11-26-2009, Saat: 06:51 PM
Türkiye Cumhuriyeti 86. yaşını kutlarken, internet de 40. yılını doldurdu.
Yani 29 Ekim 2009, Cumhuriyet Bayramı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin 86. doğum yıldönümü idi. Doğum günü, güzide memleketimizle aynı olan, yine mühimce bir memleket de, dün 40 yaşını doldurdu. Memleket derken, bildiğiniz internetten bahsediyoruz.
İnternet dediğimiz şey, elbette 29 Ekim 1969 günü, sunucularıyla, web adresleriyle, e-posta ve mesajlaşma servisleriyle aniden ortaya çıkıvermedi. Kökeni, her fırsatta zikrettiğimiz üzere, daha çok şimdiki yerel ağları andıran, ancak farklı şehirlerdeki iki (evet, iki) üniversite bilgisayarıno bağlayan ARPANET adlı yapıydı. ARPANET üstünden gönderilen ilk mesaj ise, sisteme girmek için yazılan "login" (giriş) komutu idi. ARPANET, pek çok bilgisayarın erişebileceği bir sanal ortak alan değil, bir bilgisayarı doğrudan bir diğer bilgisayarla ve onun içeriğiyle muhatap eden sistemdi.
ARPANET, sonraki yıllarda başka bilgisayarların ağa eklenmesi ve onlara bağlı olmasa da birbirine bağlı olan başka bilgisayar ağlarının ortaya çıkmasıyla genişledi. Sonra, 1974'de Vint Cerf, "Neden bu ağları da birbirine bağlayıp, ağlar arası bir iletişim ortamı kurmuyoruz?" dedi. Bu, "internet" sözcüğünün ilk kullanılışı oldu.
1983 yılında, ARPANET bilgisayarları, Cerf'in bulduğu TCP/IP paket takas protokollerini kullanmaya başladı. Ancak bu ne ARPANET ağlarını bütünleştirdi, ne de farklı protokoller kullanan yeni ağların ortaya çıkışını engelledi. Bugün kullandığımız şekliyle internetin temelleri ise, Tim Berners-Lee'nin 80'lerin sonu ve 90'ların başlarında yaptığı çalışmalara dayanıyor.
Sonra Usenet, Mosaic, Hotmail, IRC, .com adresleri, dans eden hamsterlar, ekşi sözlük, Napster, blog, wikipedia, Myspace, kediler, çizburgerler, Facebook falan derken günümüz internetinin zirve noktası olan Yahoyt'a kadar geldik işte (şaka).