05-12-2009, Saat: 06:55 PM
Mühürlediğim yerden açıyorum suskunluğumu...
Dudağımda,suskunluğumun bir izi...Yüzümün bir yarısı suskunluğum kadar karanlık.
Çatlak duvarlardan içeriye sızan ölüm sesleri...
Bir hasta iniltisinde sıkışıp kalan zaman...
İçimde; kargaşa,derin bi kalabalık,gerilim yüklü ağrılar...
Kesilmiyor içimdeki "Sen" gürültüleri...
Birbiri ardına kavuşamayan özlemler biriktirdim ceplerime.
Soğuk duvarlar gibi kuru,nefessiz...
Her birinin tek ilhamı "Sen"...
İçimdeki cinnete yenik düşüp; aşk yüklü fırtnamda,
yelkeni "Sen" olan gemiyi martı eşliğinde batırdım.
Bir cinayete kurban giden sen değil, senden yana kopan fırtınalarım oldu.
Umutlarım gece nöbetini,umutsuzluğuma devretti çoktan.
Vuslat karanlığı içimden yana; suskun!
Sen bilmezsin oysa!
Susmak; konuşmaktan yana daha çok can yakar.
Kulaklarını tırmalar derin sessizlik.İçinde patlatırsın çığlıklarını; duyan olmaz.
Önce içinden başlarsın ölmeye...
Her aşk,kendi acısını kendi demler.
Acı; ne kadar şiddetli olursa içinde,aşkta demlendiği acılarla buharlaşır,
yok olur zamansız...
Sevdalı yanım uzak dur!
Pusunu,onsuzluktan yana kur!...
Yoksa bir intihar daha yaşanacak gözlerimde...
Tavandan sızan beş parasız bir geçmişin acıları,üzerime damlar.
Hücremdeki karanlıkta,bir çığlık daha duyulur mu bu sessizlikte?
Yorgun bedenim,kalabalık nefeslerde...
Damarlarımdan akan usul usul hiçsizlik!
Ne söylesem küfür gibi,anlamsız!
Konuşmayı unutan dilimle sana varmak,aptallık...
Sen; iki tarafı bir bilinmeyenli acı,
ben yüreğinde benliğimi kanatan şizofrenik bir acı...
Bu aşkın denklemi çözülmez be sevgili...
Her kayboluşumuz bir eşitsizlik,her varoluşumuz bir yok oluş oysaki...
Ben; varlığını "hiçsizliğimle" çarptım.
Hiçsizliğim sıfırken beni, on kat kanattın...
Şimdi söyle ; bu aşk denkleminde :
"Cümlelerine sığdıracak kadar,bir Özne'lik yerim" yokmu?
Bu yüzdendir ki, bakış açımı değiştirdim.
Artık hayata "Senli" taraflardan bakmıyorum...
Nefretim,senden yana ikiye bölünüyor.Her bir nefretim,baş harfini sana satar.
İçinde ben uyaksız kalırım.
Bir yüklem alırsın gözlerimden,ben Haliç'e kendimi ;
"Özne"siz asarım!...
Dudağımda,suskunluğumun bir izi...Yüzümün bir yarısı suskunluğum kadar karanlık.
Çatlak duvarlardan içeriye sızan ölüm sesleri...
Bir hasta iniltisinde sıkışıp kalan zaman...
İçimde; kargaşa,derin bi kalabalık,gerilim yüklü ağrılar...
Kesilmiyor içimdeki "Sen" gürültüleri...
Birbiri ardına kavuşamayan özlemler biriktirdim ceplerime.
Soğuk duvarlar gibi kuru,nefessiz...
Her birinin tek ilhamı "Sen"...
İçimdeki cinnete yenik düşüp; aşk yüklü fırtnamda,
yelkeni "Sen" olan gemiyi martı eşliğinde batırdım.
Bir cinayete kurban giden sen değil, senden yana kopan fırtınalarım oldu.
Umutlarım gece nöbetini,umutsuzluğuma devretti çoktan.
Vuslat karanlığı içimden yana; suskun!
Sen bilmezsin oysa!
Susmak; konuşmaktan yana daha çok can yakar.
Kulaklarını tırmalar derin sessizlik.İçinde patlatırsın çığlıklarını; duyan olmaz.
Önce içinden başlarsın ölmeye...
Her aşk,kendi acısını kendi demler.
Acı; ne kadar şiddetli olursa içinde,aşkta demlendiği acılarla buharlaşır,
yok olur zamansız...
Sevdalı yanım uzak dur!
Pusunu,onsuzluktan yana kur!...
Yoksa bir intihar daha yaşanacak gözlerimde...
Tavandan sızan beş parasız bir geçmişin acıları,üzerime damlar.
Hücremdeki karanlıkta,bir çığlık daha duyulur mu bu sessizlikte?
Yorgun bedenim,kalabalık nefeslerde...
Damarlarımdan akan usul usul hiçsizlik!
Ne söylesem küfür gibi,anlamsız!
Konuşmayı unutan dilimle sana varmak,aptallık...
Sen; iki tarafı bir bilinmeyenli acı,
ben yüreğinde benliğimi kanatan şizofrenik bir acı...
Bu aşkın denklemi çözülmez be sevgili...
Her kayboluşumuz bir eşitsizlik,her varoluşumuz bir yok oluş oysaki...
Ben; varlığını "hiçsizliğimle" çarptım.
Hiçsizliğim sıfırken beni, on kat kanattın...
Şimdi söyle ; bu aşk denkleminde :
"Cümlelerine sığdıracak kadar,bir Özne'lik yerim" yokmu?
Bu yüzdendir ki, bakış açımı değiştirdim.
Artık hayata "Senli" taraflardan bakmıyorum...
Nefretim,senden yana ikiye bölünüyor.Her bir nefretim,baş harfini sana satar.
İçinde ben uyaksız kalırım.
Bir yüklem alırsın gözlerimden,ben Haliç'e kendimi ;
"Özne"siz asarım!...
Deneme: Belkıs Dokumacı