06-05-2009, Saat: 05:35 PM
rüzgarın savurduğu her toz bir hayattır aslında
yada rüzgarla savrulan her hayat göçebe bedenlerin ta kendisi
...
Hayatın oluşturduğu felsefe
sen veya ben gibi teklikleri kabul etmez çoğu kez
çünkü hayat bütünüyle bir gayenin sarsılmaz temeli
ve biz kolonlara takılı hayatlardaki direnişin sebebi belkide?
Neden ben o zaman,
küçücük yüreğimdeki gözlerimin ışığımı
yoksa dayanılmaz fırtınaların temelindeki sıcacık sessizliğim mi
beni ben yapan?
belkide biz demeyi her seferinde başardığım içindir!
yada hayatı türkü tadında yaşadığım içindir...
Ne dersin?
acaba hayatı kocaman bir ben kabul etsem
takvimden düşen her yaprakta iç geçirir yada dakika tutarmıydım?
mevsimlerin o cıvıl cıvıl suskunluğuna sarhoş gibi mi yaşardım
acaba mutluluk denizindeki derin yalnızlığım mı
yoksa ayık olmak mı zevk verirdi bana daha çok?
ben mi demek yoksa beni ben yaptığın için sen mi demek
bencilliğimi enkaz altına alan darbe olurdu bilemiyorum
...
Bazen dindirmek için o kurak susuzluğumu hayatı kana kana içmek
ve o güne lanet edercesine kusmak istiyorum
aslında,hayatın doyumsuzluğunu her seferinde iddaa edenlere
hani hiçbir soru tam anlamıyla cevabını bulamaz ya
hani kumun üzerine yazılan her yazının dalgalara yenik düşmesi gibi
belkide kendini hayata tetiklemek gibi...
kalabalığın içinde kendini bulmayı başarabilmek...
Düşündümde herşeye inat ben aslında;
sonsuzluğun içindeki ılık bir rüzgar
zifiri karanlığın ardındaki aydınlık;
sonlara inat başlangıçların tek sahibi;
ve güzel bir düşün bitimindeki mutlu sonnnn !
... Mutlu son ...