Yönetmen: David Fincher
Oyuncular: Brad Pitt, Cate Blanchett, Tilda Swinton, Julia Ormond, Tom Everett, Jared Harris
Senaryo: Eric Roth
Görüntü Yönetmeni: Claudio Miranda
Kurgu: Alexandre Desplat
Müzik: Kirk Baxter, Angus Wall
Tür: Dram / Gizem / Fantastik / Romantik
Süre: 166 dk.
Yapım: 2008, ABD
Dağıtımcı: UIP Film
www.uip.com.tr
Gösterim tarihi: 6 Şubat 2009
Resmi Web Sitesi:
www.benjaminbutton-tr.com
Fragman
İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ
Editörün Notu: Benjamin Button'un 1918’de, New Orleans’tan başlayıp 21. yüzyıla uzanan tuhaf serüveni.
Konu: Benjamin, 1918 yılında, New Orleans’ta, Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda doğar. Doğmak için güzel bir gecedir. Benjamin’in annesi doğum sırasında ölünce, babası çocuğun görüntüsü karşısına dehşete düşer ve onu bir emekliler evi olan Nolan Evi’nin basamaklarına terk eder. Burada çocuk evin kahyası Queenie tarafından içeri alınır.
Çevresindeki herkes yaşlanırken, Benjamin tek başına gençleşmektedir. Film, pek de sıradan olmayan bu adamın yaşadığı serüven içinde karşısına çıkan kişilerin ve yerlerin, bulduğu ve kaybettiği aşkların muazzam öyküsünü, hayatın keyifleri ile ölümün hüznünü ve zamanın ötesine uzanan şeyleri konu alıyor.
Benjamin Button da guzel fılm tabı ama. bence ortada haksız bı rekâbet var.
bu fılmı 1 ay once ızledım ve yanı basrol oyuncuları fılmı tasıyan. senaryo o kadarda muhtesem degıl. ızlenılebılır bı fılm ama Oscar alacak kadar degıl.
"Slumdog Millionere" fılmının Amerıkan ve Hınt ortak yapımı olmasına ve basrol oyuncularının o kadar tanıdık sımalar olmamasına ve hatta basrol oyuncusunun 17-18 yaslarında bı cocuk olmasına ragmen. fılmdekı senaryo mukemmel. ve oyuncular.
yanı ortalıkta "Slumdog mıllıonere" nın oscar a en kuvvetlı aday oldugu dedıkoduları yayıldıgından berı UIP yapımcılık olagan ustu bı caba ve endıse ıcersıne gırdı.
Fılmı Sureklı karsımıza cıkartıp, Oscar a aday tek fılmmıs gıbı gosterdıler bı kac haftadır.
Sınema hastası bırı olarak sıze dıyebılırımkı. "Slumdog millionere" i izleyin birde.
Kesınlıkle sımdıye kadar en ıyı 10 fılmden biridir.
Benjamın button a 10 uzerınden 7 verdım
Alıntı:bu fılmı 1 ay once ızledım ve yanı basrol oyuncuları fılmı tasıyan. senaryo o kadarda muhtesem degıl.
Nerenle okuyosun bılmıyorum ama gozlerınle okumayı dene.
Bradd pıtt ın oyunculuguna degıl. fılmın senaryosuna laf ettım ve sadece "Slumdog varken bu fılm onun yanında 2 n cı sırada kalır dedım"
herkesın dusuncesı farklıdır. herkes sen gıbı dusunmek zorunda degıl.
bana sınemadan yana nasıhat vermeyede kalkma.
az bucuk yazılarına gozum carpıyo ve sende asırı sekılde Kıbır gordum.
sana ne kadar sacma yada basıt gelsede. benım yazılarıma yorum yapmassan sevınırım.
Farkındamısın bılmıyorum. senın yazılarında karsındakını asagılama var.
senınle ıletısım kurmak ımkansız.
Madem sen yazıma cvp yazdın. ben susayım o zaman.
ıyı muhabbetler sana.
İzlemeye başladığım daha ilk dakikalarında Can Yücel'in bir yazısını aklıma getiren film olmuştur.
işte o yazı;
Yaşamın en tatsız tarafı sona eriş şeklidir. Şüphesiz ki yaşamı tersten yaşamak daha güzel hatta mükemmel olurdu. Nasıl mı ?
Cami’de uyanıyorsunuz. Bir tahta sandık içersinde, herkes karşınızda saf durmuş, iyiliğinize dua ediyor ve tüm haklar helal edilmiş vaziyette.
Tabuttan doğruluyorsunuz, yaşlı, olgun ve ağırbaşlı olarak. Herkes etrafınızda, büyük bir itibar, iltifatlar, çocuklar torunlar hepsi hazır.
Arabanıza kurulup evinize gidiyorsunuz. Doğar doğmaz devlet size maaş bağlıyor, aylık veya üç ayda bir maaşınızı alıyorsunuz. Ne güzel, hazır maaş, hazır ev...
Altmışlı yaşlara kadar her şey garanti, huzur içinde yaşıyorsunuz.
Sağlığınız gittikçe düzeliyor. Kaslar güçleniyor, kuvvetleniyorsunuz.
Bir gün çalışmak istiyorsunuz ve işe ilk başladığınız gün size hoş geldin hediyesi olarak bir plaket ve altın kol saati veriyor patronunuz.. Genel Müdürlük veya bunun gibi yüksek bir makamdan tecrübeli bir insan olarak işe başlıyorsunuz. Herkes karşınızda el pençe divan...
Vücudunuzda da bazı hoşa giden hareketler de başlıyor Gittikçe zayıflıyor forma giriyorsunuz. Diğer hormonal Aktiviteler artıyor, fevkalade... Aman ne güzel günler başlıyor...
Derken bir gün patron size artık Üniversiteye gitsen daha iyi olur diyor.
Bu arada Babanız ortaya çıkmış, “fazla çalıştın” diyor “artık eve dön, işi bırak, okumaya başla, harçlığın benden olsun...” Keyfe bakar mısınız ?
Okuduğunuz dersler gittikçe kolaylaşıyor Ekmek elden su gölden bir dönem başlıyor.
Partiler, Diskotekler, Kızların sayısı artıyor.
Derken Anne ve Babanız sizi götürüp getirmeye başlıyor, araba kullanma derdi de yok artık...
Günün birinde sizi okuldan da alıyorlar, “evde otur, keyfine bak, oyuncaklarınla oyna” diyorlar... Mamanız ağzınıza veriliyor, zaman zaman altınızı bile temizliyorlar, hatta bu durum alışkanlık yaratıyor ve hiç tuvalet kullanmamaya başlıyorsunuz.
Derken Anneniz bir gün size süt verme kararını alıyor ve başka bir keyifli dönem başlıyor. Mama artık her yerde, her an ve en taze şeklinde hazır.
Bir gün karanlık ılık ve sıcak bir ortama giriyorsunuz. Beslenmek için ağzınızı açmaya dahi gerek yok, bir kordondan besleniyor sıcacık yumuşacık gürültü ve patırsız bir ortamda yaşıyorsunuz.
Küçülüyor, küçülüyor, ufacık bir hücre halini alıyorsunuz. Ve günün birinde müthiş bir olayla hayatınız bitiyor...
evet bu yazıyı biliyorum tek fark filmde yinede bebek olarak dünyaya gelmiş olması bir bebeğin yaşlıymış gibi hastalıklara sahip olması giderek yaşı büyürken gençleşmesi ve çocuklaştığında ise aslında yaşı ilerlediğinden bunaması fln.....