03-25-2009, Saat: 07:56 PM
Gözyaşı döktük”
Bu konuyla ilgili uzun yıllardır araştırmalar yapıldığını belirten ABD’li psikolog Wertomy “Birçoğumuz kaybettiğimiz yakınlarımız için günlerce aylarca belki yıllarca gözyaşı döktük. Kısaca bu acının en önemli ilacı zamandır. Bu acıyı unutmanın özel bir yolu yok. Önce bu gerçeği kabul etmemiz gerekiyor.” diyor
“3 yıl bile sürebilir”
“Bu geçeği kabullenip geleceğe yönelebilmek için bir kaç ay yetmeyebilir. Yapılan araştırmalar insanların bu tür kayıplardan sonra yaşadıkları yasın aynı şiddette bir buçuk iki hatta üç yıl bile sürebildiğini göstermektedir. Bazılarımız ise bu yas tepkilerini geçiştirmiş yok saymış ya da ertelemiş ve sonuçta tam manasıyla yaşayamamış olabilir. Kadınlar erkeklere göre ölüm şokunu daha uzun ve daha derin yaşıyor” diyen Wertomy’nin yakınını kaybedenler hakkında düşünceleri ve önerileri ise şöyle...
Yokluğuna alışmak
Çok sevdiğiniz bir kişinin artık hayatta olmayacağı gerçeğine alışmak zor olsa da geçen süre ve yaşanan olaylar kişinin direncini artırır. Bunu daha kısa bir zamana indirmek için o kişinin yaşadığı sonun “Hayatın gerçekleri” konumuna koymanız gerekiyor. Beyninizin bu gerçeğe alışması için mücadele etmeniz gerekecek. Elbette çaba göstermeden mutluluğu yakalayamazsınız. Çevrenize bakın ne büyük acılar yaşamış ancak yine de ayakta kalmayı başaran kişileri mutlaka göreceksiniz.
Duygusal sarsıntı
Bir yakınını kaybeden kadın duygusal açıdan sarsılır. Duygular sanki iç içedir ve sürekli yer değiştirir. Kimi uyarıcı olarak algılanan olaylar karşısında birden bire yoğunluk kazanabilir bazen ise hiçbir şey hissetmeyecek hale gelebilir. Tabi ki yaşanan duygular şartlara uyum sağlamak için gösterilen normal tepkilerdir. Bu duyguları yaşayan kadın zamanla her şeyin normale döneceğini düşünmeli. Kendisini bu şekilde motive etmeli. Özellikle bir dostunu kaybeden kadınlar psikolojik olarak normale dönmeleri için dostluğa sevgiye ve ilgiye ihtiyaçları vardır. Geçen süre içinde bu üç önemli unsur birleşirse kadın kendini yenileyebilir.
Farklı korkular sendromu
Bir yakınını kaybeden kişi birbirine zincirleme korkular yaşamaya başlar.
Ölüm acısını yaşayanlar yoğun bir şekilde korku duyar. Korku kişinin bir tehlike olarak algıladığı duruma yönelmiş bir gerilim olgusudur. Yaşanan ölüm olayının kişi için beklenmiyor olması acının daha da çoğalmasına neden olur.
En büyük sorun
Gelecek korkusu o kişinin eksikliğini hissetme korkusu yalnızlık korkusu ve yaşayacağı üzüntünün kendisinde bırakacağı etkilerin ağır olacağı korkusu gibi birçok korku özellikle kadınların en büyük sorunu olarak karşımıza çıkar.
Geçmişi hatırlamak
Böyle bir durumda olan kadın geçmişte o kişiyle yaşadığı olayları hatırlar ve üzüntüsü bir kat daha artar. Geçmişte yaşananları mümkün olduğunca aklına getirmemek gerekiyor. Hayatın her acıya rağmen devam ettiği unutulmamalı.
Bu konuyla ilgili uzun yıllardır araştırmalar yapıldığını belirten ABD’li psikolog Wertomy “Birçoğumuz kaybettiğimiz yakınlarımız için günlerce aylarca belki yıllarca gözyaşı döktük. Kısaca bu acının en önemli ilacı zamandır. Bu acıyı unutmanın özel bir yolu yok. Önce bu gerçeği kabul etmemiz gerekiyor.” diyor
“3 yıl bile sürebilir”
“Bu geçeği kabullenip geleceğe yönelebilmek için bir kaç ay yetmeyebilir. Yapılan araştırmalar insanların bu tür kayıplardan sonra yaşadıkları yasın aynı şiddette bir buçuk iki hatta üç yıl bile sürebildiğini göstermektedir. Bazılarımız ise bu yas tepkilerini geçiştirmiş yok saymış ya da ertelemiş ve sonuçta tam manasıyla yaşayamamış olabilir. Kadınlar erkeklere göre ölüm şokunu daha uzun ve daha derin yaşıyor” diyen Wertomy’nin yakınını kaybedenler hakkında düşünceleri ve önerileri ise şöyle...
Yokluğuna alışmak
Çok sevdiğiniz bir kişinin artık hayatta olmayacağı gerçeğine alışmak zor olsa da geçen süre ve yaşanan olaylar kişinin direncini artırır. Bunu daha kısa bir zamana indirmek için o kişinin yaşadığı sonun “Hayatın gerçekleri” konumuna koymanız gerekiyor. Beyninizin bu gerçeğe alışması için mücadele etmeniz gerekecek. Elbette çaba göstermeden mutluluğu yakalayamazsınız. Çevrenize bakın ne büyük acılar yaşamış ancak yine de ayakta kalmayı başaran kişileri mutlaka göreceksiniz.
Duygusal sarsıntı
Bir yakınını kaybeden kadın duygusal açıdan sarsılır. Duygular sanki iç içedir ve sürekli yer değiştirir. Kimi uyarıcı olarak algılanan olaylar karşısında birden bire yoğunluk kazanabilir bazen ise hiçbir şey hissetmeyecek hale gelebilir. Tabi ki yaşanan duygular şartlara uyum sağlamak için gösterilen normal tepkilerdir. Bu duyguları yaşayan kadın zamanla her şeyin normale döneceğini düşünmeli. Kendisini bu şekilde motive etmeli. Özellikle bir dostunu kaybeden kadınlar psikolojik olarak normale dönmeleri için dostluğa sevgiye ve ilgiye ihtiyaçları vardır. Geçen süre içinde bu üç önemli unsur birleşirse kadın kendini yenileyebilir.
Farklı korkular sendromu
Bir yakınını kaybeden kişi birbirine zincirleme korkular yaşamaya başlar.
Ölüm acısını yaşayanlar yoğun bir şekilde korku duyar. Korku kişinin bir tehlike olarak algıladığı duruma yönelmiş bir gerilim olgusudur. Yaşanan ölüm olayının kişi için beklenmiyor olması acının daha da çoğalmasına neden olur.
En büyük sorun
Gelecek korkusu o kişinin eksikliğini hissetme korkusu yalnızlık korkusu ve yaşayacağı üzüntünün kendisinde bırakacağı etkilerin ağır olacağı korkusu gibi birçok korku özellikle kadınların en büyük sorunu olarak karşımıza çıkar.
Geçmişi hatırlamak
Böyle bir durumda olan kadın geçmişte o kişiyle yaşadığı olayları hatırlar ve üzüntüsü bir kat daha artar. Geçmişte yaşananları mümkün olduğunca aklına getirmemek gerekiyor. Hayatın her acıya rağmen devam ettiği unutulmamalı.