:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Savaştan Kaçılır mı?(UYDURULMUŞ HİKAYEDİR...)
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Sayfalar: 1 2 3
atmaca38afrikadan1sfmh9.jpg


Yaşlı adam kızgın kumlar üzerinde yürümeye başlayalı yaklaşık sekiz gün olmuştu.Gözleri kan çanağına dönmüş,ayağındaki ayakkabının tabanı neredeyse yok olmuş tabanları kızgın kumların etkisiyle yanmaya başlamıştı.Adam altmış yaşında olmasına rağmen kaçtığı savaştan canını kurtarmak için kendini bıraktığı çöle hayatını teslim etmek istemiyordu.Bunu düşünmek bile hayli zoruna gitmişti.Hayalini kurmak bile onun için neredeyse imkansızdı.Kafasını kaldırıp güneşe baktı yavaş yavaş bir hareketlenme söz konusuydu doğada.Neler oluyor dercesine etrafını süzmeye başladı.İnceden bir uğultu vardı havada ancak bir türlü bir anlam veremiyordu.
-Neler oluyor...dedi kendi kendine
O anda aklına babası ile yıllarca önce konuştukları geldi.babasının askerlik yıllarında yine böyle bir savaş çıkmıştı ve savaş çöle kadar uzanmış çölde savaş devam ederken inceden başlayan bir uğultu felaket bir kum fırtınasına dönüşmüş ve her iki tarafta bu savaşta çok ağır kayıplar vererek ülkelerine dönmüşlerdi.Babasının bahsettiği uğultu bu olamazdı düşünmek dahi istemiyordu.İnsanların zulmünden kaçarken doğaya kurban olmak onun için gerçek bir hayal kırıklığıydı.Kan çanağına dönmüş gözlerinden bir kaç damla yaş süzüldü.Belkide gözlerindeki son damla gözyaşlarıydı.Ne yapacağını bilemiyordu suyu çok az kalmıştı yemek için ise artık taş gibi olmuş bir kaç parça ekmekten başka birşeyi yoktu.Hepsinden daha kötüsü uğultu giderek artmaya başlamış kumlar rüzgarın etkisiyle yavaş yavaş hareket etmeye başlamıştı ve kaçıp saklanacağı bir yer yoktu.....


Diğer tarafta ise bu zulümden kaçan bir kişi daha vardı savaşın diğer yüzünden diğer ülkesinden kaçan genç kadın çölde koşmaya devam ediyor arasıra dönüp dönüp arkasına bakıyordu.genç kadın sekiz buçuk aylık hamileydi o da evlerine bir saldırı sonucunda kocasının bütün çabası ile ancak kurtulmuş,çöle doğru kaçmaya başlamıştı.Kocası onu ve doğmamış çocuğunu koruyabilmek için canını vermişti.Şimdi kadın amaçsızca koşmaktaydı çölde.Bir yandan ağlıyordu delicesine.Çöl adeta felaketin yaklaşacağını hissettiriyordu.Çöl üzerinde akbabaların çığlıkları hat safhadaydı bu leş yiyiciler bile doğanın bu öfkesinden korktuğunu fazlasıyla belli ediyordu.Genç kadın korku içinde koşmaya devam ediyordu ki bacaklarına doğru bir sıcaklık hissetmeye başladı.Eyvah! dedi ansızın kanaması başlamıştı.Ne yapacaktı şimdi.Çölün ortasında yapayanlızdı,birazdan kum fırtınası başlayacaktı ve savaştan kaçırdığı çocuğu doğanın öfkesine kurban gidecekti.Daha fazla koşacak takati kalmamıştı genç kadının olduğu yere yığıldı kaldı.Artık yavaş yavaş ölümü hissediyordu ensesinde,kan kokusu akbabaların dikkatini çekmeye başlamıştı fırtınayı hissetmelerine rağmen yinede kendilerini bu kokudan alamıyorlardı...



Yaşlı adam kendisine sığınacak bir yer arama derdi içerisinde koşuştururken akbabaların birden aynı bölge üzerinde yoğunlaşmaya başladığını duydu.Dikkatini çekmişti fazlasıyla sanki ganimet bulmuşçasına hepsi aynı noktaya doğu ilerliyordu.Yaşlı adam içinde bulunduğu bunca karmaşanın içerisine bir yenisini daha eklemek istemiyordu ancak içindeki merak ve kuşkuda onu akbabaların olduğu bölgeye fazlasıyla çekiyordu.Korku ve kararsızlık içerisinde yavaş yavaş ilerlemeye başladı.Gidecek ve ne olduğuna bakacaktı kararını vermişti.Ancak sanki o bölgeye gitmek bir ölümdü.Bir türlü ne olduğunu göremiyordu gittikçe küçük tepeler dahada çoğalıyor dahada fazlalaşıyordu sanki.Nihayet son tepeye çıktı akbabalar sürüyle oradaydı adam gördüğü manzara karşısında dili tutulacak bir hale gelmişti.Genç bir kadın yerde yatıyordu üstelik hamileydi ve kanaması vardı.Adamın şaşkınlıktan eli ayağı birbirine dolaşmıştı ne yapacağını bilemiyordu.Kadın çığlık çığlığaydı doğum başlamıştı.Yavaş yavaş bebek geliyordu.Bir tarafta akbabalar bekliyordu bir taraftan yaşlı adam düşman ülkenin bir çocuğunun dünyaya gelişine şahit oluyordu,bir taraftan da kum fırtınası başlamak üzereydi manzara korkunçtu yaşlı adam için.Ne yapacaktı şimdi bir türlü karar veremiyordu belkide bu çocuğun babasıda vardı yaşlı adamın ailesini yok edenler arasında.Savaştan kaçan iki düşman ülkenin insanı çölde karşı karşıyaydı şimdi ve bir tanesinin diğerine ihtiyacı vardı.Yaşlı adam birden kadına doğru koşmaya başladı.Elindeki asayı akbabalara doğru fırlattı ancak akbabalar sadece beş altı metre kadar uzaklaştı oradan.Kadın şimdi ağlamaklı yalvarmaklı endişeli gözlerle adama bakıyordu.Adam askerlik yıllarında sıhhiyecilik yaptığından bu konularla ilgili yarım yamalakta olsa bilgisi vardı.Kadına korkma dercesine gülümsedi.Yirmi dakikalık bir çabadan sonra bebek dünyaya gelmişti suları yoktu kadının elbisesinden birkaç parça ile adamın üzerideki gömlekle sardı yaşlı adam çocuğu.Hava kararmıştı iyice ve kumlar ilerilerde gittikçe gökyüzüne yükseliyordu.Kadının gücü kalmamıştı artık ve ölüm ona bir hayli yakındı şimdi.Usulca doğruldu yaşlı adam kadın ona yalvarır gözlerle baktı ve usulca gözlerini kapatıverdi.Artık yaşamıyordu.Yaşlı adam çaresizlik içinde kucağındaki çocuğa baktı nasıl yaşatabilirdi ki onu bu uçsuz bucaksız çölde.Kucağında yeni doğmuş bebekle usul usul çölde yürümeye başladı akbabalar kadının üzerine çöreklenmişlerdi.Birden çöl hareketlenmeye başladı.Rüzgar bütün gücüyle savuruyordu kumları etrafa yaşlı adamın elinden önce çocuk düştü,sonra yaşlı adam yüzükoyun yere düşüverdi ve birkaç dakika içinde kumların altında kayboldular.....


( FOTOĞRAF İÇİN TUTİYE TEŞEKKÜR EDERİM...)
Eyvallah kardeşim...
Eline, emeğine sağlık...
Savaşın ilginç bir yönü işte...

Buket Uzuner'in "Uzun Beyaz Bulut" adlı romanındaki gibi...
(Okumayanlara kesinlikle tavsiye ederim...)
Burada senin hikayenden farklı olarak iki düşman askerin karşılaşmasını, kan kardeş olmalarını ve 1 adamın 2 düşman ülkede birden kahraman olmasını anlatan çok güzel bir roman...

Seninki de ilginç bir yaklaşım olmuş...
Hamile bir kadın, çocuğu için ölen baba ve yaşlı adam...
Hamile kadının o kadar çabalamasının boşa gitmesi, yaşlı adamın, kadının kocasının bu uğurda ölmeleri gerçekten çok dramatik olmuş....

Tekrardan eline, emeğine, yüreğine sağlık kardeşim...
Teşekkür ederim kardeşim romanı okumak isterim.
Burada anlatmak istediğim eğer anlatılabildiyse ne mutlu bana,
Evet dramatize var çünkü savaş gerçek bir dram zaten öyle kaçıp kurtulup kahraman ve kanka olmak ayrı onlar daha güçlü ama karakterlerim zaten zayıf zayıf olanlar ne yapabilirki sadece sonları olur onların....
Bu arada ankette varmış...
Yeni farkettim...
Suçlu insanlar dersek çok büyük bir genelleme yapmış oluruz...
Sonuçta burada suç ne hamile kadında, ne kocasında ne de yaşlı adamda...
O insanları oralara sürükleyenlerde...
Dünyanın efendilerinde...Daha doğrusu kendilerini dünyanın efendisi sananlarda...Dünyaya hükmetme arzusu olanlarda...
Ama insanlar diye bir genelleme yapamayız...
teşekkür ederim kardeşim güzel yorumların için....
Teşekkür bizden kardeşim güzel hikayelerin için...
Bu güzel sözlerin ve fotoğraf için tekrar teşekkür ederim...
Eyvallah kardeşim...
Ama nasıl bir fotoğraftır bu ya...
İnsanın yüreğini burkuyor...
Ve bildiğime göre bu resim çekildikten kısa bir süre sonra çocuk ölüyor...
Çocuk bir yardım kuruluşunun verdiği yemeği yemek için gidiyordu yanılmıyorsam...
Ve resmi çeken fotoğrafçı plutzer ödülünü kazanıyor...
Bir süre sonra bu yaptığı davranıştan dolayı intihar ediyor...
Diye biliyorum...
bildiklerin tamamen doğru kardeşim fotoğrafçı ödülü aldı ama intihar etti...
Tamamen DoĞru OlduĞunu Sanmiyorum Yada Benİm Bİlgİm YanliŞ. ÇocuĞun Annesİ ÇocuĞu Birakip Yardim İÇİn Gİdİyor.Çocukta PeŞİnden Gİtmeye ÇaliŞiyor. ÇocuĞun Akibetİ Bİlİnmİyordu Sanirim. ÖdÜlÜ Alan Da 6 Ay Sonra Bunalima GİrdİĞİ İÇİn İntİhar Edİyor. Çocuk GÖrevİnİ TamamlamiŞtir Bence. Bu Arada Hİkayeye Yorum Yapamadim Okumaya Vakİt Bulamiyorum. Affiniza SiĞinalim.........
Sayfalar: 1 2 3