06-08-2009, Saat: 09:51 PM
06-11-2009, Saat: 12:54 AM
Tesadüfler herzaman vardir??
06-11-2009, Saat: 01:30 AM
Tesadüf kelime itibari ile rastlantı, şans eseri, plansız, bilmeden tasarlanmdan gerçekleşen olaydır.
İnsanoğlunun KADER kelimesinin içini boşaltmasından türemiş bir kelimedir.Hayatta hiç bir şey tesadüfi değildir.
Akli ve mantıki açıdan bakıldığında bir çok şeyin tesadüfi gelişmesi doğanın denge dediğimiz kanunlarına tamamen aykırıdır.
Ve ne için insan olduğunu bilen bir mümin için ise tesadüf kelimesini kullanmak sakıncalı bile olabilir.
Çünkü en kısa zaman olan an-ı bile elinde tutan yüce kudret bize hiç bir şeyin tesadüfi olmadığını bilakis hepsinin muntazam bir nizam içinde gelişdiğini söylemişdir.
Bizlerin kontrolünde olmasada mutlaka bir gücün kontrol ettiğini varsayarsak tesadüf diye bir şey yokdur.
Sadece KADER vardır.Herşey bu daire içinde olur biter.
İnsanoğlunun KADER kelimesinin içini boşaltmasından türemiş bir kelimedir.Hayatta hiç bir şey tesadüfi değildir.
Akli ve mantıki açıdan bakıldığında bir çok şeyin tesadüfi gelişmesi doğanın denge dediğimiz kanunlarına tamamen aykırıdır.
Ve ne için insan olduğunu bilen bir mümin için ise tesadüf kelimesini kullanmak sakıncalı bile olabilir.
Çünkü en kısa zaman olan an-ı bile elinde tutan yüce kudret bize hiç bir şeyin tesadüfi olmadığını bilakis hepsinin muntazam bir nizam içinde gelişdiğini söylemişdir.
Bizlerin kontrolünde olmasada mutlaka bir gücün kontrol ettiğini varsayarsak tesadüf diye bir şey yokdur.
Sadece KADER vardır.Herşey bu daire içinde olur biter.
06-11-2009, Saat: 03:40 PM
yaya sen anormalmisin bole boktan selere takılıon..
06-15-2009, Saat: 10:38 AM
Tesadüf diye bir şey aslında yoktur. Bizler bir çok olayın nasıl gerçekleştiğinin mantığını anlayamadığımız için bunların adına mücize, tesadüf veya kader gibi şeyler koyarız. halbuki hepsi birbirinden oldukca farklı ve yanlış algıladığımız kavramlardır.
Örneğin ilk başta kaderi ele alalım. Hepimiz zamanında kendimize sormuşuzdur, "şu an kendimi camdan aşşağıya atsam bu kader midir? bu benim kaderimde önceden yazılmış bir şey midir?" gibi.. Kendimizi camdan atıp atmamak bizim elimizde olduğu için kaderimizide kendi kendimize değiştirebileceğimizi zannederiz. Oysaki yanılırız. Çünkü kader dediğimiz şey; "Kişinin üzerine düşen sorumluluklarını yerine getirdikten sonra ortaya çıkan neticedir." Yani siz Öss'ye hazırlanır, üzerinize düşen sorumluluğu yerine getirirsiz. Nereyi kazanacağınız, hangi üniversiteye gideceğiniz veya kaç puan alacağınız sizin kaderinizdir. Sınavda kaydırma yapmış olmanızda 'kötü kader, talihsizlik veya hayırlısı olan' değildir. Bu yine üzerinize düşen sorumluluğu yerine getirmemenizdir. Siz, sınav esnasında dikkatli olmak zorundaysanız, dikkatinizin eksik olması, dalgınlığınız, sizin yine üzerinize düşen sorumluluğu tam anlamıyla yerine getirmemenizden kaynaklanır. Ve hayatınız buna göre şekillenir. Ancak bu kader değildir.
Gelelim tesadüflere..
Bilimde tesadüf yoktur. Bilim buna, olasılığı düşük, 'anlamlı rastlantılar' adını verir. Çünkü evrenin yasalarını öğrendiğimizde hepsinin birer açıklaması vardır. Ağaçtan düşen bir elmanın yuvarlanarak, 10 metre uzaklıkta olmamıza rağmen ayağımızın önüne gelmiş olması tesadüf olamaz. Newtonun yer çekimi kanunu ve quantum fizik kurallarını bilen herkes buna bir açıklama getirebilir. Özetle bu tip fiziki eylem üzerine yaşanılan şaşırtıcı, gerçekleşme olasılığı düşük olaylar tesadüf değil, ıspatlanabilir 'anlamlı rastlantılar'dır.
Tesadüf olarak adlandırdığımız olaylar tabiki devamlı süregelen fiziki olaylardan ibaret değildir.
Örneğin, aklınızdan birini geçirirken tamda o esnada telefon çalar ve arayan, aklınızdan geçirdiğiniz kişidir. Hepimizin başına en az bir kez geldiğine eminim. Başınıza gelmiş olmasa bile, "ben de tam seni arayacaktım" cümlesini sürekli duyarsınız. Bu cümle ise karşınızdakinin bahsettiğim olayı yaşadığının ispatıdır. Peki bu büyük rastlantı bir tesadüf müdür?
Kesinlikle değildir.
Yer çekimi kanunu veya diğer fizik kuralları olduğu gibi evrende farklı kanunlarda vardır. Tesadüfler konusunda benim size anlatacağım ilgili bilimsel kanun "benzerlik yasasıdır."
Hepimiz zıt kutupların birbirini çektiğini, mıknatıs örneğiyle birlikte zamanında öğenmişizdir. Ancak tüm olay bu mudur? Zıt karakterler veya farklı manyetik kutuplar birbirini çeker vs.? Değil. Nesnel varlıkların zıt kutuplarının, birbirlerini çekmesi, aklımıza ve mantığımıza yatan bir olaydır. Nesnel varlıklarda durum genellikle böyleyken, elimizle tutamadığımız, soyut diye nitelendirdiğimiz 'olaylarda', çekim farklıdır.
Evrende yaşanılan benzer olaylar birbirlerini çeker. İşte bu benzerlik yasasını özetleyen cümleyi öğrendiğimizde bir çok tesadüfe anlam getirebiliriz. Yukarıda vermiş olduğum örneği şimdi biraz açalım.
Sizin aklınızdan birini geçiriyor olmanız, 'mehmeti aramalıyım, benden haber bekliyor' şeklindeki düşünceleriniz bir eylemdir. Yani fatma adındaki şahsın, Mehmet'i o anda düşünüyor olması, evrenin bir yerinde yaşanmaktadır. Evrenin bir yerinde Fatma mehmeti düşünme eylemini gerçekleştirmektedir. Bu bir olaydır.
Evren bunu algılar, Bir yerlerde fatma adında birisi mehmet adında bir başka kişiye yoğunlaşmıştır.. Ve tamda bu esnada benzer olayların birbirlerini çekmesi gerçekşeşir.. Sanki milyarlarca verinin depolandığı bir merkez üssü vardır evrenin. fatma mehmeti düşünme eylemini gerçekleştirirken fatmanın dosyası birisi tarafından incelenir ve mehmet' e ufak ufak sinyaller gider. Eğer mehmet o anda bu sinyalleri algılayabilecek pozisyonda ise hiç beklenmedik bir anda kendiside fatmayı aramayı düşünür. Sinyalleri algılayabilecek pozisyonda olmasından kastım, işinin başından aşkın olmadığı, zihnen müsait olduğu zamanlardır.
Kısaca Fatma, Mehmet'i aramayı düşünerek bir eylem gerçekleştirir. Evrenin benzerlik yasası devreye girer ve Fatmanın düşüncelerinden Mehmet' e bazı sinyaller gider. Sinyallerin şiddeti ve Mehmetin durumuna göre Mehmet' te Fatma'yı düşünmeye başlayabilir. Hatta onu arayabilir..Fatma Mehmet'i düşünerek onu kendisine çekmiş ve eş zamanlı olaylar yaşanmıştır. Bu Eş zamanlı olaylar belli bir mantığa uygun şekilde yaşanılmaz. Aynı olaylar bir zaman dilimine sıkışır. Olaylar birbirlerini çeker ve aynı anda patlak verir. Bizlerse bu tip yasaları bilmediğimiz için mantığımızın almadığı yaşanılan her olaya tesadüf deriz.
Dünyanın en çok satan kitaplarından birisi olan 'The Secret', benzer bir yasa üzerinden insanlığa, 'evrenin sırrını' vereceğini tahaddüt eder. Bu sırrı vermiştirde. Kitapta özetle 'pozitif düşünen, pozitif olayları kendisine çeker' teması işlenmiştir. Yani 'bu günüm çok güzel geçicek, bugün her şey yolunda gidecek' şeklinde düşünerek güne başlamak size olumlu olayları yaşatacaktır. Yani yukarıda anlattığım olaya benzer bir yasa üzerinden kitap derlenmiş ve bu kitap en çok satan kitaplardan olmuştur.
Tesadüflerle ilgilenen arkadaşlar için The Secret' ten başka, 'olasılıksız' kitabını da okumalarını tavsiye ederim. Bir de, 'tesadüfler' adında hoş bir Romantik/komedi tarzında film vardır. Keyifle izleyeceğinizi düşünüyorum..
Örneğin ilk başta kaderi ele alalım. Hepimiz zamanında kendimize sormuşuzdur, "şu an kendimi camdan aşşağıya atsam bu kader midir? bu benim kaderimde önceden yazılmış bir şey midir?" gibi.. Kendimizi camdan atıp atmamak bizim elimizde olduğu için kaderimizide kendi kendimize değiştirebileceğimizi zannederiz. Oysaki yanılırız. Çünkü kader dediğimiz şey; "Kişinin üzerine düşen sorumluluklarını yerine getirdikten sonra ortaya çıkan neticedir." Yani siz Öss'ye hazırlanır, üzerinize düşen sorumluluğu yerine getirirsiz. Nereyi kazanacağınız, hangi üniversiteye gideceğiniz veya kaç puan alacağınız sizin kaderinizdir. Sınavda kaydırma yapmış olmanızda 'kötü kader, talihsizlik veya hayırlısı olan' değildir. Bu yine üzerinize düşen sorumluluğu yerine getirmemenizdir. Siz, sınav esnasında dikkatli olmak zorundaysanız, dikkatinizin eksik olması, dalgınlığınız, sizin yine üzerinize düşen sorumluluğu tam anlamıyla yerine getirmemenizden kaynaklanır. Ve hayatınız buna göre şekillenir. Ancak bu kader değildir.
Gelelim tesadüflere..
Bilimde tesadüf yoktur. Bilim buna, olasılığı düşük, 'anlamlı rastlantılar' adını verir. Çünkü evrenin yasalarını öğrendiğimizde hepsinin birer açıklaması vardır. Ağaçtan düşen bir elmanın yuvarlanarak, 10 metre uzaklıkta olmamıza rağmen ayağımızın önüne gelmiş olması tesadüf olamaz. Newtonun yer çekimi kanunu ve quantum fizik kurallarını bilen herkes buna bir açıklama getirebilir. Özetle bu tip fiziki eylem üzerine yaşanılan şaşırtıcı, gerçekleşme olasılığı düşük olaylar tesadüf değil, ıspatlanabilir 'anlamlı rastlantılar'dır.
Tesadüf olarak adlandırdığımız olaylar tabiki devamlı süregelen fiziki olaylardan ibaret değildir.
Örneğin, aklınızdan birini geçirirken tamda o esnada telefon çalar ve arayan, aklınızdan geçirdiğiniz kişidir. Hepimizin başına en az bir kez geldiğine eminim. Başınıza gelmiş olmasa bile, "ben de tam seni arayacaktım" cümlesini sürekli duyarsınız. Bu cümle ise karşınızdakinin bahsettiğim olayı yaşadığının ispatıdır. Peki bu büyük rastlantı bir tesadüf müdür?
Kesinlikle değildir.
Yer çekimi kanunu veya diğer fizik kuralları olduğu gibi evrende farklı kanunlarda vardır. Tesadüfler konusunda benim size anlatacağım ilgili bilimsel kanun "benzerlik yasasıdır."
Hepimiz zıt kutupların birbirini çektiğini, mıknatıs örneğiyle birlikte zamanında öğenmişizdir. Ancak tüm olay bu mudur? Zıt karakterler veya farklı manyetik kutuplar birbirini çeker vs.? Değil. Nesnel varlıkların zıt kutuplarının, birbirlerini çekmesi, aklımıza ve mantığımıza yatan bir olaydır. Nesnel varlıklarda durum genellikle böyleyken, elimizle tutamadığımız, soyut diye nitelendirdiğimiz 'olaylarda', çekim farklıdır.
Evrende yaşanılan benzer olaylar birbirlerini çeker. İşte bu benzerlik yasasını özetleyen cümleyi öğrendiğimizde bir çok tesadüfe anlam getirebiliriz. Yukarıda vermiş olduğum örneği şimdi biraz açalım.
Sizin aklınızdan birini geçiriyor olmanız, 'mehmeti aramalıyım, benden haber bekliyor' şeklindeki düşünceleriniz bir eylemdir. Yani fatma adındaki şahsın, Mehmet'i o anda düşünüyor olması, evrenin bir yerinde yaşanmaktadır. Evrenin bir yerinde Fatma mehmeti düşünme eylemini gerçekleştirmektedir. Bu bir olaydır.
Evren bunu algılar, Bir yerlerde fatma adında birisi mehmet adında bir başka kişiye yoğunlaşmıştır.. Ve tamda bu esnada benzer olayların birbirlerini çekmesi gerçekşeşir.. Sanki milyarlarca verinin depolandığı bir merkez üssü vardır evrenin. fatma mehmeti düşünme eylemini gerçekleştirirken fatmanın dosyası birisi tarafından incelenir ve mehmet' e ufak ufak sinyaller gider. Eğer mehmet o anda bu sinyalleri algılayabilecek pozisyonda ise hiç beklenmedik bir anda kendiside fatmayı aramayı düşünür. Sinyalleri algılayabilecek pozisyonda olmasından kastım, işinin başından aşkın olmadığı, zihnen müsait olduğu zamanlardır.
Kısaca Fatma, Mehmet'i aramayı düşünerek bir eylem gerçekleştirir. Evrenin benzerlik yasası devreye girer ve Fatmanın düşüncelerinden Mehmet' e bazı sinyaller gider. Sinyallerin şiddeti ve Mehmetin durumuna göre Mehmet' te Fatma'yı düşünmeye başlayabilir. Hatta onu arayabilir..Fatma Mehmet'i düşünerek onu kendisine çekmiş ve eş zamanlı olaylar yaşanmıştır. Bu Eş zamanlı olaylar belli bir mantığa uygun şekilde yaşanılmaz. Aynı olaylar bir zaman dilimine sıkışır. Olaylar birbirlerini çeker ve aynı anda patlak verir. Bizlerse bu tip yasaları bilmediğimiz için mantığımızın almadığı yaşanılan her olaya tesadüf deriz.
Dünyanın en çok satan kitaplarından birisi olan 'The Secret', benzer bir yasa üzerinden insanlığa, 'evrenin sırrını' vereceğini tahaddüt eder. Bu sırrı vermiştirde. Kitapta özetle 'pozitif düşünen, pozitif olayları kendisine çeker' teması işlenmiştir. Yani 'bu günüm çok güzel geçicek, bugün her şey yolunda gidecek' şeklinde düşünerek güne başlamak size olumlu olayları yaşatacaktır. Yani yukarıda anlattığım olaya benzer bir yasa üzerinden kitap derlenmiş ve bu kitap en çok satan kitaplardan olmuştur.
Tesadüflerle ilgilenen arkadaşlar için The Secret' ten başka, 'olasılıksız' kitabını da okumalarını tavsiye ederim. Bir de, 'tesadüfler' adında hoş bir Romantik/komedi tarzında film vardır. Keyifle izleyeceğinizi düşünüyorum..