:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Beni Aşk'a MesuL kıLsana ...
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
İnfaza çekilmiş saatlerin akrep vuruşuyla,haylaz mart kapısındayım…Ağzımda bir esnemelik toprak kokusu var…Sele serpemi düştün adıma…Önüme düşmüş köle kentlerin efendisi misin cümlelerimin…Martıların sipariş simitlerinden, susam tanelerinde satıldın bir mısranın vapur gözlerine…Yağmur sonrası sağır aynaların 50. durağındayım…Gelmeyecekse ellerin suskunluğuma yüz yüze gelmiş biz çoğulundan arlanmalıyım...

Suskunluğun haramından geçiyor, gözümün nikotin kokulu düşleri…Baharların karanfil öpüşüne düşüyorsa cemreler, vebali sen ol rüyalarımın…
Güzergâhı sapa kalıyor içime zamanın… Dokunuşunun ıslaklığını aldatır,üstüme devrik okunan alın ya(lnı)z(lığ)ım…Ve zamanın eskiliğinde adına varamıyor ömrüm… Sensizlikle konuşmalıyım…

Anne;
Anne; beni aşka mesul kılsana… Ruhum züleyhanın kaderinden bir ç/alıntı ,hadi beni duana mubah tutsana…Ben bedenime verilmiş cümlelerin satır arası molasındayım…Anne beni yaşamda dün saysana…Ben hep kestirmeden ağladım anne,duydun mu…Ben hep geçip gitmenin peşinden geçtim…Bırak suskunluğumu da ,düşeyim…

“Allah’ım; kaç sabra rast geldim …
Kaç direnişe secde eyledim…
Kulsuzluğun gazabını duymayan var mı?”
Usulca ört özümü anne,usulca ört ki yalnızlığım ses çıkarmasın…Bağışlasın beni anne; eze eze ölüm bulaştırdığım saçların beni bağışlasın...Körpe kadınlığının koynunda uyuttuğum endişeli cinnetlerinin kokusunu sindirdim sıfatına…Anne beni bağışla…Sokaklarında endişeli oyunların tetikçisi küçük kız
küçük kızını pişmanlığıyla harla…Anne beni anla…Yalan olmak zormuş anne…Bak amansızlığın yağmalamasında, bir ölüm korkusu mezar taşımda…Bir ölüm korkusu anne ,bir ölüm kokusu...


[SIZE=3]ŞULE İDİZ...[/SIZE]

serftz8.jpg
Bir adam vardı ;
Sesi sürgünde tüketilmiş...Şimdi hüzünlü şarkıları dilimde....
[SIZE=3]"BEN SÜRGÜNÜM ,SEN DURGUN...KAÇAK BU SEVDA...

Kaçak geçişler yaptığım yüreğinde; suçüstü yakalandım...
Tek kişilik hüzün seansları sonrası,
Yılgınlığımı ve mülteci yalnızlığımı alıp gidiyorum,
kaçtığım yağmurlar ülkesine....

Böyle ölü bir nehir gibi susmazdım oysa...
Ellerin saklambaç oynayan, iki çocuk olmasaydı...

Şimdi mağlup bir ağlayışla odamda,birikmiş volta borcumu ödüyorum...
Sensiz yürümeyi bilmiyorum ki ben...Unutmayı :HİÇ

Kıyısına varamamış,rotası değişmiş bir hüzün gemisinde yolcuyum...
Özlemin ,sevdan ve iç cebimde terden ıslanmış dönüş biletimle;
kalakalmışım çürüyen güvertede...
Ama seferi tamamlamadan inenlere inat ,inmeyeceğim gemiden...

Meğer uçurumlar beslemişim "düşmek" için..
yine de düştükçe seni sevmekten caymayacağım..
Yandıkça yazacağım...yazdıkça yanacağım...
[/SIZE]

ah yaar !!
On adımla sınırlı sancılı yürüyüşlerim başlıyor yine...
Vurulmuş günlerimi,sövülmüş geçmişimi
ve senden kalan buz gibi soğukları giyip üstüme,
yürüyoruz Duvardan Duvara...
Dilim bayram ,içim hazan..yürüyoruz..Duvardan duvara...

Dilimde sesi sürgüne yollanmış adamın hüzünlü şarkıları..
[SIZE=3]"BEN SÜRGÜNÜM,SEN DURGUN...KAÇAK BU SEVDA...
[/SIZE]



Hasan KARADENİZ ..
elemisuskun_xdelimavix_06foto.jpg



SOLU(ÄžUM)DASIN SEVDAM…


Suzinak bir şarkıdır, içimde kırık dökük vagonlarla yol alan yaşam..
Tren rayların uzun, ışıklı kimsesizliğinde geçiyor zaman..
Duvarların (k)arasında sancılı bir yaşam daha ekleniyor gözlerime…
(S)ağır bir zaman içindeyim…
Gece sedeften gölgeler dökülüyor avuçlarıma..
Alaca kanatlı atlılar, ellerinde simsiyah güllerle
geliyorlar yalnızlık merasimine..
Görecesiz, yasak ve bölücü bir yalnızlık bu..
Gözlerime hedef sevimsizliklerin yaylım ateşinde;
inadına göremediklerimi seviyorum..
Yasakların belimi büken faşizanlığında; ekmeğimi,
suyumu bölüyor asi iştahsızlığım…

(P)ustayım (s)is içinde…



Ne vakit bir uçurtma yapsam telli duvaklı,
tel örgülere takılıyor; kuyruk acısıyla çırpınarak..
Aynı labirenti dolaşıyorum uykusuz..
Koridor boyu üniformalar, kamuflajlar, yasaklar..
Ve demir parmaklıklar kanatıyor düşlerimi..
Kanıyorum…

Gidişime dalgın bir İstanbul,
dönüşüme beklentisine küsmüş bir çift göz bıraktım..
Affet beni sevgili..Yine (s)aklayamadım içimdeki haylaz çocuğu..
Soğuk yargı koridorlarında son bulan, onaylanmış bir hüküm,
karanlığa kesti sana gelişlerimi…Sonrası…

Sonrası, duvar dibi bekleyişler,uykusuz ranzalar, suskun voltalar..
Ve yine, hükümlüğün acı yüzüyle karşı karşıyayım
kendi mazoşist duygularımla;
bu anlamsız, bu yorucu savaş
daha ne kadar sürecek bunu bilmiyorum..
Ne yana baksam inadına duvar örülüyor yürüyüşlerime..

Yine on adımlık sancılarda voltalıyorum, yaşlı Maltaları..
Sabahları çirkin imalı “koğuş kalk”ların kulak tırmalayan sesinde,
geçmişimden tanıdık sancılar biriktiriyorum yastığımın altında..
Gece vardiyalarının hüzün nöbetlerinde,
sana uzak ellerimi bastırıyorum göğsümün sol cenahına..
Uzun sohbetlerimizin aklıma yuva kurmuş
sevgi sözcüklerini yineliyorum,
hasret her yüzümde vuranda..

Bir ihtilal kadar yalnız,
hazin bir ölüm kadar sessiz acıların koynundayım..
Bu kaçıncı mevsim özgürlüğün bekleme odalarında..
Her akşam gürültüyle üzerime kapanan demir kapıların paslı ağırlığıyla,
serin bir poyraz esiyor bahçemde..

Üşüyorum...
Yılları devirmiş tutsaklığım, ayları büyütüyor gözlerinde..
Sancılı bir sevinci yeni toplamışken daha,
gereği düşünülmüş bir hüküm infazında,
ertelendi geleceğe umutla bakan gülüşlerim..
Duman altı odamın en kederli köşesindeyim..
İki sigara arası zamanı azaltıyorum efkar demlenince gözlerimde,
(h)içlenen kalp sancılarımı asıyorum
dudağımda pusuyan duman halkalarına…

Solu(ğu)mdasın sevdam…
Gözümü kapattığım yanı başımda aşk belası bakışların,
ulaşılmaz dağların doruğundan KARADENİZ’ime dökülen
ateşi sönmez yegane ırmağımsın…

İçime dirençsin sevdam…

Tutsak duruşumda özgürlük saklıyorum senin için..
Yara almış yolculuğumuzun kanayan yerlerine,
sargısı bol düşler ekliyorum..

SOLU(ÄžUM)DASIN SEVDAM…


HASAN KARADENİZ (ŞALO)
(içerdeyken)
1226746298chess_master_by_alexiuss.jpg

Benim ;
sevmeye engel tel örgülerle kuşatılmış,
Kanayan yaralarım var acıtan….
Umuda yürüdüğüm yolların,kaygan buzulunda,
adımlarımı tökezleten,tehlikeli şiirler var,direnişime
barikatlar kuran…

Benim;
cehennem ateşlerine odun biriktiren,
günaha bulanmış
Kapkara gecelerim var,sol omzuma kazınmış…

Kimse bilmez;
Nedamet yağmurlarında,hep başım eğik yürüdüm sırılsıklam kaldırımlarda…

Sonra ;
Onursuz işkencelerde bağlandı gözlerim..
Çapraz sorguların ortasında;
Filistin askısı,kızılcık şerbeti,
Ve soysuz küfürlerdi tenimde kalan,
Tutanaksız,gayrı-resmi gizli acılarım…

Yay gibi gerilip kaskatı kesildiğim (b)askı odalarında
Savurdum suçlarımı yerden yere…
Yaz(g)ımda hep hazin hikayeler saklı…
Hep düştüm sevinçlerimden…

Aşk’a her ayaklanışımda bulduğum cesur şiirleri
Pusu kurup yaraladılar,üst üste nokta atışlarıyla…
Parantez içlerine sıkıştırdığım şizoid cümleleri,
anlam kargaşasında boğdular ,
alt noktası yüreğim olan soru işaretleriyle...

ve ne yazsam;
kendimi anlatamamış bir BEN kaldım,
satır aralarında...


Hasan KARADENİZ…
intiharry6.jpg
Yürürken yokluga…
Gecenin en yetim saatleri….
Ve şehir tüm ışıklarını yok oluşa kapatıyor dirhem dirhem,
Ben siyaha birazda geceye çalan odamda,
düşüncelerimin korsan yürüşündeyim, hüznün sessizliğinde..
Baştan aşagı kelimler dökülürken bedenimden, beynim düşünür tüm acizligiyle
V
e
ayaklarım yürümeye başlar, griye birazda siyaha çalan daracık odamda…..
Yüzümü tırmalarken suskularımın ezikliği,
Sırtlanır aciz bedenim küçük intiharlarımı tüm soğukluğuyla
ve baştan aşagı kırmızılıklar
dökülür damarlarımdan, soğukluğunda kalırım hayatın, tam ortasında…..
d
ü
ş
ü
y
o
r
u
m
Yeşile birazda maviye çalan odamda….
Adım adım çırılçıplak (d)üşüyorum
ciğerim nikotin tutukluğunda
biliyorum bu
s
o
n
duman kırmızıya çalacak belkide orda kalacak…
Düşünürken ölüyorum, en intihar yerindeyim aklımın…
sonradan gelen beş para etmez mutluluklar gibi, sonradan gidiyorum….
Bir oda dolusu çığlık içersinde..
ah!! bir uzansam şu pencereye, haykıracak ne çok şeyim var oysa…
ah bir kalksam…
Hayat artık sana susuzluğunda susuyorum ve şimdi çok
(t)
u
z
a
g
ı
m…
Artık kalem avare kağıdın üstünde, kağıt kaleme soğuk, kalem kağıda
ve bende bu savaşın tam orta yerinde,can çekişiyorum kimin umurunda…
dipteyim ve artık suya yazıyorum..
Bulanıklığında bölüyorum hayatı
’’Ve o an gelir…. paldır küldür yıkılır tüm bulutlar’’ göz uçlarımda
ve uzaktan o çok sevdigim şarkı gelir konar dilimin ucuna; odam kireç tutmuyor.. odam ellerimden de tutmuyor düşlerimden de..
klasik bir film şeridi eskiliginde kalıyorum yaşamın,
yavaş
a
v
a
ş..
beynim iflas etmeden gözlerim kapanmayan başlıyor
Ölen pişman ölürmüş ama çok geç….
(d)üşüyorum ve burda (b)ölüyorum, hayatın tam orta yerinde
ö
l
ü
y
o
r
u
m…….


Gecenin kör saatinde ölüme beş kala yazıldı….
Ölmedi(hükümsüzdür)…

ahmet güvercin..."