03-27-2010, Saat: 03:01 PM
03-27-2010, Saat: 03:01 PM
03-27-2010, Saat: 03:02 PM
Susmak aşkın dilidir” diyen sevgili,
Konuş şimdi kelimelerine ihtiyacım var…
Parça tesirli sancılar düşüyor kalbime…
Düştükçe uçurum, sancıdıkça aşk…Ve aşklaştıkça kalp daha çok parçalanıyor, hayat yaklaştıkça daha bir özlüyorum.
Kabul ediyorum, galibimsin!..
Ve ben her şeyini savaş alanında bırakan mağlup bir komutan gibiyim şimdilerde…
Tüm zaferlerimi sende yitirmişim…Kör bir şahinin gözleriyle yol arıyorum kendime.Sana çıkmayacağını bildiğim yolları görmekten korkuyorum belki de kim bilir?
Çıkmaz sokaklarda kısır kalıyorum döngülere…
Ve ben dönemezken kendime, labirentlerinde kaybolmuşken,
Sağım sen, solum sen, yolum sen, yönüm sen olmuşken,
Senden gayrısına yok, yokluğuna ram olmuşken,
Susma ömrüm!..
Yol kesil cehenneme…
Keskin bir virajsın içimde bir türlü alamadığım…
Ne zaman geçmeye kalksam senden;
Ya bir uçurum boşluğu, ya bir şarampol oluyor sonum…
Uzanan elleri tutmuyorum…Yüreğime taktığın alyans tutuyor içimi,
İçimi bırakmıyorum…
Dul bir hasrete yadigar kalıyorum ötelerde.
Yar dediğimi ağyar, yaban dediğimi yar sanıyorlar…
Sancılanıyorum sessizliğine
Tüm vakti;
Susturucu takılmışken yüreğime,
Haykıramazken, her kurşun içimi parçalarken,
İnfilak ederken isyanlarım sensizliğe,
Ve akarken gözümden ırmak ırmak,
Susma ömrüm!..
Ateş kesil cehenneme…
Tüm piyonlarım tükendi…
Elimde bir şah,
Nereye koysam kendine mat çekiyor…
Cemreler ihanet ediyor adına,
Aslı hükümsüz…Kendini bile ısıtmıyor…
Adım lal kalıyor zemheri ayazlarına,
D-üşüyorum!..
Muhaciri değilim gayrı bu Arafın…
Ne cennet kokabiliyorum, ne cehennem yanabiliyorum…
Kendimsiz bir kent kuruyorum yokluğunun sokağına…
Baykuşlara sakinlik yapıyor kentimin ıssızlığı,
Sesine parazit yapan bir sesle yıkılıyorum
Uğraşma aşk!..
Kal(n)dıramazsın;
Kumdan kaleler gibi bir rüzgarlık değil, bir cümlelik yıkımlarım…
Bilmem ki hangi rihter ölçer sarsıntılarımı,
Artçı sellere verirken sitemimi,
Sana ‘’sus”arken,
Ölüme ‘’sus”arken,
Müptelasıyken kahramanı bıçaklanmış masalların
Aşk için aşıkları ezip geçmişken,
Susma ömrüm!..
Şehadet getir cinnetime…
Öznesi sen olan bir ömre verdim adını,
Ki ölüm yar olana kadar tek yar dediğim ol diye!..
Sana geldim, ölüme yar etme diye.
Susma diye çırpınışlarımın tek müsebbibisin…
Biliyorum aldırmıyorsun,
Dönmeyeyim istiyorsun sultanlığına.
Ve aslında AŞK’tan korkuyorsun
Zulmetin sırtımda yama olurken yar’alarıma!..
Hani olur da geldiğimde bir gün;
Kapanacaksa yüzüme şehrinin kapıları,
Her lisanı lal bırakan bakışlarım anlamını yitirecekse eğer
Ve el elini tutacaksa ellerin,
Elimde değil, yanacağım!..
O vakit gülüp geçeceksen yangınlarıma,
Sarmayacaksan,
Benimle kınanıp, benimle yanmayacaksan,
Cennetten kovulmayı göze alamayacaksan,
Bir sözüne çölde vaha gibi susarken
Öyle umarsız susacaksan;
Sen de sus ömrüm!..
Sus!..
Sus ki; ölüm bana yar, ben ölüme YAR olayım
Konuş şimdi kelimelerine ihtiyacım var…
Parça tesirli sancılar düşüyor kalbime…
Düştükçe uçurum, sancıdıkça aşk…Ve aşklaştıkça kalp daha çok parçalanıyor, hayat yaklaştıkça daha bir özlüyorum.
Kabul ediyorum, galibimsin!..
Ve ben her şeyini savaş alanında bırakan mağlup bir komutan gibiyim şimdilerde…
Tüm zaferlerimi sende yitirmişim…Kör bir şahinin gözleriyle yol arıyorum kendime.Sana çıkmayacağını bildiğim yolları görmekten korkuyorum belki de kim bilir?
Çıkmaz sokaklarda kısır kalıyorum döngülere…
Ve ben dönemezken kendime, labirentlerinde kaybolmuşken,
Sağım sen, solum sen, yolum sen, yönüm sen olmuşken,
Senden gayrısına yok, yokluğuna ram olmuşken,
Susma ömrüm!..
Yol kesil cehenneme…
Keskin bir virajsın içimde bir türlü alamadığım…
Ne zaman geçmeye kalksam senden;
Ya bir uçurum boşluğu, ya bir şarampol oluyor sonum…
Uzanan elleri tutmuyorum…Yüreğime taktığın alyans tutuyor içimi,
İçimi bırakmıyorum…
Dul bir hasrete yadigar kalıyorum ötelerde.
Yar dediğimi ağyar, yaban dediğimi yar sanıyorlar…
Sancılanıyorum sessizliğine
Tüm vakti;
Susturucu takılmışken yüreğime,
Haykıramazken, her kurşun içimi parçalarken,
İnfilak ederken isyanlarım sensizliğe,
Ve akarken gözümden ırmak ırmak,
Susma ömrüm!..
Ateş kesil cehenneme…
Tüm piyonlarım tükendi…
Elimde bir şah,
Nereye koysam kendine mat çekiyor…
Cemreler ihanet ediyor adına,
Aslı hükümsüz…Kendini bile ısıtmıyor…
Adım lal kalıyor zemheri ayazlarına,
D-üşüyorum!..
Muhaciri değilim gayrı bu Arafın…
Ne cennet kokabiliyorum, ne cehennem yanabiliyorum…
Kendimsiz bir kent kuruyorum yokluğunun sokağına…
Baykuşlara sakinlik yapıyor kentimin ıssızlığı,
Sesine parazit yapan bir sesle yıkılıyorum
Uğraşma aşk!..
Kal(n)dıramazsın;
Kumdan kaleler gibi bir rüzgarlık değil, bir cümlelik yıkımlarım…
Bilmem ki hangi rihter ölçer sarsıntılarımı,
Artçı sellere verirken sitemimi,
Sana ‘’sus”arken,
Ölüme ‘’sus”arken,
Müptelasıyken kahramanı bıçaklanmış masalların
Aşk için aşıkları ezip geçmişken,
Susma ömrüm!..
Şehadet getir cinnetime…
Öznesi sen olan bir ömre verdim adını,
Ki ölüm yar olana kadar tek yar dediğim ol diye!..
Sana geldim, ölüme yar etme diye.
Susma diye çırpınışlarımın tek müsebbibisin…
Biliyorum aldırmıyorsun,
Dönmeyeyim istiyorsun sultanlığına.
Ve aslında AŞK’tan korkuyorsun
Zulmetin sırtımda yama olurken yar’alarıma!..
Hani olur da geldiğimde bir gün;
Kapanacaksa yüzüme şehrinin kapıları,
Her lisanı lal bırakan bakışlarım anlamını yitirecekse eğer
Ve el elini tutacaksa ellerin,
Elimde değil, yanacağım!..
O vakit gülüp geçeceksen yangınlarıma,
Sarmayacaksan,
Benimle kınanıp, benimle yanmayacaksan,
Cennetten kovulmayı göze alamayacaksan,
Bir sözüne çölde vaha gibi susarken
Öyle umarsız susacaksan;
Sen de sus ömrüm!..
Sus!..
Sus ki; ölüm bana yar, ben ölüme YAR olayım
03-27-2010, Saat: 03:02 PM
Sırça Yürek
Ey yaslı kaya !
Ey hüznün adresi yüreğim !
İçimin kuraklığında yas / lanırken sonbaharlar,
Münzevi soluk alışlar sergiliyor kederim.
Sen uzak denizlerde bana dalgalanırken,
Girdiğim bahçelerde hiç anılmıyordu ismin.
Topuklu yalanlarla yüreğimin nasırına bastığın gün ,
Usumun siperinde asılı kaldı sitemim.
Beni bilmediğin tâ o günden beri,
Bilmiyorum nerdesin.
Yokluğunda tav üzerine düşmüş sırça yüreğim.
Ayağı aksıyan ,
Düşük cümlelerimin sebebi,
Hep bundandır bilesin.
Ne yana dönsem kırılıyorum , eğriyim .
Kırılmaya meyilliyim
Kirpiğimin ucunda sallanır uzak geleceğim
alıntı
Ey yaslı kaya !
Ey hüznün adresi yüreğim !
İçimin kuraklığında yas / lanırken sonbaharlar,
Münzevi soluk alışlar sergiliyor kederim.
Sen uzak denizlerde bana dalgalanırken,
Girdiğim bahçelerde hiç anılmıyordu ismin.
Topuklu yalanlarla yüreğimin nasırına bastığın gün ,
Usumun siperinde asılı kaldı sitemim.
Beni bilmediğin tâ o günden beri,
Bilmiyorum nerdesin.
Yokluğunda tav üzerine düşmüş sırça yüreğim.
Ayağı aksıyan ,
Düşük cümlelerimin sebebi,
Hep bundandır bilesin.
Ne yana dönsem kırılıyorum , eğriyim .
Kırılmaya meyilliyim
Kirpiğimin ucunda sallanır uzak geleceğim
alıntı
03-27-2010, Saat: 03:02 PM
Kaldı mı sevgili,dünyada vefa
.•˜•.
elveda hayallerim ben gidiyorum...
DiLleRde
Hasreti tattırdın bana kaç defa
Sevgi yürek ister,ne gerek lafa
Gözlerimi ufuklara daldırdın...
Ne hülya bıraktın,nede düşlerim
Ne baharım oldun,nede kışlarım
Sılaya göçerken sevda kuşlarım
Şu gönlümü isyanlara kaldırdın...
Ellerim üşüyor,kalem tutmuyor
Yüreğim buz tuttu,nabzım atmıyor
Ömür bitiyor da yollar bitmiyor
Gide-gide şu Bodrum’u buldurdun...
Sahilde dalgalar ağlar halime
Mızrap olamadın gönül telime
Senin için razıydım ben ölüme
Sevdamızı,sensizlikten öldürdün...
Başım hep dumanlı,dolar gözlerim
Hasret yağmurları,siler izlerim
Sana koşardım ya,yorgun dizlerim
Gül sineme dikenleri doldurdun...
Oysa bir efsane olacaktık biz
Nazar değdi,göze geldi sevgimiz
Şarkılarda kaldı,mehtap ve deniz
Baharıma kırk yediyi buldurdun...
Murada bir avuç toprak çok bile
Bülbülsüz baharlar,ne fayda güle
Dağlar selam olsun,lale sümbüle
Yasemini,menekşemi soldurdun....
Sevgi yürek ister,ne gerek lafa
Gözlerimi ufuklara daldırdın...
Ne hülya bıraktın,nede düşlerim
Ne baharım oldun,nede kışlarım
Sılaya göçerken sevda kuşlarım
Şu gönlümü isyanlara kaldırdın...
Ellerim üşüyor,kalem tutmuyor
Yüreğim buz tuttu,nabzım atmıyor
Ömür bitiyor da yollar bitmiyor
Gide-gide şu Bodrum’u buldurdun...
Sahilde dalgalar ağlar halime
Mızrap olamadın gönül telime
Senin için razıydım ben ölüme
Sevdamızı,sensizlikten öldürdün...
Başım hep dumanlı,dolar gözlerim
Hasret yağmurları,siler izlerim
Sana koşardım ya,yorgun dizlerim
Gül sineme dikenleri doldurdun...
Oysa bir efsane olacaktık biz
Nazar değdi,göze geldi sevgimiz
Şarkılarda kaldı,mehtap ve deniz
Baharıma kırk yediyi buldurdun...
Murada bir avuç toprak çok bile
Bülbülsüz baharlar,ne fayda güle
Dağlar selam olsun,lale sümbüle
Yasemini,menekşemi soldurdun....
.•˜•.
Varsın eller gönül yarası kapanır sansın;
Kabuğun altında sevgili sen kanayansın...
SeSsis ßi üRperiş HaLinDeyim…KimSesiz ve yaLnız ßi yerLerDeyim
neden diye sorma sakın
nedenini bende bilmiyorum sadece gidiyorum ardıma bakmadan
susmak okadar acı weriyorki
daha önc hiç bukadar ağlamamıştım
hiçbirine bukadar kenetlenmemiştim
susuyorum
evet belkide kaçıyorum ama inanki
susmak seni sewrken seni delicesine severken
susmak acı weriyor
nedenini bende bilmiyorum sadece gidiyorum ardıma bakmadan
susmak okadar acı weriyorki
daha önc hiç bukadar ağlamamıştım
hiçbirine bukadar kenetlenmemiştim
susuyorum
evet belkide kaçıyorum ama inanki
susmak seni sewrken seni delicesine severken
susmak acı weriyor
elveda hayallerim ben gidiyorum...
GözYaSı
aNa diLidiR tÜm
aNa diLidiR tÜm
DiLleRde
aYRılıGıN
03-27-2010, Saat: 03:04 PM
Yağmurcu
bir yağmur mevsimi sevişmeliyiz seninle
o kapkara
o deliniş gökkubbenin altında
çılgınlar gibi
ıslak çimenlerin üstünde boyluboyunca
yağmur altında saatlerce günlerce
hep benim olmalısın böyle serin, böyle soğuk
baksana çıplak atlar üşüyor mu
ne boyunlarında atkı
ne üstlerinde yağmurluk
bir yaz elbisesi giy
öyle gel benimle yağmur altına
ayakların çamurlu
elbise tenine yapışmış olsun
hep böyle kadın
hep böyle istekli
ve gözyaşların yağmura ıslanmış olsun.
ümit yaşar oğuzcan
bir yağmur mevsimi sevişmeliyiz seninle
o kapkara
o deliniş gökkubbenin altında
çılgınlar gibi
ıslak çimenlerin üstünde boyluboyunca
yağmur altında saatlerce günlerce
hep benim olmalısın böyle serin, böyle soğuk
baksana çıplak atlar üşüyor mu
ne boyunlarında atkı
ne üstlerinde yağmurluk
bir yaz elbisesi giy
öyle gel benimle yağmur altına
ayakların çamurlu
elbise tenine yapışmış olsun
hep böyle kadın
hep böyle istekli
ve gözyaşların yağmura ıslanmış olsun.
ümit yaşar oğuzcan
03-27-2010, Saat: 03:04 PM
Biliyorum yorgunsun.
Acıyan yanım da yorgun.
Acıyan yanım kış.
Acıyan yanım hasret.
Acıyan yanım yalnızlık.
Acıyan yanım sensin.
Sen neredesin..?
Nerede üşüyor yüreğin.?
Saçlarıma dokunan ellerin
Boşlukları mı sarıyor.?
Biliyorum aramızda yatan
Uzaklığa gülümsüyorsun.
Acıya gülmektir bu.
Acıya gülmek bizim dilimizde
Sevdadan geçmektir ..
Biliyorum yorgunsun.!
Gidişler böyle yorgun mu bırakır insanı.?
Geride kalanı böyle yalnız mı.?
Hüzün kokuyor yalnızlığım.
Ağlayışlarımı yutkunuyorum
Hüzünlü bir melodinin geçiminde..!
YALNIZLIÄžIM...
YANIMDA KİMSE OLMADAÄžINDAN DEÄžİL...
SEN OLMADIÄžINDANDIR...!!!
03-27-2010, Saat: 03:04 PM
Atamadığım Ölüm Korkusu Alıyor Hayallerimi
ince bir yağmurla başladı bu sabaH
bereket olsun toprağa
yaşanmışlık katsın hayata.
dün yoktun yağmur gözlüm.ama bu yağmur seni bana getirdi.beni kendimden sürükledi.adımın önüne getirdiğin her sıfatın varlığı kulağımda duyulan..
ahh şimdi yanımda olsan....
beraber yol etsek patika yolları.yüzüne yapışan saçının her bir telini,elimin tersiyle silsem yüzünün çehresini.
kabarık duran saçların şikayete gebe kalsada
yinede gel yanıma..
bulutla işbirlikçi olup yağdırmam yağmuru üzerine.
sen yeter ki gel içime...
geçiyor zaman ,gidiyor hayat.bugünün cazibesine kapılıp yarın yaşayacağını sanıyor insan.ama hayat geçmişten ibaret oluyor çoğu zaman.geleceğe biçilen umutlar bir ateşin savrulan külleri gibi..sen bu gece gelmezsen yakarım içimdeki çocuk sevgimi..
korkmak istemediğim,gerçekte kafamdan atamadığım ölüm korkusu alıyor hayallerimi benden.
ölmeden gel
,soluğum ısıtır seni
ölmeden gel
sevgim yüceltir seni
ince bir yağmurla başladı bu sabaH
Baharın sıcaklığı yok dizlerimde.
Ağacın yeşil yaprakları kandırmasın şaiiri.
Hepsi bir tak olmuş yalan hayatın içinde.
kulağıma gelen yağmur damlası sesleri,bir kaç pişmanlık besleyen geceyi...
yağsın yağmur.
Ağacın yeşil yaprakları kandırmasın şaiiri.
Hepsi bir tak olmuş yalan hayatın içinde.
kulağıma gelen yağmur damlası sesleri,bir kaç pişmanlık besleyen geceyi...
yağsın yağmur.
bereket olsun toprağa
yaşanmışlık katsın hayata.
dün yoktun yağmur gözlüm.ama bu yağmur seni bana getirdi.beni kendimden sürükledi.adımın önüne getirdiğin her sıfatın varlığı kulağımda duyulan..
ahh şimdi yanımda olsan....
beraber yol etsek patika yolları.yüzüne yapışan saçının her bir telini,elimin tersiyle silsem yüzünün çehresini.
kabarık duran saçların şikayete gebe kalsada
yinede gel yanıma..
bulutla işbirlikçi olup yağdırmam yağmuru üzerine.
sen yeter ki gel içime...
geçiyor zaman ,gidiyor hayat.bugünün cazibesine kapılıp yarın yaşayacağını sanıyor insan.ama hayat geçmişten ibaret oluyor çoğu zaman.geleceğe biçilen umutlar bir ateşin savrulan külleri gibi..sen bu gece gelmezsen yakarım içimdeki çocuk sevgimi..
korkmak istemediğim,gerçekte kafamdan atamadığım ölüm korkusu alıyor hayallerimi benden.
ölmeden gel
,soluğum ısıtır seni
ölmeden gel
sevgim yüceltir seni
03-27-2010, Saat: 03:05 PM
Senden önce ne yapardım ben,bunu hatırlamaya çalışıyorum. Hatırlamaya çalıştıkça da kocaman bir boşluğun içine yuvarlanmış gibi oluyorum. Senden önce ne yapardım ben?
Niye düşündükçe herşey boş ve anlamsız? Şaşırıyorum çünkü bir insanın hayatını bir başka insan nasıl bu kadar değiştirebilir ki? Sen olmadan önce anlamsız mıydı hayatım? Değildi elbette. Belki hayatıma seninle birlikte yüklenen anlam, daha önce yaşanan herşeyi silip götürdü... Ne dersin ..?Doymak bilmeyen bebeklerin annesini gözlemesi gibi gözlüyorum bende seni.Sürekli senden gelecek bir haberi bekler durumdayım. Zamanı seninle nasıl geçireceğimi hayal eder durumdayım.Ne yaptın bana bilmiyorum. Aşksa aşk, sevdaysa sevda. Daha önce de yaşadım en koyu aşkları.. Ama bu başka bir şey. Hani aşktanda üstün diyeceğim, bir türk filminin kavuşamayan iki kahramanı gibi olacak. Bu da değil.Senden önce nasıl mutlu olurdum ben? Neler sevindirirdi beni? Yine aynı kitapları okurdum, yine aynı müzikleri dinlerdim. Ama senden sonra sanki hayatımda ilk kez müzik dinliyormuşum gibi geliyor. İlk kez bir kitabı elimden bırakmadan her satırını beynime kazıyarak okuyorum...
Ansızın hayatıma girdiğin o andan öncesi yok.. Daha ne olduğunu anlayamadan birdenbire doldun içime.. Teslimdim artık sana, Yüreğimle..!! Bedenimle..!!Ruhumla teslimdim.!! Varlığınla hayatımı değiştirmene seviniyorum; ama, Senden öncesini hatırlamayan ben gidersen ne yapacağım? Ya herşey tıpkı hayatıma girişin gibi yarım kalırsa? Gidersen ve ben yarım kalırsam herşey yabancı gelecek bana. Herşeyi yeniden öğreneceğim. Üstelik öğretmenim de olmayacak. Bunu yapabilir miyim bilmiyorum. Düşüncesi bile ruhumu karartıyor. Senden önce ne yapardım ben.? Nasıl mutlu olurdum.? Ya gidersen...!!?
Nasıl yaşarım ben senden sonra..!!?
Söylesene sevgili...!!!Ne yaptın bana...!!?....
03-27-2010, Saat: 03:05 PM
Yine girdim gecenin korku tüneline cesurca,
korkarken binmeye alışıktır bu trenin vagon araları,
yine kapımda karakış
Ne zaman düşünsem seni,
intihar çığlıkları gelir kulağıma
şehrin arka sokaklarından.
İçimde eriyen buzun tepkime ısısı gibisin
Eridikçe ısıtır sonra yine donarsın
Ve her donuşunda beni de yakarsın,
Söyle bu gecelerimin gardiyanı olan masal perisi
Sen ne kadar, kaç mevsim yalansın.
Ne zamandır sezen söylemiyor “keskin bıçağı”
Ve artık radyolar çalmıyor bab-ı esrarı.
Uzaklarda bir yerlerde bakan gözlerin,
hangi cinayetlerini görmüştür bu gecemin.
Yeraltı zindanlarında saçlarının
kimleri asmıştır boynuna dolanıp
bu yasadışı militan sabahlar.
Onursuz kalmaktansa dolaşan kanında,
yara olup kanadım her adımı andığında.
Oysa sen hiç görmedin
bu cam kesiği ayrılığın
ne depremlerin artçısı olduğunu
ve ne kadar yıkım yaptığını
o gözlerime bakan iki gözün.
Hani bu şehirden gitmek kadar
mülteci bir rüyanın orta yerinde girmiştin ya gecemin ikindisine.
Yok saydığım hayatıma, yalnızım şimdi
bu kalabalıkların mahşerinde.
Bir iç çekişsin gecemin ayazında.
Beni kovar mısın kalbinden,
Atar mısın beyninin en ücra köşelerinden
ve gözlerin nasıl görmez
sana olan susuşlarımı biriktirdiğim göz pınarlarımı.
Yağmurlar erken yağardı
her mevsimin gençliğinde kentime
Susuz kalmış martılara
ve sokak kedilerine inat
Kana kana tadıyorum
sensizlik okyanusunun tuzlu sularını.
Toprağımın kokusu geliyor
her yağmur sonrası küçük köyümün,
Günler ötesinde kalmış
ağustos mesafesindeki dağların arkasından.
Senden sonra biriktirdiğim tüm sitemleri bileyledim,
gözyaşlarının altında
geceler boyu kalmış, pas tutmuş varoluşuma.
Tüm silahlarını bana doğrult
razıyım ama ne olur dilini kana bulama.
Yüzüme gözüme saydır
terkedilmişliği ve yalnız geçen gençliğimi
Kıpırdarsam namerdim,
ama bu sevda savaşında oyun taktiği sayıp
beni arkamdan vurma.
Ne olur beni sana terket benden.
Dönüşsüz bir bilet al bu akşam
coğrafyamın en uzak istasyonuna,
bu gece gitmelisin son terk treniyle
o intihar adalarına.
Yitirilmiş tebessümlerimi biriktiriyorum salı rüyalarıma
Kalmak için artık erken
ey gecemin gardiyanı,
Bu çığlık sokakların meçhul failli katili beni sana terket.
Mevsimsiz bir yaprak savruluşuyla çiziyorum rotamı
Uğramadık liman
demirlemedik sahil kalmayana dek
geziyorum
yalnızlık okyanusunda maviliğini.
Ne yana dönsem mahşer mevcudiyeti,
kalabalık yalnızlar.
Bu son kaçışta olsa
bilmiyorsun ışığa kaçarken
geride bıraktığın karanlığın
neleri gizlediğini.
Bir gece ansızın uyanıyorum
uçurumun kenarından atlarken o kabus gözlerinden,
Topladım valizimi
senden arta kalan hatıraları atarak içine
Sensiz sana taşınıyorum
bedeli ağlayarak.
Bir merhabanı bekleyen
o küçük umutla bekliyorum
beni götürecek olan kahır trenini
bu gece beni sana terket.
Sen ve ben bir denklem gibi
iki bilinmeyenli
Hiçbir özdeşlik çözemiyor,
hiçbir formül bulamıyor matematik
Ansızın aklıma geliyor liseden kalma bir metod,
yerine koyma metoduydu galiba adı
buluyor sonunda çözümü aşk.
Seni yerine koyuyorum
hangi şıksın bilmiyorum.
Tek soruyu ancak yetiştirdim diyorum bu sınavda,
ama nafile bütünlemeye bıraktım seni
kalemimi kırarak.
Beni temize çekme istemem
beni sana bırak
Beni sana terket bu denklemin bilinmeyenleriyle birlikte
saçlarının zifiri maviliğine bırakarak,
Ağırlığını taşımak hayatın,
sensizliğin,
ağırlığını her gece tartmak.
Taşıyabilmek
bu katarlar yüküyle çekilmiş ağırlığı,
bir çift kırık omuzla
tek başına ayakta kalarak.
Yorgunluk belirtileri baş gösterdi
bir yanı kırık gençliğimin uyku saatleri.
Vedalar ne kadar ağır olursa olsun
her sonun bir başlangıcı var.
Ey benim son başlangıcım ağır da olsa bu karar
Ne olur beni sana terket...
beni sana terket bu son firar.
Bu son firar...
03-27-2010, Saat: 03:07 PM
Özlem kokar [SIZE=5]bu şehir, bu topraklar,[/SIZE]
Özlem kokar sensiz,[SIZE=5]renksiz ve yorgun şafaklar.[/SIZE]
Seni arar biçare mahsun [SIZE=5]gözler.[/SIZE]
Hasret dolar,kahır süzülür tenime. .
[SIZE=5]Özlem kokar ıslak ıslak.[/SIZE]
Üşür sensiz [SIZE=5]yüreğim . .[/SIZE]
Titrer garip,bensiz bedenim . .
İnce bir [SIZE=5]sızı çalar kapımı,[/SIZE]
[SIZE=5]açsam özlem girer,[/SIZE]
Özlem kokar sensiz,[SIZE=5]renksiz ve yorgun şafaklar.[/SIZE]
Seni arar biçare mahsun [SIZE=5]gözler.[/SIZE]
Hasret dolar,kahır süzülür tenime. .
[SIZE=5]Özlem kokar ıslak ıslak.[/SIZE]
Üşür sensiz [SIZE=5]yüreğim . .[/SIZE]
Titrer garip,bensiz bedenim . .
İnce bir [SIZE=5]sızı çalar kapımı,[/SIZE]
[SIZE=5]açsam özlem girer,[/SIZE]
[SIZE=5]kapatsam umutlar söner. .
[/SIZE]
.
Kendimden [SIZE=5]uzağım şimdi.[/SIZE]
Kendimden [SIZE=5]uzağım şimdi.[/SIZE]
Sana yakın olduğum kadar . .
hayalin bıçak kadar [SIZE=5]keskin,[/SIZE]
paramparça bu şehir. . .
[SIZE=5]Oluk oluk akar geçer önümden[/SIZE]
Hatıralar [SIZE=5]kan özlem kokar . .[/SIZE]
Hatıralar [SIZE=5]kan özlem kokar . .[/SIZE]