10-06-2009, Saat: 10:51 PM
Titrek dudaklarımdaki keder
ağlamaklı bir çocuğun yüzünde belirirken inceden; yelkenleri paramparça olmuş benliğim
bilinmez bir girdabın içine sürüklenmeye başlıyor gecenin kan kokulu sessizliğinde…
Korkudan sislenmiş gözlerimdeki hüzünle birlikte giyiyorum yağmurları üzerime.
Rüzgârın fısıltıları ürpertiyor içimi sessizliğin derinliğinde...
Ay kanıyor bu gece
oluk oluk akıtıyor kanını geceye ve akan kanın yol aldığı ırmak sessiz sedasız ulaşıyor denizin enginliğine.
Hırçın kayalara çarptıkça her dalga
martılar bağırmaya başlıyorlar çığlık çığlığa. Her çığlıkta karanlığa daha bir gömülüyor gölgem ve her çığlıkta biraz daha senden uzak
seni aramalara başlıyorum inadına…
Gölgeden
sudan ve sessizlikten gelme bir hüzün sarıyor dört bir yanımı; ben mühürlediğim geçmişimi katlediyorum
benliğimi tamamlayan kederin eşliğinde…
Seni idam ediyorum önce giyotinle
Sonra kendimi.. .
Ve
Ve en sonunda bizi yok ediyorum acımasızca geceye.
Seni her katledişimde
yeniden doğmanı sağlıyorum ve yeniden idam edileceğin günü bekliyorum acıyla.
Seni her buluşumda sevgili
yumuşak bir keder ufalanıyor bakışlarıma
yorgun öksürükler tutuyor bedenimi…
Her defasında hüznün yok olacağını düşünürken umutla; sarıyor dört bir yanımı keder umarsızca.
Ve ben her hızlandırdığında acımın ateşini
seni atıyorum onun içine.
Titreşmekte olan ürkünç gecede yakıyorum seni tekrar tekrar
yüreğimin çığlıkları arasında yok ediyorum benliğini ve yine
yeniden mühürlüyorum senli geçmişimi…
Ardından tekrar ve yeniden atıyorum kendimi yüksek binaların üzerinden
kan kokuyor gece
ay kanın rengini giyiyor üzerine…
Sonsuz martı çığlıkları arasında bırakırken kendimi boşluğa
kan kırmızı bir yağmur boşanıyor kente
bilinmez bir tünelin girişinde karanlığa doğru ilerliyor ruhum.
Dokunmasın istiyorum kimse
kimse dokunmasın soğuğun titremelerinden başka bedenime.
Zaman geçiyor
ben yeniden aramaya başlıyorum seni
o sırada katlettiğim anlardan kalma kan pıhtıları takılıyor gözüme…
Dokunuyorum…
Kan hala sıcak
daha yeni katletmişim sanki seni…
Daha yeni yok etmiş gibiyim benliğimi…
Ellerime bulaşıyor kan kokusu; gözümde bir buğu
seni özlediğimi anlıyorum sildiğim geçmişime inat.
Sonra seni aramaya başlıyorum tekrarlardan ibaret hayatımda
yine bir tekrara başlayarak…
İhanetini her unutuşumda
karşıma dikileceği ana kadar seviyorum seni defalarca…
Seni çiçek vermeyen bitkiler gibi seviyorum oysa
kendini kendinden taşıyan gizli saklı; nasıl olduğunu bilmeden seviyorum seni
başka türlü sevmesini bilmiyorum belki..
Ama seviyorum
tekrar tekrar acıyacağını bildiğim halde seni sevmeye devam ediyorum sebepsizce…
Ve sen her karşıma dikilişimde
acımı arttırıyorsun…
Sen her acımı arttırışında ben yelkenleri paramparça bir gemiye binip önce seni yok ediyorum geceni sessizliğinde…
Sonra kendimi…
Ve en son bizi…
Gölgeden
sudan ve sessizlikten gelme bir hüzün sararken içimi
ben mühürlediğim geçmişimi katlediyorum benliği kaplayan kederin eşliğinde…
Kan kırmızı bir yağmur boşanıyor işte tam o sırada kentte..


Korkudan sislenmiş gözlerimdeki hüzünle birlikte giyiyorum yağmurları üzerime.
Rüzgârın fısıltıları ürpertiyor içimi sessizliğin derinliğinde...
Ay kanıyor bu gece

Hırçın kayalara çarptıkça her dalga


Gölgeden


Seni idam ediyorum önce giyotinle

Sonra kendimi.. .
Ve
Ve en sonunda bizi yok ediyorum acımasızca geceye.
Seni her katledişimde

Seni her buluşumda sevgili


Her defasında hüznün yok olacağını düşünürken umutla; sarıyor dört bir yanımı keder umarsızca.
Ve ben her hızlandırdığında acımın ateşini

Titreşmekte olan ürkünç gecede yakıyorum seni tekrar tekrar


Ardından tekrar ve yeniden atıyorum kendimi yüksek binaların üzerinden


Sonsuz martı çığlıkları arasında bırakırken kendimi boşluğa


Dokunmasın istiyorum kimse

Zaman geçiyor


Dokunuyorum…
Kan hala sıcak

Daha yeni yok etmiş gibiyim benliğimi…
Ellerime bulaşıyor kan kokusu; gözümde bir buğu

Sonra seni aramaya başlıyorum tekrarlardan ibaret hayatımda

İhanetini her unutuşumda

Seni çiçek vermeyen bitkiler gibi seviyorum oysa


Ama seviyorum

Ve sen her karşıma dikilişimde

Sen her acımı arttırışında ben yelkenleri paramparça bir gemiye binip önce seni yok ediyorum geceni sessizliğinde…
Sonra kendimi…
Ve en son bizi…
Gölgeden


Kan kırmızı bir yağmur boşanıyor işte tam o sırada kentte..