12-07-2009, Saat: 06:19 PM
Yemin(ler)in unutulduğu yoldayım…
Simsiyah bir geceye bulutlanıyorum. Boş-ver kaderimin elveda busesi; aşktı gelip geçti. Gerçeği yaşamakta siyah bir bulut gibisin; anla(t)makta ise söze gerek mi var…
Simsiyah bir geceye bulutlanıyorum. Boş-ver kaderimin elveda busesi; aşktı gelip geçti. Gerçeği yaşamakta siyah bir bulut gibisin; anla(t)makta ise söze gerek mi var…
“Sonsuza kadar… Hani ölsem de yine vazgeçmem ki-senden”
Hiçbir şey uzak değildi! Bak bu sözü hiç unutma ”Hani ölsem de vazgeçmem senden” yalan değil, sonsuza kadar… Seninleyim, sende…
Sonbaharın soysuz gününde çırpınıyorum… Güz mevsimi her şeyi düşürüyor; içimdeki güzelliğini artık hiç büyütemiyorum. Âmâsı var hayatımın, ufakta olsa yaşanmışlığın bir hatırası var; çirkinleşen çözümlerin harcanmışlığında kalsamda…
Sendeyim, kahrolsam da… Unutulsam da.
[SIZE=4]/..Şelaleden düşen harflerin çığlıkları gibisin,
Hani haykırsam suyla karışık, sevgimi…
Herkes görebilse içimdeki o güzelliğini../ yapamadım
Soysuz bir aşkın susuzluğunda kaldım işte!../
“Yenildim yüreğine… Kalakaldım bir sözünle/ yine de unutamadım…”
Yokluğun eskisi gibi acıtmıyor tenimi… Bak tenim dedim fark ettiysen yüreğim demedim. Bıraktığın yerde değilim; olursa hani vicdanın sızlarsa arama beni o yerde, inan sevgim, hüzünlerimi ektiğim yerde kaldı… Ve de senliğim!
Hiçbir şey uzak değildi! Ama her şey çok uzaktı, değil mi? Masallar geceleyin aklımıza gelirdi, tıpkı yakamoz gibi yansırdı… İçimizdeki aşk bizi bu sefer çok yanılttı!
“Sevildiğimi sanıyordum… Sevmek-sevilmek ayrı duygularmış, aldanmışım…”
Yemin(ler)in unutulduğu yoldayım…
Sessiz rüzgârların felaketindeyim. Savrulmuyorum, sadece her şeye saldırıyorum. İçimde bir o kadar birikmiş nefret varken, kusura bakma…
Çareler ölmüş elimde, neye yarar rüzgârların sessizliği. Günah olmuş tek doğrum; sevmişim-sevilmemişim…
—anla beni artık! Yalancı baharın koynunda büyütme çiçekleri; artık yeter güller kokmuyor eskisi gibi… Baksana, elimde berbat kokulu çiçeklerle hayalini yaşatmaya çalışıyorum.
…yüzüm, gözüm sen gibi; ya yüreğim?
Avuçlarımda umudumu tutuyorum. En çok ne üzüyor beni biliyor musun? Doğduğum günün soğukluğumu bilmem ama daha bir kez bile sevdiğim kadınla doğum-günümü kutlayamadım…
İçim acıyor desem çok mu acıklı olurum… Bak yine kasım ayı geliyor; korkuyorum doğum günün yaklaşıyor, kıyılıyorum… Neredesin sessiz fırtınanın gül yüreklisi, neredesin?
..Kalplerde son yangınız
İki yaralıyız şimdi ayrıyız
Biz seninle masum günahsız
Başkasında sürgün aşkımız..
[/SIZE]Sonbaharın soysuz gününde çırpınıyorum… Güz mevsimi her şeyi düşürüyor; içimdeki güzelliğini artık hiç büyütemiyorum. Âmâsı var hayatımın, ufakta olsa yaşanmışlığın bir hatırası var; çirkinleşen çözümlerin harcanmışlığında kalsamda…
Sendeyim, kahrolsam da… Unutulsam da.
[SIZE=4]/..Şelaleden düşen harflerin çığlıkları gibisin,
Hani haykırsam suyla karışık, sevgimi…
Herkes görebilse içimdeki o güzelliğini../ yapamadım
Soysuz bir aşkın susuzluğunda kaldım işte!../
“Yenildim yüreğine… Kalakaldım bir sözünle/ yine de unutamadım…”
Yokluğun eskisi gibi acıtmıyor tenimi… Bak tenim dedim fark ettiysen yüreğim demedim. Bıraktığın yerde değilim; olursa hani vicdanın sızlarsa arama beni o yerde, inan sevgim, hüzünlerimi ektiğim yerde kaldı… Ve de senliğim!
Hiçbir şey uzak değildi! Ama her şey çok uzaktı, değil mi? Masallar geceleyin aklımıza gelirdi, tıpkı yakamoz gibi yansırdı… İçimizdeki aşk bizi bu sefer çok yanılttı!
“Sevildiğimi sanıyordum… Sevmek-sevilmek ayrı duygularmış, aldanmışım…”
Yemin(ler)in unutulduğu yoldayım…
Sessiz rüzgârların felaketindeyim. Savrulmuyorum, sadece her şeye saldırıyorum. İçimde bir o kadar birikmiş nefret varken, kusura bakma…
Çareler ölmüş elimde, neye yarar rüzgârların sessizliği. Günah olmuş tek doğrum; sevmişim-sevilmemişim…
—anla beni artık! Yalancı baharın koynunda büyütme çiçekleri; artık yeter güller kokmuyor eskisi gibi… Baksana, elimde berbat kokulu çiçeklerle hayalini yaşatmaya çalışıyorum.
…yüzüm, gözüm sen gibi; ya yüreğim?
Avuçlarımda umudumu tutuyorum. En çok ne üzüyor beni biliyor musun? Doğduğum günün soğukluğumu bilmem ama daha bir kez bile sevdiğim kadınla doğum-günümü kutlayamadım…
İçim acıyor desem çok mu acıklı olurum… Bak yine kasım ayı geliyor; korkuyorum doğum günün yaklaşıyor, kıyılıyorum… Neredesin sessiz fırtınanın gül yüreklisi, neredesin?
..Kalplerde son yangınız
İki yaralıyız şimdi ayrıyız
Biz seninle masum günahsız
Başkasında sürgün aşkımız..