04-03-2010, Saat: 10:53 AM
Yağmur damlaları vururken odamın buğulu camlarına
yine seni andım
Asılı kaldı dudaklarımda o son söz..
güneşle başlanmayacak
bir sabaha
esir ettim tüm kelimeleri bir ücra yanlızlığa...
Yaşanılası ne varsa bırakıverdim ardıma
önümde ise yoldan bir iz
yok
gelecek yok
geçmiş gömülmüş sanki dökülen yaprakların çamurlu yollarına
ne
yaşanmışsa yalanmış
bir sevda yolunda şimdi geriye kalan bir avuç yanlızlık...
Ne kadarda zormuş gelişlerin galibiyetini gidişlere mağlup etmek
Ve ne kadarda zormuş gidenin ardından gelecekmiş gibi beklemek..
Savaşmaların bile bir anlamı kalmamışken bir benliği tüketmekse ne kadar
kolaymış
Şimdi daha iyi anlıyorum yenilgilerin can yakışlığını ve daha bir tecrübeyle
herşeyden kaçışlarımı
Oysa kaçmak en kolay yolu secmekti
ben artık kolay olanla devam
ederken
O son sözü dudaklarıma asıyorum gülüşleri vurup gözyaşlarını
saklıyorum...
Kimse görmesin bir yenilginin bir insanı ne kadar yıkabildiğini ve kimse
duymasın bir
yanlızlığın içindeki o derin sessizliği
artık zaman bile vurmuşken sensizliği
şimdi asılı kaldı dudaklarımda o son söz
Üşüyorum titrekliğim bedenimden değil yüreğimden
emanet atıyorum ha
durdum
ha duracağım
hangi hanın kölesiyim bilmiyorum.
Hiç bir yere girmek istemiyorum..Ya çok geliyorum yada sıgamıyorum..
Yüreğime çığ düşmüş ısınamıyorum ısıtılamıyorum.Biliyorum donacağım
donupta duracağım..
Her gün yol alıyor yol aldıkça daha çok yaklaşıyorum kutuplara
son noktama biri gelsin
gelsinde var gücüyle çeksin istiyorum yorulmasın
yılmasın..
Ama vazgeciyor görmüyor sıcaklığına olan hasretimi
bir avuç içi sıcaklığını
isteyişimi
Ben titriyorum o ise izliyor
ben durmak üzerim o ise arkasını dönüyor
Ben
ölmek üzereyim
o ise görmüyor
dur yüreğim dur artık hiçbirşey fayda etmiyor...
Neden bu soğukluğa dayanıyorsun?
Neden tik tak sata gibi soğukluğun verdiği acıyla atıyorsun?
Görmüyormusun olsanda bir olmasanda
ölsende bir ölmesende..
O son söz şimdi dudaklarımda asılı gülüşler vurgun gözler yaşlı sözlerse
artık yarım
ben gibi işte hepsi bu...

Asılı kaldı dudaklarımda o son söz..
güneşle başlanmayacak
bir sabaha

Yaşanılası ne varsa bırakıverdim ardıma

yok

geçmiş gömülmüş sanki dökülen yaprakların çamurlu yollarına

yaşanmışsa yalanmış
bir sevda yolunda şimdi geriye kalan bir avuç yanlızlık...
Ne kadarda zormuş gelişlerin galibiyetini gidişlere mağlup etmek
Ve ne kadarda zormuş gidenin ardından gelecekmiş gibi beklemek..
Savaşmaların bile bir anlamı kalmamışken bir benliği tüketmekse ne kadar
kolaymış
Şimdi daha iyi anlıyorum yenilgilerin can yakışlığını ve daha bir tecrübeyle
herşeyden kaçışlarımı
Oysa kaçmak en kolay yolu secmekti

ederken
O son sözü dudaklarıma asıyorum gülüşleri vurup gözyaşlarını
saklıyorum...
Kimse görmesin bir yenilginin bir insanı ne kadar yıkabildiğini ve kimse
duymasın bir
yanlızlığın içindeki o derin sessizliği

şimdi asılı kaldı dudaklarımda o son söz
Üşüyorum titrekliğim bedenimden değil yüreğimden

durdum
ha duracağım

Hiç bir yere girmek istemiyorum..Ya çok geliyorum yada sıgamıyorum..
Yüreğime çığ düşmüş ısınamıyorum ısıtılamıyorum.Biliyorum donacağım
donupta duracağım..
Her gün yol alıyor yol aldıkça daha çok yaklaşıyorum kutuplara
son noktama biri gelsin

yılmasın..
Ama vazgeciyor görmüyor sıcaklığına olan hasretimi

isteyişimi
Ben titriyorum o ise izliyor


ölmek üzereyim
o ise görmüyor

Neden bu soğukluğa dayanıyorsun?
Neden tik tak sata gibi soğukluğun verdiği acıyla atıyorsun?
Görmüyormusun olsanda bir olmasanda

O son söz şimdi dudaklarımda asılı gülüşler vurgun gözler yaşlı sözlerse
artık yarım
ben gibi işte hepsi bu...