06-02-2009, Saat: 11:49 AM
İçime girdikçe derinleşen yaralarıma aldırmadan bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Boz bulanık bir görüntü kaplıyordu sanki her yanı, o konuştukça. Sanki sıkılıyordu ruhlar belki de gözyaşları kaynıyordu başka bir kapta, maun ateşinin üzerinde, ondan çıkan buharlardı ortamı bu denli anlaşılmaz kılan.
Gözlerimi kapattığım zaman kocaman bir pencere açılıyordu bu küçük şehirden… Hep uzaklar çağırıyordu sanki karanlığın içinden bir sesle, ya da sesin içinde gizli baharlarla… Anlamını bildiğim tüm kelimeleri unutmalıyım dedi içimden bir ses. Ta en başına varmalıyım beklide. Hani henüz melekler secde etmeden, bana öğretilenleri hatırlamalıyım. Yapamazdım ama. Bu küçük şehirden açılan pencere kocaman da olsa henüz “yaşanmamış hayatları” anlatacak kelimelerin öğretildiği yere gidemezdim. Gidemedim de zaten.
Umutla yeniden sarıldım “yaşanmış dünyanın” kelimelerine. Son bir şans daha vermeliydim anlamsız da hoş gelen ses ahenklerine. Beklide sadece o sesin çıktığı dudakların hatırına bunu yapmalıydım.
Anlaşılmadığını bilerek konuşmanın azabını da ona tattırıyordum. Aslında havada uçuşan tüm kelimeler iki tarafı da keskin birer kılıcı andırıp aynı anda her ikimizi de yaralarken, içine ilk nutfe düştüğü andan itibaren doğum sancısı çekip, ölü bebek dünyaya getiren bir annenin masumluğunu düşününce yine de biraz olsun acıyordum ona. Ben ise zaten serseri kurşunların önünde hedefsiz koşan bir yürekle bu pencerenin önündeydim ve bir şey olmazdı.
Anlatamadıklarını biliyordum aslında. Belki de bildiğim şey öylesine önemliydi ki bunu herkesin bilmesi gerekiyordu. “Bu dünya” dedim. Bana “bu dünyada olmayan ve yaşanmayan bir şey söyle”. Sadece “bilinmeyen” olsun. Sustuk ikimizde. Bildiğimi anlamıştı. Tamam dedi.
Boz bulanık görüntü yavaş yavaş dağıldı. Kokusuna gerek olmayan maun ateşi de sönmüştü anlaşılan. Benim kocaman pencerem vakti geldiği için kapanmıştı. Sesler kesildi… Baharlar karanlığa karıştı. Biz sadece bakıyorduk. O berraklık içinde dans eder gibi gezinen en güzel kelimeleri seçtik birbirimize anı olsun diye hediye ettik. Vakit çok ilerlemiş olsa gerek ki melekler de secdelerini tamamlamış kalkıyorlardı.
O günden sonra hiç [SIZE=3]konuş[/SIZE]madık.
...........
.....
...