Hatırla bir yaz günüydü gelişin.Sevmiştin,umarsızca sevmiştin.Engeller sana değil sen engellere engeldin..Zorluğu ne olursa olsun sevdan uğruna vazgeçmezdin,yapacaklarından.
.
Hatırla,hatırla sevgili o eski günleri.Hani temmuz ortasında yağmur yağmıştı Antalya'ya.Ruhumu avuçlamıştı huzur,sen kokuyor buralar demiştim.Oysa ben hiç kokunu içime çekmemiştim kana kana.
Toprak gibiydin sen,deniz gibiydin.Sanki Akdeniz'din.Bazen coşuverirdin ama hep kocamandı yüreğin.Sevecen bir gülümsemeyle ta oralardan beni kollarına alıverirdin.Okşardın saçlarımı rüzgarla,tenimde ten oluverirdin.suya değse dudaklarım seni hissederdim.Hani en çok dudaklarımı severdin
.
Sabahları erken kalkardım,selamlardım Akdeniz'i.Yeni doğan Güneş gözlerindi senin.Ben içine dalamadığım,dalıp da kaybolamadığım gözlerini sevmiştim,ela gözlerini.Arka bahçenin sırtladığı dağlardan bir yaban güvercini gelse,konsa kollarıma,sen daha çok gelirdin aklıma.Ela güvercinim derdim...
.
Koşarak gelmiştin bana,koca şehrin yalanlarından.En çok o temiz yüreğini sevmiştim.Gece gündüz öperdim,doyamazdım yüreğine.Yüreğinden öperdim,öperdim,öperdim....
.
Hani o gülüm deyişin de vardı ya,kalbime şimşek gibi çakılırdı.Bahçede gül yaprakları salınır, saçların akıma takılırdı.Uzamıştı saçların.Oysa ben oldum olası uzun saçtan ve sakaldan hoşlanmazdım.Ama vurulmuştum senin o uzamaya meyil vermiş saçlarına ve bir parça kirli sakalına.Ve en çok o zamanlar kızardım sana.İlk kez yakıştırıyordum birine uzamaya yüz tutmuş saçları ve kirli sakalı.Bilirim kim görse salınışına kapılırdı.Seni hiç görmeden sevmiştim.Ama sen yakışıklıydın.Kıskanırdım seni de söyleyemezdim,dokunurdu gururuma.Hele seni başkasının alması korkusu vardı ya...
.
Bir salınsan İstanbul sallanırdı selvi boylu sevdiğim,güzelliğinden,zarifliğinden.Hiç sarılamadığım belini sevmiştim.Seninle hayallerimden bilet alıp İstanbul’a yelken açardım.Boğaz'da gemilerin sesini dinleyip balık , Ordu'da ağaçlara tırmanıp fındık yemeye giderdik.İzmir sahillerinde gezmeye, Ankara'da vişne toplamaya, Konya'da Mevlana’yı ziyarete, Adana'da şalgam içmeye,Afyon'da kaymak almaya, Toroslar’da yayla keyfi yapmaya,Antalya'da portakal toplamaya,Çanakkale'de şehitleri anmaya; Yurdumda görmedik yer, tatmadık lezzet, yaşamadık mutluluk bırakmamaya, Almanya'da gurbetçi dostların hatırını sormaya giderdik.
.
Bir gün bitecekti bilirdim.Ben hiç kimseyi senin gibi sevmemiştim,kaldıramazdı,kaldıramadı yüreğim.Ağır geldi çocuk yüreğime güçlü ruhunu taşımak.Kal demeni bekleye bekleye gidiyorum dedim.Aynı yazın bir başka akşamıydı ve Akdeniz'de yine yağmur vardı.Ben gittim, sen kal demedin.Akdeniz yağmurlarla,yağmurlar benimle ağladı.Kıyamam dediğin yürek ağladı.Ama ruhun da kulakların da duymadı göz yaşlarımı, soğuk sokaklardaki ayak sesinin çığlık atan yalnızlığını ve sevda kokan haykırışlarını.
.
Duymadın,duymadın
Ben gidiyorum dedim
Kapanan telefona uzanıp aramadın
Kal demeni bekledim
Ben ağladım, sen duymadın
İstanbul ağladı,Antalya ağladı
O gece Akdeniz'de yağmur vardı
Akdeniz ağladı
Karadeniz yastaydı
Ege yalnızlığı kustu
Marmara suratına haykırdı
SEN DUYMADIN !!!
.
Değişmişti,değişmişti zaman.Değişmişti mekan.Bu defa yalnız toprak değildi yağmur kokan,yüreğimde de tuzlu kokular vardı göz pınarlarımdan kaçan
.
Değişti, her şey değişti.Bir ben kaldım geride.Daha doğrusu bir seni sevmelerim kadı geride.Ben de değiştim.Çünkü ben sendim,sen değiştin.Aslında sen hala eski sendin.Sevdanın uğruna her şeyi yapabilirdin.Tek bir farkın vardı sevdiğim saf senden.
Sen artık kirliydin,paslıydınYapamadım! Başaramadım,Ne kadar sevsem de seni sen yapamadım..Yüreğimden yağmur kokusunu atamadım.
Çok sevdiğim şehrin sokakları verdiği gibi geri almıştı seni benden.Ya yağmurlara ne demeli? Hele altında ıslanınca kıskan, kıskan ey nisan dediğim şubat yağmurları.Başka bir hainle,geceyle bir olup seni benden almadı mı? Beni sana unutturmadı mı? Hani o en büyük sırdaşım geceyle!
Her şey değişti yani,yani her şey aynıydı, bir tek şey farklıydı.Seni ilk sevdiğim vakitler yüreğin saftı,şimdi paslı.Ya da her şey aynıydı,çocuk yüreğim seni saf sandı.Aslında sahne de aynıydı oyun da,oyuncular da roller de.Yerli yerindeydi her şey.Tek yanlış vardı.Yüreğim bu oyuna vakitsiz alındı.Bu kız bu oyunda kurbandı.Aslında her bayrama,her kutlamaya,her kutsamaya,her ayine,her şükre,her ceme, her başlangıca,her bitişe, her sunuşa ve diğer her şeye bir kurban lazımdı.Yağmur yüreğim sen beni kurban edesin diye benliğine habersizce sana satıldı.Bak oyuncağınım.Yüreğime yağmurlar yağdı,göz pınarlarından sızan tuz keskinliği dudakları dağladı.Bak bir yağmur,yağmur altında ağladı,
ağladı,ağladı
.
.
.
Sesini duyan var mıydı?
Sesimi duyan var mıydı
Senden başka
.
.
.
. Paslı yüreğin yüreğimden dökülen kanlarla kaçıncı vahşetli zevkini attı.Soruyorum hagisi gerçek hangisi yalandı?Hangisi doğru hangisi yanlıştı.Neler değişti, nerler aynı kaldı?
Hatırla sevgili eski zamanları,çocuklar gibi olduğumuz anları.Hatırla sevgili son zamanları ve avuçla yerde dalgalanan kanları.