03-27-2010, Saat: 12:06 AM
O çocuk büyüyecek... Açlıktan, yokluktan, yoksulluktan ölmezse, açlığıyla büyüyecek hem de. Tok olmak nasıl bir şeydir, bilmeden büyüyecek. Sorsalar, mesela “neye benzer tokluk?” deseler, susacak. Gözlerini kaçıracak belki de. Hani aç olmak, yoksul olmak, ayıp bir şeymiş gibi. Çocuk susacak ama birileri soracak “bugün de doydum çok şükür” demek, o çocuğun kaderine neden yazılmamıştır diye. Hani eşit doğardı insanlar? Öyle yazıyordu bütün kitaplar... Komşusu açken tok yatmazdı hiç kimse? Kitaplar mı yalan, yoksa hayat mı yalanların işgali altında?
O çocuk belki okula gidecek, belki gidemeyecek ama hep okullu olmak isteyecek. İmrenecek ama olmayacak işte...Sümüklü olur sokağın çocukları. Çünkü ısınamazlar bir türlü, üşürler. O çocuğa bıraksalar ne üşür, ne de erken büyürdü. Yaşardı çocukluğunu doyasıya. Yani bu yoksulluk, açlık, alçaklık olmasaydı. Ya ışıltılı, pırıltılı reklamlar? Dalga geçer aç çocuklarla. Ve o çocuk önce yutkunmayı öğrenir, sonra dişini sıkmayı. Çocuk bu, şeker de ister, bayramlıkta. Anasının gözyaşı yüreğine akar, dalga olur kabarır. Ağlasa ne çare, dövünse ne olacak?
O çocuk büyür yine de. İş arar, bulamaz. Buldu diyelim, karnı doymaz. Yüreğine sevda düşer, sevdiğine varamaz. Vardı diyelim, mutluluk uzağa düşer yine. Hayat bir bataklığa dönüşür giderek. Her adımda biraz daha batar. Uzatır elini birisi çekip kurtarsın diye. Eli boşlukta kalır ve küfreder kaderine bol bol. Öyle bir düzendir ki bu her şey paran kadardır. İnsanlık bile... Paran kadar insansın yani. Yoksa adam yerine bile koymazlar.
Ama her şey bu kadar karamsar değil elbette. Sonra sen bir yıldız kaydırırsın gecenin içinde. O çocuklar, o adamlar, o kadınlar ve o gençler bir dilek tutarlar. O yıldız ki, adı umut yıldızıdır. Bütün dilekleri gerçekleştirmek için vardır zaten. Ve o yıldız bilince düşer. Sonra o çocuklar, o adamlar ve o kadınlar başlarını kaldırıp yıldıza bakarlar. Hayatlarında ilk kez boyunları dik olur. Ve o başlar, artık bir daha bu kadere eğilmez. Ve başeğmeyenler kendi kaderlerini yazmaya başlarlar. Sen yeter ki bir yıldız kaydır gecenin içinde bilinçlere. İşte o zaman o şarkıdaki gibi:
“O büyük günün görkeminde/ Çocuklar halaya duracak..”
Ayrıca Cemo’yu söylemeyi de unutma elbette. Gördün mü? O dilenci çocuğun gözleri neler yazdırıyor bize. Ve elbette o çocuklar halaya duracak bir gün...(...)
Alıntı
O çocuk belki okula gidecek, belki gidemeyecek ama hep okullu olmak isteyecek. İmrenecek ama olmayacak işte...Sümüklü olur sokağın çocukları. Çünkü ısınamazlar bir türlü, üşürler. O çocuğa bıraksalar ne üşür, ne de erken büyürdü. Yaşardı çocukluğunu doyasıya. Yani bu yoksulluk, açlık, alçaklık olmasaydı. Ya ışıltılı, pırıltılı reklamlar? Dalga geçer aç çocuklarla. Ve o çocuk önce yutkunmayı öğrenir, sonra dişini sıkmayı. Çocuk bu, şeker de ister, bayramlıkta. Anasının gözyaşı yüreğine akar, dalga olur kabarır. Ağlasa ne çare, dövünse ne olacak?
O çocuk büyür yine de. İş arar, bulamaz. Buldu diyelim, karnı doymaz. Yüreğine sevda düşer, sevdiğine varamaz. Vardı diyelim, mutluluk uzağa düşer yine. Hayat bir bataklığa dönüşür giderek. Her adımda biraz daha batar. Uzatır elini birisi çekip kurtarsın diye. Eli boşlukta kalır ve küfreder kaderine bol bol. Öyle bir düzendir ki bu her şey paran kadardır. İnsanlık bile... Paran kadar insansın yani. Yoksa adam yerine bile koymazlar.
Ama her şey bu kadar karamsar değil elbette. Sonra sen bir yıldız kaydırırsın gecenin içinde. O çocuklar, o adamlar, o kadınlar ve o gençler bir dilek tutarlar. O yıldız ki, adı umut yıldızıdır. Bütün dilekleri gerçekleştirmek için vardır zaten. Ve o yıldız bilince düşer. Sonra o çocuklar, o adamlar ve o kadınlar başlarını kaldırıp yıldıza bakarlar. Hayatlarında ilk kez boyunları dik olur. Ve o başlar, artık bir daha bu kadere eğilmez. Ve başeğmeyenler kendi kaderlerini yazmaya başlarlar. Sen yeter ki bir yıldız kaydır gecenin içinde bilinçlere. İşte o zaman o şarkıdaki gibi:
“O büyük günün görkeminde/ Çocuklar halaya duracak..”
Ayrıca Cemo’yu söylemeyi de unutma elbette. Gördün mü? O dilenci çocuğun gözleri neler yazdırıyor bize. Ve elbette o çocuklar halaya duracak bir gün...(...)
Alıntı