dostlukları geçici olabilir.
Akara kokara bakma çuvala girene bak; iyiye kötüye değil elde edilene önem ver.
Akçe akıl öğretir, don yürüyüş; Zengin olan mevkiinin gerektirdiği muhitlere gire çıka yol yordam öğrenir. Yeni elbise giyen de oturup kalkışına dikkat eder.
Akçesi uzun olanın kendisi kıymetli olur; Parayı esirgemeyen hürmet kazanır.
Akıl akıldan üstündür; Danışmağa önem vermek gerekir, birinin bilmediğini bir başkası bilebilir.
Akıl için tarik birdir; Normal düşünenler için yapılacak şeyler, herhangi bir meselede alınacak tedbirler birdir.
Akıl isen açma sırrın dostuna, çünkü dostun dostu vardır, o da söyler dostuna; Bir sırrı en yakınına bile açsan, artık gizli kalmaz.
Akıl kişiye sermayedir; Muhim olan para değil akıldır. Akıllı olan para kazanır.
Akıl para ile satılmaz; Akıl doğuştandır, sonradan elde edilmez.
Akıl yaşta değil baştadır; Kabiliyet ve bilgi yaşa bağlı değildir. Genç bir insan yaşlı bir insandan daha akıllı olabilir.
Akılları pazara çıkarmışlar, herkes yine kendi aklını beğenmiş (almış); Herkes kendi aklını (düşüncesini) beğenir.
Akıllı düşman, akılsız dosttan yeğdir (hayırlıdır); Akıllı düşmanın ne yapacağı bellidir, ona göre tebdir alınır. Akılsız dostun beklenmedik bir hareketi daha kötü netice verebilir.
Akıllı düşününceye kadar deli oğlunu everir; İhtiyatlı kimse karar vermek için fazla düşünür, ilerisini gerisini düşünmeyen o arada aynı işi yapıp bitirir.
Akılsız başın zahmetini (cezasını) ayak çeker; Düşünmeden yapılan bir işin neticesi insanı yorar. (Daha ziyade unutkanlık için kullanılmaktadır.)
Akılsız köpeği yol kocaltır; Düşüncesiz hareket eden boş yere kendini yorar.
Akşam ise yat sabah ise git; Her işi zamanına uygun olarak yap! Zamanına göre hareket et.
Akşam kavil, sabah savul; Sözünde durmayan için söylenir.
Akşamın hayrından sabahın şerri yeğdir; Bir işe sabah başlanılmasının daha uygun olacağını belirtmek için kullanılır.
Al elmaya taş atan çok olur; Gösterişli bir şeyin üstüne düşen çok olur. Değerli kimseler çok tenkit edilir.
Al giyen alınır; Gösterişli olan kendini satar.
Al ile satan tutulur; Hile ile en kuvvetli bile yakalanır. Hesaplanarak (planlı bir şekilde) en güç işler başarılır.
Al kaşağıyı gir ahıra, yarası olan gocunsun; Bir işi umimi yerde konuşan o kalabalıktaki muhtemel suçludan korkmamalı.
Al malın iyisin çekme kaygısın; İyi mal al rahat kullan.
Ala keçi her vakit püsküllü oğlak doğurmaz; Her zaman (her işten) beklenilen netice elde edilmez.
Alacakla verecek ödenmez; Alacağa fazla güvenilmez. Borçlu borcunu vermeyebilir.
Alçak eşek binmeğe kolay, öksüz çocuk dövmeğe kolay; İnsanların küçüklere, acizlere gücü kolay yeter.
Alçak yer yiğidi hor gösterir; Bulunduğu mevki kötü ise, bir insanın değerini yalnış gösterir, bir insanın değeri yerini bulunca belli olur.
Alçak yerde tepecik kendini dağ sanır; Gerçek büyüklerin olmadığı yerde biraz sivrilenler kendini bir şey sanır.
Alçak yerde yatma sel alır, yüksek yerde yatma yel alır; Her işte orta yol hayırlıdır. Çok yüksekte olmanın da, çok aşağıda bulunmasının da ayrı ayrı mahzunları vardır.
Alet işler el övünür; Çokluk, şeref, övünme, işi yapandan başkasına ait olur.
Alışmış kudurmuştan beterdir; Kötü alışkanlıklarından çok zor vaz geçildiğini belirtmek için söylenir.
Alim unutmuş, kelem unutmamış; Yazılmayan (yazı ile tesbit edilmeyen şeyler) unutulmağa mahkumdur.
Allah balmumu yakana balmumu, yağmumu yakana yağmumu verir; Allah herkese iğtiyacına göre verir.
Allah dağına göre kar verir; Allah herkese yeteneğine, vaziyetine göre sorumluluk yükler. Allah her şeyi ölçülü yaratmıştır.
Allah dokuzda verdiğini sekizde almaz; Ömrün ne kadarsa o kadardır.
Allah gümüş kapıyı kaparsa altın kapıyı açar; Allah insanı bir şeyde mahrum ederse, daha iyi başka bir şeyle memnun eder.
Allah kardeşi kardeş yaratmış kesesini ayrı yaratmış; En yakınların bile hesabı (bütçesi) ayrıdır.
Allah verince kimin oğlu kimin demez; Allah kulları arasında asalet, mevki veya zenginlik gibi bakımlardan bir ayrım yapmaz.
Allahın bildiği kuldan saklanmaz; Malum olan (vaki olan) bir şey gizli kalmaz.
Alma mazlun ahını çıkar aheste aheste; Aciz kimselere eziyet etme, yavaş yavaş acısını çekersin.
Almadan vermek Allah'a mahsustur; Kullar arasında karşılık esastır. Karşılıksız ihsanda bulunmak Allah'a mahsustur.
Alt değirmen güçlü akar; En aşağıdaki (sondaki) en güçlüdür.
Ateş tüştüğü yeri yakar; Bir ıstırap bir acı ençok onunla alakalı olanı üzer.
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz; Bir söz yayılmışsa, onun muhakkak bir aslı vardır.
Av avlayanın, kemer bağlayanın; Mahareti olan başarıya ulaşır.
Ava gelmez kuş olmaz, başa gelmez iş olmaz; Herkes tuzağa düşebilir, her insanın başına çeşitli işler gelebilir.
Ava giden avlanır; Başkasına tuzak kuran o tuzağa kendi düşerr.
Avcı ne kadar av bilse, ayı o kadar yol bilir; Avlanacak olanın da avlayan kadar aklı vardır, kurtulmanın yolunu bilir, yalnız kendi aklımıza güvenmemeliyiz.
Avrat var ev yapar, avrat var ev yıkar; Bir ailenin saadeti de felaketi de kadının tutumuna bağlıdır.
Ay görmüşün yıldıza minneti yoktur; Her şeyin en iyisini gören, daha kötüsüne iltifat etmez.
Ayak almadık taş olmaz, başa gelmedik iş olmaz; İnsan yaşadıkça her türlü zorluğa ve derde uğrar.
Ayağını yorganına göre uzat; İnsan daima kendi gücüne, imkanları göre hareket etmelidir.
Ayıpsız yar arayan yarsız kalır; Herkesin kusuru vardır, kusursuz insan arayan hiç bir zaman dost bulamaz.
Ayyar tilki art ayağından tutulur; Kendisini kurnaz zanneden hilekarlar, ne kadar çabalasalar sonunda yakayı ele verirler.
Az eli aşta gör, çok eli işte gör; yemekte az el, işte ise çok el müteberdir.
Az olsun öz olsun; Sonu olmayan değersiz çalışmalar yerine, az fakat verimli, değerli işler yapmalıdır.
Az tamah çok ziyan getirir; Hırslı insan daima zarara uğrar.
Az veren candan, çok veren maldan; Geliri çok olmayanın yardımı içtendir. Geliri çok olan için malın kıymeti yoktur. Onun verdiği, içten yardım yapanınki kadar değerli değildir.
Az yiyen az uyur, çok yiyen güç uyur; Az yiyen dinç ve rahattır, çok yiyen rahatsızlık hisseder.
Aza demişler(nereye?) (çoğun yanına) demiş; Her şeyin azı birike birike çoğalır.
Azan kurda kızan köpek; Kızmış hiddetlenmiş bir varlığı, ondan daha saldırgan olan sindirebilir.
Azıcık aşım, kaygısız başım; Gözü yüksekte olmayan insan rahat yaşar.
Başa gelen çekilir; Mecbur olunca her zorluğa katlanılır.
Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur; Birinin beceriksizliğini belirtmek için kullanılır.
Besledik büyüttük danayı, (şimdi) tanımaz oldu anayı; Nankörlü belirtmek maksadıyla kullanılır.
Bir buldu iki ister, akça buldu çıkın ister; Hırslı insanlar, hiç bir zaman ellerindeki ile yetinmez, daima daha fazlasını ister.
Bir tutam ot deveye hendek atlatır; Ufak bir para veya iyilik insana güç işler yaptırır.
Boşa koydum dolmadı, doluya koydum almadı; İşin içinden çıkılmadığını, uygun bir çare bulunmadığını belirtmek için kullanılır.
Can boğazdan gelir; Yemeğin hayat bakımından önemini belirtmek için kullanılır.
Can canın yoldaşıdır; İnsanlar tek başına yaşayamazlar, muhakkak bir kimseya muhtaçtırlar.
Can cümleden aziz; İnsan ilk önce kendini düşünür.
Can çıkmadan huy çıkmaz; İnsanları huylarından vaz geçirmek zordur.
Cefayı çekmeyen aşık, safanın kadrini bilmez; İnsan her şeyi elde etmenin zorluluğunu bilirse, o şeyin kıymetini anlar.
Cömert derler maldan ederler, yiğit derler candan ederler; İnsanlar öğülerek zarara sokulabilir.
Çıkmadık canda ümit var (dır); İnsan hayatta bir şeyden tamamıyla ümidini kesmemelidir.
Çirkefe taş atma, üstüne sıçrar; Kötü insanlara sataşırsan, o seviyeye inmiş olursun.
Çivi çiviyi söker; Bir şeyi ancak kendi cinsinden olan bir şey düzelttebilir veya acı bir şeyi daha acı başka bir şey giderir.
Çok bilen (söyleyen) çok yanılır; Bilgi, ihtisas alanı genişledikçe yanılma da o nispette artar.
Çok naz aşık usandırır; Fazla naz bıktırır.
Çok söyleme arsız edersin, aç bırakma (parasız koyma, çok saklama) hırsız edersin; Fazla ceza vermek, mahrumiyete sokmak, zamanla tesirsiz olur, çocuğun ahlakı bozulur.
Çok yaşayan bilmez, çok gezen bilir; Çok gezen, görgüsü sayesinde çok yaşayan ve duyandan daha çok bilgi sahibi olur.
Dağ dağ üstüne olur, ev ev üstüne olmaz; Bir evde iki ailenin bir arada yaşaması güçtür.
Dağ daha kavuşmaz, insan insana kavuşur; İnsanlar, birbirlerinden ne kadar uzakta olsalar, yaşadıkları müddetçe kavuşma ümitleri vardır.
Dağ yürümezse abdal yürür; Dervişler alçak gönüllü olur, bir şeyi gurur meselesi yapmazlar.
Dam üstünde saksağan, vur beline kazmaylan; Söylenen sözün manasızlığını, saçmalığını belirtmek için kullanılır.
Damdan düşen, halden bilir; Başına bir felaket gelen, kendi durumuna düşenlerin halini anlar.
Damlaya damlaya göl olur, (aka aka sel olur); Küçük şeyler birikince büyük şeyler meydana gelir.
Darı unundan baklava, incir ağacından oklava olmaz; Her şeyi ancak kendisine en uygun malzemeden yapabilirsiniz.
Davacısı kadı olanın yardımcısı Allah olsun; Kudret sahiplerinin eline düşenler haklarını kolay kolay alamaz.
Davetsiz gelen döşeksiz oturur; Bir yere çağrılmadan giden, her türlü muameleyi kabule hazır olmalıdır.
Davul dengi dengine diye çalar; Herkes kendi ayarında olanlarla münasebet kurmalıdır.
Davulu biz çaldık, parsayı el (başkası) topladı; İşi yapanla kazanç sağlayanın ayrı ayrı olduğunu belirtir.
Davulun sesi uzaktan hoş gelir; Dıştan cazip gibi görünen bir şeyin içine girdikten sonra ne olduğunun anlaşılması.
Deli kız düğün etmiş, kendi baş sedire geçmiş; Bir kimsenin usul erkan bilmediğini anlatmak için kullanılır.
Deliye hergün bayram; Hayatın ciddi tarafları üzerinde düşünmeyen, her şeyi eğlenceli tarafından alanlar için söylenir.
Demir nemden çürür, insan gamdan; İnsanı yıkan sıkıntı ve üzüntüleridir.
Demir tavında dövülür; Her işi vaktinde yapmalıdır.
Denize düşen yılana sarılır; Güçlük içinde kalan, iyi kötü herkesten yardım umar.
Derdini saklıyan (söylemeyen) derman bulamaz; Derdini açmayan başkalarının yardımını görmez. Tek başın da çaresini bulamaz.
Dervişin fikri ne ise zikri de odur; İnsanın zihni ne ile meşgulse, hep ondan bahseder.
Deve boynuz ararken kulaktan olmuş; Hakkından fazlasına tamah edenler ellerindekini de kaybederler.
Deveden büyük fil var; Her büyüğün daha büyüğü vardır. Onun için yersiz gurura kapılmamalıdır.
Devlet adama ayağı ile gelmez; Saadeti elde etmek içinaramak, çarelerini bulmak gerekir.
Dilin cirmi küçük, cürmü büyük; İnsan dili ile birçok kusur işler.
Dilin kemiği yok; Araştırma zahmetine katlanmadan konuşanlar için söylenir.
Dinsizin hakkından imansız gelir; Bir kötüyü, daha olan bir başkası sindirir.
Dişi köpek kuyruğunu sallamayınca, erkek köpek ardına düşmez; Kadın fırsat vermezse, erkek onun için kötü emeller beslemez.
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar; Doğru sözden kimse hoşlanmaz.
Dost acı söyler; Hakiki dost, yalandan yüze gülmez, dostunun kusurunu söyler, gerçeği belirtir.
Dost dostun ayıbını yüzüne söyler; Dost, dostuna, düzeltmesi için kusurunu açıkça söyler.
Düğün olur iki kişiye, kaygısı düşer deli komşuya; İki kişi için yapılan düğünün dedikosunu başkaları yapar.
Düğüne gider zurna beğenmez, hamama gider kurna beğenmez; Herşeyden şikayet edip bir şey beğenmeyenler için kullanılır.
Dünya malı dünyada kalır; İnsan ölünce, her şeyi bu dünyada kalır, onun için mala bağlanmamalıdır.
Dünyanın ucu uzundur; İnsan insana muğtaç olur.
Düşmanın karınca olsa kendini merdane tut; Düşmen ne kadar zayıf görünse küçümsememelidir.
Düşmez kalkmaz bir Allah; Her insanın kötü ve iyi zamanı olur, kötü duruma düşmeyen yalnız Allah'tır.