03-17-2009, Saat: 08:42 PM
Hani şu meşhur dörtlü vardır, ya...
Bir İngiliz, bir Fransız, bir Amerikalı, bir Türk.
İşte bu defa onların eşleri bir araya gelmiş.
Önce, İngiliz hatun başlamış anlatmaya.
-Benim eşim öyle romantiktir ki her sabah eline bir gül alır.O gülü tüm vücudumda gezdirerek beni uyandırır.
Amerikalı atlamış hemen
-Aaaaa benim eşim de çok romantiktir. Sabah ayak ucumuzdaki pencereyi açar. Hafif rüzgar ayaklarımdan başlayıp tüm vücudumu gezerek beni uyandırır ve eşim mutlaka başucuma bir çiçek bırakmış olur.
Fransız gülümsemiş kendinden emin,
- Bunlar ne ki.Benim eşim her sabah ayaklarımdan başlayıp tüm vücudumu ve en son da dudaklarımı öperek uyandırır beni her sabah. Ben her sabah, mutluluğun doruklarında uyanırım.
Sıra Türk hatununa gelince, o şaşkın şaşkın diğerlerine bakmış ve demiş ki,
-Ben öyle ... işlerden anlamam. Çişim gelir, uyanırım...
Bir İngiliz, bir Fransız, bir Amerikalı, bir Türk.
İşte bu defa onların eşleri bir araya gelmiş.
Önce, İngiliz hatun başlamış anlatmaya.
-Benim eşim öyle romantiktir ki her sabah eline bir gül alır.O gülü tüm vücudumda gezdirerek beni uyandırır.
Amerikalı atlamış hemen
-Aaaaa benim eşim de çok romantiktir. Sabah ayak ucumuzdaki pencereyi açar. Hafif rüzgar ayaklarımdan başlayıp tüm vücudumu gezerek beni uyandırır ve eşim mutlaka başucuma bir çiçek bırakmış olur.
Fransız gülümsemiş kendinden emin,
- Bunlar ne ki.Benim eşim her sabah ayaklarımdan başlayıp tüm vücudumu ve en son da dudaklarımı öperek uyandırır beni her sabah. Ben her sabah, mutluluğun doruklarında uyanırım.
Sıra Türk hatununa gelince, o şaşkın şaşkın diğerlerine bakmış ve demiş ki,
-Ben öyle ... işlerden anlamam. Çişim gelir, uyanırım...