02-13-2010, Saat: 04:09 PM
Ne kadar uzun zamandır bekliyormuşum meğer seni...
Sen gelince anladım unuttuğum her ne varsa aslında benim için ne kadar değerli olduğunu.
Fırtınadan sonraki sessizlikteyim şimdi...
Deniz ayrı güzel, ağaçların arasından hafifçe bana gülümseyen rüzgarın senin adını fısıldamasına ne kadarda muhtaçmışım...
Yokluğunda ben de yokmuşum meğer, insan çok kolay mutlu oluyormuş aslında.
Boş işlerle kendimizi avutmaya, içimizdeki beni bastırmaya çalışsak da volkanın patlama zamanı gelince duvarlarımızın yıkılması o kadar kolay oluyor ki...
Seni tarif edebilirmiyim bilmiyorum.
Aslında seni kapalı kapılar ardında yaşamak, gözlerimi kapattığımda o gülümsemeni görmek ,gözlerine baktığımda liseli kızlara inat bu yaşta da aşık olunur diye haykırmak geliyor içimden.
Belki de birbirimize yaşadığımızı sandığımız yıkımlar yaklaştırıyor.
Aşkların sadece eski Türk filmlerinde kaldığını, insanların aldığı kadar vermekten başka yol bilmediği bu düzende seni nerde sakladılar...
Yok dediğim anda nasılda karşıma çıktın.
Bu garip düzene kendimi alıştırmaya,insanlara arkadaşım derken bir kez daha düşünmeye hatta selam verirken bile benden ne çıkar bekleyecek diye düşünmeye başlamışken gri dünyanın renkleri bir anda pembeleşti seninle,
sen hoşgeldin İYİ Kİ DE GELDİN...