04-30-2009, Saat: 05:39 PM
"varlığım varlığınla sınanır bilmezsin..."
Ne zaman seni düşünsem;
ak kanatlı turnalar geçer göğün yüzünden.
Ne zaman seni düşünsem;
bir bebek uykuya dalar annesinin sesinde.
Ne zaman seni düşünsem;
sen kokulu bir şarkı dağılır kulaklarımda,
uzun bir yol olur ömrüm ve ben giderim gözüm kara...
Bu şehirde gece hükmünü çoktan yitirdi, çoktan teslim ettim kimsesizliğimi şahikalara, soydum yüreğimin üstündeki kabuğu, bak gelincik kızılı bir aşk doğunun dağlarından ışımakta...
Fişlendim:
Eşgalin düştü gözbebeklerime.
Fişlendim:
Işığın mührü düştü dudak izlerime.
Çekersin damarlarımda akan boz bulanık suyu, varlığın küçük bir odacıkta kalır,tutulur güneş,ay tutulur, nefes tutulur, bir an-ı ebedi siner zamanın düşlerine, seninle var olan her şey eşyanın tabiatına ters...
Su olurum dökülürüm avuçlarına ve son bulur el ortası çukurlarında şekilsizliğim, ellerin ilk kördüğümü ömrüme atar, diker ruhumun sen sızan yaralarını...Ayağını attığın her toprak parçasında bir tohum hırsından çatlar, hayat tek ışkınını ruhuma sürer...
Ve sen, seher vaktinin soğukluğunda bir gülün yaprağına sığınan çiğ damlasından yaratılmış olan, o çiğ damlası ki ezelden aşina ruhuma, bu aşinalık kalubeladan kalma...
Ah dilim! Seni anlatamaz.
Ah elim! Yazamaz seni süt beyazı sayfalara.
Neyleyim, hiçbir şeyle her şey nasıl anlatılır, nasıl sığar tamlık yarım hecelere...
İçimdeki uyum uymaz dış alemin ölçülerine, benim gözümle görmüyorki kimse seni, bir görseler tanrının varlığını inkara gitmeyecek artık hiçbir dil, bir görseler anlayacaklar dünyalı hiçbir sözcüğün seni anlatmaya yetmeyeceğini, anlayacaklar kelimelerin iplerinin ruh kuyularından su çekmekte kısa geldiğini...
Heyhat! Aşkım ancak verebildiğim ses kadar...
Tüm beden yek-dil olmuş seni solur,seni yansıtır gönlümün tüm kırık aynaları, varlığın yokluğuna emsal olur,ince bir sızı girer aşka gebe dudaklarıma.
Yoksan;
hükmü cehennemde kesilmiş bir günah olurum.
Yoksan;
sessizce kayar göğün ellerinden güneş.
Yoksan;
adımlar uzaklaşır yollarımdan tenhalaşmış bir sokak olurum.
Ömrümün üstünden geçiyorken korkularım, sen ruhumun içinde kal ve hecele aşkı, dilsizliğime inat adıma ses ver,
kapansın varlığınla ölüm artığı hicran boşluklarım,
kalbimi yalan sözlerden soy,
[SIZE=2]gel adımı adının tam yanına koy... [/SIZE]