03-10-2009, Saat: 07:52 PM

En çok özlenildiği zaman sevilir giden
Özledikçe severiz
sevdikçe özlemler birikir göğsümüzün en yangın yerinde. Sevgi varken yaşanan ayrılıklar sızılı bir masaldır.
Sebep ya şartlardır
ya zamandır
ya da belki de sevginin göz alıcı
sihirli ışığına teslim olmaktan korkmaktır. Ne olursa olsun bu masal ayrılıkların ayrılıklarla başlamadığını anlatır.
"Hoşça kal" der bir yazı
ya da bir ses. Yüzünü sevgilinin yüzüne değdirmeyi kimse bu anda istemez.
Çünkü en çok o ana isyan eder belki çıldırasıya sarılma
delice öpme isteği... ("Dur gitme! Hoşça kalamaz ki kimse
ne giden ne de kalan geriye...") (Gidenin biz olduğumuzu düşündüğümüzde hep kalan olmadık mı aslında geriye?
Gittiğimizi düşünüp aynı yerde saydık hep.
Doğum günleri çoğaldı avuçlarımızda
takvim yaprakları anılarıyla düştü yüreğimize.
Ne yana kaçsak aynı yerde kaldık hep.
Vakitli vakitsiz hasretler nöbeti
gece yarısı sevgilinin o güzel hayali
gözlerde lanetli bir hıçkırığın intihar eşiği...)
Sevdikçe sevilenin yürekte kalmasındandır aslında hepsi...
Oysa aslında bitmemiştir değil mi?
Sözler söylenmiş
gereği düşünülmüş
süren sürülmüştür... Ama bir bekleyiştir
içinde taşıyan ümidi... Beklersin
neyi niye niçin beklediğini bilmeden... Aslında bilirsin
çünkü geriye sevgi ve şiir kalmıştır
terk edemez ki onları seven. Evet şimdi ne zaman bir şarkı
bir söz
bir hatırlayış olsa hep bir pay bırakır bana ve sana olan sevdama...)
UNUTMA
BEN GİDERKEN DÖNÜP DOLASIP HEP SANA GELİYORUM ASLINDA...
Arkama baksam da bakmasam da
umudum
"Gitme" sözünün fısıltısında

