11-26-2009, Saat: 12:20 AM
Kadehime lacivert bir akşam çöküyor gülüm.Zehrini akıtarak çöküyor.Kartana çeviriyor her saniyeyi.Üşüyorum.Üşüdükçe seni daha çok özlüyorum...
Kalbimi bedenimden söküp senin avucuna vermek istiyorum.O senindir çünkü; senindir artık.Sen ,ruhumda başladın ve bütün vücudumu kapladın gülüm.Bütün vücudum sen artık...
Gün,yine geceye dönüyor.Ay , yine göz kırpmaya hazırlanıyor.Gün ve ay..İndirmek göğü,yere sermek yıldızları...Hangisini istersin yakanda?Sana yakışan hangisidir yıldızların?Az sonra hükmünü batıracak gece.Gözlerim karanlıkta arayacak gözlerini.Gözlerin kayıp saatlerin sığınağı olacak ve ben sarsılarak ve sarsarak uykuların çelikten duvarlarını,sensiz anlarım için ağlayacağım.Göz yaşlarım acıtacak düştüğü her yeri.Karanlığa bir kurşun gibi çökecek sensizlik...
Acılarımı bile tatlandırıyor aşkın.Yıkıma terkedilmiş kalemin bütün hücrelerine sürülmüş iksir gibisin...
Ben güzel ruhuna aşık oldum senin.Sadece bu yüzden sadakat kokuyor bu tutku.Çünkü ,sen ebedi ruh hastalığım olacaksın benim...
Yine sensizim ve yine bomboş bir geceye giriyorum.Aklım sağır,kalbim suskun...
Gözlerim bir deniz kenarını arıyor karşı köyün ışıklarında.Bir yudum kahve,çokça kahkaha ve sıcacık bir bakış,eriten buz kitlesini ruhumun.Benim evim ,senin kalbinin olduğu yerdir gülüm...
Bu gece bir gözyaşımedeniyeti kuruyorum.Karşı durdukça büyüyen, devleşen ve bütün engellemelere rağmen benide yutmaya hazırlanan bir medeniyet.ama dörtnala giden bir atlı gibi sökün ediyor yaşları;dizgin ne fayda?
Bana büyük bir şaka yap gülüm!Kaldır gecenin lacivert perdesini gülümseyen gözlerinle.Yarına çıkart beni ne olur...
Hüzün yakışmıyor bu aşka gülüm...Hüzün yakışmıyor ama:Gece ,sen yoksun ve ben burdayım...
Şimdi burada...Ben burada kırılgan bir mıh gibi duruyorum.Vuruyorum kendimi sensizliğe.Sensizlik batmıyor canıma,yalnızca acıtıyor beni...
Hasret okunun vurduğu onulmaz yaranın daha da azdığını bilmiyor musun?Bilmiyor musun,büyüyor hasret yumağı?Çekilen çileler,sonsuz ıstırap denizinden damıtılmış med-cezir değil midir zaten?
Ah sevda bahçemin tutsak çiçeği...Ben seni oraya hapsettim.Seni hapsettim,kırık bir aşk şarkısı eşliğinde.Hüzne buladım seni.Deniz meltemlerini okşayan saçlarını hapsettim kalbimin kıvrımlarına.Ordasın artık.Oradasın ve ne kadar olman gerekiyorsa...
Bırakma beni gülüm!Sitemlere yatırma bu soylu sevdayı.Ona hüzün elbiseleri giydirme.Biliyorsun, bu kalp sen diye çırpınır, sen diye yatırır kendini ümit sokaklarına...
Telefon tellerine dolanan sesini istiyorum.Ssini,sesinin rengini,kokusunu,nefesini...Bu ,bahçeye dönmüş ruhuma hoş geldin.Hoşgeldin...Bebek yüzlü baharıma hoş geldin...
Bu akşam sitemlere yatiriyorum bedenimi.Her yanım ,göz göz sensizlik çıbanı.Yarı sağır ,yarı kör,yarı kolsuz ,yarı bacaksız,ve belkide tamamen dilsiz...Öylece bakıyorum gecenin bilmem kaçıncı yarısının , hangi saatine...Ah,sen şimdi...
Beni uzaklarda farzet gülüm.Henüz çiğ düşmemiş akşam saatlerinin arefesinde ,elinde kırık bir fincan ve boş gözlerle ,sonsuz/sorunsuz bir yarında gör beni.Gülümseyen gözlerimle sana ,aşk ile ve yine "seni seviyorum,seni seviyorum ,seni seviyorum" diye fısıldarken ,günah pelerinli saatler boyunca bekleyen bir mezcup olarak bil beni...
Konuş benimle ...Aşkın bütün halleriyle konuş.Beynimdeki kan pıhtılaşana kadar,keşkehanlar ruhuma acı verene kadar...Hasret,damarlarımdaki kanı emene kadar,hoşgörü ormanlarım kuruyuncaya kadar...
Şimdi ne çok isterdim elinin sıcaklığını.Yüzüne dokunmayı.Sahi,yüzüne dokununca çoğalıyor gülüşlerin.Gülüşlerin ,acının önünde kumdan kalelere dönüyor.Üflesem,ardında masum ve mahzun bir yürek tepeciği görünecek...
Gün dönüyor gülüm,farkında mısın?Sabaha aç gözlerini ve beni gör.Senden isteyebileceğim sadece bu,bunu da esirgeme benden ...
Yağmurlu bir sabaha uyanmak.Şehir ,işte şehir gülüm.Bütün çatılarında sen bulutu dolaşan.Sırlı ve ulvi bir geceden çıkmış savaşçı gibiyim şimdi.Bu tenhalık ve sessizlik ürkütüyor beni.Çünkü kulaklarımda çınlıyor sesin.Sesin ki ,sesinleşekilleniyor yoklul içinde varlık,varlık içinde yokluk...
Gözlerine üfleyen uyku perisini cebime hapsettim.Çünkü bana verdiğin en iyi hediyelerden biri o.Onunla şarkılar fısıldamak istiyorum kulağına.Benim kurtarıcım bu uyku perisi...
İyiki varsın güzelim...İyiki varsın ve varolmanın anlamı seninle bütünlendi.Hasrete tutsak,hasrete ketum yüreğimde aşk şarkıları fısıldatan kudretinle iyiki varsın...
Seni ah seni...Çıkmaz sokaklara hapsettiğim gülüşünü,dağlara savurduğum gülüşünü,duvarları boyadığım gülüşünü,derbeder ruhlara nakşettiğim gülüşünü,bileğime morfinlerle damıttığım gülüşünü,çiçeklerle yarıştırdığım gülüşünü,amber kokulu gülüşünü..Ve seni...Beni kör kuyulardan ,sonsuz dehlizlerden çıkaran seni seviyorum!
Geceleri uyuyamıyorum.Uykumun bu rüyayı bölmesinden korkuyorum.Düşlerimin sensiz kalacağından,kabusların çevrelediği hayatımın etmediğimiz bir usturayla geceyi doğramasından korkuyorum...
Seni sevmenin ,dünyayı sevmek;seni görmenin ,dünyayı görmek olduğunu biliyor musun?Olmadığın,sesinin çıkmadığı her an geceden koparılmış bir parça sanki.Sanki o an veya o anlar,sarayı talan edilmiş padişahların çaresizliğini haykırıyor yüzüme...
Gözle değil,ruhla görülendir aşk.Azap denizinden ruha sabır üfleyen bir dilde çıkan sevgi demetidir aşk.Aşk ,onsuz olunamayacağını düşünenler için bulunmaz bir erdemdir.Yani,seninle çoğalan bir çağlayan...
Bir çocuk gibi koşuyorum ardından.Bir çocuk gibi heyecanla ve beklentilerimi,arzulaını sana çevirerek.Sarı kurdelaları çamura bulanmış bir kız çocuğu gibi hüzünleniyorum sensizliğinde günün.gözlerime bak ve yardım et bana yarınlara çıkabilmem için...
Nasıl da yutuyoruz bazen ayrılık lokmasını.Boğazımız nasılda kasıyor kendini.Ağlamamak için zor tutuyorum kendimi.Zaman zaman vuruyor mızrabını hasrete ;yokluğun gönlümün susmayan sazı.Tellerine nota diye ismini dizdim senin.İsmini kazıdım bütün güftelerimeAnla,sızım sızım sensizlik dolu evin her yanı...
Bana öyle bak.Bana bak ve bendeki seni gör.Beni gör ve bana bağışla bu güzel gözleri.Onları alma,götürme sıssız akşam saatlerinde...
Sessizlik...En çok da sen yanımdayken acıtıyor beni.Sözlerin, başka kapıların dünyalarını aralayan anahtar.Konuş...Hep konuş...Konuşmalarla çoğalt evreni...
Beni sev,beni koru,beni özle gülüm...Beni bulduğun her yerde sev; unuttuğun kuytularda.Yüreğinin ateşinde bile sev beni.Çünkü ben sana mecburum.Çünkü sen ,uzak diyarlardan bana bağışlanmış bir çığlıksın...
Bir sevda düşüsün sen bende.Gözlerimde bir ışıksın.En sonunda seni vurdu kader bana.Benide sana...Ak sevdamı kana boyamadan yaşarım ben.Senden gelen ve bende kalan ne varsa,yorgunakşamlarıma ilham verir.Geçmiş günahlarımıza birbirimizin dizinde ağlayalım gülüm.Her düşen gözyaşında yeniden ışıklansın gönlümüz.Gönlümüzü güne çevirelim ,yani umuda ,yani aşka,yani sevgiye ...
Sen ,hangi karanlık yamaçlardan geldin ,oturdun ortasına yorgun gönlümün?En soylu sancıları taşıyan yüreğimi dinamitleyen,içimdeki boranı kurşunlara çeviren ve aşıp giden tepeleri sen,sen ey sevgili...Savaş görmüş çocukların diliyle söylediğim yanık türkü....Aşkın tadı mı kalır görmeyince yüzünü..?
Denize her bakışta sular alevleniyor .Hangi akşamlarda saklı gözlerin bilmiyorum ama ellerin bütün sırlarımı örtüyor.Avucumda yanık bir gül kokusu bırakıyosun...
Bulutlara uzanan ellerini istiyorum.İçimde gülleri kıskandıran sevgimle,yani ömrümün son sevdasıyla ttumak ellerini.Dağları senin yoluna devirdim ben.Kayalara tutunan birer dev aynası kondurdum gözlerine.Rüyalarımı süsleyen eşsiz varlığınla gülümse,uzaklaşma gözlerim kayıp gidince benden...
Dur ve dinle!Duyduğun her ayak sesi benim olabilir.Çalan her zilde benim parmağım kalmıştır.Perdeleri ardına kadar kapatma, belki karşı binanın çatısında sana el sallayan ben olabilirim...
Beni az ama uzun sev...
Kalbimi bedenimden söküp senin avucuna vermek istiyorum.O senindir çünkü; senindir artık.Sen ,ruhumda başladın ve bütün vücudumu kapladın gülüm.Bütün vücudum sen artık...
Gün,yine geceye dönüyor.Ay , yine göz kırpmaya hazırlanıyor.Gün ve ay..İndirmek göğü,yere sermek yıldızları...Hangisini istersin yakanda?Sana yakışan hangisidir yıldızların?Az sonra hükmünü batıracak gece.Gözlerim karanlıkta arayacak gözlerini.Gözlerin kayıp saatlerin sığınağı olacak ve ben sarsılarak ve sarsarak uykuların çelikten duvarlarını,sensiz anlarım için ağlayacağım.Göz yaşlarım acıtacak düştüğü her yeri.Karanlığa bir kurşun gibi çökecek sensizlik...
Acılarımı bile tatlandırıyor aşkın.Yıkıma terkedilmiş kalemin bütün hücrelerine sürülmüş iksir gibisin...
Ben güzel ruhuna aşık oldum senin.Sadece bu yüzden sadakat kokuyor bu tutku.Çünkü ,sen ebedi ruh hastalığım olacaksın benim...
Yine sensizim ve yine bomboş bir geceye giriyorum.Aklım sağır,kalbim suskun...
Gözlerim bir deniz kenarını arıyor karşı köyün ışıklarında.Bir yudum kahve,çokça kahkaha ve sıcacık bir bakış,eriten buz kitlesini ruhumun.Benim evim ,senin kalbinin olduğu yerdir gülüm...
Bu gece bir gözyaşımedeniyeti kuruyorum.Karşı durdukça büyüyen, devleşen ve bütün engellemelere rağmen benide yutmaya hazırlanan bir medeniyet.ama dörtnala giden bir atlı gibi sökün ediyor yaşları;dizgin ne fayda?
Bana büyük bir şaka yap gülüm!Kaldır gecenin lacivert perdesini gülümseyen gözlerinle.Yarına çıkart beni ne olur...
Hüzün yakışmıyor bu aşka gülüm...Hüzün yakışmıyor ama:Gece ,sen yoksun ve ben burdayım...
Şimdi burada...Ben burada kırılgan bir mıh gibi duruyorum.Vuruyorum kendimi sensizliğe.Sensizlik batmıyor canıma,yalnızca acıtıyor beni...
Hasret okunun vurduğu onulmaz yaranın daha da azdığını bilmiyor musun?Bilmiyor musun,büyüyor hasret yumağı?Çekilen çileler,sonsuz ıstırap denizinden damıtılmış med-cezir değil midir zaten?
Ah sevda bahçemin tutsak çiçeği...Ben seni oraya hapsettim.Seni hapsettim,kırık bir aşk şarkısı eşliğinde.Hüzne buladım seni.Deniz meltemlerini okşayan saçlarını hapsettim kalbimin kıvrımlarına.Ordasın artık.Oradasın ve ne kadar olman gerekiyorsa...
Bırakma beni gülüm!Sitemlere yatırma bu soylu sevdayı.Ona hüzün elbiseleri giydirme.Biliyorsun, bu kalp sen diye çırpınır, sen diye yatırır kendini ümit sokaklarına...
Telefon tellerine dolanan sesini istiyorum.Ssini,sesinin rengini,kokusunu,nefesini...Bu ,bahçeye dönmüş ruhuma hoş geldin.Hoşgeldin...Bebek yüzlü baharıma hoş geldin...
Bu akşam sitemlere yatiriyorum bedenimi.Her yanım ,göz göz sensizlik çıbanı.Yarı sağır ,yarı kör,yarı kolsuz ,yarı bacaksız,ve belkide tamamen dilsiz...Öylece bakıyorum gecenin bilmem kaçıncı yarısının , hangi saatine...Ah,sen şimdi...
Beni uzaklarda farzet gülüm.Henüz çiğ düşmemiş akşam saatlerinin arefesinde ,elinde kırık bir fincan ve boş gözlerle ,sonsuz/sorunsuz bir yarında gör beni.Gülümseyen gözlerimle sana ,aşk ile ve yine "seni seviyorum,seni seviyorum ,seni seviyorum" diye fısıldarken ,günah pelerinli saatler boyunca bekleyen bir mezcup olarak bil beni...
Konuş benimle ...Aşkın bütün halleriyle konuş.Beynimdeki kan pıhtılaşana kadar,keşkehanlar ruhuma acı verene kadar...Hasret,damarlarımdaki kanı emene kadar,hoşgörü ormanlarım kuruyuncaya kadar...
Şimdi ne çok isterdim elinin sıcaklığını.Yüzüne dokunmayı.Sahi,yüzüne dokununca çoğalıyor gülüşlerin.Gülüşlerin ,acının önünde kumdan kalelere dönüyor.Üflesem,ardında masum ve mahzun bir yürek tepeciği görünecek...
Gün dönüyor gülüm,farkında mısın?Sabaha aç gözlerini ve beni gör.Senden isteyebileceğim sadece bu,bunu da esirgeme benden ...
Yağmurlu bir sabaha uyanmak.Şehir ,işte şehir gülüm.Bütün çatılarında sen bulutu dolaşan.Sırlı ve ulvi bir geceden çıkmış savaşçı gibiyim şimdi.Bu tenhalık ve sessizlik ürkütüyor beni.Çünkü kulaklarımda çınlıyor sesin.Sesin ki ,sesinleşekilleniyor yoklul içinde varlık,varlık içinde yokluk...
Gözlerine üfleyen uyku perisini cebime hapsettim.Çünkü bana verdiğin en iyi hediyelerden biri o.Onunla şarkılar fısıldamak istiyorum kulağına.Benim kurtarıcım bu uyku perisi...
İyiki varsın güzelim...İyiki varsın ve varolmanın anlamı seninle bütünlendi.Hasrete tutsak,hasrete ketum yüreğimde aşk şarkıları fısıldatan kudretinle iyiki varsın...
Seni ah seni...Çıkmaz sokaklara hapsettiğim gülüşünü,dağlara savurduğum gülüşünü,duvarları boyadığım gülüşünü,derbeder ruhlara nakşettiğim gülüşünü,bileğime morfinlerle damıttığım gülüşünü,çiçeklerle yarıştırdığım gülüşünü,amber kokulu gülüşünü..Ve seni...Beni kör kuyulardan ,sonsuz dehlizlerden çıkaran seni seviyorum!
Geceleri uyuyamıyorum.Uykumun bu rüyayı bölmesinden korkuyorum.Düşlerimin sensiz kalacağından,kabusların çevrelediği hayatımın etmediğimiz bir usturayla geceyi doğramasından korkuyorum...
Seni sevmenin ,dünyayı sevmek;seni görmenin ,dünyayı görmek olduğunu biliyor musun?Olmadığın,sesinin çıkmadığı her an geceden koparılmış bir parça sanki.Sanki o an veya o anlar,sarayı talan edilmiş padişahların çaresizliğini haykırıyor yüzüme...
Gözle değil,ruhla görülendir aşk.Azap denizinden ruha sabır üfleyen bir dilde çıkan sevgi demetidir aşk.Aşk ,onsuz olunamayacağını düşünenler için bulunmaz bir erdemdir.Yani,seninle çoğalan bir çağlayan...
Bir çocuk gibi koşuyorum ardından.Bir çocuk gibi heyecanla ve beklentilerimi,arzulaını sana çevirerek.Sarı kurdelaları çamura bulanmış bir kız çocuğu gibi hüzünleniyorum sensizliğinde günün.gözlerime bak ve yardım et bana yarınlara çıkabilmem için...
Nasıl da yutuyoruz bazen ayrılık lokmasını.Boğazımız nasılda kasıyor kendini.Ağlamamak için zor tutuyorum kendimi.Zaman zaman vuruyor mızrabını hasrete ;yokluğun gönlümün susmayan sazı.Tellerine nota diye ismini dizdim senin.İsmini kazıdım bütün güftelerimeAnla,sızım sızım sensizlik dolu evin her yanı...
Bana öyle bak.Bana bak ve bendeki seni gör.Beni gör ve bana bağışla bu güzel gözleri.Onları alma,götürme sıssız akşam saatlerinde...
Sessizlik...En çok da sen yanımdayken acıtıyor beni.Sözlerin, başka kapıların dünyalarını aralayan anahtar.Konuş...Hep konuş...Konuşmalarla çoğalt evreni...
Beni sev,beni koru,beni özle gülüm...Beni bulduğun her yerde sev; unuttuğun kuytularda.Yüreğinin ateşinde bile sev beni.Çünkü ben sana mecburum.Çünkü sen ,uzak diyarlardan bana bağışlanmış bir çığlıksın...
Bir sevda düşüsün sen bende.Gözlerimde bir ışıksın.En sonunda seni vurdu kader bana.Benide sana...Ak sevdamı kana boyamadan yaşarım ben.Senden gelen ve bende kalan ne varsa,yorgunakşamlarıma ilham verir.Geçmiş günahlarımıza birbirimizin dizinde ağlayalım gülüm.Her düşen gözyaşında yeniden ışıklansın gönlümüz.Gönlümüzü güne çevirelim ,yani umuda ,yani aşka,yani sevgiye ...
Sen ,hangi karanlık yamaçlardan geldin ,oturdun ortasına yorgun gönlümün?En soylu sancıları taşıyan yüreğimi dinamitleyen,içimdeki boranı kurşunlara çeviren ve aşıp giden tepeleri sen,sen ey sevgili...Savaş görmüş çocukların diliyle söylediğim yanık türkü....Aşkın tadı mı kalır görmeyince yüzünü..?
Denize her bakışta sular alevleniyor .Hangi akşamlarda saklı gözlerin bilmiyorum ama ellerin bütün sırlarımı örtüyor.Avucumda yanık bir gül kokusu bırakıyosun...
Bulutlara uzanan ellerini istiyorum.İçimde gülleri kıskandıran sevgimle,yani ömrümün son sevdasıyla ttumak ellerini.Dağları senin yoluna devirdim ben.Kayalara tutunan birer dev aynası kondurdum gözlerine.Rüyalarımı süsleyen eşsiz varlığınla gülümse,uzaklaşma gözlerim kayıp gidince benden...
Dur ve dinle!Duyduğun her ayak sesi benim olabilir.Çalan her zilde benim parmağım kalmıştır.Perdeleri ardına kadar kapatma, belki karşı binanın çatısında sana el sallayan ben olabilirim...
Beni az ama uzun sev...