05-04-2009, Saat: 09:47 PM
KİMDİ BU ADAM
7 yaşındayken babasını kaybetti ve yetim kaldı. 8 yaşında okuldan alındı ve köyde yaşadı...
10 yaşında yüzü kanlar içinde kalacak şekilde, yeni okulundaki hocasından dayak yedi. Ailesi onu okuldan aldı.
17 yaşında hayalindeki okulun istediği bölümü için gerekli not ortalamasını tutturamadı.
24 yaşında tutuklandı, günlerce sorguya çekildi ve 2 ay tek başına bir hücrede hapis yattı.
25 yaşında sürgüne gönderildi...
27 yaşında kendisinden bir yaş büyük meslektaşı kendisinin de üyesi bulduğu derneğin çalışmalarıyla kahraman ilan edilirken, kendisi hiç önemsenmiyordu.
30 yaşında kendisi başka şehirleri düşman elinden kurtarmaya çalışırken, doğduğu şehir düşmanların eline geçti.
30 yaşında amiri, onu kendisinden uzaklaştırmak için başka göreve atanmasını sağladı. Yeni görevinde fiilen işsiz bırakıldı. Aylarca boş kaldı.
37 yaşında böbrek hastalığından Viyana'da 2 ay hasta ve yalnız halde yattı.
37 yaşında komutan olarak yeni atandığı ordu, dağıtıldı.
38 yaşında Savunma Bakanı tarafından görevinden atıldı.
38 yaşında bir toplantıda giyebileceği bir tek sivil elbisesi bile yoktu ve başkasından bir redingot ödünç aldı. Ayrıca cebinde sadece 80 lirası vardı. 38 yaşında kendisi için tutuklama kararı çıkarıldı.
39 yaşında idam cezasına çarptırıldı.
Sonra ne mi oldu? 42 yaşında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı oldu!
Bu öykü efsanevi lider Mustafa Kemal Atatürk'e aittir.
Mümin Sekman, bu öyküyü, insanoğlunun azmine örnek olarak yazmış. Diyor ki:
- Başarınızın önündeki engel ne? Paranız mı yok? Atatürk'ün de yoktu! Sağlığınız mı bozuk? Atatürk'ün de bozuktu! Çevrenizde sizi çekemeyenler mi var? Atatürk'ün de vardı! Bazı yakın arkadaşlarınız sizi arkadan mı vurdu? Atatürk'ün de başına geldi! Aileniz çok zengin değil miydi? Atatürk'ünki de değildi! Amirleriniz hakkınızı mı yiyor? Atatürk'ünkini de yemişlerdi!
(Buraya Kadar ALINTIDIR)
7 yaşındayken babasını kaybetti ve yetim kaldı. 8 yaşında okuldan alındı ve köyde yaşadı...
10 yaşında yüzü kanlar içinde kalacak şekilde, yeni okulundaki hocasından dayak yedi. Ailesi onu okuldan aldı.
17 yaşında hayalindeki okulun istediği bölümü için gerekli not ortalamasını tutturamadı.
24 yaşında tutuklandı, günlerce sorguya çekildi ve 2 ay tek başına bir hücrede hapis yattı.
25 yaşında sürgüne gönderildi...
27 yaşında kendisinden bir yaş büyük meslektaşı kendisinin de üyesi bulduğu derneğin çalışmalarıyla kahraman ilan edilirken, kendisi hiç önemsenmiyordu.
30 yaşında kendisi başka şehirleri düşman elinden kurtarmaya çalışırken, doğduğu şehir düşmanların eline geçti.
30 yaşında amiri, onu kendisinden uzaklaştırmak için başka göreve atanmasını sağladı. Yeni görevinde fiilen işsiz bırakıldı. Aylarca boş kaldı.
37 yaşında böbrek hastalığından Viyana'da 2 ay hasta ve yalnız halde yattı.
37 yaşında komutan olarak yeni atandığı ordu, dağıtıldı.
38 yaşında Savunma Bakanı tarafından görevinden atıldı.
38 yaşında bir toplantıda giyebileceği bir tek sivil elbisesi bile yoktu ve başkasından bir redingot ödünç aldı. Ayrıca cebinde sadece 80 lirası vardı. 38 yaşında kendisi için tutuklama kararı çıkarıldı.
39 yaşında idam cezasına çarptırıldı.
Sonra ne mi oldu? 42 yaşında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı oldu!
Bu öykü efsanevi lider Mustafa Kemal Atatürk'e aittir.
Mümin Sekman, bu öyküyü, insanoğlunun azmine örnek olarak yazmış. Diyor ki:
- Başarınızın önündeki engel ne? Paranız mı yok? Atatürk'ün de yoktu! Sağlığınız mı bozuk? Atatürk'ün de bozuktu! Çevrenizde sizi çekemeyenler mi var? Atatürk'ün de vardı! Bazı yakın arkadaşlarınız sizi arkadan mı vurdu? Atatürk'ün de başına geldi! Aileniz çok zengin değil miydi? Atatürk'ünki de değildi! Amirleriniz hakkınızı mı yiyor? Atatürk'ünkini de yemişlerdi!
(Buraya Kadar ALINTIDIR)
Atatürkün Bilinmeyen Ve Hassas Özellikleri
Millet Adamıydı
Atatürk Milli Mücadelenin Buhranlı Günlerinde Ankara Civarında Yapdığı Bir
Geziden Dönerken Yolda Sarıklı Bir Hocaya Rast Gelmişdi
Konuşurlarken Üstlerinden Geçen Uçağı Gösterek Sordu
Hocam Bu Uçak Nasıl Uçuyor ?
Ne Bileyim Ben Öğretmedilerki Bize !
Peki Sen Ne Bilirsin?
Ne mi Bilirim? Bu uçağa bin dersin binerim Oradan Kendini Aşşağa At Dersin
Atarım... İşte Ben Bunu Bilirim. Ama Bunuda Senden Öğrendim Paşam.
Mustafa Kemal Bu Sözler Üzerine Yaşaran Gözlerini Hocadan Ayırmadan
Var Ol Hocam... Ama Şunuda Bilki Bende Senin Gibiyim Bende Milletin Hiç Bir
Arzusunu Hiç İstediğini Hayatım Pahasınada Olsa Yapmazlık Edemem.
Geziden Dönerken Yolda Sarıklı Bir Hocaya Rast Gelmişdi
Konuşurlarken Üstlerinden Geçen Uçağı Gösterek Sordu
Hocam Bu Uçak Nasıl Uçuyor ?
Ne Bileyim Ben Öğretmedilerki Bize !
Peki Sen Ne Bilirsin?
Ne mi Bilirim? Bu uçağa bin dersin binerim Oradan Kendini Aşşağa At Dersin
Atarım... İşte Ben Bunu Bilirim. Ama Bunuda Senden Öğrendim Paşam.
Mustafa Kemal Bu Sözler Üzerine Yaşaran Gözlerini Hocadan Ayırmadan
Var Ol Hocam... Ama Şunuda Bilki Bende Senin Gibiyim Bende Milletin Hiç Bir
Arzusunu Hiç İstediğini Hayatım Pahasınada Olsa Yapmazlık Edemem.
ÇANAKKALE SAVAŞI'NDA
Çanakkale Savaşları Sırasında Bir Cephe Savaşından Sonra Savaş Alanındaki
Ölü Ve yaralılar Toplanıyor Esirler Karargâha Götürülüyordu
Atatürk Cephede Bu Çalışmalara Bizzat Nezaret Ediyordu.
Bir Ara Gözüne Bir Mehmetcik İlişti Tek Ayağının Üzerinde Sekerek Yürümeye
Çalışan Esir Alınmış Bir Anzak Askerini Sırtına Almaya Çalışıyordu
Atatürk Yanlarına Gelerek Sordu :
-Nerelisin Oğlum
-Erzurumluyum Komutanım.
-Bu Esiri Niye Sırtlıyorsun Yüreyebilir Diye Sorunda.
Mehmetçik:
Komutanım O Hem Yaralı Hemde Burada Gariptir Diye Cevap Verir
Savaş Esnasında Destanlar Yazan Gözünü Kırpmadan Canını Ortaya Koyan
Kahraman Türk Askerinin Bu Saf Ve İnsani Tavrı Atatürk'ü Çok Etkilemişdi
Elini Mehmetçiğin Omzuna Koydu :
-Sen Yüce Türk Milletinin Yüksek Karakterli Kahraman Bir Evladısın.
Türk Milletini Yücelten Bu Yüksek Karakterdir Derken Gözlerinden Yaşlar Akıyordu.
Ölü Ve yaralılar Toplanıyor Esirler Karargâha Götürülüyordu
Atatürk Cephede Bu Çalışmalara Bizzat Nezaret Ediyordu.
Bir Ara Gözüne Bir Mehmetcik İlişti Tek Ayağının Üzerinde Sekerek Yürümeye
Çalışan Esir Alınmış Bir Anzak Askerini Sırtına Almaya Çalışıyordu
Atatürk Yanlarına Gelerek Sordu :
-Nerelisin Oğlum
-Erzurumluyum Komutanım.
-Bu Esiri Niye Sırtlıyorsun Yüreyebilir Diye Sorunda.
Mehmetçik:
Komutanım O Hem Yaralı Hemde Burada Gariptir Diye Cevap Verir
Savaş Esnasında Destanlar Yazan Gözünü Kırpmadan Canını Ortaya Koyan
Kahraman Türk Askerinin Bu Saf Ve İnsani Tavrı Atatürk'ü Çok Etkilemişdi
Elini Mehmetçiğin Omzuna Koydu :
-Sen Yüce Türk Milletinin Yüksek Karakterli Kahraman Bir Evladısın.
Türk Milletini Yücelten Bu Yüksek Karakterdir Derken Gözlerinden Yaşlar Akıyordu.
Benim Payım
Atatürk'e Siroz Hastalığı Teşhisi Koyulmuştu. Yanındakiler Alkol Almamasına Mümkün Oldugu Kadar Mani Olmaya Çalışıyorlardı
Bir Gün Yine Böyle Bir Engel Olma Sırasında Çok Değer Verdiği Bir Hanımefendi
onu İçkiden Vazgeçirmek İçin Kendisine İçi Alkol Yerine Gerçek Gözyaşı İle Dolu
Bir Kadeh Sundu
-Bu Kadeh Dedi. Siz Alkol İstemekde Direnirseniz Milletimizin Göz Yaşıdır
Atatürk Çok İçlenmişti. Gözleri Doldu. Fakat Bu İnce Jeste Hemen Karşılık Verdi
-Olamaz Çünkü İçinde Benim Göz Yaşım Yok..
Bu Milletin Acısıda Sevincide Bensiz Olmaz Dedi.
Bir Gün Yine Böyle Bir Engel Olma Sırasında Çok Değer Verdiği Bir Hanımefendi
onu İçkiden Vazgeçirmek İçin Kendisine İçi Alkol Yerine Gerçek Gözyaşı İle Dolu
Bir Kadeh Sundu
-Bu Kadeh Dedi. Siz Alkol İstemekde Direnirseniz Milletimizin Göz Yaşıdır
Atatürk Çok İçlenmişti. Gözleri Doldu. Fakat Bu İnce Jeste Hemen Karşılık Verdi
-Olamaz Çünkü İçinde Benim Göz Yaşım Yok..
Bu Milletin Acısıda Sevincide Bensiz Olmaz Dedi.
Ben Düşmanımı Bile Bu Şekilde Vurmadım
Bir Gün Atatürk Çok İçli Ağlıyordu Ve Kapı Çaldı İçeri Giren Dostlarından Biriydi
Sordu Hiç Umut Yokmu Yok Paşam Dedi Herkez Elinden Geleni Yaptı
Böyle Daha Fazla Acı Cekmesine Müsaade Etmeseniz İyi Olur DediBir Şey Daha Söylemek İsterim Gözleri Sanki Sizi Arar Gibiydi
Arar Ya Tabi Arar
Atlar İnsanlardan Daha Hassas Ve Vefakar cıkar düşüncesinden Daha Uzaklardır
Bunca Yıl Bana Hizmet Etti Bana Yoldaşlık Etti O Benim Kokuma
Ben Onun Kokusuna Alıştık. Birbirimizin Huylarını Öğrendik
Yazık Oldu Canım Hayvanıma
Atatürk Ayaklandı Atının Yanına Gitti
Gazi Paşa Eğildi Ve Mendili İle Ağzındaki Köpükleri Sildi Yelesini Okşadı
Obunu yaparken Hassas Hayvan Efendisinin Kokusunu Almışdı
Gözlerini Ordan Yana Çevirdi Sanki Şimdi Gülümsüyordu
Ama Şimdide Paşa'nın Yüzü Bembeyazdı
Oğlum Oğlum Şimdi bütün acıların dinicek
Sonra Üst Üste Onu Birkaç Kez Öptü
Senmi Beni Arayacaksın Yoksa benmi Seni?
Doğruldu Silahını hayvanın Tam Alnına Doğrulttu Parmağı Tetikte Öylecene Kaldı
Bir Yontu Gibi. Ve Birden Gözlerinden Yağmur Yağarcasına Yaşlar Boşaldı
Alın Alın Götürün Bu Hayvanı Hemen Buradan Çok Uzaklara Götürün
Acı Çektirmeden Ölmesini Temin Edin Gerekirse İğne Yaptırın Öyle Vurun
Ben Düşmanlarımı Bile Böyle Vurmamışımdır Bana Bunu Yaptırmayın
Sordu Hiç Umut Yokmu Yok Paşam Dedi Herkez Elinden Geleni Yaptı
Böyle Daha Fazla Acı Cekmesine Müsaade Etmeseniz İyi Olur DediBir Şey Daha Söylemek İsterim Gözleri Sanki Sizi Arar Gibiydi
Arar Ya Tabi Arar
Atlar İnsanlardan Daha Hassas Ve Vefakar cıkar düşüncesinden Daha Uzaklardır
Bunca Yıl Bana Hizmet Etti Bana Yoldaşlık Etti O Benim Kokuma
Ben Onun Kokusuna Alıştık. Birbirimizin Huylarını Öğrendik
Yazık Oldu Canım Hayvanıma
Atatürk Ayaklandı Atının Yanına Gitti
Gazi Paşa Eğildi Ve Mendili İle Ağzındaki Köpükleri Sildi Yelesini Okşadı
Obunu yaparken Hassas Hayvan Efendisinin Kokusunu Almışdı
Gözlerini Ordan Yana Çevirdi Sanki Şimdi Gülümsüyordu
Ama Şimdide Paşa'nın Yüzü Bembeyazdı
Oğlum Oğlum Şimdi bütün acıların dinicek
Sonra Üst Üste Onu Birkaç Kez Öptü
Senmi Beni Arayacaksın Yoksa benmi Seni?
Doğruldu Silahını hayvanın Tam Alnına Doğrulttu Parmağı Tetikte Öylecene Kaldı
Bir Yontu Gibi. Ve Birden Gözlerinden Yağmur Yağarcasına Yaşlar Boşaldı
Alın Alın Götürün Bu Hayvanı Hemen Buradan Çok Uzaklara Götürün
Acı Çektirmeden Ölmesini Temin Edin Gerekirse İğne Yaptırın Öyle Vurun
Ben Düşmanlarımı Bile Böyle Vurmamışımdır Bana Bunu Yaptırmayın
At Sporunu yüzmeyi kürek çekmeyi Çok Seven Gazi Paşa Bu Olaydan Sonra
Uzun Süre Ata Binmemişti Olayın Dramatik Gücünü Unutmak İçin Kendisini Çalışmaya Vermişdi
Uzun Süre Ata Binmemişti Olayın Dramatik Gücünü Unutmak İçin Kendisini Çalışmaya Vermişdi
Atatürk'ün Bilinmeyen Hassas Yönleri Adlı Kitapdan Alıntı Yapmışımdır Tamamen Kendim Yazmışımdır
Kitabın Yazarı
(Dr. Necla Kitay Yazıcıoğluna Teşekkürler)
Atatürk'ün FazLa Bilinmiyen ÖzellikLeRi
ATA LAFINI SEVMEZDİ
“Atatürk” hitabını ilk kez dönemin Türk Dil Kurumu Başkanı bir konuşmasında kullanmış, Mustafa Kemal de çok beğenerek soyadı olarak almıştı.Kendisine Ata” diye hitap edilmesinden hiç hoşlanmazdı.
“Atatürk” hitabını ilk kez dönemin Türk Dil Kurumu Başkanı bir konuşmasında kullanmış, Mustafa Kemal de çok beğenerek soyadı olarak almıştı.Kendisine Ata” diye hitap edilmesinden hiç hoşlanmazdı.
EN SEVDİÄžİ YEMEK
Manastır Askeri Lisesi yıllarından kalan bir alışkanlıkla hayatı boyunca en sevdiği yemek kuru fasulye ve pilav olarak kaldı. Tatlıya düşkün değildi ama canı istediğinde çok sevdiği gül reçelini tercih ederdi.
Manastır Askeri Lisesi yıllarından kalan bir alışkanlıkla hayatı boyunca en sevdiği yemek kuru fasulye ve pilav olarak kaldı. Tatlıya düşkün değildi ama canı istediğinde çok sevdiği gül reçelini tercih ederdi.
EN BÜYÜK HAYALİ DÜNYA TURUNA ÇIKMAKTI
Ömrü yetseydi bir dünya turuna çıkıp Türk dili ve tarihi üzerindeki çalışmalarını genişletmek en büyük hayaliydi.
Ömrü yetseydi bir dünya turuna çıkıp Türk dili ve tarihi üzerindeki çalışmalarını genişletmek en büyük hayaliydi.
BAŞUCU KİTABI “ÇALIKUŞU” YDU.
Binlerce kitabı vardı.Ama bunların arasında bir tanesini hayatı boyunca hatta cephede bile başucundan ayırmadı. Reşat Nuri Güntekin’in ünlü Çalıkuşu romanını hep yanında taşır, her gün rast gele bir yerinden açar, birkaç sayfa okurdu.
Binlerce kitabı vardı.Ama bunların arasında bir tanesini hayatı boyunca hatta cephede bile başucundan ayırmadı. Reşat Nuri Güntekin’in ünlü Çalıkuşu romanını hep yanında taşır, her gün rast gele bir yerinden açar, birkaç sayfa okurdu.
KABUL SALONUNDAKİ AT YAVRUSU
Atlardan sonra en sevdiği hayvan köpekti. “Fox” adını verdiği köpeği, Gazi’nin yatağının ayak ucunda uyurdu. Hayvanlara düşkünlüğü o dereceydi ki bir gün misafirlerinin de görebilmesi için yeni doğmuş bir tayla annesinin Çankaya Köşkü kabul salonuna getirilmesini bile emretmişti.
Atlardan sonra en sevdiği hayvan köpekti. “Fox” adını verdiği köpeği, Gazi’nin yatağının ayak ucunda uyurdu. Hayvanlara düşkünlüğü o dereceydi ki bir gün misafirlerinin de görebilmesi için yeni doğmuş bir tayla annesinin Çankaya Köşkü kabul salonuna getirilmesini bile emretmişti.
GOMLEKLERİNİN TUMU BEYAZDI
Gömleklerinin hepsi beyazdı. Bu gömlekler ilk yıllarda İsviçre’de özel olarak dikilirken sonra yerli malı kullanma kampanyasına öncülük edebilmek için Beyoğlu’nda bir terziye diktirilmeye başlanmıştı
Gömleklerinin hepsi beyazdı. Bu gömlekler ilk yıllarda İsviçre’de özel olarak dikilirken sonra yerli malı kullanma kampanyasına öncülük edebilmek için Beyoğlu’nda bir terziye diktirilmeye başlanmıştı
DÜZEN TAKINTISI VARDI
Evinde, çevresinde hatta konuk olduğu evlerde bile eğri duran eşyaları düzeltmeden rahat edemezdi.
Evinde, çevresinde hatta konuk olduğu evlerde bile eğri duran eşyaları düzeltmeden rahat edemezdi.
HOSGÖRÜLÜ LİDER
Köylünün birinin gazete kağıdına sardığı tütünu içmeye çalışırken eli yanmış,”Alın bunu kendi içsin” diyerek Atatürk’e küfretmişti. Mahkemeye çıkarılacaktı. Atatürk olayı dinledikten sonra “Onu mahkemeye vereceğinize doğru dürüst sigara içmesini temin edin” dedi.
Köylünün birinin gazete kağıdına sardığı tütünu içmeye çalışırken eli yanmış,”Alın bunu kendi içsin” diyerek Atatürk’e küfretmişti. Mahkemeye çıkarılacaktı. Atatürk olayı dinledikten sonra “Onu mahkemeye vereceğinize doğru dürüst sigara içmesini temin edin” dedi.
SİGARA PAZARLIÄžI
Hastalığının başlangıcında kendisini muayene eden Dr.Fissinger günde kaç paket sigara içtiğini sormuş, Atatürk “sekiz” demişti.Doktor bunu günde bir pakete indirmesi gerektiğini söyleyince gülümseyerek cevap vermişti:”Ben zaten bir paket içiyorum. Bundan sonra bunu sizin izninizle yapacağım”.
Hastalığının başlangıcında kendisini muayene eden Dr.Fissinger günde kaç paket sigara içtiğini sormuş, Atatürk “sekiz” demişti.Doktor bunu günde bir pakete indirmesi gerektiğini söyleyince gülümseyerek cevap vermişti:”Ben zaten bir paket içiyorum. Bundan sonra bunu sizin izninizle yapacağım”.
”BU NASIL HALKÇILIK?”
Bir sabah milletvekilleri ile trene binmişti. Kondüktörün milletvekillerinden bilet parası almamasına şaşırmış nedenini sormuştu.Trenin milletvekillerine bedava olduğunu öğrenince epey sinirlenmiş, “Ne de güzel halkçılık ama” demişti.
Bir sabah milletvekilleri ile trene binmişti. Kondüktörün milletvekillerinden bilet parası almamasına şaşırmış nedenini sormuştu.Trenin milletvekillerine bedava olduğunu öğrenince epey sinirlenmiş, “Ne de güzel halkçılık ama” demişti.
YABANCI DİLE MERAKI
Askeri lisede öğrenmeye başladığı Fransızcayı sonraki yıllarda geliştirdi. Zengin bir kelime bilgisi vardı. Konuşurken araya Fransızca sözcükler de eklerdi
Askeri lisede öğrenmeye başladığı Fransızcayı sonraki yıllarda geliştirdi. Zengin bir kelime bilgisi vardı. Konuşurken araya Fransızca sözcükler de eklerdi
FASULYESİNE POKER
Kumardan hoşlanmaz ama arkadaşlarıyla fasulyesine poker oynardı.Oyun sonunda kazandıklarını iade ederdi.
Kumardan hoşlanmaz ama arkadaşlarıyla fasulyesine poker oynardı.Oyun sonunda kazandıklarını iade ederdi.
KAN GORMEYE DAYANAMAZDI
Cephelerde düşmanla göğüs göğse savaşmış biri olarak en ilginç özelliği savaş meydanları dışında kan görünce fenalaşmasıydı.
Cephelerde düşmanla göğüs göğse savaşmış biri olarak en ilginç özelliği savaş meydanları dışında kan görünce fenalaşmasıydı.
BİLARDO VE YÜZME
Sportmen kişiliği vardı. Her gün at biner , yüzmeye gider ve bilardo oynardı.
Sportmen kişiliği vardı. Her gün at biner , yüzmeye gider ve bilardo oynardı.
Yazım Yanlışları İçin Lütfen Kusura Bakmayınız
Emeğe Saygı Lütfen Yorumsuz Kalmıyalım
Emeğe Saygı Lütfen Yorumsuz Kalmıyalım