03-25-2009, Saat: 07:41 PM
Değişimin her türlüsü zordur. İster evinizi değiştirin isterseniz düşüncelerinizi… Ya da bir alışkanlığınızı… Faydası ister olsun ister olmasın bütün değişimler büyük bir çaba gerektirir. Bütün değişimler büyük bir enerji ister ve tabi ki bütün değişimler büyük bir sabır bekler…
İşte bu kadar çok özveri gerektirdiği için değişim zor sevimsiz hatta bazen ürkütücü gelir gözümüze.
Yoksa sabahları erken kalkmaya alışmanın bizleri olumsuz etkileyen bir düşüncemizi değiştirmenin daha zarif veya daha atletik görünmek için spora gidip diyete başlamanın ne gibi bir sevimsiz yanı olabilir ki? Ya da sıkıcı?… Öyle değil mi?
Şimdi size bir soru: Hayatınızda kaç kere taşındınız? Yeni bir eve yeni bir okula yeni bir iş yerine…
Hemen hemen herkesi yaşadığı değişimlerden biridir taşınmak.
Kendinizi ya da evinizi bir yerden bir yere taşırken aklınıza çengel gibi takılan “Acaba”larınızı hatırlıyor musunuz?
“Acaba çok zorlanacak mıyım?”
“Acaba neler olacak?”
“Acaba nasıl bir yer?”
“Acaba alışabilecek miyim?”
Böyle sürüp giden sürüsüne bereket sorular…
Tıpkı mekan değiştirmek gibi diğer bütün değişimlerde de bu ve bunlara benzer sorular oluşur.
“Acaba daha iyi mi olacak yoksa daha kötü mü?”
Değişimi biz kendimiz gerçekleştiririz…
Değişimi biz kendimiz gerçekleştiririz. Ev sahibimizin birden bire Almaya’dan gelecek olan oğlu için evden postalaması halinde evimizi değiştirmek ya da ekonomik krizle beraber para konusundaki alışkanlıklarımızı değiştirmek gibi zorunlu değişimler de yaşarız elbet ama bunların sayısı üçü beşi geçmez herhalde.
E biz kendimiz için kötü bir şey istemeyeceğimize göre –ki hiç birimizin sadist olmadığını farz ediyorum– o zaman hayatımızda değiştireceğimiz yerlerimiz düşüncelerimiz alışkanlıklarımız elbette bizim için daha hayırlı daha iyi olacak sonuçlar doğuracaktır. Şimdi mantık oalrak doğru. Bu durumda aklınıza şu soru gelecek:
O Zaman Neden Bize Yararlı Olan Değişimleri Gerçekleştiremiyoruz?
Gerçekleştiremiyoruz çünkü gerekli motivasyonu sabrı çabayı enerjiyi kendimizde toplayamıyoruz. İşin kolayına kaçıyoruz ve kemikleşmiş alışkanlıklarımızı bırakmak istemiyoruz!
“Ne yani ben fazla yemek yemekten tembellik yapmaktan olumsuz düşünmekten vazgeçmek istemiyor muyum?”
“Beni kötü şekilde etkileyen bu alışkanlıklarımmı kendi isteğimle mi bırakmıyorum?”
Aklınızdan geçen bu sorunun cevabı kısa ve net: EVET!
Cevap oldukça şaşırtıcı değil mi? Hem değişimi gerçekleştirmek istiyoruz hem de bunu gerçekleştirmiyoruz.
Ama durun! Açıklayabilirim. Bu çelişkili gibi görünen durumu açıklamak için çok sağlam bir delilim var. BİLİNÇALTI...
Bilinç İle Bilinçaltı Farkı
Bilinç zihninizin düşünen yargılayan mantık kuran kısmıdır. Bilinçaltı ise hayatta yaşadığınız her deneyimin depolandığı koskocaman bir arşiv deposudur. Anne karnından başlayarak ölene kadar duyduğunuz gördüğünüz yaşadığınız tattığınız şahit olduğunuz her olayı bu arşiv deposunda saklar. Zihnin ‘akılcı sorgulayan’ bölümü dışında kalan her şeyi kapsayan bilinçaltı hiçbir bilgiyi atmaz ve bu bilgileri ilerleyen zamanlarda sizi korumak için kullanır.
Bilinçaltının en büyük özelliği yaşanan deneyimlerle olaylarla duyguları eşleştirmesidir. Mesela sigara kullanıyorsanız şimdi ilk sigara içtiğiniz zamanları hatırlayın. Sinirliyken içtiğinizde sakinleştiyseniz bilinçaltı bunu “sigara = sakinlik hissi” olarak kayıtlarına geçmiştir. Ve siz şu anda bilinçli olarak sigaranın zararlarını bilip bundan kurtulmak isteseniz bile bilinçaltınıza göre sigara sakinleştirici bir etki oluşturduğu için yararlıdır. Aynı şey yemek için de geçerli mesela. Her sıkıldığınızda yemek yiyip sıkılganlığınızı böyle geçirtirdiyseniz bugün bilinçaltınız “yemek yeme = sıkılganlığın geçmesi rahatlama” olarak kayıtlara geçmiştir. İşte bu yüzden bilmem kaç kiloyu şu kadar zamanda vermeliyim diye başlayan diyetler hüsranla son bulur.
Bilinçaltınız sorgulamaz. Siz yaparsınız o devam ettirir. Siz düşünürsünüz o sizi destekler. Tamamen sizi korumak için proğramlanmıştır...
Hem somut değişimlerde (yeni bir yere taşınmak başka bir işe geçmek sigarayı bırakmak spora başlamak yemek alışkanlığını değiştirmek vb… hem de soyut değişimlerde (daha olumlu düşünme alışkanlığını kazanmak vb… bilinçaltı durumu ele alır arşivindeki dosyalarla karşılaştırır ona göre sizi gizliden yönlendirir.
Peki Çözümü Var Mı?
Elbette ki var
Değişimi gerçekleştirmek için hem bilince hem de bilinçaltına yönelik çalışmaların aynı anda yapılması değişimin daha kolay bir şekilde gerçekleşmesini sağlar.
Bilinçaltı çalışmalarında değiştirilmek istenen alışkanlığın zihinde hangi duyguyla eşleştiğini bulmak ve bu eşletirme yeniden düzenlenir. Bu konuda uzman bir NLP uzmanından yardım alabilirsiniz. Çünkü bilinçaltı çalışmalarını başarılı sonuçlandırmak için gerek terapi konusunda gerekse yapılacak uygulamalar konusunda deneyimli birisinden yardım almak en iyi ve hızlı çözüm olacaktır.
Bilinçaltına yönelik çalışmalara devam ederken aynı zamanda bilinçli olarak da kendinizi tartabilirsiniz. Neden değişimi istediğinizi nasıl ve hangi yöntemlerle gerçekleştireceğinizi planlayın. İşte bunlar için birkaç ipucu:
İhtiyaç hissedin. “Neden istiyorum?” sorusunu kendinize sorun. Verimli ders çalışma alışkanlığını zayıf olmayı olumlu düşünmeyi sigarayı bırakmayı neden istiyorsunuz?
Kendinizde aciliyet duygusunu oluşturmanız değiştirmeniz gereken alışkanlığı hızlandırır. Yeni alışkanlığı bir an önce kazanmanızın çok yararlı olacağını düşünün. Getirilerini zihninizde sıralayın. Ve en önemlisi ona ihtiyacınız olduğunu düşünün. Acıktığınız bir zamanı hatırlayın. Beslenmeye ihtiyacınız olduğu için mümkün olan en kısa zamanda bu ihtiyacı gidermeye odaklanırsınız. Ya da susadığınızda…
Değişimi şimdi başlatın. Geçtiğimiz hafta sonu aile meclisiyle oturmuş haberleri izlerken sigaranın zararlarıyla ilgili bir haber çıktı. Ne tür kanserleri tetiklediğinden içindeki zararlı maddelerden bahsediliyordu. Ve günde 10 sigara içinin ömrünün ortalama 20 yıl kısaldığını söylüyordu. Günde bir paketi deviren sevgili babam elindeki paketi göstererek “Bu paket bitsin bir daha asla sigara içmeyeceğim!” Ben de merak ederek sordum “Neden şimdi değil?” Ona göre bu paket artık alınmış boşa gitmesinmiş. Ama tabii ki bu onun bahanesi oldu sadece. Aradan neredeyse bir hafta geçti ve babam o hala elindeki paket bitince sigarayı bırakacağını hayal ediyor. Eğer sizin de babam gibi bahaneleriniz varsa ne sigarayı bırakabileceksiniz ne de yeme alışkanlığınızı düzene sokabileceksiniz.
Vizyon oluşturun. Değişim gerçekleştiğinde kendinizi nasıl göreceksiniz başka insanlardan neler duyacaksınız. Bunları zihninizde tasarlayın. Birkaç dakika gözlerinizi kapatıp sesleri duyun. “Vay be ne kadar farklı olmuşsun.” “Ben de senin gibi sigarayı bırakmak isterdim.” “Gerçekten çok kilo vermişsin. Harika olmuşsun”... Bunları duyduğunuzu düşünün. O anki halinizi ayrıntılarıyla tasvir edin. Tam istediğiniz gibi olduğunuzu görün. Bunlar değişim sürecinde hem sizi motive edecek hem de hangi yöne doğru yol aldığınızı sürekli hatırlatan simgeler olacaklardır.
Ve unutmayın;
Değişim kişinin kendisini yenilemesidir tazelemesidir ve süreklidir...
İşte bu kadar çok özveri gerektirdiği için değişim zor sevimsiz hatta bazen ürkütücü gelir gözümüze.
Yoksa sabahları erken kalkmaya alışmanın bizleri olumsuz etkileyen bir düşüncemizi değiştirmenin daha zarif veya daha atletik görünmek için spora gidip diyete başlamanın ne gibi bir sevimsiz yanı olabilir ki? Ya da sıkıcı?… Öyle değil mi?
Şimdi size bir soru: Hayatınızda kaç kere taşındınız? Yeni bir eve yeni bir okula yeni bir iş yerine…
Hemen hemen herkesi yaşadığı değişimlerden biridir taşınmak.
Kendinizi ya da evinizi bir yerden bir yere taşırken aklınıza çengel gibi takılan “Acaba”larınızı hatırlıyor musunuz?
“Acaba çok zorlanacak mıyım?”
“Acaba neler olacak?”
“Acaba nasıl bir yer?”
“Acaba alışabilecek miyim?”
Böyle sürüp giden sürüsüne bereket sorular…
Tıpkı mekan değiştirmek gibi diğer bütün değişimlerde de bu ve bunlara benzer sorular oluşur.
“Acaba daha iyi mi olacak yoksa daha kötü mü?”
Değişimi biz kendimiz gerçekleştiririz…
Değişimi biz kendimiz gerçekleştiririz. Ev sahibimizin birden bire Almaya’dan gelecek olan oğlu için evden postalaması halinde evimizi değiştirmek ya da ekonomik krizle beraber para konusundaki alışkanlıklarımızı değiştirmek gibi zorunlu değişimler de yaşarız elbet ama bunların sayısı üçü beşi geçmez herhalde.
E biz kendimiz için kötü bir şey istemeyeceğimize göre –ki hiç birimizin sadist olmadığını farz ediyorum– o zaman hayatımızda değiştireceğimiz yerlerimiz düşüncelerimiz alışkanlıklarımız elbette bizim için daha hayırlı daha iyi olacak sonuçlar doğuracaktır. Şimdi mantık oalrak doğru. Bu durumda aklınıza şu soru gelecek:
O Zaman Neden Bize Yararlı Olan Değişimleri Gerçekleştiremiyoruz?
Gerçekleştiremiyoruz çünkü gerekli motivasyonu sabrı çabayı enerjiyi kendimizde toplayamıyoruz. İşin kolayına kaçıyoruz ve kemikleşmiş alışkanlıklarımızı bırakmak istemiyoruz!
“Ne yani ben fazla yemek yemekten tembellik yapmaktan olumsuz düşünmekten vazgeçmek istemiyor muyum?”
“Beni kötü şekilde etkileyen bu alışkanlıklarımmı kendi isteğimle mi bırakmıyorum?”
Aklınızdan geçen bu sorunun cevabı kısa ve net: EVET!
Cevap oldukça şaşırtıcı değil mi? Hem değişimi gerçekleştirmek istiyoruz hem de bunu gerçekleştirmiyoruz.
Ama durun! Açıklayabilirim. Bu çelişkili gibi görünen durumu açıklamak için çok sağlam bir delilim var. BİLİNÇALTI...
Bilinç İle Bilinçaltı Farkı
Bilinç zihninizin düşünen yargılayan mantık kuran kısmıdır. Bilinçaltı ise hayatta yaşadığınız her deneyimin depolandığı koskocaman bir arşiv deposudur. Anne karnından başlayarak ölene kadar duyduğunuz gördüğünüz yaşadığınız tattığınız şahit olduğunuz her olayı bu arşiv deposunda saklar. Zihnin ‘akılcı sorgulayan’ bölümü dışında kalan her şeyi kapsayan bilinçaltı hiçbir bilgiyi atmaz ve bu bilgileri ilerleyen zamanlarda sizi korumak için kullanır.
Bilinçaltının en büyük özelliği yaşanan deneyimlerle olaylarla duyguları eşleştirmesidir. Mesela sigara kullanıyorsanız şimdi ilk sigara içtiğiniz zamanları hatırlayın. Sinirliyken içtiğinizde sakinleştiyseniz bilinçaltı bunu “sigara = sakinlik hissi” olarak kayıtlarına geçmiştir. Ve siz şu anda bilinçli olarak sigaranın zararlarını bilip bundan kurtulmak isteseniz bile bilinçaltınıza göre sigara sakinleştirici bir etki oluşturduğu için yararlıdır. Aynı şey yemek için de geçerli mesela. Her sıkıldığınızda yemek yiyip sıkılganlığınızı böyle geçirtirdiyseniz bugün bilinçaltınız “yemek yeme = sıkılganlığın geçmesi rahatlama” olarak kayıtlara geçmiştir. İşte bu yüzden bilmem kaç kiloyu şu kadar zamanda vermeliyim diye başlayan diyetler hüsranla son bulur.
Bilinçaltınız sorgulamaz. Siz yaparsınız o devam ettirir. Siz düşünürsünüz o sizi destekler. Tamamen sizi korumak için proğramlanmıştır...
Hem somut değişimlerde (yeni bir yere taşınmak başka bir işe geçmek sigarayı bırakmak spora başlamak yemek alışkanlığını değiştirmek vb… hem de soyut değişimlerde (daha olumlu düşünme alışkanlığını kazanmak vb… bilinçaltı durumu ele alır arşivindeki dosyalarla karşılaştırır ona göre sizi gizliden yönlendirir.
Peki Çözümü Var Mı?
Elbette ki var
Değişimi gerçekleştirmek için hem bilince hem de bilinçaltına yönelik çalışmaların aynı anda yapılması değişimin daha kolay bir şekilde gerçekleşmesini sağlar.
Bilinçaltı çalışmalarında değiştirilmek istenen alışkanlığın zihinde hangi duyguyla eşleştiğini bulmak ve bu eşletirme yeniden düzenlenir. Bu konuda uzman bir NLP uzmanından yardım alabilirsiniz. Çünkü bilinçaltı çalışmalarını başarılı sonuçlandırmak için gerek terapi konusunda gerekse yapılacak uygulamalar konusunda deneyimli birisinden yardım almak en iyi ve hızlı çözüm olacaktır.
Bilinçaltına yönelik çalışmalara devam ederken aynı zamanda bilinçli olarak da kendinizi tartabilirsiniz. Neden değişimi istediğinizi nasıl ve hangi yöntemlerle gerçekleştireceğinizi planlayın. İşte bunlar için birkaç ipucu:
İhtiyaç hissedin. “Neden istiyorum?” sorusunu kendinize sorun. Verimli ders çalışma alışkanlığını zayıf olmayı olumlu düşünmeyi sigarayı bırakmayı neden istiyorsunuz?
Kendinizde aciliyet duygusunu oluşturmanız değiştirmeniz gereken alışkanlığı hızlandırır. Yeni alışkanlığı bir an önce kazanmanızın çok yararlı olacağını düşünün. Getirilerini zihninizde sıralayın. Ve en önemlisi ona ihtiyacınız olduğunu düşünün. Acıktığınız bir zamanı hatırlayın. Beslenmeye ihtiyacınız olduğu için mümkün olan en kısa zamanda bu ihtiyacı gidermeye odaklanırsınız. Ya da susadığınızda…
Değişimi şimdi başlatın. Geçtiğimiz hafta sonu aile meclisiyle oturmuş haberleri izlerken sigaranın zararlarıyla ilgili bir haber çıktı. Ne tür kanserleri tetiklediğinden içindeki zararlı maddelerden bahsediliyordu. Ve günde 10 sigara içinin ömrünün ortalama 20 yıl kısaldığını söylüyordu. Günde bir paketi deviren sevgili babam elindeki paketi göstererek “Bu paket bitsin bir daha asla sigara içmeyeceğim!” Ben de merak ederek sordum “Neden şimdi değil?” Ona göre bu paket artık alınmış boşa gitmesinmiş. Ama tabii ki bu onun bahanesi oldu sadece. Aradan neredeyse bir hafta geçti ve babam o hala elindeki paket bitince sigarayı bırakacağını hayal ediyor. Eğer sizin de babam gibi bahaneleriniz varsa ne sigarayı bırakabileceksiniz ne de yeme alışkanlığınızı düzene sokabileceksiniz.
Vizyon oluşturun. Değişim gerçekleştiğinde kendinizi nasıl göreceksiniz başka insanlardan neler duyacaksınız. Bunları zihninizde tasarlayın. Birkaç dakika gözlerinizi kapatıp sesleri duyun. “Vay be ne kadar farklı olmuşsun.” “Ben de senin gibi sigarayı bırakmak isterdim.” “Gerçekten çok kilo vermişsin. Harika olmuşsun”... Bunları duyduğunuzu düşünün. O anki halinizi ayrıntılarıyla tasvir edin. Tam istediğiniz gibi olduğunuzu görün. Bunlar değişim sürecinde hem sizi motive edecek hem de hangi yöne doğru yol aldığınızı sürekli hatırlatan simgeler olacaklardır.
Ve unutmayın;
Değişim kişinin kendisini yenilemesidir tazelemesidir ve süreklidir...