12-12-2009, Saat: 11:53 AM
Yokluğuna iz sürdüm
sonra sürgünlere sürüldüm... Senin merhametine kaldı artık çocuksu tebessümlerim. Sana sarıl(a)madım... Beni sar(a)madın..
Yağsızdı hüznüm
kay(a)madı avuçlarımdan..Yüreğinin hücresine göm(ül)düm. Düş'lerim yasak. Sen yasak. Dokunmam yasak. Nefesini ödünç verir misin bana? Oksijensizim.
Yamaya yamaya giyiyorum üzerime artık sevdayı. Dünlerden ödünç alıyorum eksik sevinçleri
yüzüme ekliyorum. Aldanman için. Gülüşlerim
gözyaşlarımın ayaklarına takılsa da sen incinme diye sözlerimi yutarım...Çatık kaşlı harflerimden ibaret değilsin alfabemde. Dik duruyor hala başı aşk(ım)ın! Adlarımız birleşmemek için cümlelerde körebe oynuyor bir tek. Yakala(nı)rsam çığlığımı susturacağım.
Yara(lı)dır adım. Anladım ki sana susmak
ölüme sus(a)makmış... Git/me. Bacakları kırık ömrümde sensiz sendelediğimde
yerden kaldırdığım düş olarak kalma. Cümle bulanıklıkları arasında kaybetmek istemiyorum suretini. Kalemimin rengi mi silik
yüreğinde ki yerim mi? Eşitliği blirsiz bir üçgenin içinde çapsız kaldım. Yine ben mi suçluyum? Yoksa eşitliğime yalnız denklemini savuran sen mi? Ben matematikten de anlamam ki..Biz seninle bağlaçlarla bile bağlan(a)madık
satırlara. Nokta koy(a)madık cümlelerimize. Virgülleri yoktu
vedalarımızın. Dar geçitlerde bir beden ol(a)madık
ünlemlerden kaçan. Hep üç nokta düştü masalımıza. Yarınlarım dünlerinin uykusunda. Zaten gelecek vakitlere de vurmadık hiç. Aynı tarafın savaşçıları bile değildik. Sana heybem de bir sürü sorular biriktiriyorum. Nerede yüreğinin mumlarını söndürüyorsun? Hangi şehir sana yetiyor
bensiz? Hangi gülüşlere sunuyorsun benden (ç)aldıklarını? Hangi ten saklıyor
teninde ki kayıp medeniyetimi? Hangi satır başında geçiyor adım
alaycı da olsa?Yoksa sende mi bu soruların cevabını ben de aramaktasın? Ben mi nasılım? Ben ki; tuzaklı mayınlarına basıp
parçalandım. Yüzüstü yatıyorum toprağı kan kokan
ovalarında. Mahremiyetini açtığın kucaklarda intihar oluyorum
senden habersizSeni büyütmek korktuğum satırlarımda kendim büyümüşüm meğer
Bu masalın sonunda gökten bir elma gibi adın düşüp
adımla mı birleşecek? Şehrin morglarında bir Efsun yatıyor şimdi
yarı diri. Gözleri açık
yüreği dilsiz. Ölmedi
ölemiyor. Ama yaşamıyor da! Varlığından özür diliyorum
hala yokluğunda can çekiştiğim içinSay ki;
Parmaklıklarımız zehirli tellerle örülmüştü...
Sana sarıl(a)madım... Beni sar(a)madın...