:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Neden Evleniyoruz ?
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Fatma Hanım'ın kızına bir bak. Senin ondan ne eksiğin var? Üstelik ondan daha güzel ve akıllısın. O, senin tırnağın bile olamaz. (Buraya dikkat!) O bile zengin bir koca buldu, sen ise...."

Bunları duymadan, beyni bu şekilde yıkanmadan büyüyenler de olabilir. Ama eminim çoğumuz bu masallarla, beyin yıkamalarla büyüdük.

Zengin koca, zengin damat bulunca artık geleceğimiz pırıl pırıl olacak, değil mi?

Hayatımda hiç anlayamadığım insanlar, başkalarının hayatını, hayatlarının sorumluluğunu üstlenebilecek cesarete sahip olanlardır. Sevgili annem, benim mutsuz geçebilecek evlilik hayatımda artık bana ne türlü bir desteğin olabileceğini hiç düşündün mü? O zamanlarda bana verebileceğin ne gibi nasihatlerin olacak?

Erkekler niye evlenir? Madem sadakat kavramını bilmiyorlar, neden evlenirler? Selahattin Duman bir yazısında; erkeğin içtiği biranın şişesinin kapağını kendisinin açmak istediğini yazmış. Burada kadın ve diğer şartları kıyaslıyordu. Peki neden benim böyle bir isteğe veya beklentiye hakkım yok? Erkek, evinin temizliğinin halledilmesi, yemeğinin yapılması, evi ile ilgili sorumluluklarının bir kadın tarafindan yerine getirilmesi, yatağının ısıtılması ve gerektiğinde de (kendi istediğinde) düzenli bir cinsel hayatı olması için evlenmez mi? Eve gelince, "ne yemek var?" diye sorup, yemek hazırlanırken gazetesini okuyup, TV seyrederken, karısı bulaşıkları yıkarken zapping yapan erkek, TV'deki kadınlara ağzının suyu akarak bakar. Evine kapattığı ve daha sonra çocuklarının da gerçek anlamda sorumluluğunu üzerine yıktığı kadın günden güne onun gözünde bir kadın olmaktan çıkar, evde sürekli ikamet eden biri olarak görülür. Ara sıra belki hali-hatrı sorulur. Paylaştıkları birşeyleri yoktur çünkü. Sonra her dışarı çıktığında (erkek), belki de karısı ile aynı yaşta ve şartlarda kadınları gördükçe "yahu bizim kadın niye böyle değil?" diye sorar. "Halbuki evlendiğinde güzeldi, kendine biraz baksa şu kadından bile güzel olur" der.

Sonra tekrar düşünür, "silkelenir ve kendine gelir", benim kadın böyle yerlere gelse, başka erkekler de ya benim düşündüklerimi düşünürse diye karısından memnuniyet duyar, hala karısına benzetmeye çalıştığı kadına bakarken hem de.

Peki bu tabloda kadınların suçu yok mu? Ekonomik özgürlüğünü kazansın kazanmasın, suçu yok mu? Bence suçun büyüğü kadınlarımızda.

İçkiyi kültür olarak severim. Damak tadı olarak bana en çok keyif veren içkilerin başında "rakı" gelir. Babam; "içki içen bir kız asla iflah olmaz" dediği için rakıyı çok merak ederdim. Ben rakı içerken bana tuhaf bakanların başında tabii ki kadınlar geliyor. Benim iflah olmaz biri olduğumu, bu kadar erkekle konuşabilecek ne bulduğumu (kendileri bir erkekle bile konuşamazken) merak edip, için için kıskanırken, beni eleştiriyorlar. Suçum; rakı içmek. Çünkü "rakı erkek içkisidir". Hiç de değil. Tanıdığım bir kadın dışarıda hep şarap içtiğini, sonra eve gelince mutlaka rakı içtiğini söylemişti. Nedenini sorduğumda; "Bana kötü bir şey yapıyormuşum gibi bakıyorlar" demişti. (Utanılacak başka şeyiniz olmasın?) Oysa ben, benim rakı içmemden hoşnutsuzluk duyan bir erkekle hiç karşılaşmadım. Sevgili bayanlar, çaktırmadan portakal suyunun içine bir şeyler karıştırıp bir şeyler mi içseydim (sizin yaptığınız gibi), yoksa şarap mı? Annem (ayrı yaşıyoruz, ülkelerarası) beraber olduğumuz kısa bir dönemde benim rakı içtiğimi anladığı bir gece oturup sabaha kadar ağlamış. Aklından geçenleri, düşünmek bile istemediğin beynini kemiren yakıştırmaları keşke sorsaydın anne. Kızım rakı içiyor veya içki içiyor diye niye kendini bu kadar üzdün? Ben erkek olsaydım sorun yoktu değil mi?

İşte kendilerini, kendi kurallarıyla bu kadar boğan, kadın-erkek eşitliğine en büyük engeli (bence) oluşturan büyük ve güçlü grup kadınlara gelelim. Kadınlar niye evlenir? Bunu görmek bazen eğlenceli, bazen acı. Kadın birini sever.

Şimdi burada bir başka konu geldi aklıma. Bence kadınlar açgözlü, doymak bilmiyor. Bunu erkeklerin hepsi biliyorlar. Bugün Prens Charles, sıradan işlerle uğraşan biri olsaydı Prenses Diana onunla evlenir miydi? O adamı öpünce prense dönüşecek bir kurbağa olduğunu sandı herhalde. Ama kurbağa olarak kaldığını görünce tüm hayalleri yıkıldı. Mecburen de birbirlerini aldattılar. Çevremizdeki diğer tipsiz, yaşlı, göbekli, çirkin, kel ama paralı erkeklerin yanında neden hep hoş kızlar vardır? Mesela Sergen Yalçın paylaşılamıyormuş? Neden, çok mu yakışıklı, çok mu zeki? Sadece çok parası var. Valla ben erkeklere gün geçtikçe acımaya başladım. Zavallılar o kadar saflar ki. İşin asıl acı yanı, namus namus diye başımızın etini yiyen insanlar, bu tür bol paralı ilişkilere nedense çok sempatik bakarlar. Birden modernleşirler. Ben buna da karşıyım. Şimdi kızın namusu ne oldu? Kendimizi kullandırmakta üstümüze yok!

Ve kadınların evliliği. Akşamları gizli buluşmalar (baba bilmez, muhtemelen babaca da tasvip edilen, sevilen bir kız arkadaşta kalınacaktır), telefonlaşmalar, vs.vs. Hele bir de çocuğun geleceği parlaksa, annelerimiz hemen "ne zaman" sorusuyla karşımıza dikilir. Çevreye "biz ciddiyiz" der. Ben bu "ciddi" ilişkiyi de anlamam. Yani diğer ilişkiler şaka mıydı? Zaten kadınların en büyük yanlış adımı burada başlıyor. Kendilerine merhaba diyen her erkekle ilgili hemen evlilik hayalleri kuruyorlar, anneleri de damat. (Unutmayın evleneceği erkeği kadın seçer. Erkek asla istediği kadınla evlenemez, kadın ise mutlaka istediği adamı alır.)

Çevrenin, ailenin baskıları zaten kadını iyice bunaltır. Onu bu ortamdan kurtaracak tek kişi kocasıdır. İşte ikinci yanlış adım böyle atılır. Geleceği ile ilgili tüm beklentileri "o yabancı erkeğin" üzerine kurulmuştur. Onunla evlenince artık tüm yasaklar kalkacaktır, daha özgür bir hayatı olacaktır. Üstelik, akşamları dışarıda yemek yiyecekler, birbirlerini hep seveceklerdir. Hayatı kesinlikle değişecektir. Kesinlikle çok mutlu olacaklardır, başka alternatifleri yoktur.

Öyle böyle derken evlenir. Fakat zamanla hiçbir şey beklediği gibi olmaz. Beklentileri havada kalır. Anne ve babasını şimdi onlar oynuyordur. Zaman geçer, tatminsizlik, beklentilerinin karşılıksız kalması artarak devam eder. O hep dayanır, annesinden öyle buyruklar alır çünkü. Bir gün belki dayak yer ama utancından bunu saklar. İşten eve gelen kocasına kapıyı temizlikçi gibi açmış, sürekli bir şeylerden şikayet etmiş ve adamın tepesini attırmıştır. Birbirlerinden çok uzak, aynı evi paylaşan iki ya da daha çok kişi, birbirleriyle ilgili bir şeyleri hep eleştirmişler ama belki de ( yerinde ) birbirlerinin yüzüne hiç söylememişlerdir. Silik, sönük milyonlarca aileden biri olarak yaşamları sürüp gider.

Madem hep "kadınlar eğitimsiz" diyorsunuz; "çocukların eğitimi, yetiştirilmesi" gibi sorumlulukları niye onlara veriyorsunuz? Eğer kadınlar bunu yapabiliyorsa niye kocalarını da eğitemezler? İstedikleri şeyi cani istediklerinde bal gibi yaptırabiliyorlarsa neden diğer konularda bu kadar başarısızlar? Göz yummak, sineye çekmek de mi bir gelenek? Güldürmeyin!

Sizler evlenince annelerinizden farklı olmalısınız. Bırakın kızınız davulcuya falan kaçsın. Ama hiç değilse kendi istediği için bunu yapsın. Sizler karışmamalısınız. Oğlunuza niye karışmıyorsunuz?
Aynı benim fikirlerimi beyan etti bu yazı. Buna sevindim ..

Sırf Anne-Baba karışmayacak, dahada özgür olacağım amacıyla evlenmek büyük hata bir kere (:
Ne olursa olsun, bir amac belirlelemeli ve onun için çaba sarf etmeli ..

Evlenmekte neymiş ..

Sevdim bu yazıyı, teşekkürler canım :high5:
Şimdi burada bir başka konu geldi aklıma. Bence kadınlar açgözlü, doymak bilmiyor. Bunu erkeklerin hepsi biliyorlar. Bugün Prens Charles, sıradan işlerle uğraşan biri olsaydı Prenses Diana onunla evlenir miydi? O adamı öpünce prense dönüşecek bir kurbağa olduğunu sandı herhalde. Ama kurbağa olarak kaldığını görünce tüm hayalleri yıkıldı. Mecburen de birbirlerini aldattılar. Çevremizdeki diğer tipsiz, yaşlı, göbekli, çirkin, kel ama paralı erkeklerin yanında neden hep hoş kızlar vardır? Mesela Sergen Yalçın paylaşılamıyormuş? Neden, çok mu yakışıklı, çok mu zeki? Sadece çok parası var. Valla ben erkeklere gün geçtikçe acımaya başladım. Zavallılar o kadar saflar ki. İşin asıl acı yanı, namus namus diye başımızın etini yiyen insanlar, bu tür bol paralı ilişkilere nedense çok sempatik bakarlar. Birden modernleşirler. Ben buna da karşıyım. Şimdi kızın namusu ne oldu? Kendimizi kullandırmakta üstümüze yok!:lol:

cok güzelmiş,malesef evlilik genelde yatırım gibi yapılıyor ülkemizde aşklar da tabi ki.Ama sebeb ekonomik bence herkesin durumu iyi olsa çarpık ilişkiler daha az olur,teşekürler güzel yazıydı
rica ederim, okuyan gözlerinize sağlık..
Bende bişiler dicem :baby:

Evliliğin tek gerekçesi çocuğunun soyadı olmalı..
Aile caniyse zaten cocuğu kim bilir nasıldır o yüzden saklayandan korkacaksın ilk gün bile olsa..
Evlilik demek burda evin olcak aynı yerde yaşıcan demekte değil sadece mürekkepten imza..
Bugün bu şekilde kalamayanlar kuralların kendilerini kısıtladığını bilsinler eğer kuralda tam tersi yazsaydı bin yıllar önceki hal devam ederdi durum vahim olurdu..
Ama denmiyormu asıl doğruluk günah elinin altındayken el sürmemek.. anyway Big Grin