06-12-2009, Saat: 11:34 PM
SUSUYORUM;
Yanık karanfil kokan gecede
Bir sözcük bekliyorum denizlerinden
Ay kıvrılmış yan yana uyurken yıldızlarla,
su bekliyorum eksilen düşlerime
Ütopik bir devrimin,kararlı adımlarını
düşürüyorum durgun sahillerine
Hadi yar ! Gel-git(me) zamanıdır şimdi
YÜRÜYORUM;
viraneye dönmüş yağmurlar kentinde
Kaç adım oldu yalnızlığım Say(a)madım
Taş üstünde taş kalmıyor yüreğimin cenderesinde
Her enkaz alanından nasıl da sağ çıkıyorum,
Her sabah inadına uyanıyorum,
dilimde bedeli acıyla ödenmiş bir sevda türküsü
YAZIYORUM;
Sana dair sözlerimi gözlerimden yırtılmış sayfalara ,
Ne zaman bir çocuk düşünsem özleminde;
Çocuk konuşmayı öğrenir,sen gelmezsin
Acıya sürgün yaşamlar ezberlerim gelmeyişlerinde
Yokluğunun düşsel komalarında,uyu(mu)yorum yatağımda
Çekiliyor tüm kanım,hasret geçen damarlarımdan
ÖLÜYORUM;
Eskimiş mezarlarda,kum fırtınalarında ve soğuk toprakta
Ve bende kalan
bronşlarıma tüküren katı bir yalnızlık hükmü
Devrik bir alfabeden oluşma defterime,
hükümsüz cümleler karalıyorum
Ölüm iklimindeyim,susamıyorum
SAVURUYORUM;
Yine dilimin ucuna gelipte söyleyemediğim cümleleri uçurumlarına
Onca gözünü kan bürümüş vedalara ve bronşlarımı azdıran
buz gibi ayazlara rağmen,hala yürüyorum
Ya düşüp gideceğim gözlerinden,
ya da asacağım kendimi kirpiklerinin darağacına...
Yanık karanfil kokan gecede
Bir sözcük bekliyorum denizlerinden
Ay kıvrılmış yan yana uyurken yıldızlarla,
su bekliyorum eksilen düşlerime
Ütopik bir devrimin,kararlı adımlarını
düşürüyorum durgun sahillerine
Hadi yar ! Gel-git(me) zamanıdır şimdi
YÜRÜYORUM;
viraneye dönmüş yağmurlar kentinde
Kaç adım oldu yalnızlığım Say(a)madım
Taş üstünde taş kalmıyor yüreğimin cenderesinde
Her enkaz alanından nasıl da sağ çıkıyorum,
Her sabah inadına uyanıyorum,
dilimde bedeli acıyla ödenmiş bir sevda türküsü
YAZIYORUM;
Sana dair sözlerimi gözlerimden yırtılmış sayfalara ,
Ne zaman bir çocuk düşünsem özleminde;
Çocuk konuşmayı öğrenir,sen gelmezsin
Acıya sürgün yaşamlar ezberlerim gelmeyişlerinde
Yokluğunun düşsel komalarında,uyu(mu)yorum yatağımda
Çekiliyor tüm kanım,hasret geçen damarlarımdan
ÖLÜYORUM;
Eskimiş mezarlarda,kum fırtınalarında ve soğuk toprakta
Ve bende kalan
bronşlarıma tüküren katı bir yalnızlık hükmü
Devrik bir alfabeden oluşma defterime,
hükümsüz cümleler karalıyorum
Ölüm iklimindeyim,susamıyorum
SAVURUYORUM;
Yine dilimin ucuna gelipte söyleyemediğim cümleleri uçurumlarına
Onca gözünü kan bürümüş vedalara ve bronşlarımı azdıran
buz gibi ayazlara rağmen,hala yürüyorum
Ya düşüp gideceğim gözlerinden,
ya da asacağım kendimi kirpiklerinin darağacına...