11-11-2009, Saat: 09:56 PM
Hacettepe Üniversitesinden yapılan yazılı açıklamaya göre, araştırma Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafından, Sağlık Bakanlığı Ana-Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü ve Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı işbirliğinde, TÜBİTAK'ın mali katkısı ile gerçekleştirildi.
Türkiye'yi temsil eden bir örneklemle, 10 bin 525 hane halkı ve 15-49 yaşları arasındaki 7 bin 405 evlenmiş kadını kapsayan araştırma sonuçlarına göre, 15 yaşın altındaki nüfusun toplam nüfus içindeki payı yüzde 27'ye düşerken 65 yaş ve üzeri nüfusun payı ise yüzde 7'ye yükseldi.
Araştırmaya göre, son 15 yılda Türkiye'deki ortalama hane halkı büyüklüğü 4,5 kişiden 3,9 kişiye düştü. Bu sayı kentsel alanlarda 3.8 kişi, kırsal alanlarda ise 4.2 kişi olarak tespit edildi. Araştırmaya göre, Türkiye'deki hanelerin yüzde 70'inde 4 veya daha az kişi bulunuyor ve nüfusun yüzde altısı ise tek kişilik hanelerde yaşıyor.
NÜFUSA KAYITLI OLMAYAN ÇOCUKLAR
Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye'de son 15 yıl içinde nüfusa kayıtlı olmayan çocukların yüzdesi 26'dan 6'ya geriledi.
Kadınların yüzde 33'ünün, erkeklerin ise yüzde 20'sinin ya hiç okula gitmediğini ya da ilkokulu bile bitirmediğini ortaya koyan araştırmaya göre, kadınların 5'te biri, erkeklerin ise 4'te biri lise ve üzeri eğitime sahip.
Kadınlar ile erkekler arasındaki eğitim düzeyi farklılıklarının halen devam etmesine karşın bu farklılık genç kuşaklarda azalma eğiliminde.
EVLENME YAŞI YÜKSELİYOR, DOÄžURGANLIK AZALIYOR
Araştırmaya göre, Türkiye'de 25-49 yaş grubundaki kadınlar için ortanca evlenme yaşı 21. Son 20 yıl içinde ortanca ilk evlenme yaşında yaklaşık olarak 3 yıllık bir artış gerçekleştiği saptandı.
Türkiye'de doğurganlık seviyesinde son 20 yılda yaklaşık 3'te bir oranında azalma meydana geldiğini ortaya koyan araştırmaya göre, doğurganlık düzeyi kadın başına ortalama 2.2 doğuma düştü.
Doğurganlıkta bölgesel farklılıklar devam ederken, araştırmada kadın başına ortalama çocuk sayısının Batı Anadolu'da 1.7, Doğu Anadolu'da ise 3.3 olarak tespit edildi.
Türkiye'de son 10 yılda özellikle gebeliği önleyici modern yöntemlerin kullanımında önemli bir artış görüldüğüne işaret edilen açıklamada, ülke genelinde evli ve doğurgan çağdaki kadınların yüzde 73'ünün gebeliği önleyici bir yöntem kullandığı belirtildi.
DOÄžUM ÖNCESİ VE SONRASI BAKIM HİZMETLERİNDE İYİLEŞME
Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye'de son 5 yıl içinde anne-çocuk sağlığı göstergelerinde de önemli iyileşmeler oldu.
Sağlık personelinden doğum öncesi bakım alan kadınların oranı son 5 yılda yüzde 14 artarak yüzde 92'ye yükseldi. Doğum öncesi bakımın yüzde 90'ı da doktorlardan alınır oldu.
Ayrıca, araştırma kapsamında ilk kez elde edilen doğum sonrası bakım verilerine göre, annelerin yüzde 82'si, bebeklerin ise yüzde 88'i doktor, hemşire ya da ebe gibi bir sağlık personelinden doğum sonrası bakım hizmeti aldı.
Bebek ölümlerinin de azalmaya devam ettiğine dikkat çekilen açıklamada, son 5 yılda bebek ölüm hızının önceki 5 yıllık döneme göre yüzde 40 azalarak, binde 17 seviyesine gerilediği belirtildi. Her bin bebekten sadece 17'sinin bir yaşına gelmeden öldüğünü gösteren bu sonucun, Türkiye'nin bebek ölümlerini Avrupa Birliği ülkelerindeki düzeye indirme hedefinde önemli mesafeler aldığını gösterdiği vurgulanan açıklamada, ancak bebek ölümlülüğünde ülke genelinde bölgesel farklılıkların devam ettiği kaydedildi.
Araştırma sonuçlarının son 5 yılda 15-26 aylık çocuklar arasında tam aşılı olan çocukların yüzde 30 artarak yüzde 81'e yükseldiğini gösterdiği ifade edilen açıklamada, bu alanda da bölgeler arası farklılıkların sürdüğü belirtildi.
“TÜRKİYE'DE HER DÖRT ANNEDEN BİRİ ŞİŞMAN”
Türkiye'de son beş yılda doğum yapmış annelerin ortalama boyunun 157 santimetre, ortalama ağırlığının ise 66 kilogram olduğuna işaret edilen açıklamada, annelerin yüzde 10'unun 150 santimetreden daha kısa olduğu ifade edildi. Açıklamada, Beden Kitle Endeksi'ne göre annelerin yüzde 58'inin fazla kilolu; yüzde 24'ünün ise obez, bir başka ifade ile “Türkiye'de her dört anneden birinin şişman” olduğu vurgulandı.
Türkiye'de 5 yaşından küçük her 10 çocuktan 1'inin boyunun yaşına göre kısa olduğunun belirtildiği açıklamada, ülkedeki kronik beslenme sorunları sonucu oluşan bu durumun önceki döneme göre azalma göstermekle birlikte kırsal alanlarda yaygın olduğuna dikkat çekti.
Türkiye'yi temsil eden bir örneklemle, 10 bin 525 hane halkı ve 15-49 yaşları arasındaki 7 bin 405 evlenmiş kadını kapsayan araştırma sonuçlarına göre, 15 yaşın altındaki nüfusun toplam nüfus içindeki payı yüzde 27'ye düşerken 65 yaş ve üzeri nüfusun payı ise yüzde 7'ye yükseldi.
Araştırmaya göre, son 15 yılda Türkiye'deki ortalama hane halkı büyüklüğü 4,5 kişiden 3,9 kişiye düştü. Bu sayı kentsel alanlarda 3.8 kişi, kırsal alanlarda ise 4.2 kişi olarak tespit edildi. Araştırmaya göre, Türkiye'deki hanelerin yüzde 70'inde 4 veya daha az kişi bulunuyor ve nüfusun yüzde altısı ise tek kişilik hanelerde yaşıyor.
NÜFUSA KAYITLI OLMAYAN ÇOCUKLAR
Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye'de son 15 yıl içinde nüfusa kayıtlı olmayan çocukların yüzdesi 26'dan 6'ya geriledi.
Kadınların yüzde 33'ünün, erkeklerin ise yüzde 20'sinin ya hiç okula gitmediğini ya da ilkokulu bile bitirmediğini ortaya koyan araştırmaya göre, kadınların 5'te biri, erkeklerin ise 4'te biri lise ve üzeri eğitime sahip.
Kadınlar ile erkekler arasındaki eğitim düzeyi farklılıklarının halen devam etmesine karşın bu farklılık genç kuşaklarda azalma eğiliminde.
EVLENME YAŞI YÜKSELİYOR, DOÄžURGANLIK AZALIYOR
Araştırmaya göre, Türkiye'de 25-49 yaş grubundaki kadınlar için ortanca evlenme yaşı 21. Son 20 yıl içinde ortanca ilk evlenme yaşında yaklaşık olarak 3 yıllık bir artış gerçekleştiği saptandı.
Türkiye'de doğurganlık seviyesinde son 20 yılda yaklaşık 3'te bir oranında azalma meydana geldiğini ortaya koyan araştırmaya göre, doğurganlık düzeyi kadın başına ortalama 2.2 doğuma düştü.
Doğurganlıkta bölgesel farklılıklar devam ederken, araştırmada kadın başına ortalama çocuk sayısının Batı Anadolu'da 1.7, Doğu Anadolu'da ise 3.3 olarak tespit edildi.
Türkiye'de son 10 yılda özellikle gebeliği önleyici modern yöntemlerin kullanımında önemli bir artış görüldüğüne işaret edilen açıklamada, ülke genelinde evli ve doğurgan çağdaki kadınların yüzde 73'ünün gebeliği önleyici bir yöntem kullandığı belirtildi.
DOÄžUM ÖNCESİ VE SONRASI BAKIM HİZMETLERİNDE İYİLEŞME
Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye'de son 5 yıl içinde anne-çocuk sağlığı göstergelerinde de önemli iyileşmeler oldu.
Sağlık personelinden doğum öncesi bakım alan kadınların oranı son 5 yılda yüzde 14 artarak yüzde 92'ye yükseldi. Doğum öncesi bakımın yüzde 90'ı da doktorlardan alınır oldu.
Ayrıca, araştırma kapsamında ilk kez elde edilen doğum sonrası bakım verilerine göre, annelerin yüzde 82'si, bebeklerin ise yüzde 88'i doktor, hemşire ya da ebe gibi bir sağlık personelinden doğum sonrası bakım hizmeti aldı.
Bebek ölümlerinin de azalmaya devam ettiğine dikkat çekilen açıklamada, son 5 yılda bebek ölüm hızının önceki 5 yıllık döneme göre yüzde 40 azalarak, binde 17 seviyesine gerilediği belirtildi. Her bin bebekten sadece 17'sinin bir yaşına gelmeden öldüğünü gösteren bu sonucun, Türkiye'nin bebek ölümlerini Avrupa Birliği ülkelerindeki düzeye indirme hedefinde önemli mesafeler aldığını gösterdiği vurgulanan açıklamada, ancak bebek ölümlülüğünde ülke genelinde bölgesel farklılıkların devam ettiği kaydedildi.
Araştırma sonuçlarının son 5 yılda 15-26 aylık çocuklar arasında tam aşılı olan çocukların yüzde 30 artarak yüzde 81'e yükseldiğini gösterdiği ifade edilen açıklamada, bu alanda da bölgeler arası farklılıkların sürdüğü belirtildi.
“TÜRKİYE'DE HER DÖRT ANNEDEN BİRİ ŞİŞMAN”
Türkiye'de son beş yılda doğum yapmış annelerin ortalama boyunun 157 santimetre, ortalama ağırlığının ise 66 kilogram olduğuna işaret edilen açıklamada, annelerin yüzde 10'unun 150 santimetreden daha kısa olduğu ifade edildi. Açıklamada, Beden Kitle Endeksi'ne göre annelerin yüzde 58'inin fazla kilolu; yüzde 24'ünün ise obez, bir başka ifade ile “Türkiye'de her dört anneden birinin şişman” olduğu vurgulandı.
Türkiye'de 5 yaşından küçük her 10 çocuktan 1'inin boyunun yaşına göre kısa olduğunun belirtildiği açıklamada, ülkedeki kronik beslenme sorunları sonucu oluşan bu durumun önceki döneme göre azalma göstermekle birlikte kırsal alanlarda yaygın olduğuna dikkat çekti.