05-21-2010, Saat: 06:22 PM
Gözlerinden bir yudum nefes alıp alıp sana yazıyorum yine. Yürek mürekkebiyle yazılmış onca karalamaya inat seni yaşıyorum satırlarımda. Sen ve ben. İki ayrı kentin sabahında aynı güneşle uyanan iki sevdalı. İmkansızlığın içinde yokluğun acı nefesinde " aşkı " soluyan iki yürek.Suyla ateşin geceyle güneşin birbirlerini sevmesi gibi imkansız olsa da aldırma. Yağmuru dilenen kuru toprak gibi her sabah nefesini soluyorum ben. Güneşi bekleyen kuru yaprak gibi akşam kızıllıgında seni bekliyorum
Biliyorum hicbir zaman kapımı çalmayacak ellerin hiçbir zaman ellerini tuttugumda avuç içlerin terlemeyecek. Bırak bu dünya bize hasret borcu olsun. Hasretlikler hep demir parmaklıkların ardında kalsın. Kavuşmasın sırtlarımız birbirlerine. Değmesin dudaklarımız dudaklarımıza. Sevgi bu değil mi ? Yokluğunda bile sevmeyi bilmek. Aşkı yücelten bu değil midir ki ? Bak şehrime yağmur yüklü bulutlar konuk olduğunda ben seni ararım her damlasında. Saçlarımı ıslatan bir yağmur damlası kadar berraktır sevgin. Musluğu açıp avuç içlerime akan suyu delice içmek. Çünkü içtiğim sendin. Kana kana yüreginin deryalarındaki nefesi içtim her defasında.
Gözlerim bağlı halde karanlıkta merdiven inerken hep senin sevdana yürür gibi emindim adımlarımdan. Başımı kaldırdığımda bulutlar kanat açıp gözlerinin içinde sıcak iklimleri gördüm. Dokunduğum herşey de ellerinin sıcaklığını aradım durdum. Oysa ellerini hiç tutmadım ki. Baktığım her noktada gözlerinin derinliğindeki umudu sevdim. İnan gözlerini hiç yakından görmedim ama hep seni yaşadım. Rüzgarın hep senin saçlarına ılık meltem gibi dokunduğunu bildim. Görmeden sevmeyi dokunmadan hissetmeyi öğrendim
Sen gülümsediğinde gecekondu pencerelerinde cicekler açar. Her nefes alışında gökyüzüne nice yıldızlar kanatlanır. Yağan yağmur kadar bereketlidir gözlerin. Engin denizlerin içinde sakladığı berraklık kadar yalındır bakışların. Ve saçların rüzgar bile kıyamaz beyaza çalmış saç tellerini savrulmaya. Biliyorum bu hasret mapuslugunda günleri saysam da bu özlem her gün acılarımı kanatsa da ben seni sevdim. Yüreğinin içinde büyüyen bir cocuk gibi gözlerinde gülümsüyorum hayata. Ben seni gözlerimde biriktirdiğin düşlerle sevdim. Seni sevmek böyle duru böyle yalın bir aşk.
Sen gülümsediğinde gecekondu pencerelerinde cicekler açar. Her nefes alışında gökyüzüne nice yıldızlar kanatlanır. Yağan yağmur kadar bereketlidir gözlerin. Engin denizlerin içinde sakladığı berraklık kadar yalındır bakışların. Ve saçların rüzgar bile kıyamaz beyaza çalmış saç tellerini savrulmaya. Biliyorum bu hasret mapuslugunda günleri saysam da bu özlem her gün acılarımı kanatsa da ben seni sevdim. Yüreğinin içinde büyüyen bir cocuk gibi gözlerinde gülümsüyorum hayata. Ben seni gözlerimde biriktirdiğin düşlerle sevdim. Seni sevmek böyle duru böyle yalın bir aşk.
Seninle her gece yıldızların sağnağında sana düşlerimi sundum. Bir an hayat yokusunda yorulsam kenar köşelerde değil ben senin yüreğinde " nefesini " soludum. Reyhan kokulu gecelere inat ben senin kokunla yetindim. Rüzgarın keman çaldığı ve yıldızların nağmelerle bestelere gebe oldugu vakitlerde hep seni düşledim. Sevgini soframdaki ekmek gibi bereket bildim. Ben senin gülen yüzünü sürdüm arsız yaralarıma. Uykusuz yüreğime ayazlar çivileri reva görseler ben senin saclarınla daldım rüyalara. Seni düşündüm zamanın ötesinde. İmkansızlıgı sevdim. Dualarıma kattım seni Elif miktarı tarzında. Hiç doyasıya bakamadığım Gözlerindeki saflığını duruluğunu ve iki dudağın arasında hayata hediye ettiğin nefesini sevdim.
Ve herşeyden ötede;
Seni Sevmek / Hiç Bakıp Kaybolamadığım Gözlerinin İçinde ''Seni Yaşamak Demek''ti.
işte seni böylesine ırak aşklarda sevdim.
Ve herşeyden ötede;
Seni Sevmek / Hiç Bakıp Kaybolamadığım Gözlerinin İçinde ''Seni Yaşamak Demek''ti.
işte seni böylesine ırak aşklarda sevdim.