:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Lenin ve Leninizm
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Modern toplum tümüyle, büyük işçi kitlelerinin, toprak sahipleri ve kapitalistler sınıflarından oluşan çok küçük azınlıklar tarafından sömürülmesi temeli üzerine kuruludur. Köleci toplumdur bu, çünkü ömürleri boyunca sermayenin hizmetinde çalışan “özgür” işçiler, kapitalist köleliğin güçlenmesine ve devamını sağlayan karlar üreten köleler olarak varolmaları için en gerekli araçları elde etmekten başka hiçbir “hak” sahibi değillerdir. ( Lenin )



Hayatı


Lenin, 22 Nisan 1870‘te Simbirsk (Ulyanovsk)‘te dogdu. Narodnik gelenekten koparak lenn.jpg

1893‘te Marksist oldu ve Petersburg’a tasindi. 1894‘te Krupskaya ile tanisti. Ayni yil Narodnikler‘e karsi bir polemik olan Halkin Dostlari Kimlerdir ve Sosyal-Demokratlara Karsi Nasil Savasirlar? adli eserini yazdi. 1895‘te Martov, Krupskaya ve digerleriyle birlikte Petersburg’daki Marksist çevreleri birlestirerek Petersburg Isçi Sinifinin Kurtulusu Için Mücadele Birligi’ni kurdu.1895 yili sonunda Lenin de dahil Mücadele Birligi yöneticileri yakalandilar.1899‘da Rusya’da Kapitalizmin Gelismesi baslikli kitabi yayinlandi. Bu da Narodniklere karsi bir polemikti.Lenin, yakalandiktan sonra 15 ay hapis ve Sibrya’da üç yil sürgün kaldi. 1900 yili basinda serbest birakildiktan hemen sonra yurtdisina (Münih) çikti. Lenin takma adini 1901‘de aldi.1901-1903 yillari arasinda yurtdisinda Iskra ile ugrasti. 1905 Rus Devrimi (Ocak 1905)’nin baslamasi üzerine ayni yilin Kasim ayinda Isviçre’den Rusya’ya döndü. Bu devrimin yenilgisi üzerine 1907 yilinda tekrar yurtdisina çikti.Birinci Savas’in baslarinda Emperyalizm adli kitabini yazdi. Isviçre’de yapilan savas karsiti iki uluslararasi konferansta (Zimmerwald ve Kiental) “Emperyalist savasi iç savasa dönüstürme“ tezini savundu. Ama bu konuda baslangiçta kendi Bolsevik yandaslarini bile ikna edemedi.Subat/Mart 1917 Devrimi’nden hemen sonra geri Rusya’ya döndü (Nisan 1917).Bu devrim bir Geçici Hükümet dogurmustu. Bu dönemde Lenin Nisan Tezleri olarak bilinen görüslerini öne sürdü. Bu görüsleri kendi Bolsevik yoldaslarinin bile saskinligina neden olmus, bu yüzden onu “deli“ sananlar olmustur. Bu siralarda da görüsleri nedeniyle bir süre yalnizlasti, tek basina kaldi. Sık sık tek kisilik kampanyalar yürüttü, tek kisilik bir ordu gibi davrandi.Temmuz 1917‘de Krenski hükümeti tarafindan “Alman ajani“ olarak suçlandi. Bu sebeple yeniden ülkeyi terketmek ve Finlandiya’da gizli yasamak zorunda kaldi. Finlandiya’da bulundugu bu dönemde Devlet ve Devrim’i yazdi.Ekim Devrimi sirasinda Rusya’ya döndü (20 Ekim 1917‘de Petersburg’a vardi). 7/8 Kasim 1917‘de Ekim Devrimi oldugunda 47 yasinda bulunan Lenin Hükümet Baskani oldu.1918 Agustosu’nda kendisine karsi yapilan bir suikast girisiminde iki kursun yarasi aldi.Lenin, 21 Ocak 1924‘te öldü.,


Leninizm


‘Leninizm (Bolsevizm) nedir?‘ demek, Lenin’in Marksizme katkisinin ne oldugunu sormaktir.
Stalin’in yönlendirmesi altinda hazirlanmis olan Bolsevik Partisi Tarihi, “Leninizm, proletaryanin sinif savasiminin yeni kosullarinin Marksizm’idir; emperyalizm ve proletarya devrimleri çaginin Marksizm’idir“ diyor ve Lenin’in “Leninizm“ demeye hak kazandiran katkilarini söyle tespit ediyor .
Parti sorunu: Lenin, II. Enternasyonal’i olusturan partilerden model olarak ve parti anlayisi olarak temelden farkli “yeni tipte bir parti“yi savundu.
Burjuva devrimde (demokratik veya ulusal-demokratik) proletaryanin taktikleri sorunu (demokratik devrimde proletaryanin rolü ve görevleri): Lenin bu konuda Rus Devrimi baglaminda bu devrime proletaryanin öncülük etmesi, liberal burjuvazinin tecridi ve köylülerle ittifak politikasi izlenmesi, yani isçi-köylü ittifaki taktigini savundu. Marksizmin teorisinde bu biçimiyle o güne kadar rastlanmayan bu taktik, Nisan 1905‘teki RSDIP Üçüncü Kongresi’nde kararlastirilmis ve Iki Taktik adli kitapta savunulmustur.
Sosyalizme geçiste devlet biçimi olarak sovyetler cumhuriyetini önererek devlet sorununda yaptigi katki: Lenin, kendisinin Nisan Tezleri diye bilinen tezleriyle o tarihe kadar Marksistler tarafindan sosyalizme geçisin en iyi/elverisli politik biçimi sanilan “parlamenter cumhuriyet“e karsilik olarak “sovyetler cumhuriyeti“ni önerdi. Bir kez ve kendiliginden dogmus bulunan Isçi Temsilcileri Sovyetleri’nden parlamenter cumhuriyete dönüsün geri bir adim olacagini söyledi.
Bolsevik Partisi Tarihi, yukaridaki üç noktaya ek olarak ‘Tek ülkede sosyalizmin zaferinin olanakli oldugu görüsü’nü de Lenin’in Marksizme katkisi olarak niteler, emperyalizm çaginin tahlilinden ve özellikle esitsiz gelisme yasasindan hareketle Lenin’in Agustos 1915 tarihli Avrupa Birlesik Devletleri Slogani Üzerine ve 1916 tarihli Proletarya Devriminin Savas Programi baslikli iki makalesinde tek ülkede sosyalizmin zaferinin olanakli oldugu görüsünü savunarak, bunu olanakli görmeyen eski Marksist görüsün 20. Yüzyilda artik dogru olmadigini ve geçersiz hale geldigini ortaya koydugunu iddia eder.
Böylece, Bolsevik Partisi Tarihi, Lenin’in Marksizme katkilarini dört noktada toplamaktadir. Ama Lenin’in tek ülkede sosyalizmin zaferinin olanakli oldugunu söyledigi seklindeki iddia dogru degildir. Dogru olan bunun tam tersidir. Yani Lenin, Marks-Engels ve sonraki Marksist kusaklarca savunulan bu konudaki eski görüsü devam ettirmistir. Eski Marksist görüsü terk ederek tek ülkede sosyalizmi savunan Lenin degil, Stalin’dir. Burada Stalin’in ‘katkisi‘ (?) Lenin’e maledilmeye çalisilmaktadir.
Böylece, yani tek ülkede sosyalizm konusunda söylenenler hariç tutulmak kosuluyla, Lenin’in Marksizme katkisi olarak geri kalan üç noktada Bolsevik Partisi Tarihi’nde söylenenler bence de tamamen dogrudur.
Bu üç noktadaki katkiya devrimci teori ve pratik için hala en iyi stratejik çerçeveyi saglayan Lenin’in emperyalizm analizi (çag tahlili) de eklenmelidir.
Lenin’in Örgüt Anlayisi
Devrimin (ayaklanmanin, kurtulusun) basarisi iyi bir devrimci örgüt gerektiriyordu. Lenin, bu amaçla Narodniklerinkinden bile daha iyi bir devrimciler örgütü için çabaladi. Düsündügü tipte bir örgüt yaratmakta araç olarak gazeteden yararlandi.
Onun örgüt anlayisinin arka planinda kendiliginden hareket ve bilinçli unsur arasindaki iliskiye bakisi, sosyalist hareketin rolü ve görevleri konusundaki düsüncesi yatmaktadir.
Lenin‘in örgüt konusundaki görüsleri ilk olarak 1901-1904 arasi yillarda kaleme aligi su yazilarinda ve kitaplarinda islenmistir:
*Nereden Baslamali (Mayis 1901, Iskra, sayi 4),
*Ekonomizmin Savunuculariyla Bir Konusma (Aralik 1901, Iskra, sayi 12, Collected Works, cilt 5): Bu yazida Ekonmistlere karsi kendiliginden hareket ile bilincli unsurun karsilikli iliskileri konusunu tartisir ve bu makaleyi birkaç ay sonra yayinlanan ‘Ne Yapmali?‘ kitabinin bir özeti olarak tanitir;
*Ne Yapmali (Mart 1902),
*Bir Yoldasa Mektup (Eylül 1902) ve
*Bir Adim Ileri iki Adim Geri (Mayis 1904).
Lenin, kendi partisini 1903‘ten 1905‘e dek ‘demokratik‘ olarak tanimlamaz. Ama 1905 Devrimi onu hem bir kitle partisine hem de demokratik bir partiye dönüstürür. Böylece 1905-07 devrim döneminde demokratik bir kitle partisidir. 1907/8-1912 yillari arasinda parti, kendi faaliyetinin sürekliliginin çikari için yine 1903-05 dönemindeki yapisina döner (demokratik degil). 1917 Subat devrimiyle beraber tekrar 1905-07 arasindaki durumuna döner (kitlesel ve demokratik bir parti). Bir zaman sonraki ayaklanma hazirligi sürecinde ve iktidara geldiginde de bagli olarak durum degisir.
Buna bakarak Lenin’de tek bir parti teorisi olmadigini, 1902/3-1917 arasinda çesitli kaymalar görüldügünü, dolayisiyla onun teorisinin evrim içinde ele alinmasi gerektigi uyarisini yapanlar vardir.
Açik ki, kitle örgütüne dönüsmekle demokratik bir parti haline gelmek birdigerini gerektiren seyler. Nitekim açik ve yiginsal bir parti olamadigi baski ve gericilik dönemlerinde dar çekirdege varana dek geri küçülmüs olan parti, sözcügün hakiki anlaminda demokratik de degildir.
Lenin,
1) Ulus/ülke çapinda örgütlü (yerel degil ulusal) ve
2) Merkezi (federe degil),
türden bir mücadele/savas örgütünü savundu.
Zaman zaman bir liderlik/yönetim ilkesi veya yönetim biçimi olarak “Mutlak merkeziyetçilik“ veya “azami merkeziyetçilik“ ten sözetti.
Merkeziyetçiligi yukaridan asagiya dogru örgütlenme fikri olarak da tarif etti. Demokratik merkeziyetçiligin ise tabandan tavana ve tavandan tabana dogru isleyen ikili bir süreci ifade ettigine ve kendi partisinin ilki 1905 devrimi, ikincisi 1917 Subat devrimi üzerine olmak üzere iki kez “demokratik merkeziyetçiligi“ benimsedigine isaret etti. Baska deyisle demokratik merkeziyetçilik yönetici organlarin kongre ve konferanslarda belirlenmesi (yani seçimle gelmesi) demekti.
Lenin’e göre yukardan asagiya örgütlenme, birincisi parti kongresinin merkez organlari seçmesi ve bu merkezi kurullarin da kendi altlarina dogru komiteler olusturarak örgütü sekillendirmesi; ikincisi ise, isteyen herkese degil, sadece bir parti komitesine bagli olarak faaliyet yürütmeyi kabul edenlere parti üyesi ünvaninin verilmesidir. Muhalifler (Martovcular/Mensevikler), yukaridan asagiya örgütlenme fikrini “bürokratik“ olarak suçluyor, merkeziyetçilige karsi özerkligi (anarsizm noktasina varan bir özerkligi), demokrasiyi savunma adi altinda gerçekte federalizmi ve anarsizan (anarsizm noktasina varan bir demokrasiyi) bir görüsü, parçanin bütünle iliskisini parçanin belirlemesi anlayisini savunuyorlardi. Demokrasinin otorite yoklugu ve anarsi demek olmadigini söyleyen Lenin, Martovcularin (Menseviklerin) örgüt görüsünü burjuva aydin anlayisi olarak niteliyordu. Ona göre örgüt kavrami, dar anlaminda en azindan asgari ölçüde bir tutarliliga sahip bir insan kollektifini (bir çekirdegi), genis manasinda ise bu dar manadaki türden örgütlerin toplamini, bir bütün içinde birlestirilmesini ifade ediyordu. KEYK-ÖB’nin önsözünde demokrasi (demokrasi ilkesi, demokratik merkeziyetçilik) her zaman geçerli degildir, belirleyici olan devrime hizmet edip etmedigidir deniliyor ki, bu yaklasim bana RSDIP II. kongresinde demokratik ilkelere mutlak deger verilmesinin yanlis olacagi seklindeki tartismayi animsatmaktadir.
Lenin’e göre düsünce ve örgütlenme özgürlügünün olmadigi baski kosullarinda ve bu kosullar devam ettigi sürece örgüt zorunlu olarak gizli olacakti. Çünkü sözü edilen kosullar altinda devrimci çalismanin sürekliligi (siyasal faaliyetin devamliligi, kendiliginden hareketi yönetecek devamli bir örgüt) gizlilik kosuluyla mümkündü. Örgütlenmenin derin/esas çekirdegi gizli olmali, ama bu çekirdek açik/legal ve yari-legal bir örgütlenme agiyla kusatilmaliydi. Ayni anda legal olanaklardan sonuna kadar yararlanmali, yasal ve yasa-disi faaliyet akillica birlestirilmeliydi.
Özgürlügün bulunmadigi baski kosullari altinda, yani örgüt mecburen gizli oldukça, bu örgütlenmenin tüm geri kalan özellikleri (yasa-disi) gizlilik tarafindan tayin ediliyor, gizli olmasindan kaynaklaniyordu. Örnegin gizli bir örgüt “demokratik“ olamazdi ya da böyle bir örgütte “azami demokrasi“ (azami demokrasi kavrami Lenin’de baska bir vesileyle geçer) uygulanamazdi. Bu kosullar altinda demokrasi ancak asgari düzeyde uygulanabilir, baska deyisle örgüt gizli oldugu sürece bir “asgari demokrasi“ ile yetinmek zorunlu hale gelirdi. Çünkü demokrasi ilkesi gizli bir örgüte yarar degil zarar getirecekti.
‘Demokrasi‘ demek, Lenin’e göre, seçim ilkesi ve tam açiklik (aleniyet) demekti. Baska deyisle tüm görevlilerin seçimle belirlenmesi ve örgütte olan biten herseyin, kongre ve konferanslarin, örgüt üyelerinin ve görüslerinin, yalnizca örgüt üyelerince (partililerce) degil, parti-disi (kamuoyu) tarafindan bile izlenebilecegi tam bir açikligin varligi demekti. Bir örgütte bu iki ilke (seçim ilkesi ve tam açiklik) tam anlamiyla islemiyorsa onu demokratik olarak tanimlamak mümkün olmazdi. O halde demokratik bir örgüt (örgütte “demokrasi ilkesi“Wink ancak demokratik bir ülkede veya demokratik kosullar içinde olusabilirdi. Baskici/yasakçi bir rejim altinda devrimci bir örgüt demokratik oldugu, yani seçim ilkesini ve tam açikligi uygulamaya kalkistigi taktirde, siyasi polise rehin düsecek, faaliyetini kesintisiz kilamayacakti. Bunu göze alan bir örgüt ise olsa olsa devrim perspektifi olmayan siradan bir dernek veya politik ve sosyal düzeni yikma/devirme amaci tasimayan bir reform partisi olabilirdi. Devrimci bir örgüt demokrasi ilkesini (seçim ilkesi ve tam açiklik) ancak kendisini açik bir partiye dönüstürme kosullari ortaya çikinca uygulayabilirdi. Kosullarda bu degisiklik oldugu taktirde parti/örgüt kendisini seçim ve tam açiklik ilkelerine göre (yani “demokratik merkeziyetçilik“ temelinde) yeniden yapilandiracakti.
Lenin’in partisi örgütlenmede federalizme karsiydi. Örgüt gizli oldukça federalist degil merkeziyetçi olacak, merkeziyetçilik ilkesini uygulayacakti. Seçim ve açiklik ilkelerini uyguladigi taktirde ise demokratik merkeziyetçi olacakti. Merkeziyetçilik fikri ve ilkesi tek bir parti içinde özerk/otonom parti birimlerinin varligiyla çelismezdi.
Gizli bir parti kapilarini herkese açamazdi. Üye sayisinin genis tutulmasi gizlilik geregi ile bagdasmazdi. Çok genis üyelik örgütün varligini, faaliyetin devamliligini tehlikeye/riske sokardi. O nedenle üye aliminda belirli bir bilinç ve faaliyet düzeyi ve asgari örgütlenme istegi aranacakti. Özellikle devrimci bir kabarisin yasanmadigi kosullarda gizli bir örgüt üye sayisini mümkün oldugunca yalnizca bos vakitlerini degil, bütün zamanini devrimci faaliyete adayan tecrübeli ve inançli devrimcilerle, en güvenilir ve en deneyimli devrimcilerle (“profesyonel devrimciler“le) sinirlarsa, bir “profesyoneller örgütü“ olursa, gizlilik niteligini koruyabilirdi. Sosyalist olmayanlar partiye giremezdi. Parti, sadece program ve tüzügünü kabul edenleri üye alabilirdi ve bu nitelikleri tasidiklari sürece üyelerin hangi kökenden geldikleri önemli degildi.
Lenin, partiyi ayri ayri görevlere sahip bir örgütler toplami olarak düsündü. Partiyi olusturan bu örgütler görevlerinin niteligine göre örgütlenme biçimleri, gizlilik ve disiplin dereceleri bakiminda birbirinden farkli olacaklardi. Parti; son derece dar, gizli ve disiplinli birimlerden, çok genis, gevsek, daha az gizli ve disiplinli birimlere kadar çok degisik tipte örgütlerden olusacakti. Partiye dahil örgütlerin (komiteler) yanisira, parti ile bir sekilde baglantili olsalar da parti örgütü statüsü tasimayan örgütler (grup veya çevreler) de olacakti.
Parti, profesyonel devrimcilerin ve isçilerin örgütleri olmak üzere iki tip örgütlenmeden olusacakti. Tüm parti üyelerinin profesyonel devrimci olmak gibi bir zorunlulugu yoktu.
Lenin’in düsündügü parti asagidan yukariya degil, yukaridan asagiya yürünerek örgütlenir. Partide parça bütüne, alt organlar üst organlara, azinlik çogunluga baglidir. Parti disiplini azinligin çogunluga uymasini gerektirecekti. Bunun disinda bir partide bölünmeden kaçinmanin baska yolu yoktu. Örgüt demek, tavir ve eylem birligi demekti. Azinligin çogunluga uymadigi yerde ne eylem birligi kalirdi ne de örgüt. Eylem birligi tartisma ve elestiri özgürlügünü dislamazdi.
Evet, Lenin’in parti anlayisi (örgüt görüsü) böyle toparlanabilir.
Lenin, düsündügü örgütün modelini Eylül 1902‘de yazdigi Bir Yoldasa Mektup’ta verir. Modeli burda verir, 1903‘teki II. Kongrede ise örgüt konusunda yukarida özetlenen fikirlerini tüzük hükümlerine dönüstürür, bir tüzüge tercüme eder.
Bu modelde en yukarda Kongre, kongrenin altinda iki yönetici merkez (Merkez Komite ve Merkez Organ Yazi Kurulu), Merkez Komite’nin altinda ise bir seri Yerel Örgütler vardir.
Lenin, Yerel Örgüt (kent ve/veya bölge örgütü) için bir model önerir. Tüm yerel örgütler Petersburg kenti için önerilen bu modele göre insa edilir. Bir bölge veya kentteki yerel faaliyetin her yönünden sorumlu olan, tüm yerel faaliyeti yöneten bu yerel örgüt bir örgütler (yerel komitenin kollari) toplamidir ve bir Yerel Komite tarafindan yönetilmektedir. Yerel örgütleri olusturan bu örgütler sunlardir:
Semt Gruplari (Dagitim Gruplari) + Basim ve Nakil Grubu: Literatür basimi, nakli, dagitimi ve sair ile sorumlu. Bunlarda en siki gizlilik (askeri disiplin) ve partiye bagli olmak sart kosuluyor. Dagitim gruplari hep birlikte dagitim aygitini olusturuyor. Bu aygitin bos birakilamayacagi, sürekli isler vaziyette tutulmasi ve dagitim teknigi de dahil yetkinlestirilmesi öngörülüyor.
Fabrika Gruplari: Yerel örgütün en önemli, en temel birimi. Örgütün hücresi.
Propaganda Grubu (Gruplari): Örgütün propaganda faaliyetinin kesin ve siki sekilde merkezilestirilmis olmasi, çünkü bu isin (propagandanin) içeriginin çok önemli oldugu vurgulaniyor. Propagandanin düzeyini düsürecegi için bu alanda yeteneksiz kisilere görev verilemeyecegi uyarisi yapiliyor. Bu görevin, uzman, ilkelerde tutarli arastirmaci kisilere verilmesi öneriliyor. Propagandacilar kent kent, bölge bölge dolasip konferanslar vereceklerdir. Bir propaganda grubunda gizlilik ve disiplinin dagitim gruplarindaki kadar siki olamayacagi, nisbeten daha gevsek, daha az gizli ve daha az askeri disiplin gerekecegine isaret ediliyor.
Çalisma Kosullarini Inceleme, Sendikal Talepleri Belirleme Grubu: Bunlarin partiye dahil olmalari sart degil, ama parti üyelerinin yönetiminde olmalidirlar.
Egitim Gruplari: Parti üyelerinin yönetiminde olmali ama partiye dahil olmalari sart degil.
Ajitatörler: Ajitasyon gruplari görevleri geregi geziler yapacaklardir.
Askeri Örgütlenme (Askeri Görevlerden Sorumlu Gruplar): Askeri egitimli isçilerden olusan bu gruplarin baslicalari, Sahte Pasaport Düzenleyen Grup (-lar), Ajan-Provakatörlerle Mücadele Gruplari, Ordu Içinde gruplar, Hapisten Adam Kaçirma, Isçi Gösterilerinde Güvenlikten Sorumlu Gruplar...
Bu modelde en önemli örgüt birimleri, Merkez Komite (hareketin pratik önderligi) ve Yazi Kurulu (ideolojik önderlik) adlari verilen iki merkez, Yerel Komite (-ler) ve özellikle de örgütün hücresi olan Fabrika Komitesi’dir.
Örgütün esas gücü fabrika örgütlerinde yatiyor. Lenin, ‘Her fabrika kalemiz olmali‘ diyor. Örgütün temel hücresi/birimi fabrikadir. Yerel örgüt bünyesinde yeralan Fabrika Örgütü, tipki Yerel Örgüt modelindedir, yani kendi içinde yerel örgüt bünyesindeki ayni tür örgütlerin/kollarin (örgüt biçimlerinin) toplamindan olusmaktadir. Fabrika Örgütü’nü Fabrika Komitesi yönetiyor. Bu komitenin altinda ve yönetiminde de dagitim, propaganda ve ajitatörler grubu, egitim, ajanlari cezalandirma, sendikal talepleri belirleme vd gibi gruplar bulunmaktadir. Yerel Komite ile Fabrika Komitesi’ne bagli kollarin en önemlileri dagitim ve propaganda gruplaridir.
Bu modelde Lenin’in propagandaya, dolayisiyla onun bir araci olarak gazeteye verdigi önem çok açiktir.
Lenin'den ;
* Bir ekmek parçası tok insanı “ilgisiz” “duygusuz” bırakır, fakat aç olan ekmek parçası konusunda “taraflıdır”. Ekmek parçasına karşı “ilgisizlik ve duysuzluk” ekmeğe ihtiyaç olmadığı anlamına gelmez, fakat ekmeğin her zaman için sağlanmış olduğu, hiç ekmek yokluğu çekilmediği, yani kalın enselilerin partisine sağlam şekilde bir şekilde yerleşildiği anlamına gelir. Burjuva toplumu içinde partisiz olmak karnı tokların, egemenlerin, sömürücülerin partisine bağlılığı ikiyüzlüce saklamak demektir. Kapitalizm kesinlikle yenilebilir ve bu böyle olacaktır. Günümüzde işçi ve köylü, tıpkı tecrübeli bir insanın, “kelli felli bir bayın” kusursuz görünüşüne bir göz atar atmaz yanılmaksızın “kuşkusuz hırsız bu” demesi gibi, burjuva aydınlarının şişirilmiş sözlerindeki aldatmacaları kolayca fark ediyor. Eski kapitalist toplumun miras bıraktığı en büyük kötülüklerden, belalardan biri, bu kitaplarla hayatın pratiği arasındaki kopukluktur. Modern toplum tümüyle, büyük işçi kitlelerinin, toprak sahipleri ve kapitalistler sınıflarından oluşan çok küçük azınlıklar tarafından sömürülmesi temeli üzerine kuruludur. Köleci toplumdur bu, çünkü ömürleri boyunca sermayenin hizmetinde çalışan “özgür” işçiler, kapitalist köleliğin güçlenmesine ve devamını sağlayan karlar üreten köleler olarak varolmaları için en gerekli araçları elde etmekten başka hiçbir “hak” sahibi değillerdir. Durumun bilincine varan, kendisini kurtaracak mücadeleye atılmak üzere ayağa kalkan köle, yarı yarıya köle olmaktan çıkmıştır. Tanrılara, şeytanlara mucizelere inanç nasıl vahşi insanın doğa ile savaşındaki güçsüzlüğünden doğuyorsa, ahirette daha iyi bir hayat yaşama inancı da aynı kaçınılmazlıkla sömürülen sınıfların, sömürücülere karşı mücadelelerindeki güçsüzlüklerinden doğar.
* Korku tanrıları yarattı. Sermayenin kör, halk kitleleri tarafından önceden bilinmediği için kör gücü karşısında duyulan korku, proleterlerin yada küçük iş sahiplerinin her an “apansızın” “beklenmedik biçimde”, “kazara” mahvolmak tehlikesi karşısında duydukları endişe, iflas etmek, dilenci, toplumdışı, fahişe olmak, açlıktan ölmek kaygısı modern dinin kökenleridir.
* Benim görüşüme göre, barış şiarı şu anda doğru değildir. Bu küçük burjuva bir şiardır, papazların şiarıdır. Proletaryanın şiarı iç savaş olmalıdır.
* “ Bize sorarsanız sizin asıl yeriniz bataklıktır. Ve oraya varmanız için size her türlü yardımı yapmaya hazırız.”
* Silah kullanmasını öğrenmeye çalışmayan, silah sahibi olmaya çaba göstermeyen baskı altında bir sınıf köle muamelesi görmeyi hak etmiş demektir.
* “ İşçilerin kurtuluşu, işçilerin kendilerinin eseri olacaktır; yığınların bilinci ve örgütlenmesi olmadan, yığınları hazırlamadan ve eğitmeden, bir sosyalist devrim söz konusu olamaz”
* Kapitalizm kesinlikle yenilebilir ve bu böyle olacaktır.
* Günümüzde işçi ve köylü, tıpkı tecrübeli bir insanın, “kelli felli bir bayın” kusursuz görünüşüne bir göz atar atmaz yanılmaksızın “kuşkusuz hırsız bu” demesi gibi, burjuva aydınlarının şişirilmiş sözlerindeki aldatmacaları kolayca fark ediyor.
* Eski kapitalist toplumun miras bıraktığı en büyük kötülüklerden, belalardan biri, bu kitaplarla hayatın pratiği arasındaki kopukluktur.
* Durumun bilincine varan, kendisini kurtaracak mücadeleye atılmak üzere ayağa kalkan köle, yarı yarıya köle olmaktan çıkmıştır.
* Tanrılara, şeytanlara mucizelere inanç nasıl vahşi insanın doğa ile savaşındaki güçsüzlüğünden doğuyorsa, ahirette daha iyi bir hayat yaşama inancı da aynı kaçınılmazlıkla sömürülen sınıfların, sömürücülere karşı mücadelelerindeki güçsüzlüklerinden doğar.
*Sayın burjuva bireyciler, mutlak özgürlük üstüne çektiğiniz söylevlerin ikiyüzlülükten başka bir şey olmadığını söyleyeceğiz sizlere. Para gücü üzerine kurulmuş bir toplumda, bir avuç zengin asalak halinde yaşarken, emekçi yığınların yoksulluk içinde süründükleri bir toplumda gerçek, fiili hiçbir “özgürlük” olamaz.