05-22-2009, Saat: 08:48 PM
*Ailecek oturmuş Televole’yi izliyorduk. Konuştuğu iddia edilen bir muhabbet kuşunun görüntüleri İbrahim Tatlıses’in “Aramam sormam bir daha” şarkısı eşliğinde veriliyordu. Babaannem bir süre şoke olmuş vaziyette seyretti. Sonra da anneme dönüp şu yorumu yaptı: “Ay bu kuş aynı İbrahim Tatlıses gibi söylüyor kızzzz!”
*Babaanemin tuhaf bir takıntısı vardı. Saatler ileri alınacağı zaman o saate kadar bekler, gece tam 01:00’da ileri alırdı. Keza geri alma günü geldiğinde de aynı şeyi yapardı. Normalde çok erken uyurdu ama yılda iki kez sırf bu sebepten geceyi beklerdi. Bir keresinde, “Babaanne saati önceden de ileri alabilirsin. Boşuna uykusuz kalma” demiştim. Cevap: “Oğlum zamanı kandıramazsın!” Evet, gayet felsefi bir laf gibi duruyor. Ama ne anlama geldiğini anlayan olduysa bana da söylebilir mi lütfen?
*Teflon tavaların yeni çıktığı dönemdi. Babaannem bir gün bize gelmiş. Annem de kısa bir süreliğine komşuya kadar gitmiş. Babaannem mutfakta teflon tencereyi görünce, “Bu kızın hiç böyle kirli tenceresi olmazdı. Nasıl da yanmış!” diyerek bulaşık teliyle yanmış (!) yağları bir güzel kazımış! Evimize giren ilk teflon tencere evden böylece “temizlenerek” çıkmıştı.
*Televizyonda film izlerken öpüşen bir çift görünce babaannem hemen başını çevirip, “Sanki öpecek başka yer bulamamış gibi ağzından öpüyo. Yonan’ın bebesi” derdi! (Yonan dediği de Yunan!)
*Eurovision Şarkı Yarışması’na Türkiye adına Athena’nın katıldığı seneydi. Bizimkiler şarkı söylerken babaannem Athena’nın solisti Gökhan’a doğru parmağını sallayıp, “İnsan müsamereye yıkanıp da çıkar. Ne o kollarının kiri öyle?” demişti! “Babaanne onlar dövme” desek gece boyu sürecek bir açıklamalar zincirine gerek olacağı için, “Haklısın babaneee” demekle yetinmiştik.
*Babaannem “kargo”ya “karga” derdi. Düzeltmeye çalışan olduğunda da, “Karga işte. Uçup getiriyor. Kargo ne demek ki?” diyerek kızardı. Çok da mantıksız değil aslında.
*Babaannem Yalan Rüzgarı dizisinin hayranıydı. Amerika’da gösterilen bir bölümünü kaydedip ona götürmüştüm. Aynı bölüm Türkiye’de yıllar sonra yayınlanacağından olaylar gelişmişti. Çocuk olanlar büyümüş, hatta evlenmişti. Diziden ayrılanlar da olmuştu. Babaannem diziyi seyrederken ben de konuşmaları çevirdim. Bittiğinde yüzündeki şaşkınlığı görmeniz lazımdı. Ama asıl bomba ertesi gün patlamıştı: “Oğlum sen beni kandırdın. Aç televizyonu bak. Her şey yerli yerinde!”
*Lisedeyken odamın duvarında dev bir Jim Morrison posteri vardı. Bir gün babaannem postere baktı baktı ve aile içinde nesilden nesile aktarılacak cümleyi kurdu: “Oğlum aslan gibi dayıların var. Elalemin kemçik suratlı heriflerinin resmini asacağına onların resmini assana duvarına!
Komedi valla
*Babaanemin tuhaf bir takıntısı vardı. Saatler ileri alınacağı zaman o saate kadar bekler, gece tam 01:00’da ileri alırdı. Keza geri alma günü geldiğinde de aynı şeyi yapardı. Normalde çok erken uyurdu ama yılda iki kez sırf bu sebepten geceyi beklerdi. Bir keresinde, “Babaanne saati önceden de ileri alabilirsin. Boşuna uykusuz kalma” demiştim. Cevap: “Oğlum zamanı kandıramazsın!” Evet, gayet felsefi bir laf gibi duruyor. Ama ne anlama geldiğini anlayan olduysa bana da söylebilir mi lütfen?
*Teflon tavaların yeni çıktığı dönemdi. Babaannem bir gün bize gelmiş. Annem de kısa bir süreliğine komşuya kadar gitmiş. Babaannem mutfakta teflon tencereyi görünce, “Bu kızın hiç böyle kirli tenceresi olmazdı. Nasıl da yanmış!” diyerek bulaşık teliyle yanmış (!) yağları bir güzel kazımış! Evimize giren ilk teflon tencere evden böylece “temizlenerek” çıkmıştı.
*Televizyonda film izlerken öpüşen bir çift görünce babaannem hemen başını çevirip, “Sanki öpecek başka yer bulamamış gibi ağzından öpüyo. Yonan’ın bebesi” derdi! (Yonan dediği de Yunan!)
*Eurovision Şarkı Yarışması’na Türkiye adına Athena’nın katıldığı seneydi. Bizimkiler şarkı söylerken babaannem Athena’nın solisti Gökhan’a doğru parmağını sallayıp, “İnsan müsamereye yıkanıp da çıkar. Ne o kollarının kiri öyle?” demişti! “Babaanne onlar dövme” desek gece boyu sürecek bir açıklamalar zincirine gerek olacağı için, “Haklısın babaneee” demekle yetinmiştik.
*Babaannem “kargo”ya “karga” derdi. Düzeltmeye çalışan olduğunda da, “Karga işte. Uçup getiriyor. Kargo ne demek ki?” diyerek kızardı. Çok da mantıksız değil aslında.
*Babaannem Yalan Rüzgarı dizisinin hayranıydı. Amerika’da gösterilen bir bölümünü kaydedip ona götürmüştüm. Aynı bölüm Türkiye’de yıllar sonra yayınlanacağından olaylar gelişmişti. Çocuk olanlar büyümüş, hatta evlenmişti. Diziden ayrılanlar da olmuştu. Babaannem diziyi seyrederken ben de konuşmaları çevirdim. Bittiğinde yüzündeki şaşkınlığı görmeniz lazımdı. Ama asıl bomba ertesi gün patlamıştı: “Oğlum sen beni kandırdın. Aç televizyonu bak. Her şey yerli yerinde!”
*Lisedeyken odamın duvarında dev bir Jim Morrison posteri vardı. Bir gün babaannem postere baktı baktı ve aile içinde nesilden nesile aktarılacak cümleyi kurdu: “Oğlum aslan gibi dayıların var. Elalemin kemçik suratlı heriflerinin resmini asacağına onların resmini assana duvarına!
Komedi valla