08-18-2009, Saat: 04:13 PM
Gitme....
ne kadar çok tekrarladım bu sözcüğü içimden. gitme... biraz daha kal, hemen koyverme kendini, hemen kaçışlara açma kapını... bekle belki herşey değişir, belki, belki daha da güzelleşir herşey...
ama gitme fikrini gelince akla , beklememeliymiş insan... olabildiğince hızlı çarpmalıymış kapıyı çıkarken hatıralardan. öyle ya, geri dönmek umududur aralık bırakılan geçmiş zamanlar... eğer birgün herşeye kaldığın yerden başlıyacağını düşünürsen, yeni bir hayatın içinde kaybedersin kendini. herşey yabancıdır, alışamazsın, alıştıramazsın yüreğini...alışamadım... keşke diyorum,keşke çarpsaydın o kapıyı. sonra da arkama bakmadan gitseydim yoluma.
geriye döndükçe,önüme bakmayı unuttum ben, baksam da adapte olamadım belki, yol iz sürmeyi bilmem, kayboldum...
dün ile günümün arasındayım. öyle koca bir boşluk, öyle koca bir sonsuzluk. hani matematikte iki sayı arasında sonsuz sayı vardır ya; bende de öyle, iki zaman dilimi arasında, sonu gelmeyen anları yaşıyorum...
dün kaldım, bugün de burdayım, yarın gideceğim... kesin kararlıyım,şu sonsuzluktan bir çıkabilsem,gideceğim. ve o zaman alıştığın ben olmayacak yanında... beraberimde götürdüğüm herşey de aynı değil, aynı sorun bende de var merak etme. şimdi ne varsa hayatımda , hepsi sana dair, hepsi sen. ama yine de yarın gideceğim...
umutlar ektim gönül bahçemde. renk renk, çeşit çeşit çiçeğim var benim. iyi bir bahçıvanım diye düşünürken, önlem alamadım tufana... şimdi sanki yüreğim zarar ziyan içinde. soldu, koptular, kırıldılar. renksiz kaldı yüreğim...
kötü bir bahçıvanmışım, tufanın, fırtınanın suçu yok...
ne kadar çok tekrarladım bu sözcüğü içimden. gitme... biraz daha kal, hemen koyverme kendini, hemen kaçışlara açma kapını... bekle belki herşey değişir, belki, belki daha da güzelleşir herşey...
ama gitme fikrini gelince akla , beklememeliymiş insan... olabildiğince hızlı çarpmalıymış kapıyı çıkarken hatıralardan. öyle ya, geri dönmek umududur aralık bırakılan geçmiş zamanlar... eğer birgün herşeye kaldığın yerden başlıyacağını düşünürsen, yeni bir hayatın içinde kaybedersin kendini. herşey yabancıdır, alışamazsın, alıştıramazsın yüreğini...alışamadım... keşke diyorum,keşke çarpsaydın o kapıyı. sonra da arkama bakmadan gitseydim yoluma.
geriye döndükçe,önüme bakmayı unuttum ben, baksam da adapte olamadım belki, yol iz sürmeyi bilmem, kayboldum...
dün ile günümün arasındayım. öyle koca bir boşluk, öyle koca bir sonsuzluk. hani matematikte iki sayı arasında sonsuz sayı vardır ya; bende de öyle, iki zaman dilimi arasında, sonu gelmeyen anları yaşıyorum...
dün kaldım, bugün de burdayım, yarın gideceğim... kesin kararlıyım,şu sonsuzluktan bir çıkabilsem,gideceğim. ve o zaman alıştığın ben olmayacak yanında... beraberimde götürdüğüm herşey de aynı değil, aynı sorun bende de var merak etme. şimdi ne varsa hayatımda , hepsi sana dair, hepsi sen. ama yine de yarın gideceğim...
umutlar ektim gönül bahçemde. renk renk, çeşit çeşit çiçeğim var benim. iyi bir bahçıvanım diye düşünürken, önlem alamadım tufana... şimdi sanki yüreğim zarar ziyan içinde. soldu, koptular, kırıldılar. renksiz kaldı yüreğim...
kötü bir bahçıvanmışım, tufanın, fırtınanın suçu yok...