06-05-2009, Saat: 10:12 AM
Hüzün buradan geçti mi?
Yan öyküler vardır hayat hikâyemizde, 'yan' hayaller. O planlı programlı, belki tekdüze, belki karmakarışık ve 'gerçek' hikâyemiz dışında, gülümsediğimiz, hüzünlendiğimiz, nefes aldığımız, kendimiz olduğumuz yahut kendi kimliğimizin ötesine çıktığımız öyküler.
Gün, tüm matematik akışında devam ederken, bir kuşun uçuşuna bakıp, çok kısa bir uçuş hayali kurmak gibi. Uçmanın içine nice kaçışlar saklayarak, nice kavuşmalar ekleyerek, özgür diyarlarda geçen ve aslında yaşanmamış bir hikâyecik. 'Kaçma'nın her zaman kurtulmak olmadığını unutarak, 'uçma'nın düşmesini görmezden gelerek.
Yağmur yağarken, delice bir ıslanma isteği. Üşümeyi umursamamanın, sırılsıklam olmanın, cepteki tüm değerli, değersiz kâğıtları kaybetmenin, şeker gibi erimenin insanı sardığı bir istek.
Bir kitap okurken kurulan hayallerden oluşan, kısacık bir hikâye belki. Kendine biçtiği rolün altından kalkmak için didinen, rölünün hakkını verince gizli gizli efelenen bir kahraman gibi.
Kısa bir aşk, kısa bir yaşanmışlık, kısa bir aşk şiiri, kısa bir buse, kısa bir özlem ve başına 'kısa bir...' eklenebilecek aşkla ilgili herşey.
Belki, gerçek hayata bir katkısı olur, belki düş âleminde kalmaya mahkum olur.
Ama eninde sonunda biter.
Kuş gözden kaybolunca, yağmur dinince, kitabın etkisi geçince, 'aşk' gerçekler karşısında yenilince.
Kiminde elveda bile diyemezsiniz. Sallanmaz "Ne mendil ne de kol". Hüzünlenemezsiniz bile, asla biteceğini tahmin etmediğiniz hikâyenizde. Yüzlerce dramatik son yazmış olsanız bile, sizin yaşadığınız hiçbirine uymayabilir.
Bütün o aşk cümlelerinize karşılık, uzun bir veda cümleniz yoktur.
Her kısa ayrılıktan önceki sarılmanız bile yoktur.
Her geçici 'hoşçakal'ınızın karşısında gerçek 'hoşçakal'ınız ne de zayıf kalır.
Gözden kaybolan kuşu ne de çabuk unutsunuz. Güneş açınca, yağmur ne kadar da uzaktır. 'Son'dan sonra, sizi o kadar etkileyen kitapla aranızdaki mesafe ne de hızlı açılır.
[SIZE=4]Aşk, büyük aşk, mükemmel aşk ne de çabuk biter.
Elveda bile demeden. Ağlamadan, hatta hüzünlenmeden.
Gerçek öykü, hükmünü devam ettirir, sürekli yeniden başlayan yan hikâyelere rağmen. [/SIZE]
Yan öyküler vardır hayat hikâyemizde, 'yan' hayaller. O planlı programlı, belki tekdüze, belki karmakarışık ve 'gerçek' hikâyemiz dışında, gülümsediğimiz, hüzünlendiğimiz, nefes aldığımız, kendimiz olduğumuz yahut kendi kimliğimizin ötesine çıktığımız öyküler.
Gün, tüm matematik akışında devam ederken, bir kuşun uçuşuna bakıp, çok kısa bir uçuş hayali kurmak gibi. Uçmanın içine nice kaçışlar saklayarak, nice kavuşmalar ekleyerek, özgür diyarlarda geçen ve aslında yaşanmamış bir hikâyecik. 'Kaçma'nın her zaman kurtulmak olmadığını unutarak, 'uçma'nın düşmesini görmezden gelerek.
Yağmur yağarken, delice bir ıslanma isteği. Üşümeyi umursamamanın, sırılsıklam olmanın, cepteki tüm değerli, değersiz kâğıtları kaybetmenin, şeker gibi erimenin insanı sardığı bir istek.
Bir kitap okurken kurulan hayallerden oluşan, kısacık bir hikâye belki. Kendine biçtiği rolün altından kalkmak için didinen, rölünün hakkını verince gizli gizli efelenen bir kahraman gibi.
Kısa bir aşk, kısa bir yaşanmışlık, kısa bir aşk şiiri, kısa bir buse, kısa bir özlem ve başına 'kısa bir...' eklenebilecek aşkla ilgili herşey.
Belki, gerçek hayata bir katkısı olur, belki düş âleminde kalmaya mahkum olur.
Ama eninde sonunda biter.
Kuş gözden kaybolunca, yağmur dinince, kitabın etkisi geçince, 'aşk' gerçekler karşısında yenilince.
Kiminde elveda bile diyemezsiniz. Sallanmaz "Ne mendil ne de kol". Hüzünlenemezsiniz bile, asla biteceğini tahmin etmediğiniz hikâyenizde. Yüzlerce dramatik son yazmış olsanız bile, sizin yaşadığınız hiçbirine uymayabilir.
Bütün o aşk cümlelerinize karşılık, uzun bir veda cümleniz yoktur.
Her kısa ayrılıktan önceki sarılmanız bile yoktur.
Her geçici 'hoşçakal'ınızın karşısında gerçek 'hoşçakal'ınız ne de zayıf kalır.
Gözden kaybolan kuşu ne de çabuk unutsunuz. Güneş açınca, yağmur ne kadar da uzaktır. 'Son'dan sonra, sizi o kadar etkileyen kitapla aranızdaki mesafe ne de hızlı açılır.
[SIZE=4]Aşk, büyük aşk, mükemmel aşk ne de çabuk biter.
Elveda bile demeden. Ağlamadan, hatta hüzünlenmeden.
Gerçek öykü, hükmünü devam ettirir, sürekli yeniden başlayan yan hikâyelere rağmen. [/SIZE]
(Alıntı)