:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Ne Gemiler Yaktı Şu Yüreğim…Ne Hayallerini Rüzgara Verdi ...
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Umudumun adı yeşil…


Gözlerim kadar yeşil…


Her şey bitti derken yeni umutlara yelken açıyorum yeni yılla birlikte…


Kırılan kanatlarımı da onardım.


Artık yeni umutlara kanat çırpan bir martıyım…


Fazla da uzaklarda gözüm yok…


Avuç içi kadar mutluluk yeter bana..


Hayat….


Sen ne garip bişeysin böyle…


Ama şarkıda da diyo ya Sezen;


“hayat kadere inat seni sil baştan yaşayacağım….”


Kendime verdiğim sözlerden çok birine(!) verdiğim sözü tutucam…


Sil baştan dedik ya…


Yeniden umutlar yeşerticem


Topladım dağılan kabimi..Tüm kırıntılarını da temizledim…


Yeni yıl yeni umut…


Yeni hayaller…


Tam da umutların tükendiği yerde yeni umutların yeşereceği bir yılda çok da fazla bir şey istemiyorum hayat senden…sadece huzur….


Ne gemiler yaktı şu yüreğim…ne hayallerini rüzgara verdi…


Ne içindi,kim içindi…


Şimdi bakıyorum da kocaman bir HİÇ içinmiş…


Artık kül yok duman yok en önemlisi HİÇ bişey yok…


Dedim ya yeni umutlar…


Gözlerim kadar yeşil umutlar besliycem hayat sana karşı


Ahdım olsun!!!!
Pişman değilim burada olmaktan,Sen demedin bunu ben seçtim



Yoruldum bu talihsiz yazgıdan,Ayrılığın kıyısından çok defa geçtim...



İki kişilik hayat yaşadım !


İki kişilik ağladım !


Ha sen ha ben fark etmezdi...


Aşkı tek başına iki kişilik yaşadım !


askbizeyakstbc9mf4.jpg


Gitmek zorundayım sessiz sedasız,Ben demedim bunu sen seçtin


Yoruldum yaşanan aşk sensiz anlamsız,Bensizliğin hasretini daha çok çektin...




İki kişilik bir huzur istedim !


İki kişilik dua ettim !


Ha sen ha ben fark etmezdi...




Aşktan tek başına iki kişilik vazgeçtim !
[i]Her sevdanın iç yakan bir hikayesi vardır.Can acıtan, başkalaştıran o aşkı.Hani derler ya dışı sizi içi yaşayanı yakar,işte o hesap...[/i]



[i]Herşeyi normal seyrinde yaşıyormuşçasına devam edersiniz hayatınıza.Adımlarınız sağlam görünür,renk vermezsiniz.Siz dışardan bakıldığınızda merkezsiniz ve olayların akışı size bağlı.İzin verirseniz herkes girer o kapıdan, yüreğiniz mantığı öz seçmiştir kendine...Güçlüsünüz, lider ve seçici.En önemlisi aklı yüreğini ezmeyen bir karakteriniz vardır...Sanılırken...[/i]

[i]Yürek söz dinlemez...[/i]
[i]Canınız acır.Aklınızın devreleri karışmıştır.Mantık denen o koca cevher öle can çekişir ki kalbinin çığlığı karşısında sesi kesilir..[/i]
[i]Kalp koşulsuz sevdi, engel tanır mı?Sesi kesilir mi bir daha yüreğin..Mantık çaresiz, suskun..Diz çökmüşlüğün gurur yangınıdır yaşanılan...[/i]

[i]O koca dış kapı nerde?Hani şu sizin merkezi olduğunuz dış kapı..Hani sınır tanımayan, siz harici kımsenın hükmedemediği o koca duvar... [/i]

935.jpg

[i]Şunu bilin ki yürek kural yasak bilmiyor..Can onun yanında olmayı çekerken, yürek o nun varlığıyla burdayken, kalp atma sebebini yitirtmezken, Sen bir hiçsin..[/i]
[i]Şimdi siz söyleyin:[/i]
[i]Dış kapı olmak neye çaredir;yazık ki içerinin anahtarı sizden gideli nicedir[/i]
dd9yw.gif


ayrılığa sözüm var unutmuycam seni... gözlerinin tuzu yakmaya başlar önce yüzünü
yüzün yanar sanırsın oysa yanan yüreğindir
ızdırabını çektiğin nedir yaşadığın mı yaşayıpta hayatından
atamadığınmı
gene yalnızlığa oynuyorsun zarlarını...
bu kumarı kaybetmek için oynuyorsun
içim acıyor sanki binlerçe bıcak yarası var vucudumda
binlerce acı gücümün yetmediği bir acı
ne çığlık atacak nede ağlayacak gücüm var .......
susmak ........
bütün acıların çığlık çığlığa haykırırken susmak ...........
ellerin soğukmu ......
sesin duyulmaz olur hayatmı hırsız ..
kadermi hırsız ..
senden çaldığı sadece bir sevgimi
gelmişinmi geçmişinmi geleceğinmi ..
rüyalarındaki sıcaklıkmı senden çalınan
seni bu soğukluktan kurtaracak kibrirtlerin yokmu
yokmu herkibrite sakladığın hayallerin
soğukluğa teslim ediyorsun herşeyini
yaraların uyuşuyor acılar hisedilmiyor
dönüp kendine baksan kan revansın
şuursuz bir acısızlık
hisedebilmek .......
senden çaldığı budur hayatın
hisedebilmek......
keşke sen gibi unutabilsem herşeyi
gulsenin1jl7.jpg

Sade bir törendi düzenlemeye çalıştığım,
sessiz çığlıklar göğün yedi katmanında yankılanıyordu da
tuhaf bakışlı geçmişinden yaralı kabukları kaşınan birkaç kişi haricinde
duyulmuyordu feryadı kuşların….
Koyu telveli şekersiz kahvemi içtim ağlamaklı gözlerinden
ve bir zehir gibi geldi yerleşti ciğerlerime tümden….
Günden güne çoğalıyor sana el sallarken kesilen bileklerimden sızan kan
ve ben onun tadının bunca acımtırak olduğunu hiç bilmiyordum….

Taze çiçeklerini ıslamıştım cam vazoya
bin bir parça olurken ardından topladığım parçaları
köz olup makineli tüfek gibi gözüme kaçıyordu
nasıl da gülümsedim sana aklında kalanın bir çift gamze olmayacağını bile bile
ve senin de tonlarca ağırlıktan çökmüş omuzlarına dokunan kirpiklerimden
sevdalı bir gözyaşı aktararak gizliden….
hasretle ahbap olunmaz
varsa yoksa umudun kokusunu çekmektir içine
uzlaşmak adına zamanla aramızdaki köprü….

Soluk almanın nasılını düşünüyorum en çok da
nasıldı sahi gözlerinden çekilir kalbinden mi verilirdi….
Mistik M’si olabilseydim avuçlarının
her gün kanatsaydın kasaturanla
Hücre boyutunda da olsa hayali güzel yakın olmanın
ruhunu yıkayan zemzem suyuna….

Etiketlerimi koparıp girdim bir odaya
şimdi tüm renkler kör alabildiğine kör ama
kılıcıyla kan kırmızısına bulayan şairler bile dokunamıyor yarama
varsın ve yoksun yoksun ve varsın
yalnızlık da formunu değiştirdi
bir çoğul yalnızlığı bu cımbızla koparıyor etlerini
dakika başına yövmiyeli
ve severek çalışıyor zaman....

Sen başını çevirip önüne düşürdüğünde Azrail toparladı yakamı
hikayelerde anlatılanın aksine "haydi" demeden
ne sanıyordun yürümeyi unutana da vardır elbet bir melek
iyisinden kötüsünden
kötürüm kal dedi sonra bu daha iyi sana
ve şimdi
boylu boyunca yatıyorum kirişsiz kapının kirişi niyetine bu yerde
ne de olsa camlar iki taraflı açık
ciğer dediğin ne kadar dayanır ki bu sisteme
yine yorulacak kadim dostum
bu sefer bilmem ki ne der….
Belki kal der....
umarım sen(le) kal der….

Umut kalbinin derinliklerinde sırıtan bir iyi niyet elçisi....
Saklasana beni....


2ew6ty1.jpg
Hatırla bir yaz günüydü gelişin.Sevmiştin,umarsızca sevmiştin.Engeller sana değil sen engellere engeldin..Zorluğu ne olursa olsun sevdan uğruna vazgeçmezdin,yapacaklarından.
.



Hatırla,hatırla sevgili o eski günleri.Hani temmuz ortasında yağmur yağmıştı Antalya'ya.Ruhumu avuçlamıştı huzur,sen kokuyor buralar demiştim.Oysa ben hiç kokunu içime çekmemiştim kana kana.
Toprak gibiydin sen,deniz gibiydin.Sanki Akdeniz'din.Bazen coşuverirdin ama hep kocamandı yüreğin.Sevecen bir gülümsemeyle ta oralardan beni kollarına alıverirdin.Okşardın saçlarımı rüzgarla,tenimde ten oluverirdin.suya değse dudaklarım seni hissederdim.Hani en çok dudaklarımı severdin
.



Sabahları erken kalkardım,selamlardım Akdeniz'i.Yeni doğan Güneş gözlerindi senin.Ben içine dalamadığım,dalıp da kaybolamadığım gözlerini sevmiştim,ela gözlerini.Arka bahçenin sırtladığı dağlardan bir yaban güvercini gelse,konsa kollarıma,sen daha çok gelirdin aklıma.Ela güvercinim derdim...
.



Koşarak gelmiştin bana,koca şehrin yalanlarından.En çok o temiz yüreğini sevmiştim.Gece gündüz öperdim,doyamazdım yüreğine.Yüreğinden öperdim,öperdim,öperdim....
.



Hani o gülüm deyişin de vardı ya,kalbime şimşek gibi çakılırdı.Bahçede gül yaprakları salınır, saçların akıma takılırdı.Uzamıştı saçların.Oysa ben oldum olası uzun saçtan ve sakaldan hoşlanmazdım.Ama vurulmuştum senin o uzamaya meyil vermiş saçlarına ve bir parça kirli sakalına.Ve en çok o zamanlar kızardım sana.İlk kez yakıştırıyordum birine uzamaya yüz tutmuş saçları ve kirli sakalı.Bilirim kim görse salınışına kapılırdı.Seni hiç görmeden sevmiştim.Ama sen yakışıklıydın.Kıskanırdım seni de söyleyemezdim,dokunurdu gururuma.Hele seni başkasının alması korkusu vardı ya...
.



Bir salınsan İstanbul sallanırdı selvi boylu sevdiğim,güzelliğinden,zarifliğinden.Hiç sarılamadığım belini sevmiştim.Seninle hayallerimden bilet alıp İstanbul’a yelken açardım.Boğaz'da gemilerin sesini dinleyip balık , Ordu'da ağaçlara tırmanıp fındık yemeye giderdik.İzmir sahillerinde gezmeye, Ankara'da vişne toplamaya, Konya'da Mevlana’yı ziyarete, Adana'da şalgam içmeye,Afyon'da kaymak almaya, Toroslar’da yayla keyfi yapmaya,Antalya'da portakal toplamaya,Çanakkale'de şehitleri anmaya; Yurdumda görmedik yer, tatmadık lezzet, yaşamadık mutluluk bırakmamaya, Almanya'da gurbetçi dostların hatırını sormaya giderdik.
.



Bir gün bitecekti bilirdim.Ben hiç kimseyi senin gibi sevmemiştim,kaldıramazdı,kaldıramadı yüreğim.Ağır geldi çocuk yüreğime güçlü ruhunu taşımak.Kal demeni bekleye bekleye gidiyorum dedim.Aynı yazın bir başka akşamıydı ve Akdeniz'de yine yağmur vardı.Ben gittim, sen kal demedin.Akdeniz yağmurlarla,yağmurlar benimle ağladı.Kıyamam dediğin yürek ağladı.Ama ruhun da kulakların da duymadı göz yaşlarımı, soğuk sokaklardaki ayak sesinin çığlık atan yalnızlığını ve sevda kokan haykırışlarını.
.



Duymadın,duymadın
Ben gidiyorum dedim
Kapanan telefona uzanıp aramadın
Kal demeni bekledim
Ben ağladım, sen duymadın



İstanbul ağladı,Antalya ağladı
O gece Akdeniz'de yağmur vardı
Akdeniz ağladı
Karadeniz yastaydı
Ege yalnızlığı kustu
Marmara suratına haykırdı
SEN DUYMADIN !!!
.







Değişmişti,değişmişti zaman.Değişmişti mekan.Bu defa yalnız toprak değildi yağmur kokan,yüreğimde de tuzlu kokular vardı göz pınarlarımdan kaçan
.



Değişti, her şey değişti.Bir ben kaldım geride.Daha doğrusu bir seni sevmelerim kadı geride.Ben de değiştim.Çünkü ben sendim,sen değiştin.Aslında sen hala eski sendin.Sevdanın uğruna her şeyi yapabilirdin.Tek bir farkın vardı sevdiğim saf senden.
Sen artık kirliydin,paslıydınYapamadım! Başaramadım,Ne kadar sevsem de seni sen yapamadım..Yüreğimden yağmur kokusunu atamadım.
Çok sevdiğim şehrin sokakları verdiği gibi geri almıştı seni benden.Ya yağmurlara ne demeli? Hele altında ıslanınca kıskan, kıskan ey nisan dediğim şubat yağmurları.Başka bir hainle,geceyle bir olup seni benden almadı mı? Beni sana unutturmadı mı? Hani o en büyük sırdaşım geceyle!
Her şey değişti yani,yani her şey aynıydı, bir tek şey farklıydı.Seni ilk sevdiğim vakitler yüreğin saftı,şimdi paslı.Ya da her şey aynıydı,çocuk yüreğim seni saf sandı.Aslında sahne de aynıydı oyun da,oyuncular da roller de.Yerli yerindeydi her şey.Tek yanlış vardı.Yüreğim bu oyuna vakitsiz alındı.Bu kız bu oyunda kurbandı.Aslında her bayrama,her kutlamaya,her kutsamaya,her ayine,her şükre,her ceme, her başlangıca,her bitişe, her sunuşa ve diğer her şeye bir kurban lazımdı.Yağmur yüreğim sen beni kurban edesin diye benliğine habersizce sana satıldı.Bak oyuncağınım.Yüreğime yağmurlar yağdı,göz pınarlarından sızan tuz keskinliği dudakları dağladı.Bak bir yağmur,yağmur altında ağladı,
ağladı,ağladı
.
.
.
Sesini duyan var mıydı?
Sesimi duyan var mıydı
Senden başka
.
.
.
. Paslı yüreğin yüreğimden dökülen kanlarla kaçıncı vahşetli zevkini attı.Soruyorum hagisi gerçek hangisi yalandı?Hangisi doğru hangisi yanlıştı.Neler değişti, nerler aynı kaldı?
Hatırla sevgili eski zamanları,çocuklar gibi olduğumuz anları.Hatırla sevgili son zamanları ve avuçla yerde dalgalanan kanları.