07-07-2009, Saat: 12:50 PM
07-07-2009, Saat: 12:51 PM
07-07-2009, Saat: 12:51 PM

Sus gönlüm.
Bir elif miktarı sus.
Az kaldı bahara...Dayan gönlüm. Denizin içinde meydana gelen görünmeyen dalgalar gibi yüreğin biliyorum. Beklemekten başka çare olsaydı
seni durdurmazdım... İnan bana...
Ama yok. Başka çare yok. Unutma ki ilaç bile beklemeden tesir etmez
çiçek bile vakti gelmeden önce açmaz... 07-07-2009, Saat: 12:52 PM
07-07-2009, Saat: 12:53 PM






07-07-2009, Saat: 12:53 PM
Sen bir tepeden masal gibi geldiğinde gözlerime
ben kendi masalımı terk edip
gözlerine benzeyen bir deniz seçmiştim kendime. Bana aşkı öğretmişsen yorgun
terli bir tepede; bırak isyanım tam olsun yüreğimin sessizliğindeki kıyamete... bilirim sen kendince bir hayatı onarmaya düşkünsün. Onarmak içinse gidişin; sen önce seni affet. Adına mavi dediğin çoğul eksikliğinde... 07-07-2009, Saat: 12:54 PM
bazen seni affedebiliyor muydun
beni ağladığında? Bilirsin; ben ki kabilesiz bir savaşçı. Senden aldığım bütün anlamları sana geri verdim. Bir "içim"; kaldı ben de
bir de aklımın aldanmışlığı. Haklısın sende bensiz sularında elbet denizi aşmış bir okyanus telaşı yaşanacaktı. Bağışla sözlerimi. Bağışla gözlerimi. Dahası yok
fazlası az... 07-07-2009, Saat: 12:54 PM
bazen terk edip gidebilmeli bu şehri kendi çaresizliğinde. Bazen inceldiği yerden kopmalı hayat. Neyse! Sen benden ötede
ben senden uzakta... ne kadar çok "vardık" oysa ne kadar çok kaybolurken bile... karşımda yorgun bir adam var şimdi; özleyişlerini reddetmek uğruna yorgun düşmüş bir gemi... bu gemi nereye gidiyor usta... içim boş
gemiler boş. Bu gemi nereye gidiyor usta... Bir romanı bitirmiş gibiydi sustuğunda. Bende sustum onunla. en iyi yaptığımdı susmak. Uzun bir sessizliğin sonrasında "susuşlarımızda sen benim susuzluğumu dindirecek yağmurunu bulamadığını sandın
ben senin yağmurunu yağdıracak o bulutunu. Oysaki yağmur bulutta saklıydı
bulutta yağmurda. Susmasaydık bulacaktık" dedim. Neden geçmişin muhasebesini yapmaya başlamıştık bilmiyorum. Son sözleri iyice içime oturd
07-07-2009, Saat: 12:54 PM
"Bana bir kere susma hakkı verseydin
sana neler söylemeyecektim! Oysa sen hep payına susmaları aldın
bana ise hep sessizliğin ezeceği vakitlerle savaşmalar kaldı. Evet! susmak birilerini hep konuşmaya mahkum etmekti. Ve en çok konuşan en fazla hata yapandı her zaman. En çok susanın hep haklı kaldığı gibi... Sessizlikten korkan birine sessizlik dayatmak (hem de bir lütuf
bir armağan gibi) işlenen en haklı suçtu. Sen tüm suskunlukları kimseye bırakmayacak kadar bencil
herkesi suskunluğuna özendirecek kadar cömerttin. Sana söylenenlerle
sana anlatılanlarla herkesin sırrını bildin ama kimseye bir şey söylemedin. Oysa izin verseydin benimde sana söylemeyecek ne çok şeyim vardı. insanları sadece dinleyerek böyle çıplak
böyle savunmasız bırakmayı nerden öğrendin? Başkalarına ait bunca sırrı taşımak seni neden hiç yormadı? 07-07-2009, Saat: 12:54 PM
Sen en çok bana sustun; ben en çok sana konuştum. Sana benzemeye başladığımdaysa
bende içimi susarak döktüm. Yoksa içim dökülecekti. Susacak hiçbir şeyin kalmadığında ise içindeki sessiz diyaloglarla benden çekip gittin. 
