:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Değerini Bilmek
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Vaktiyle ergin bir meslek erbabı, yıllarca yanında yetiştirdiği çırağını
imtihan etmek ister. Onun eline iri bir pırlanta verip: ''Oğlum'' der ''Bunu
al, önüne gelen esnafa göster, kaç para verdiklerini sor, en sonra da
kuyumcuya göster. Hiç kimseye satmadan sadece fiyatlarını ve ne dediklerini
öğren, gel bana bildir.''
Çırak, elinde pırlanta bir bakkal dükkanına girer ve ''Şunu alır mısınız?''
diye sorar. Bakkal parlak bir boncuğa benzettiği mücevheri alır; elinde
evirir çevirir; sonra: ''Buna bir tek lira veririm. Bizim çocuk oynasın''
der. Çırak teşekkür edip çıkar.
Bir manifaturacıya gider. O da parlak bir taşa benzettiği mücevhere ancak
bir beş lira vermeye razı olur. Üçüncü olarak semerciye gider: ''Buna ne
verirsiniz?'' diye sorar. Semerci şöyle bir bakar, ''Bu...'' der ''benim
semerlere iyi süs olur. Bundan kaş dediğimiz süslerden yaparım. Buna bir on
lira veririm.''
Çırak en son olarak kuyumcuya gider. Kuyumcu mücevheri görünce yerinden
fırlar. ''Bu kadar büyük pırlantayı nereden buldun?'' diye hayretle bağırır
ve hemen ilâve eder. ''Buna kaç lira istiyorsun?'' Çırak sorar: ''Siz ne
veriyorsunuz? ''
''Ne istiyorsan veririm.''
Çırak, ''Hayır veremem.'' diye taşı almak için uzanınca kuyumcu yalvarmaya
başlar:
''Ne olur bunu bana sat. Dükkânımı, evimi, hatta arsalarımı vereyim.'' Çırak
''emanet olduğunu, satmaya yetkili olmadığını, ancak fiyat öğrenmesini
istediklerini'' anlatıncaya kadar bir hayli dil döker.
Meslek erbabının yanına dönen çırak büyük bir şaşkınlık içinde macerasını
anlatır.
''Bundan ne anladın?'' diye sorar.*
Çırağının verdiği cevap çok doğrudur: ''Bir şey ancak değerini bilenin
yanında kıymetlidir.''