Tarihin karanlık sayfaları
Kızgın kerpetenler
çivili sandalyeler
büyük huniler
parmakları sıkıştıran mengeneler
ölüm askıları... Tüm bunlar
20. yüzyılda siyasi muhaliflerini susturmak ve sindirmek için
totaliter rejimlerin kullandığı zindan aksesuarları değil. Bu işkence aletleri
bir dönem
Katolik Kilisesi'nin vazgeçilmez yardımcılarıydı ve engizisyon mahkemelerinin utanç dolu sayfasını oluşturuyordu.
1633 yılının 22 Haziran günü
Roma
tarihinin en önemli günlerinden birine tanık oluyordu. Engizisyon mahkemesinde yargılanan Galileo Galilei'nin son sözleri merakla bekleniyordu. Ünlü bilgin acaba düşüncelerinde direnecek miydi
yoksa "itiraf" mı edecekti? Yüzlerce izleyici ve jüri sıralarını dolduran onlarca din adamının ortasında
kendisini tarihle hesaplaşmak üzere bir av gibi hisseden Galilei'nin ağzından şu sözler döküldü: "Ben
'Güneş evrenin merkezindedir' dediğim için yargılanıyorum ve bu tür aykırı görüşleri nefretle kınıyorum
lanetliyorum. Aynı zamanda Kutsal Katolik Kilisesi'ne yapılan tüm yanlışları da..."
69 yaşındaki bilim adamı
kendisi gibi Güneş'i merkez kabul eden görüşü savunanlardan Giordano Bruno'nun kazığa bağlanıp yakılmasından sonra
pek kahramanca davranamamıştı. Ama yine de
bugün engizisyon denince akla "Galileo Gallilei'nin duruşması" geliyor. Nitekim 2000 yılında papa
binyıl kutlamalarını fırsat bilerek
başta büyük bilim adamları olmak üzere
bir zamanlar din adına gerçekleştirilen bu uygulamalardan dolayı özür diledi.