04-08-2010, Saat: 02:27 PM
Tebessüm insan ruhunun bedene düşen en görünür en parlak yansımasıdır.
~ güLümsemek '
Tebessüm insan coğrafyasının en asude ülkesinde yani yüzde doğan bir güneştir.
Yüzün tüm detaylarını etkileyen tebessüm göz-kaş-kirpik ufkunda yükselir dudağın ve yanağın toprağında bir bahar kadar müjdeli inkılaplar yapar.
İçten ve sessiz bir tebessüm insanın söyleyebileceği en sessiz ve en etkili mesaja dönüşür
.
Tebessüm sırasında insanın bedeni adeta şeffaflaşır ruhun soyut güzelliğine kalbin içten muhabbetine doğru insan yüzünden kocaman bir pencere açılır.
İçten bir tebessüm hiç bir zorlamanın ve harici kuvvetin teshir edemeyeceği kadar ele avuca sığmaz bir eylem ancak dilin ifadelerinin erişemeyeceği kadar aşikar bir ifade ruhta derin ve kalıcı izler bırakacak kadar güçlü bir imajdır.
Tebessüm vermenin en kolay ancak en kesin aracıdır. Kimseden zorla alınamaz kimseye zorla verilmez.
Kimseye borçlu olmadığımız kimseden alacaklı olmadığımız servettir.
Bu yüzden tebessüm eden borcunu ödüyor değil özel bir ikramda bulunuyordur.
Tebessüme muhatap olan hakettiği bir şeyi alıyor değil özel bir lütuf alıyordur.
Tebessümle gerçekleştirdiğimiz iletişim karşılıklı alıp-vermenin çok ötesinde ve üzerinde bir boyuttadır.
Tebessümleşmede bir ödeşme beklenmez karşılıklılık yoktur sadece tebessüm edilir o kadar.
Tebessüm sadece verilir; sonrası yoktur. Ihtimal ki bu yüzden en çok “sadaka” tabiri yakışır tebessüme.
Zira bize rızık olarak verilenler arasında olan mutluluğu iç huzuru saadeti itminanı huşÃ» halini…
başkasına infak etmenin ilk ve belki tek yoludur tebessüm. (Profesyonel niyetle sırf yüze giydirilen en çok bir deri derinliğindeki tebessümler bahsimizden hariçtir..
Nitekim uzmanları sahte ve sathî tebessümlerin yüzü asimetrik olarak etkilediğini gözlemlemişler. Demek fıtrî olmayan kalpten gelmeyen tebessümü yüzün kasları bile kabul etmiyor; nerede ruha derin izler bırakması kalbe yol bulması!)
Sözlerden ve seslerden daha temel ve kolay bir dil olmalı ki her coğrafyadan insan tek bir tebessümün mesajını algılar.
Tebessüm aslında sadece dışa doğru değil içe doğru da mutluluk mesajları gönderir.
Yüzdeki tebessüm hali tebessüm edenin kendisine de bir özel mutluluk ve itminan hali telkin eder. Yani tebessüm mutluluğun sonucu olduğu gibi sebebi bile olabiliyor.
Otuzikinci Söz’ün Üçüncü Mevkıf’ındaki “güzel bir çiçek” ve “güzel bir hasnâ”nın suret ve heykeli misaline nazar edecek olursak çiçeğin bir cisimleşmiş bir lütuf oluşu kadar heykele kazandırılan “tebessüm vaziyeti”nin o “güzel kadın”ı et ve kemikten bir lütfa dönüştürdüğünü görürüz.
Tersinden okursak sade ve içten bir tebessüm cisme ve bedene keremi konuk ediyor; mütebessim bir çehre ardında kendini sevdirme duygusunu saklayan kerem gibi soyut bir hüsnü somutlaştırıyor elle dokunulur gözle görülür eyliyor.
Aslında her tebesümde paha biçilmez bir cevherin kutusunu açıyor gören gözleri onun parıltısına davet ediyoruz.
Tebessümle insan yüzünde kâinatın en güzel ve en özel çiçeği açıyor.
İnsan yüzü “Rahmanın sûreti”ne doğru yanaşıyor
. Saf bir ayineye dönüşüyor yeryüzünde dağılmış bütün gülleri bir Ehadiyet buketine dönüştürüp yansıtıyor insan ruhunda gizli tüm duyguları gün yüzüne çıkarıyor.
Her birimizin yüzünde diğer yüzlere çevireceğimiz böylesine büyüleyici böylesine teshir edici bir ayinesi var..
Sevdamızı sakladığımız helalimiz aşkımızı hasrettiğimiz yârimiz neden bize gül yüzünden bir tebessüm sunmuyor?
Ve neden biz; ağyardan sakladığımız ve sırf yârin vechine sunduğumuz bu ihtişamlı yüz ülkesinin baharına yani tebessümümüze helalimizi buyur etmiyoruz?
Kerem ve lütfu ağırlayan tebessümümüzün kıyılarına kimler oturuyor?
Ruhumuzun derûnunda bir inci gibi büyütüp beslediğimiz tebessümümüzü kimlere yağmalatıyoruz?
Helal tadında sevmenin ve helal dairesindeki kedersiz keyiflerin özneleri olarak herbirimiz en başta birbirimize belki en çok cimriliğini yaptığımız ve belki de en az ihtiyaç duyacağını sandığımız kişiye helalimize yayvan aldırışsız derin kocaman ağız dolusu yüz’lerce tebessümler ikram etmeli değil miyiz?
~ güLümsemek '
Tebessüm insan coğrafyasının en asude ülkesinde yani yüzde doğan bir güneştir.
Yüzün tüm detaylarını etkileyen tebessüm göz-kaş-kirpik ufkunda yükselir dudağın ve yanağın toprağında bir bahar kadar müjdeli inkılaplar yapar.
İçten ve sessiz bir tebessüm insanın söyleyebileceği en sessiz ve en etkili mesaja dönüşür
.
Tebessüm sırasında insanın bedeni adeta şeffaflaşır ruhun soyut güzelliğine kalbin içten muhabbetine doğru insan yüzünden kocaman bir pencere açılır.
İçten bir tebessüm hiç bir zorlamanın ve harici kuvvetin teshir edemeyeceği kadar ele avuca sığmaz bir eylem ancak dilin ifadelerinin erişemeyeceği kadar aşikar bir ifade ruhta derin ve kalıcı izler bırakacak kadar güçlü bir imajdır.
Tebessüm vermenin en kolay ancak en kesin aracıdır. Kimseden zorla alınamaz kimseye zorla verilmez.
Kimseye borçlu olmadığımız kimseden alacaklı olmadığımız servettir.
Bu yüzden tebessüm eden borcunu ödüyor değil özel bir ikramda bulunuyordur.
Tebessüme muhatap olan hakettiği bir şeyi alıyor değil özel bir lütuf alıyordur.
Tebessümle gerçekleştirdiğimiz iletişim karşılıklı alıp-vermenin çok ötesinde ve üzerinde bir boyuttadır.
Tebessümleşmede bir ödeşme beklenmez karşılıklılık yoktur sadece tebessüm edilir o kadar.
Tebessüm sadece verilir; sonrası yoktur. Ihtimal ki bu yüzden en çok “sadaka” tabiri yakışır tebessüme.
Zira bize rızık olarak verilenler arasında olan mutluluğu iç huzuru saadeti itminanı huşÃ» halini…
başkasına infak etmenin ilk ve belki tek yoludur tebessüm. (Profesyonel niyetle sırf yüze giydirilen en çok bir deri derinliğindeki tebessümler bahsimizden hariçtir..
Nitekim uzmanları sahte ve sathî tebessümlerin yüzü asimetrik olarak etkilediğini gözlemlemişler. Demek fıtrî olmayan kalpten gelmeyen tebessümü yüzün kasları bile kabul etmiyor; nerede ruha derin izler bırakması kalbe yol bulması!)
Sözlerden ve seslerden daha temel ve kolay bir dil olmalı ki her coğrafyadan insan tek bir tebessümün mesajını algılar.
Tebessüm aslında sadece dışa doğru değil içe doğru da mutluluk mesajları gönderir.
Yüzdeki tebessüm hali tebessüm edenin kendisine de bir özel mutluluk ve itminan hali telkin eder. Yani tebessüm mutluluğun sonucu olduğu gibi sebebi bile olabiliyor.
Otuzikinci Söz’ün Üçüncü Mevkıf’ındaki “güzel bir çiçek” ve “güzel bir hasnâ”nın suret ve heykeli misaline nazar edecek olursak çiçeğin bir cisimleşmiş bir lütuf oluşu kadar heykele kazandırılan “tebessüm vaziyeti”nin o “güzel kadın”ı et ve kemikten bir lütfa dönüştürdüğünü görürüz.
Tersinden okursak sade ve içten bir tebessüm cisme ve bedene keremi konuk ediyor; mütebessim bir çehre ardında kendini sevdirme duygusunu saklayan kerem gibi soyut bir hüsnü somutlaştırıyor elle dokunulur gözle görülür eyliyor.
Aslında her tebesümde paha biçilmez bir cevherin kutusunu açıyor gören gözleri onun parıltısına davet ediyoruz.
Tebessümle insan yüzünde kâinatın en güzel ve en özel çiçeği açıyor.
İnsan yüzü “Rahmanın sûreti”ne doğru yanaşıyor
. Saf bir ayineye dönüşüyor yeryüzünde dağılmış bütün gülleri bir Ehadiyet buketine dönüştürüp yansıtıyor insan ruhunda gizli tüm duyguları gün yüzüne çıkarıyor.
Her birimizin yüzünde diğer yüzlere çevireceğimiz böylesine büyüleyici böylesine teshir edici bir ayinesi var..
Sevdamızı sakladığımız helalimiz aşkımızı hasrettiğimiz yârimiz neden bize gül yüzünden bir tebessüm sunmuyor?
Ve neden biz; ağyardan sakladığımız ve sırf yârin vechine sunduğumuz bu ihtişamlı yüz ülkesinin baharına yani tebessümümüze helalimizi buyur etmiyoruz?
Kerem ve lütfu ağırlayan tebessümümüzün kıyılarına kimler oturuyor?
Ruhumuzun derûnunda bir inci gibi büyütüp beslediğimiz tebessümümüzü kimlere yağmalatıyoruz?
Helal tadında sevmenin ve helal dairesindeki kedersiz keyiflerin özneleri olarak herbirimiz en başta birbirimize belki en çok cimriliğini yaptığımız ve belki de en az ihtiyaç duyacağını sandığımız kişiye helalimize yayvan aldırışsız derin kocaman ağız dolusu yüz’lerce tebessümler ikram etmeli değil miyiz?