05-20-2010, Saat: 11:14 PM
O gün, bambaşka bir gün olacak!
Ve ben, o gün çok zinde uyanacağım. Havada yağmur habercisi ağlamaklı bir bulut görmeyecek hiç kimse. Ve hiç kimse kendisine üzülmek için bir dert bulamayacak… Her şey dört dörtlük olacak o gün. Ve sen ey kalbimin içindeki! O gün dört bir yanımı saracaksın…
O gün, bambaşka bir gün olacak!
Ve zaman sanki sana doğru akacak. Bense seni bulmaya muntazır hep saate bakacağım. Yok hayır… Asla sıkılmayacağım. Vakit seni beklerken bile keyifle geçecek. Seni beklemek inan bana en az vuslatın kadar keyif verecek. Seni bulduğumdaysa artık susmayacağım. Hep senin hayalini hep sana anlatacağım. Eksik parçasını bulmuş gibi olacak varlığım seni gördüğüm an. Geçmesinin en büyülü sırrını gösterecek bana zaman…
O gün, bambaşka bir gün olacak!
Ve güzelliğin kalan aklımı da başımda alacak! Merakımı senelerce önce çaldığın gibi o gün kalbimi de çalacaksın. En güzel huyundur bu senin… Yaptın yine yapacaksın. Gördüğümde hemen fark edeceğim seni. Ve senin “sen” olduğunu şüphesiz bileceğim. Daha önce görmemiş olsan da beni sen de arayacaksın meraklı gözlerle bekleyenini. Ve göreceksin beklediğimi... Yok bu sefer gözlerimi asla kaçırmayacağım senden. Sen de kendini kaçırmayacaksın gözlerimin önünden. Korkmayacaksın! Bileceksin ki ben “o”yum. Ondan ötürü sana böyle cesaretle bakıyorum…
O gün, bambaşka bir gün olacak!
Hatta bambaşka bir gün olduğunu herkes bilecek! Herkes bir nedensiz neşe içinde hissedecek kendini… Herkes ta sabahından günün ikimizi tebrik edecek. Kuşlar başka ötecek o gün; İstanbul bir başka İstanbul olacak… Su başka serinletecek bizi tuz her zamankinden farklı bir lezzet verecek. Ekmek ah hele o ekmek… Şükrederek böleceğiz paylaşacağız ya onu... Bu yüzden mutluluğumuza en çok o sevinecek!
O gün, bambaşka bir gün olacak!
Tebessüm edeceğiz uzun uzun birbirimize… Hem belki ilk tebessümü de bana bırakmaz sen edersin. Öyle ya ikimizden daha sıcak daha latif olanı sensin. Ah bir ömür beklediğim! Bir tebessümünle beni bin yıl mesut edersin. Bilemezsin asla kıymetini benim gözümde… Sen tebessüm edince kalbimin rengi yüzüme yüzümünki kalbime geçer. Ben tebessümüne vurgun zıpkın yemiş balıklar gibi öylece bakarım. Belki o zaman sen şaşkın halime bakıp bir tebessüm daha edersin. Bir tebessümünle beni bir ömür mesut edersin...
O gün, bambaşka bir gün olacak!
Konuşurken kelimeler su gibi akacak dilimden. Ne bir şaşırma ne bir bekleme… Yok olmayacak… Tereddüt bile olmayacak sesimde. O gün ağzımdan kelimeler hiç oyalanmadan çıkacak... Sesler kaybolmayacak... Kalbimden geçeni kalbimden geçtiği gibi gürül gürül haykırarak söyleyeceğim:
“Ey bir ömür beklediğim!
Senin bir ömür beklediğin, işte benim.”
Ve ben, o gün çok zinde uyanacağım. Havada yağmur habercisi ağlamaklı bir bulut görmeyecek hiç kimse. Ve hiç kimse kendisine üzülmek için bir dert bulamayacak… Her şey dört dörtlük olacak o gün. Ve sen ey kalbimin içindeki! O gün dört bir yanımı saracaksın…
O gün, bambaşka bir gün olacak!
Ve zaman sanki sana doğru akacak. Bense seni bulmaya muntazır hep saate bakacağım. Yok hayır… Asla sıkılmayacağım. Vakit seni beklerken bile keyifle geçecek. Seni beklemek inan bana en az vuslatın kadar keyif verecek. Seni bulduğumdaysa artık susmayacağım. Hep senin hayalini hep sana anlatacağım. Eksik parçasını bulmuş gibi olacak varlığım seni gördüğüm an. Geçmesinin en büyülü sırrını gösterecek bana zaman…
O gün, bambaşka bir gün olacak!
Ve güzelliğin kalan aklımı da başımda alacak! Merakımı senelerce önce çaldığın gibi o gün kalbimi de çalacaksın. En güzel huyundur bu senin… Yaptın yine yapacaksın. Gördüğümde hemen fark edeceğim seni. Ve senin “sen” olduğunu şüphesiz bileceğim. Daha önce görmemiş olsan da beni sen de arayacaksın meraklı gözlerle bekleyenini. Ve göreceksin beklediğimi... Yok bu sefer gözlerimi asla kaçırmayacağım senden. Sen de kendini kaçırmayacaksın gözlerimin önünden. Korkmayacaksın! Bileceksin ki ben “o”yum. Ondan ötürü sana böyle cesaretle bakıyorum…
O gün, bambaşka bir gün olacak!
Hatta bambaşka bir gün olduğunu herkes bilecek! Herkes bir nedensiz neşe içinde hissedecek kendini… Herkes ta sabahından günün ikimizi tebrik edecek. Kuşlar başka ötecek o gün; İstanbul bir başka İstanbul olacak… Su başka serinletecek bizi tuz her zamankinden farklı bir lezzet verecek. Ekmek ah hele o ekmek… Şükrederek böleceğiz paylaşacağız ya onu... Bu yüzden mutluluğumuza en çok o sevinecek!
O gün, bambaşka bir gün olacak!
Tebessüm edeceğiz uzun uzun birbirimize… Hem belki ilk tebessümü de bana bırakmaz sen edersin. Öyle ya ikimizden daha sıcak daha latif olanı sensin. Ah bir ömür beklediğim! Bir tebessümünle beni bin yıl mesut edersin. Bilemezsin asla kıymetini benim gözümde… Sen tebessüm edince kalbimin rengi yüzüme yüzümünki kalbime geçer. Ben tebessümüne vurgun zıpkın yemiş balıklar gibi öylece bakarım. Belki o zaman sen şaşkın halime bakıp bir tebessüm daha edersin. Bir tebessümünle beni bir ömür mesut edersin...
O gün, bambaşka bir gün olacak!
Konuşurken kelimeler su gibi akacak dilimden. Ne bir şaşırma ne bir bekleme… Yok olmayacak… Tereddüt bile olmayacak sesimde. O gün ağzımdan kelimeler hiç oyalanmadan çıkacak... Sesler kaybolmayacak... Kalbimden geçeni kalbimden geçtiği gibi gürül gürül haykırarak söyleyeceğim:
“Ey bir ömür beklediğim!
Senin bir ömür beklediğin, işte benim.”