05-07-2009, Saat: 03:37 PM
>Yazılarında "göt" kelimesini açık açık kullandığı için mahkemeye
>verilen Can Dundar, mahkemedeki sözlü savunmasını 'Ne diyeyim hakim bey.
>Bizim köyde göte göt derler' diye bitirir, ancak öncesinde bir de fıkra
>anlatır mahkemede. (C. Dundar bu davadan beraat etmiştir.)
Bir köyde ateşli bir hasta vardır, kasabaya doktora getirir hastayı
>köylüler. koca devletin koca doktoruna. doktor hastaya fitil verir ve
>köye
>döner dönmez hastaya fitili anüsten vermelerini söyler
>köylüler tabi 'tamam doktor bey' diyip köye giderler.
>köydeki herkese sorarlar, en bilgelere bile, ama kimse anüs ne demektir
>bilemez. bu nedenle bir türlü ilacı da veremezler hastaya. hastanın
>durumu
>da gitgide kötülenmektedir. bunun üzerine köylü, doktora, koca devletin
>koca doktoruna telefon etmeye karar verir ama kimse buna yanaşmaz. ne
>cüret di mi doktoru arayacak bi köylü. neyse durumun vahameti üzerine
>muhtar
>aramayı kabul eder. bütün köylü toplanır santrale, muh tar arar, "biz ne
>yapacağımızı bilemedik doktor bey" falan der işte. karşıdan doktor
>bişiler
>söyler. muhtar teşekkür edip telefonu kapatır döner
>arkasına: "makattan verin dedi doktor" der. Yine tüm köye sorarlar,
>komşu
>köylere birilerini yollayıp sordururlar falan, ama makat ne bilen
>yoktur
>yine. hasta ise gitti gidecek, ateşler içinde kıvranıyor baya. ihtiyar
>meclisi toplanır. son çare, doktorun bir kez daha aranmasına karar
>verilir. yine kimse aramak istemez doktoru. nihayetinde yine biri
>kandırılır, telefonun başına geçer, ama bi yandanda söylenmektedir: "çok
>kızacak doktor bey çok!" diye. Sonunda telefonu açar, durumu anlatır,
>doktor bişiler söyler yine. telefondaki köylü, yüzü allak bullak,
>arkasını
>döner: "gördünüzmü ben size söylemiştim çok kızacak diye; götüne sokun
>dedi
>verilen Can Dundar, mahkemedeki sözlü savunmasını 'Ne diyeyim hakim bey.
>Bizim köyde göte göt derler' diye bitirir, ancak öncesinde bir de fıkra
>anlatır mahkemede. (C. Dundar bu davadan beraat etmiştir.)
Bir köyde ateşli bir hasta vardır, kasabaya doktora getirir hastayı
>köylüler. koca devletin koca doktoruna. doktor hastaya fitil verir ve
>köye
>döner dönmez hastaya fitili anüsten vermelerini söyler
>köylüler tabi 'tamam doktor bey' diyip köye giderler.
>köydeki herkese sorarlar, en bilgelere bile, ama kimse anüs ne demektir
>bilemez. bu nedenle bir türlü ilacı da veremezler hastaya. hastanın
>durumu
>da gitgide kötülenmektedir. bunun üzerine köylü, doktora, koca devletin
>koca doktoruna telefon etmeye karar verir ama kimse buna yanaşmaz. ne
>cüret di mi doktoru arayacak bi köylü. neyse durumun vahameti üzerine
>muhtar
>aramayı kabul eder. bütün köylü toplanır santrale, muh tar arar, "biz ne
>yapacağımızı bilemedik doktor bey" falan der işte. karşıdan doktor
>bişiler
>söyler. muhtar teşekkür edip telefonu kapatır döner
>arkasına: "makattan verin dedi doktor" der. Yine tüm köye sorarlar,
>komşu
>köylere birilerini yollayıp sordururlar falan, ama makat ne bilen
>yoktur
>yine. hasta ise gitti gidecek, ateşler içinde kıvranıyor baya. ihtiyar
>meclisi toplanır. son çare, doktorun bir kez daha aranmasına karar
>verilir. yine kimse aramak istemez doktoru. nihayetinde yine biri
>kandırılır, telefonun başına geçer, ama bi yandanda söylenmektedir: "çok
>kızacak doktor bey çok!" diye. Sonunda telefonu açar, durumu anlatır,
>doktor bişiler söyler yine. telefondaki köylü, yüzü allak bullak,
>arkasını
>döner: "gördünüzmü ben size söylemiştim çok kızacak diye; götüne sokun
>dedi