03-04-2009, Saat: 02:41 AM
..git artık!
İşte, yine o yalnız ve suskun gecelerimin birinde..
Oturuyorum, sessiz ve sakince bir köşede!
Neyi bekliyorum, bende bilmiyorum ki..!
Ecelimi, acilimi neyi acaba neyi?
Ecel gelir, beklesen de beklemesen de..
Ama acil ne için gelecek diyorum, ben kendi kendime!
Acaba şu içtiğim namert ama arkadaşım olan..
İşte, çektiğim şu sigaram için mi?
Off..yine gözüme kaçtın be duman..
Zaten bir tek sen beni ağlatıyorsun,
Gözüme kaçtığın zaman!
Haa..şu acil demiştik ya, bundan olacak bir gün!
Ecel, seninle bir arkadaş çalacaksınız kapımı benim,
Hazır mısın, diye onu bile sormayacaksınız sanırım.
Bende sizi bekliyorum be son dostlarım!
Şu tavandaki ampule bak, yirmilik bir ampul sallanıyor.
Ama ben yirmilik değilim be ampul kardeşim.
O yirmilik yıllar çok gerilerde kaldı, oldular anılarım!
Heyt be şu çerçevenin içine bak, ben bana gülümsüyorum..
O yıllarıma uzanan, bir anı resmim bu benim..
Ve o delikanlı yıllarımın zamanını bana hep hatırlatır.
Neydi o günler be, neydi o ateşli ve hareketli zamanlar.
Arkadaşlarımla yerimizde duramazdık..
Bir boş sahada, toprak parçası olsa yeter, futbol oynardık.
Ya, şu çayımı hele bir doldurayım.
Demlikleri aygaz da..yine aygaz dedim be, neyse ocakta unuttuk..
Şimdi, hemen gidip bardağıma çayımı doldurmam lazım.
Ohh..ne güzel damak tadını veriyor şu benim çayım!
Bak, yine yaktın sigaranı ve çektin dumanını içine..
Ya, sana demediler mi, sen duymadın mı, hiç tehlikeli diye!
Şu çay ile sigaranın, bir arada içilmesi!
Ne yapayım, buda benim bile, bile yaptığım hatam işte!
Ohh..bir yudum daha çay çek sıcak, sıcak demli çayı içine!
Masa demiştim, evet bir masam var ve üstünde yazarım..
Tahtadan yapılmış, kırık dökük bir masam işte!
Benim bir işim var, inşaat ve evlerde boya badana yaparım!
Bazen gece yarılarına kadar işimle uğraşırım..
Ben, İstanbul’da yaşayan bekar bir boyacıyım.
Ne evlendim, nede evleneceğim sanırım.
İkinci bahara gelmişim, beni bundan sonra kim alır!
Ben kendimin yemeğini, çayını, kahvesini yapan bir insanım..
Ve işte, akşamları bu masamda bir şeyler yazmaya çalışıyorum!
Çayımı da yapıp kendi ocağımda, yanıma alıyorum.
Neyse fazla söze gerek yok sanırım, artık yatmam lazım.
O şu saate bak bayağı geç oldu, saat biri gösteriyor..
Yarın erkenden kalkıp işime gitmem lazım.
İşine gitmeden önce, kendince evinde birde kahvaltı yapacaksın!
Hadi artık bırak elindeki kağıt kalemi de, sen yatağına git artık!
Alem-i Sır
İşte, yine o yalnız ve suskun gecelerimin birinde..
Oturuyorum, sessiz ve sakince bir köşede!
Neyi bekliyorum, bende bilmiyorum ki..!
Ecelimi, acilimi neyi acaba neyi?
Ecel gelir, beklesen de beklemesen de..
Ama acil ne için gelecek diyorum, ben kendi kendime!
Acaba şu içtiğim namert ama arkadaşım olan..
İşte, çektiğim şu sigaram için mi?
Off..yine gözüme kaçtın be duman..
Zaten bir tek sen beni ağlatıyorsun,
Gözüme kaçtığın zaman!
Haa..şu acil demiştik ya, bundan olacak bir gün!
Ecel, seninle bir arkadaş çalacaksınız kapımı benim,
Hazır mısın, diye onu bile sormayacaksınız sanırım.
Bende sizi bekliyorum be son dostlarım!
Şu tavandaki ampule bak, yirmilik bir ampul sallanıyor.
Ama ben yirmilik değilim be ampul kardeşim.
O yirmilik yıllar çok gerilerde kaldı, oldular anılarım!
Heyt be şu çerçevenin içine bak, ben bana gülümsüyorum..
O yıllarıma uzanan, bir anı resmim bu benim..
Ve o delikanlı yıllarımın zamanını bana hep hatırlatır.
Neydi o günler be, neydi o ateşli ve hareketli zamanlar.
Arkadaşlarımla yerimizde duramazdık..
Bir boş sahada, toprak parçası olsa yeter, futbol oynardık.
Ya, şu çayımı hele bir doldurayım.
Demlikleri aygaz da..yine aygaz dedim be, neyse ocakta unuttuk..
Şimdi, hemen gidip bardağıma çayımı doldurmam lazım.
Ohh..ne güzel damak tadını veriyor şu benim çayım!
Bak, yine yaktın sigaranı ve çektin dumanını içine..
Ya, sana demediler mi, sen duymadın mı, hiç tehlikeli diye!
Şu çay ile sigaranın, bir arada içilmesi!
Ne yapayım, buda benim bile, bile yaptığım hatam işte!
Ohh..bir yudum daha çay çek sıcak, sıcak demli çayı içine!
Masa demiştim, evet bir masam var ve üstünde yazarım..
Tahtadan yapılmış, kırık dökük bir masam işte!
Benim bir işim var, inşaat ve evlerde boya badana yaparım!
Bazen gece yarılarına kadar işimle uğraşırım..
Ben, İstanbul’da yaşayan bekar bir boyacıyım.
Ne evlendim, nede evleneceğim sanırım.
İkinci bahara gelmişim, beni bundan sonra kim alır!
Ben kendimin yemeğini, çayını, kahvesini yapan bir insanım..
Ve işte, akşamları bu masamda bir şeyler yazmaya çalışıyorum!
Çayımı da yapıp kendi ocağımda, yanıma alıyorum.
Neyse fazla söze gerek yok sanırım, artık yatmam lazım.
O şu saate bak bayağı geç oldu, saat biri gösteriyor..
Yarın erkenden kalkıp işime gitmem lazım.
İşine gitmeden önce, kendince evinde birde kahvaltı yapacaksın!
Hadi artık bırak elindeki kağıt kalemi de, sen yatağına git artık!
Alem-i Sır