11-05-2009, Saat: 06:23 PM
Yenilendikçe yıl, ben eskirim. Aralık ve Ocak… Biri üç yüz altmış beş günün bitimi, diğeri bir yeni yılın başlangıcı iki milat… İki soğuk ezeli dost yıl itibarıyla bu dönemeçte buluşur ve karşı yönlere geçerler: biri ileriye biri geriye doğru hızla adım atar. Ömür ise; kendi yükünü bu dönemeçte yeni gelen yıla teslim ederken, biraz eskimekle birlikte deneyimli emin adımlarla iler. Yeni yıl, insanoğluna hep yeni güzellikler getirecek gibi umut yüklüdür. Tıpkı 4 bin yıl önce eski Babil’de kutlanmaya başlandığı gibi… Hani toprağı çatlamış coğrafyaların üzerine yağmur yüklü bulutların gelip çöreklenmesine benzer. Ben hep ömrün bir yeni yılla buluşmasını gideceğimiz sonsuzluğa yaklaşmak olarak algılarım. Bu iki soğuk ve düşündüren ay bizim coğrafyada yokluğun, sefaletin, kimsesizliğinde ismi olur bir bakıma. Yollar kapanır, çıldırır hasretler, teknoloji çaresiz olur bazen, çığ düşer, don olur, iklime bembeyaz bir konuk gelir. Beyaz sadeliği, barışı simgeler. Beyaz yeni bir başlangıcı ve bitimi… İlk vııı dediğimizde kundağımız olur beyaz, Ve hayatımıza birini katarken gelinliğimiz… Ama ölürken kefenimiz olur. Yeni yılın eski yıla merhabası/ eski yılın yeni yıla vedası elbette ki insan karakterinde can bulur. İnsan yaşamında sevgi can buldukça yeni yılla, orda bir yerlerde de kan uykusuna yatmışlar insan canı almaya devam ediyor. Umudun neşeye dönüştüğü saatlerde dahi kıyımdan geçirilen çocuk, kadın ve erişkinlerin çığlıkları donup kalıyor. Her donan çığlığın sahibi gözlerinden ışık çekilircesine ruhundan boşalırken. Bu vahşeti diş bileyerek izleyen dünyaya da şaşıp kalıyor insan. Dünyanın bir yerinde incinen karınca bile olsa durup düşünmek lazım. Pençesini sinemize geçiren öfkenin ve en üstte olmanın egosu gizli bir tuzaktır bize. Yanı başımızda, ötemizde ve uzağımızda söylenen her türküde acı sadece bizim ölü duygularımızın uyanması içindir. Yeniden sevgiyi… Yeniden aşkı… Tarif etmek mümkün olsa keşke. Ve keşke öfkeyi icat eden yanımız olmasaydı… Sevgilim, sadakatim, aziz dostum… Sana güzel şeylerden söz etmek isterdim bu yeni yılda, gördün ki acı her tarafımızı sarmış… Ve ben hızla yaşlanıyorum, sen oyuncak bebeklerinle uyumaya ve oynamaya devam et. Sana bütün mevsimlerin arasına sıkışmış bahar tadı diliyorum. Bu gece biraz şarap, peynir ve ekmek arası kar ile benim için bir aşk şarkısı söyle… Giderek duygusallaşıyorum çünkü! Üç yüz altmış beş gün daha eskidim. Gözlerim ufalıyor… Yüreğimde karıncalar hummalı bir çalışmada… Yaşınız barış, ömrünüz özgür olsun.
alıntı
alıntı