11-17-2009, Saat: 10:44 PM
Elbette bu korkunun anlaşılır bir yönü var. Anestezinin yol açtığı bilinç kaybı ile birlikte hasta, kendi üzerinde hiçbir kontrolünün kalmadığı geçici bir döneme rıza göstermiş oluyor.
Hiçbir şekilde denetleyemeyeceği bir sürece girmenin kişiye rahatsızlık vermesi, beklenen bir durum. Sonuçta bu korku bilinmeyenden kontrol edilemeyenden duyulan korkudur. Kişinin anestezi ile ilgili korkuları iki ana başlık altında toplanabilir:
-Ya uyanamazsam? -Ya uyuyamazsam?
Modern anestezi pratiğinde yeni ve kısa etkili, yan etki oranları düşük anestezi ilaçlarının gelişmesiyle, "fazla narkoz verildiği" ya da " hasta narkozu kaldıramadığı" için anesteziden uyanamamak gibi bir durum olamaz.
Anestezi bir bilim dalıdır, kanıta dayalı tıbbın verilerini kullanarak kendi kurallarını oluşturur. Teorik olarak anestezinin pek çok komplikasyonu olsa da, pratikte tam donanımlı bir hastanede ehil bir anestezi ekibi tarafından yapılan anestezi uygulamasının, aracınızla trafiğe çıkmaktan daha güvenli olduğu söylenebilir. Bu durum istatistiksel verilerle tercüme edildiğinde; bundan 30 yıl önce 3000 anestezi uygulamasından birinde anesteziye bağlı hasta kaybedilirken bugün bu oran 20 000 anestezi uygulamasında 1, hatta geniş çaplı yeni bir çalışmaya göre 185 000'de 1 olarak bildirilmiştir. Görüldüğü gibi anestezi ilaçlarının, yöntemlerinin, monitorizasyon olanaklarının genişlemesi ve anestezi hekimlerinin sayıca artması her geçen gün anestezinin güvenirliğini de arttırmakta.
Anestezi vücutta kalıcı hasarlara neden olur mu?
Hastaların bir diğer korkusu, anestezinin kişinin zihinsel fonksiyonlarında kalıcı bir bozukluğa yol açabileceği düşüncesidir. Hastalar bu korkularını tam olarak açıklayamasalar da, örneğin yakın aralıklarla birkaç kez anestezi almanın beyin işlevlerini bozabileceği ya da vücutta birikerek kalıcı organ hasarlarına yol açabileceği şeklinde kaygıları olabilmektedir. Özellikle çocukları söz konusu olduğunda bu kaygılar daha da artmaktadır. Anestezinin, çocuğun zihinsel ve motor gelişimi üzerinde olumsuz etkileri olabileceğinden korkmaktadırlar. Bu tip korkuların hiçbir bilimsel ve tıbbi dayanağı olmadığı rahatlıkla söylenebilir. Şu anki bilgilerle anestezinin beyin fonksiyonları üzerinde herhangi bir olumsuz etkisi gösterilememiştir. Aynı şekilde yeni ilaçlar o kadar kısa etkili ve güvenlik marjları o kadar geniştir ki, uygun ilaç seçimi ve uygun dozaj ile üst üste anestezi uygulamaları bebekler tarafından bile kolayca tolere edilebilir.
Anesteziden uyanamama korkusu nasıl tanımlanır?
Bu durumun tıptaki adı "anestezi altında farkındalık"tır. Yani ameliyat esnasında bazı şeyleri duymak, kendisine yapılanların farkında olmak, ancak kaslar paralize olduğu için sesini duyurup kendini ifade edememek. Geçtiğimiz haftalarda vizyona giren "Anestezi" isimli film tam da bu konudan bahsediyor. Ancak filmde tarif edilen anestezi altında uyanıklık hali tıbben mümkün değil. Tıbbın tanımladığı farkındalık literatüre göre 1000 anestezi uygulamasından 1 veya 2'sinde görülmekte ve genellikle ağrı hissedilmeden ameliyattan bazı kısa anların sonradan hatırlanması şeklinde gerçekleşmektedir. Hastaların bir çoğunda anestezi ile ilgili ilginç bir kaygı daha gözlemleniyor; anesteziden uyanırken kontrol edemedikleri bazı şeyler söyleme kaygısı. Bu nedenle iyice uyanmadan yakınlarının yanına gönderilmemeyi özellikle rica edenler var. Gerçekten de anesteziden uyandıktan sonraki ilk dönem sonradan pek hatırlanmayabiliyor, ancak hastalar hatırlamasalar da son derece normal ve mantıklı konuşuyorlar, saçma konuşmalar veya itiraflarla hiç karşılaşmıyoruz. Zaten kendi güvenlikleri nedeniyle iyice kendilerine gelene kadar hastalar uyanma odasında takip edilip sonra odalarına gönderiliyor. En sık kullanılan ağrı kesicinin prospektüsü okunduğunda bile pek çok istenmeyen etkinin alt alta sıralandığı görülür. Elbette anestezinin de olası komplikasyonları var. Ancak kişi sağılığı için herhangi bir ameliyata karar verdiyse anestezi korkusuyla baş etmenin en iyi yolu, kendisini tam donanımlı bir hastaneye ve deneyimli bir anestezi ekibine teslim etmesidir. Hem ameliyat öncesinde hem de sonrasında anestezi doktoruyla görüşerek hem kendisiyle ilgili tüm bilgileri hekiminize aktarıp hem de tüm sorularını ve kaygılarını paylaşmasıdır. Anestezi süreci ile ilgili ne kadar çok bilgi sahibi olunursa kaygılar da o kadar azalır.
Uz. Dr. Serap Tekin
Memorial Hastanesi Anestezi ve Reanimasyon Bölümü
Hiçbir şekilde denetleyemeyeceği bir sürece girmenin kişiye rahatsızlık vermesi, beklenen bir durum. Sonuçta bu korku bilinmeyenden kontrol edilemeyenden duyulan korkudur. Kişinin anestezi ile ilgili korkuları iki ana başlık altında toplanabilir:
-Ya uyanamazsam? -Ya uyuyamazsam?
Modern anestezi pratiğinde yeni ve kısa etkili, yan etki oranları düşük anestezi ilaçlarının gelişmesiyle, "fazla narkoz verildiği" ya da " hasta narkozu kaldıramadığı" için anesteziden uyanamamak gibi bir durum olamaz.
Anestezi bir bilim dalıdır, kanıta dayalı tıbbın verilerini kullanarak kendi kurallarını oluşturur. Teorik olarak anestezinin pek çok komplikasyonu olsa da, pratikte tam donanımlı bir hastanede ehil bir anestezi ekibi tarafından yapılan anestezi uygulamasının, aracınızla trafiğe çıkmaktan daha güvenli olduğu söylenebilir. Bu durum istatistiksel verilerle tercüme edildiğinde; bundan 30 yıl önce 3000 anestezi uygulamasından birinde anesteziye bağlı hasta kaybedilirken bugün bu oran 20 000 anestezi uygulamasında 1, hatta geniş çaplı yeni bir çalışmaya göre 185 000'de 1 olarak bildirilmiştir. Görüldüğü gibi anestezi ilaçlarının, yöntemlerinin, monitorizasyon olanaklarının genişlemesi ve anestezi hekimlerinin sayıca artması her geçen gün anestezinin güvenirliğini de arttırmakta.
Anestezi vücutta kalıcı hasarlara neden olur mu?
Hastaların bir diğer korkusu, anestezinin kişinin zihinsel fonksiyonlarında kalıcı bir bozukluğa yol açabileceği düşüncesidir. Hastalar bu korkularını tam olarak açıklayamasalar da, örneğin yakın aralıklarla birkaç kez anestezi almanın beyin işlevlerini bozabileceği ya da vücutta birikerek kalıcı organ hasarlarına yol açabileceği şeklinde kaygıları olabilmektedir. Özellikle çocukları söz konusu olduğunda bu kaygılar daha da artmaktadır. Anestezinin, çocuğun zihinsel ve motor gelişimi üzerinde olumsuz etkileri olabileceğinden korkmaktadırlar. Bu tip korkuların hiçbir bilimsel ve tıbbi dayanağı olmadığı rahatlıkla söylenebilir. Şu anki bilgilerle anestezinin beyin fonksiyonları üzerinde herhangi bir olumsuz etkisi gösterilememiştir. Aynı şekilde yeni ilaçlar o kadar kısa etkili ve güvenlik marjları o kadar geniştir ki, uygun ilaç seçimi ve uygun dozaj ile üst üste anestezi uygulamaları bebekler tarafından bile kolayca tolere edilebilir.
Anesteziden uyanamama korkusu nasıl tanımlanır?
Bu durumun tıptaki adı "anestezi altında farkındalık"tır. Yani ameliyat esnasında bazı şeyleri duymak, kendisine yapılanların farkında olmak, ancak kaslar paralize olduğu için sesini duyurup kendini ifade edememek. Geçtiğimiz haftalarda vizyona giren "Anestezi" isimli film tam da bu konudan bahsediyor. Ancak filmde tarif edilen anestezi altında uyanıklık hali tıbben mümkün değil. Tıbbın tanımladığı farkındalık literatüre göre 1000 anestezi uygulamasından 1 veya 2'sinde görülmekte ve genellikle ağrı hissedilmeden ameliyattan bazı kısa anların sonradan hatırlanması şeklinde gerçekleşmektedir. Hastaların bir çoğunda anestezi ile ilgili ilginç bir kaygı daha gözlemleniyor; anesteziden uyanırken kontrol edemedikleri bazı şeyler söyleme kaygısı. Bu nedenle iyice uyanmadan yakınlarının yanına gönderilmemeyi özellikle rica edenler var. Gerçekten de anesteziden uyandıktan sonraki ilk dönem sonradan pek hatırlanmayabiliyor, ancak hastalar hatırlamasalar da son derece normal ve mantıklı konuşuyorlar, saçma konuşmalar veya itiraflarla hiç karşılaşmıyoruz. Zaten kendi güvenlikleri nedeniyle iyice kendilerine gelene kadar hastalar uyanma odasında takip edilip sonra odalarına gönderiliyor. En sık kullanılan ağrı kesicinin prospektüsü okunduğunda bile pek çok istenmeyen etkinin alt alta sıralandığı görülür. Elbette anestezinin de olası komplikasyonları var. Ancak kişi sağılığı için herhangi bir ameliyata karar verdiyse anestezi korkusuyla baş etmenin en iyi yolu, kendisini tam donanımlı bir hastaneye ve deneyimli bir anestezi ekibine teslim etmesidir. Hem ameliyat öncesinde hem de sonrasında anestezi doktoruyla görüşerek hem kendisiyle ilgili tüm bilgileri hekiminize aktarıp hem de tüm sorularını ve kaygılarını paylaşmasıdır. Anestezi süreci ile ilgili ne kadar çok bilgi sahibi olunursa kaygılar da o kadar azalır.
Uz. Dr. Serap Tekin
Memorial Hastanesi Anestezi ve Reanimasyon Bölümü